Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2207 E. 2023/88 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2207
KARAR NO: 2023/88
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07.02.2022
NUMARASI: 2020/509 E. – 2022/89 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın pasif husumet nedeniyle usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin takip dosyasındaki diğer borçlu …’nın arkadaşı olduğunu, anılan kişinin Çin’den ithalat yapan bir şirkette çalıştığını ve şirket yöneticisiyle birlikte hareket ettiğini, sermaye koyması halinde ciddi kazanç elde edeceğini beyan ettiğini, … ve şirket yetkilisinin müvekkilini ithal edilen ürünlerin yüksek fiyatla satılarak kar elde edileceği konusunda müvekkilini ikna ettiklerini, müvekkilinin bu nedenle davalı şirketin banka hesabına 06.09.2017 tarihinde 50.000 USD, …’nın hesabına 11.01.2018 tarihinde 56.000 USD olmak üzere toplam 106.000,00 USD para gönderdiğini, 56.000 USD’nin davalıların kayıt dışı işlem yapmak istemeleri nedeniyle …’ın hesabına gönderildiğini, ödemeden borçluların tutarsız ve çelişkili tavırlar gösterdiğini, yapılan görüşmeler sonucu müvekkilinin dolandırıldığının öğrenilmesi üzerine suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkilinin davalı şirketin yetkilisine ulaşamadığını, alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … ve … Esas sayılı dosyalarında takip başlatıldığını, … Esas sayılı takipteki alacağın tam olarak tahsil edilmediğini, diğer takibin haksız itiraz sonucu durduğunu ve alacağın likit olduğunu ileri sürerek, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yönelik davalı itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Davalı vekili 12.12.2021 tarihli beyan dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkiline gönderilen 50.000 USD için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takip sonrası arabuluculuk aşamasında bu miktarın 6 eşit taksitle toplam 297.600 TL olarak ödenmesi konusunda tarafların anlaştığını, müvekkilinin 149.600 TL ödeme yaptığını, ancak dava konusu takibe ilişkin paranın müvekkiline gönderilmediğini, süresinde cevap verilmemesi halinde davanın inkar edildiği sayılacağından inkar kapsamında delillerin toplanması gerektiğini, dava konusu havalenin müvekkiline yapılmaması nedeniyle müvekkilinin borçtan sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce resen görevlendirilen Mali Müşavir Hasan Demirci’nin 23/12/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; ‘…davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 14.11.2019 tarihinde borçlular … Ticaret Ltd. Şti. ve …’dan; 322.560,00 TL 56.000 USD alacağın Takip Tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru TL karşılığı 53.280,00 TL 9.250 USD İşlemiş Faiz TL Karşılığı 375.840,00 TL Talepettiği, incelenen davalı şirkete ait 2017, 2018, 2019 ve 2020 yıllarına ait envanter defteri açılış tasdiklerinin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edildiği, 2017 ve 2018 yılı elektronik beratlarının yasal süresinde onaylandığı, 2019 yılı Aralık ve tüm 2020 yılı dönemi elektronik beratların yasal süresi içinde onaylanmadığı 6102 sayılı TTK 64/3 md. ve HMK. 222 gereğince 2019 Aralık ve 2020 yılı için lehine delil niteliğinin bulunmadığı, davacı ile davalı şirket arasında 115.597,58 USD miktarlı sözleşme imzalandığı, sözleşmeye göre tutarın 9650’si peşin avans geri kalan kısmı ürün gümrüğe geldiğinde peşin olarak anlaşıldığı, sözleşme kapsamında davacı tarafın davalı şirket banka hesabına 50.000,00 USD avans olarak ödeme yaptığı, sözleşmenin kalan kısmı olduğu iddiasıyla davacı tarafından davalı şirkete verilmek üzere 11.01.2018 tarihinde …’nın banka hesabına 56.000,00 USD ödediği, …’nın davalıya elden teslimine dair belge sunmadıklarını, davacı yan davalı tarafından …’ya ödeme yapılması ile ilgili talimat-belge almadığını, sayın Mahkeme’nin takdirinin davacının alacağının yerinde olduğu yönünde olması halinde davacının asıl alacağı üzerinden takip tarihine kadar hesaplanan işlemiş faiz miktarının 9.279,12 USD olduğu, talebe bağlılık ilkesi gereği 9.250,00 USD talep edebileceği,…’ yönünde kanaat bildirilmiş, işbu bilirkişi raporları dosya içeriğine toplanan delillere uygun ve karar vermeye elverişli bulunduğundan, davacı takibe konu parayı dava dışı …’ya verdiğine dair ihtilaf bulunmadığı, bu paranın davalı uhdesine geçtiğine dair dosyada bir delil bulunmadığından mahkememizce verilen kararda dikkate alınmış ve işbu davanın dava dışı …’ya yöneltilmesi gerekirken davalıya karşı açılmış olması sebebiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine…” gerekçesiyle davanın pasif husumet nedeniyle usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının borçlu olduğunu, takibe konu alacağın sözleşmeden kaynaklandığını, sözleşmenin takip ve dava dosyasına sunulduğunu, bu nedenle işin esasına girilerek takip borçlusunun, borçlu olup olmadığının varsa borç miktarının hesaplanması gerekirken davanın husumetten reddine dair kararın hatalı olduğunu, Dava konusu sözleşmenin, diğer borçlu …’nın yönlendirmesi ile düzenlendiğini, davalı şirket yetkilisinin, yapılacak ithalat sonucu emtiaların satılarak ciddi kar elde edileceğini vaad ederek müvekkilini sözleşme imzalamaya ikna ettiğini, dekontlardan anlaşılacağı üzere 50.000 USD’nin davalı şirket hesabına, 56.000.USD’nin ise … hesabına gönderildiğini, ancak ticaretin gerçekleştirilmediğini, bu nedenle her bir havale için ayrı takip başlatıldığını, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında anlaşma sağlanmasına rağmen borcun ödenmemesi üzerine takibin devam ettirildiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas dosyasında anlaşma sağlanmaması nedeniyle eldeki davanın açıldığını, mahkemece işin esasına girilerek borcun varlığının belirlendikten sonra karar verilmesi gerekirken husumetten red kararı verilmesinin doğru olmadığını, mahkemece hatalı değerlendirme ile bilirkişi raporları yok sayılarak karar verildiğini, 02.07.2021 tarihli bilirkişi raporu ile 22.12.2021 tarihli ek raporda alacağın hukuki olarak belirlendiğini, davalının bu dönem kayıtlarını sunmadığını, dinlenen tanık beyanından, davalı ile … arasında işçi işveren ilişkisi bulunması nedeniyle, davalı şirketin adam çalıştıran sıfatıyla sorumlu olduğunu, 56.000 USD’nin davalının talebiyle …’ya ödendiğini ve bu kişinin de duruşmadaki beyanında havale edilen bedeli şirket yetkilisine ödeyeceğini beyan ettiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının kötü niyetli olması nedeniyle mahkemece kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerektiğini, müvekkiline havale edilen 50.000 USD’nin kabul edilerek ödenmesine başlandığın, dava ve takip konusu miktarın ise müvekkiline gönderilmediğini, 56.000 USD’nin dava dışı …’ya gönderilmesi nedeniyle davanın esastan reddi gerektiğini, davanın miktarı itibariyle tanıkla ispat edilemeyeceğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın esastan reddine ve kötü niyet tazminatına, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı tarafından sözleşme kapsamında davalı şirkete havale edildiği ileri sürülen paranın istirdadı amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın pasif husumet nedeniyle usulden reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, taraf vekillerince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, dava dışı …’nın telkin ve yönlendirmesi ile davalı şirket yetkilisi ile görüştüğünü ve yurt dışından yapılacak ithalattan ciddi para kazanılacağı vaadiyle şirketle sözleşme yaptığını, bu sözleşme kapsamında 06.09.2017 tarihinde davacı şirket hesabına 50.000 USD para gönderdiğini, 11.01.2018 tarihinde şirket yetkilisinin telkini ile …’nın hesabına 56.000 USD para havale ettiğini, ticaretin yapılmadığını, parasının iade edilmediğini bu nedenle her bir havale için ayrı takip başlatıldığını, şirkete yapılan havale için tarafların arabuluculuk sonucu uzlaştıklarını, ancak …’ya gönderilen paraya ilişkin takibe itiraz edildiğini, gönderilen paranın şirkete verildiğini ileri sürerek bu miktarın tahsilini istemiştir. Davalı, süresinde cevap vermeyerek davayı inkar etmiştir. Davacı ile davalı şirket arasında düzenlendiği anlaşılan sözleşmede, görselleri ve fiyatları belirtilen ürünlerin genel toplamının 115.597,58 USD olduğu, profarma fatura üzerinden % 50’sinin peşin avans, kalan kısmının ise ürünün gümrüğe geldiğinde ödenmek üzere peşin olarak anlaşıldığı görülmüştür. Davacı bu kapsamda İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı şirkete 06.09.2017 tarihinde gönderilen 50.000 USD için ilamsız takip başlatmıştır. Ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu tarafından itiraz edilmiş, taraflar zorunlu arabuluculuk aşamasında borcun ödenmesi konusunda anlaşmışlardır. Anılan takip dava konusu değildir. Davacı tarafından dava dışı …’ya 11.01.2018 tarihinde gönderilen 56.000 USD alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, davalı şirket ile dava dışı … aleyhine ilamsız takip başlatılmıştır. Davalının, icra dairesinin yetkisi ile borç ve ferilerine itiraz etmesi üzerine takip durmuş ve eldeki itirazın iptali davası açılmıştır. Davacı tarafından dava dışı …’ya gönderilen 56.000 USD’nin davalı şirkete verilip verilmediği ve bu miktardan davalı şirketin sorumlu olup olup olmadığı uyuşmazlık konusudur. İlk derece mahkemesince davalı şirketin 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin ticari defterler ve hesapları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, 56.000 USD bedelli makbuzda gönderilme amacının yazılı olmadığı ve bu miktarın şirketin kayıtlarında bulunmadığı belirlenmiştir. Duruşmada tanık olarak dinlenen dinlenen …, gönderilen miktarı şirket yetkilisine elden verdiğini beyan etmiştir. Dava konusu alacağın miktarı itibariyle HMK’nın 200.maddesi uyarınca tanık dinlenmesi mümkün değildir. Taraflar arasında yazılı şekilde düzenlenen sözleşme gereğince davacının, profarma fatura bedelinin %50’sini peşin, kalanının ise ürünün gümrüğe gelmesinden sonra ödeyeceğine ilişkin sözleşme yapılmıştır. Davacı yanca 50.000 USD davalı şirket hesabına gönderilmiştir. Bu miktarın tahsili amacıyla başlatılan takipte, taraflar borcun miktarı konusunda uzlaşmış ve belirlenen miktarın ödenmesine başlanmıştır. Dava konusu 56.000 USD bedelli havale için başlatılan takip ise eldeki davanın konusudur. Davacı, bu miktarı davalı şirketin yetkilisinin telkini ile …’ya gönderdiğini belirtmesine karşın, buna ilişkin usulüne uygun bir delil sunulmamıştır. …’nın da bu miktarı davalı şirket adına para tahsil yetkisi bulunan bir kişiye teslim ettiğine ilişkin bir kanıt bulunmamaktadır. Havale miktarı itibariyle teslim olgusunun tanıkla ispatı mümkün değildir. …’nın davalı şirket çalışanı olduğu ileri sürülmüş ise de bu kişinin şirket adına para tahsil yetkisi bulunduğu kanıtlanmamıştır. Bu nedenle, paranın şirkete ödendiğine ilişkin bir kanıt bulunmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi tespiti yerindedir. Ancak, mahkeme tespitine göre paranın davalı şirkete teslim edilmemesi nedeniyle davanın esastan reddi gerekirken, pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi yerinde değildir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu paranın şirkete teslim edilmediği belirlenerek davanın reddine karar verildiği, takibin haksız olmasına rağmen kötü niyetli olmadığı anlaşıldığından kötü niyet tazminatı talebinin reddi yerindedir. Açıklanan bu gerekçelerle, davacı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenlerinin ve davalı vekilinin kötü niyet tazminatına ilişkin istinaf başvuru nedenlerinin reddine; davalı vekilinin davanın esastan reddi gerektiğine ilişkin istinaf başvuru nedeninin kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kararının HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına ve neticede davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenlerinin ve davalı vekilinin kötü niyet tazminatına ilişkin istinaf başvuru nedenlerinin reddine; davalı vekilinin davanın esastan reddi gerektiğine ilişkin istinaf başvuru nedeninin kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kararının HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın reddine, 2-Yasal koşulları oluşmadığından, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 3-Alınması gerekli 179,90 TL harcın, peşin olarak yatırılan 5.659,50 TL’den mahsubu ile artan 5.479,60 TL harcın, talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı taraf davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 64.801,60 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avans bakiyelerinin, hüküm kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesin, 7-İstinaf ve yargılama giderleri yönünden;a)Davacı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf başvurunun Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, b)Davalı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, c)Davalı tarafça sarf edilen 220,70 TL istinaf başvuru harcı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 9-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26.01.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.