Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2229 E. 2023/667 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2229
KARAR NO: 2023/667
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/10/2022
NUMARASI: 2022/935 E. – 2022/927 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kendi aracı ile personel taşıma işi ile iştigal etmekte olduğunu, bu kapsamda davalı şirketle araç kira sözleşmesi imzalayarak davalının teşeronu olarak davalının müşterilerine personel taşıma hizmeti verdiğini, bu hizmet esnasında müvekkilinden kaynaklanan bir sorunun meydana gelmediğini, keza verilen hizmete ilişkin faturaların düzenlenerek davalıya gönderildiğini ve bu fatura muhteviyatlarına itiraz edilmediğini, hizmetin herhangi bir sıkıntı olmadan devam etmesine rağmen mezkur sözleşmenin davalı tarafından feshedildiğini, ancak bakiye hizmet bedelinin davalı şirket tarafından ödenmediğini, bunun için Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibine itiraz edildiğini, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinde de anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava şartları bakımından HMK.nın 114 ve 115. maddeleri bakımından re’sen yapılan inceleme sonucunda; Dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında arabuluculuk son tutanak aslının dosya içeriğinde olmadığı anlaşılmıştır. 7155 Sayılı Kanunla TTK’na 5/A maddesi eklenmiş ve anılan kanun hükmü ile ticari davalarda arabuluculuk dava şartı olarak kabul edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir: 6102 Sayılı TTK ‘nun 5/A maddesi (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 114 maddesinde, dava şartları açıkça sayılmış olup, mahkeme tarafından resen gözetilir. HUAK m. 18/A (2) hükmünde dava şartı arabuluculuğa mutlaka dava açmadan önce başvurulması zorunlu tutulmuştur. Mahkemenin dava açmadan önce dava şartı arabuluculuğa başvurulmadığını tespit etmesi halinde davayı dava şartı yokluğundan usulden reddeder. 6235 sayılı HUAK m. 18/A (2) hükmünün kesin anlatımı nedeniyle tarafların dava şartı arabuluculuğa başvurmaları için HMK m.115’te öngörülen bir haftalık kesin süre veremez. Dava şartı arabuluculuğa başvurulup başvurulmadığına dava tarihi itibariyle bakılır. HMK 114/2 ye göre 2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır. denilerek özel kanunlarla da özel dava şartı getirildiğinden resen inceleme yapılacağı sabittir. Davacı tarafından yukarıda anılan mevzuat uyarınca dava tarihi itibariyle arabuluculuğa ilişkin tutanağın sunulmadığı da görülmüştür. Söz konu dava şartı tamamlanabilir bir dava şartı da değildir. Tüm dosya kapsamı ve yukarıdaki yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; Ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edildiği, iş bu davanın 18/10/2022 tarihinde açıldığı, dava tarihi itibariyle arabulucuya başvurulmaksızın davanın açıldığının sabit olduğu, bu itibarla arabulucuya başvurulmaksızın açıldığı sabit olan davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, davanın 6102 sayılı TTK’nın 5/A-1, HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin kararının hatalı olduğunu, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklemesi zorunluluğuna uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceğini, ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verileceğini, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin uygulamasının da bu yönde olduğunu, ancak mahkemece davacı tarafa herhangi bir tebligat yapmaksızın karar verildiğini, oysa ki işbu dava açılmadan arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, dava açılırken Uyap sistemine kaydı yapıldığını, ancak son tutanağın dava dilekçesine sehven eklenmediğini, son tutanağın ekte sunulduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve dosyanın esas mahkemesine gönderilmesine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, personel taşımasına dair sözleşmeden doğan bakiye taşıma ücreti alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamının incelenmesinden; 26.072021 tarihli ve bir yıl süreli ”Araç Kiralama Sözleşmesi” başlıklı sözleşme imzalandığı, sözleşmede … isimli kişinin taşıyıcı, davalının taşıtıcı olarak yer aldığı, davacının sahibi olduğu araçla davalı tarafa personel taşıma hizmeti vereceğinin kararlaştırıldığı, davacı tarafça bu sözleşme kapsamında bakiye hizmet bedelinden doğan alacağının bulunduğu belirtilerek davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu olayda sözleşmede tarafların davacının araç sahibi, davalının taşıtan olarak yer aldığı, davacının sahibi olduğu araçla davalının sözleşmede belirlediği hizmet verilecek firmaların personelinin taşınması işinin kararlaştırıldığı, taşıma işine ilişkin eldeki uyuşmazlığın TTK’nın 4/1-a maddesi uyarınca mutlak ticari dava niteliğinde olduğu görülmektedir. 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesine göre; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” 6325 sayılı HUAK’ın “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile eklenen 18/A maddesinin 2. fıkrasında ise “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi getirilmiştir. Bu yasal düzenlemeler gereğince 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticarî davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olup, bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya son tutanağın sunulması için bir haftalık kesin süre verilmesi zorunludur. Ticari nitelikteki itirazın iptali davalarında da dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması zorunlu olup ve arabulucuya başvurulmuş olması 6100 sayılı HMK m. 114(2) ve 6102 sayılı TTK m. 5/A hükümleri gereği dava şartı olduğuna karar verdiğinden, eldeki itirazın iptali davasının dava şartı (zorunlu) arabuluculuk kapsamında olduğunda duraksama bulunmamaktadır. Somut olayda, davacı tarafça istinaf dilekçesi ekinde sunulan tutanağa göre; Büyükçekmece Arabuluculuk Bürosunun 2021/1119 büro, 2021/126352 arabuluculuk sayılı dosyasında 10.12.20212 tarihinde arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği, UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede de son tutanağın elektronik imza ile imzalandığının anlaşıldığı, eldeki davanın da bu tarihten sonra 18.10.2022 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, davacı vekili dava dilekçesinde, ekte sunulmamakla birlikte arabuluculuğa başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığı da belirtilmiştir. Buna rağmen mahkemece tensip tutanağı ile davanın, dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir. Mahkemece, davacı tarafa 6325 sayılı HUAK m. 18/A(2) hükmü uyarınca arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini sunmak için kesin süre verilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece, davacının arabuluculuk yoluna başvurduğu anlaşıldığından, işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi için kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesince dava şartlarının yanlış değerlendirilerek karar verildiği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafça istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın, İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 13.04.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.