Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2219 E. 2022/1834 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2219
KARAR NO: 2022/1834
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2022
NUMARASI: 2022/449 E. – 2022/810 K.
DAVANIN KONUSU: Taşıma belgelerinin teslimi
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile Sudi Arabistan’da yerleşik … arasında 2015-2017 yıllarında gerçekleştirilen 17 adet taşımaya ilişkin CMR belgelerinin ihtara rağmen müvekkiline iletilmediğini, taşıma konusunda davalı ile sözleşme yapıldığını, ancak bir çok kez uyarılmasına rağmen, emtianın alıcıya teslim edilip edilmediğine, navlun bedelinin kim tarafından ödendiğine ilişkin CMR belgelerinin müvekkiline verilmediğini, müvekkilince belgelerin 02.11.2021 tarihli noter ihtarıyla talep edildiğini, 15.11.2021 tarihli cevabi ihtarda CMR belgelerinin saklama süresinin dolduğu gerekçesiyle iade edilmediğini, ancak CMR’de 3 yıllık zamanaşımı süresi bulunmasına rağmen tacirin belgeleri daha uzun süre saklaması gerektiğini, belgelerin müvekkiline teslimi gerektiğinin tespiti istemiyle Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/51 Esas sayılı dosyasında açılan davada mahkemece tespit davasının reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, eldeki davada davalı yanca VUK kapsamında saklanması gereken 2015-2017 yılındaki taşımalara ilişkin CMR belgelerinin müvekkiline iadesinin istenildiğini ileri sürerek, CMR belgelerinin hukuka aykırı davranan davalıdan alınarak müvekkile verilmesini, talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/51 E. 2022/213 K. sayılı dosyası ile aynı konu ile ilgili aynı taleplerle açtığı davanın reddedilerek kesinleşmesi nedeniyle kesin hüküm bulunduğunu, davacı iddialarının çelişkili olduğunu, müvekkilinin taşımadan kaynaklı edimini yerine getirmemiş olması halinde sonraki taşımaların müvekkiline yaptırılmaması gerektiğini, davacının hukuki yararının bulunmadığını ve talebin zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Somut olayda CMR Konvansiyonunda belgeleri inceleme veya teslime ilişkin bir hüküm bulunmadığı, CMR Konvansiyonunun 32. Maddesine göre bu sözleşmeden doğan davaları açabilmek için 1 ve 3 yıllık zamanaşımı süresi bulunduğu, davacı tarafından kendisine teslimi istenen belgelerin 2015-2017 yıllarına ait olduğu, bir hak kaybı düşüncesiyle belge talep edilse dahi bunu talep edebilmek için zamanaşımı sürelerinin geçmiş olduğu, bu sebeple davacının belgelerin teslimini istemekte hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak..” gerekçesiyle davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili ile … arasında 2015-2017 yıllarında gerçekleştirilen 17 adet nakliye işlemi bulunduğunu, bu taşımalara ilişkin belgelerin ihtarlara rağmen verilmemesi üzerine Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde tespit talepli olarak açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilerek kesinleştiğini, bu nedenle eldeki eda davasının açıldığını, mahkemece davanın hatalı değerlendirilerek reddine karar verildiğini, mahkemenin kararıyla, müvekkilinin etkili bir yargı yoluna başvurma hakkının elinden alındığını, davacının talep sonucunun kabulü ile hukuki durumunda bir iyileşme oluştuğu noktasında bir kanaat oluşursa, davacının eda davası açmasında hukuki yararının bulunduğunun bir çok Yargıtay kararıyla kabul edildiğini, CMR belgelerinin, müvekkili açısından borç alacak durumunun tespiti ve yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi bakımından gerekli olduğunu, bu belgelerin beş yıl süreyle saklanması gerektiğinin vergi mevzuatında düzenlendiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesi nedeniyle düzenlenen CMR belgelerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava dilekçesindeki açıklamalardan, taraflar arasında taşıma sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, bu kapsamda davacı tarafından yurt dışındaki bir yerleşik alıcıya gönderilen emtianın davalı tarafından taşındığı anlaşılmıştır. Davacı, taşınan emtianın teslim edilmediğini veya taşımadan kaynaklı somut bir zarar bulunduğunu iddia etmemiştir. Dava dilekçesinde, navlun bedelinin kim tarafından ödendiğinin ve emtianın kime teslim edildiğinin tespiti amacıyla CMR belgelerinin davacıya verilmesi gerektiği ileri sürülerek, eda davası açılmıştır. Tespit davası HMK’nın 106. maddesinde düzenlenmiştir. Maddede, tespit davası yoluyla, mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının yada yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin talep edileceği, tespit davası açanın kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunması gerektiği, maddi vakıaların tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturmayacağı belirtilmiştir.Tespit davalarının dinlenebilmesi için, genel şartların yanında iki şarta daha ihtiyaç vardır. Bunlar özel dava şartları olup, birincisi tespit davasının konusunun yalnız bir hukuki ilişki olup, ikincisi ise davacının bu hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının hemen tespitinde hukuki bir yararının bulunması gerekliliğidir. Her dava için dava şartı olan hukuki yararın önemi özellikle tespit davasında kendini gösterir. Bir hukuki ilişkinin mevcut olması keyfiyeti yalnız başına tespit davası açmaya yetki vermez. Bundan başka hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının hemen tespitinde hukuki bir yarar bulunmalıdır. Eda davaları ve inşai davalarda davacının hukuki yararının bulunduğu karine olarak kabul edilir. Tespit davası sonucu davacının hukuki durumunun kesin hükmü teşkil edecek şekilde tespitinden ibaret etkileri usul hukuku alanında kalan bir müessese olup, daha kapsamlı bir hukuki himaye sağlayan yolların bulunması halinde tespit davası açmakta kural olarak hukuki yarar yoktur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004, 7-411/477 sayılı kararıda aynı yöndedir) Tespit davası açanın kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.Eda davası ise aynı Kanun’un 105. maddesinde tanımlanmış olup, bu dava yoluyla mahkemeden, davalının bir şeyi vermeye veya yapmaya, yahut yapmamaya mahkum edilmesi talep edilebilir.Somut olayda her ne kadar 2015 yılı ile 2017 yılı arasındaki CMR belgelerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi istenilmiş ise de bu dava, eda davasından çok tespit davasına, bir kısmıyla da delil tespiti talebine benzemektedir. Çünkü eldeki davada, davalının elinde bulunduğu ileri sürülen CMR belgelerinin varlığının tespiti ile iadesi talep edilmiştir. Delil tespiti, ancak HMK’nın 400. maddede bulunan şartların oluşması halinde talep edilebilir. Bu davada elde edilecek hüküm ileride açılacak bir eda davasında delil olarak kullanılabilir. Taşıma sözleşmesinin tarafı olan davacı, sözleşme gereğince davalının edimini yerine getirip getirmediğini veya eksik yerine getirdiğini, ticari ilişki kapsamında bilebilecek durumdadır. Bu nedenle, davalının taşıma konusu emtiayı alıcısına teslim etmediği veya fazla navlun bedeli ödendiği iddiasında bulunuyor ise bu konularda tespit davası açmak ya da delil tespiti talep etmek yerine, eda davası açılması gerekir. Davacının bu yönde açacağı bir davada, daalı savunmasını yapacak ve varsa delillerini sunacaktır. Eldeki dava ,hukuki niteliği itibariyle belirli belgelerin tespitine yönelik bir tespit davası niteliğinde olup, bu şekilde bir tespit talebinde bulunmakta davacının hukuki yararının bulunmaması nedeniyle, davacının Anayasa’dan kaynaklı adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğinden söz edilemez. Bu nedenle davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30.12.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.