Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2163 E. 2022/1562 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2163
KARAR NO: 2022/1562
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02.09.2022 tarihli Ara Karar
NUMARASI :2022/784 Esas
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
Taraflar arasındaki yöneticinin azli ve kayyım atanması davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında yazılı nedenlerle ihtiyati tedbir isteminin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı …’ın … Ltd Şti.’nin %50’şer paylı ortakları olduğunu, dava dışı ortağın, müvekkilinin haberi olmaksızın payını davalıya devrettiğini, hukuksuz bir şekilde sahte evrak ve belgeler kullanılarak yetki gasbı ile tek başına şirket müdürü olarak davalının atandığını, müvekkilinin bu kararda onay ve imzasının bulunmadığını, Ticaret Sicil Gazetesinde 20.01.2020’de yayınlanan, 9997 sayılı ilanın dayanağı olan kararda müvekkilinin imzası bulunmadığını, yani şirkette hem hisse devri yapıldığını, hem de şirkete müdür atandığını, bunların bir kararla mı yapıldığı yoksa müvekkil adına sahte imza mı kullanıldığının bilinemediğini, bu hususla alakalı olarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına 2022/62543 Soruşturma sayılı dosyası ile şikayetçi olunduğunu, soruşturmanın halen devam ettiğini, ayrıca, şirketin TCDD 1. Bölge Müdürlüğünden kiraladığı taşınmazda kültür varlıklarına zarar vermeksizin tadilat yaparak cafe ve restorana dönüştürülmesi işini üstlendiğini, kiralanan yerde ve müvekkilin %50 ortağı olduğu … Ticaret Limited Şirketi’nin adresi olan … Mahallesi, … Caddesi No:… Bakırköy/İstanbul adresinde (İstanbul İli, Bakırköy İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel sayılı taşınmaz) hukuka aykırı olarak ve imar kirliliğine neden olacak şekilde inşaata başlandığını, ancak bahse konu bu adresteki varlıkların Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınan kültür mirası olmasına rağmen inşaat ile imar kirliğine neden olunduğunu, müvekkilinin ise bu durumdan çok sonra haberi olduğunu, derhal inşaatı durdurmalarını söylemişse de inşaatın umarsızca devam ettiğini, bu sebeple müvekkilinin bu hususta kamu davası açılması için şikayetçi olduğunu, aynı zamanda İBB, TCDD 1. Bölge Müdürlüğü, Bakırköy Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığına başvurular yapılarak inşaattan bihaber olduğunun belirtildiğini ve imar kirliliğine neden olan sahte evraklar ile başlanan bu inşaatın durdurulmasının talep edildiğini, ancak sonuç alınamadığını, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünce gönderilen 17.03.2022 tarih ve 7018 sayılı karar ile kültür mirası olan İstanbul İli, Bakırköy İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaza imara aykırı olarak yapı yapıldığının tespit edildiğini, projeye aykırı imalatların yapıldığı ve kültür miraslarına geri dönülmez bir şekilde zarar verildiğini, davalının atamasının usulsüz olduğu gibi davalının şirketle alakalı usulsüzlükler yaptığını, şirketi zarara uğrattığını, bu sebeplerle derhal görevinden azli gerektiğini, ayrıca davanın uzun sürebileceği ancak şirket müdürünün halen şirket aleyhine işlemlere girişebileceği ve kamu zararı doğurabileceği ihtimalinin bulunduğunu ileri sürerek, … Ticaret Limited Şirketi’nin müdürü olan davalının yönetim ve temsil gibi tüm şirket görevinden azline, dava sonuna kadar ihtiyati tedbir kararı ile şirkete kayyım atanmasına, ayrıca şirket ortağı olan davalının haklı nedenlerle şirket ortaklığından çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.İlk derece mahkemesince, tedbir isteminin reddine karar verildiği tarih itibariyle henüz cevap delikçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin değerlendirdiği 02.09.2022 tarihli ara karar ile; ” … 6102 sayılı TTK. 630 maddesinde, “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.” hükmünü haizdir. (Yargıtay 11. HD’nin 03/05/2017 tarih ve 2015/15039 Esas, 2017/2589 Karar.)Yargıtay, 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesinin 3. fıkrası ile pozitif düzenlemeye kavuşturulan madde metnini hemen hemen tüm kararlarında tekraren belirtmiş; ihtiyati tedbir talep eden tarafın, “davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda” olduğunu kararlarında önemle vurgulamıştır. Yargıtay’ın yaklaşık ispat ölçüsüne haklı olarak dikkatle vurgu yapması uygulama birliğinin sağlanması bakımından önem arz etmektedir.İhtiyati tedbir isteyen vekili şirket müdürü olan …’ın şirket yetkilerinin tedbiren sınırlandırılmasına ve şirkete kayyım atanmasına yönelik taleplerinin yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği … ” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Bu ara karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı …’ın … San. Ve Tic. Ltd Şti.’nin %50’şer paylı ortakları olduğunu, dava dışı ortağı, müvekkilinin haberi olmaksızın payını davalıya devrettiğini, hukuksuz bir şekilde sahte evrak ve belgeler kullanılarak yetki gasbı ile tek başına şirket müdürü olarak davalının atandığını, müvekkilinin bu kararda onay ve imzasının bulunmadığını, Ticaret Sicil Gazetesinde 20.01.2020’de yayınlanan, 9997 sayılı ilanın dayanağı olan kararda müvekkilinin imzası bulunmadığını, yani şirkette hem hisse devri yapıldığını, hem de şirkete müdür atandığını, bunların bir kararla mı yapıldığı yoksa müvekkil adına sahte imza mı kullanıldığının bilinemediğini, bu hususla alakalı olarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına 2022/62543 Soruşturma sayılı dosyası ile şikayetçi olunduğunu, soruşturmanın halen devam ettiğini, ayrıca, şirketin TCDD 1. Bölge Müdürlüğünden kiraladığı taşınmazda kültür varlıklarına zarar vermeksizin tadilat yaparak cafe ve restorana dönüştürülmesi işini üstlendiğini, ancak kiralanan yerde hukuka aykırı olarak ve imar kirliliğine neden olacak şekilde inşaata başlandığını, bu yerdeki varlıkların Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınan kültür mirası olmasına rağmen inşaat ile imar kirliğine neden olunduğunu, müvekkilinin ise bu durumdan çok sonra haberi olduğunu, derhal inşaatı durdurmalarını söylemişse de inşaatın umarsızca devam ettiğini, bu sebeple müvekkilinin bu hususta kamu davası açılması için şikayetçi olduğunu ve aynı zamanda İBB, TCDD 1. Bölge Müdürlüğü, Bakırköy Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığına başvurular yapılarak inşaattan bihaber olduğumuz belirtilmiş ve imar kirliliğine neden olan ve sahte evraklar ile başlanan bu inşaatın durdurulmasının talep edildiğini, ancak sonuç alınamadığını, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü gönderilen 17.03.2022 tarih ve 7018 sayılı karar ile kültür mirası olan İstanbul İli, Bakırköy İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaza imara aykırı olarak yapı yapıldığının tespit edildiğini, projeye aykırı imalatların yapıldığı ve kültür miraslarına geri dönülmez bir şekilde zarar verildiğini, davalının atamasının usulsüz olduğu gibi davalının şirketle alakalı usulsüzlükler yaptığını, şirketi zarara uğrattığını, davalının müvekkilinin ortağı olduğu şirketi ve kamuyu daha fazla zarar uğratmaması için dava sonuna kadar ihtiyati tedbir kararı verilerek şirkete kayyum atanmasının gerekli olduğunu, bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, TTK’nın 630/2 maddesi uyarınca yöneticinin azli ve kayyım atanması istemine; istinaf, davalı şirkete kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine dair ara karara ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında ihtiyati tedbir isteminin reddine dair ara karar verilmiş; bu ara karara karşı davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, ortağı olduğu … San. Ve Tic. Ltd Şti.’nin yetkilisi ve şirket müdürü olan davalının, diğer ortak tarafından davalıya hisse devri yapıldıktan sonra usulsüz olarak müdür atandığını, buna ilişkin kararda ortak olan kendisinin onay ve imzası bulunmadığını, ayrıca ihale ile TCDD Genel Müdürlüğünden alınan inşaat işinde projeye aykırı imalatlar yapılarak imar kirliliğine, şirket ve kamu zararına sebep olduğunu ileri sürerek, davalının görevinden azline karar verilmesini talep etmiş, ayrıca şirkete kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiş, mahkemece yaklaşık ispatın sağlanamadığı gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup; uyuşmazlık, somut olayda ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. TTK’nın 630/2 maddesi; ”Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” hükmünü, maddenin 3.fıkrası ise, ”Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur” hükmünü haizdir.TTK’nın 630.maddesi uyarınca açılan yöneticinin azli davası yönünden özel bir geçici hukuki koruma öngörülmediğinden, bu davada ihtiyati tedbir talep edilmesi halinde bu konuda HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir. Buna göre, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmış olup mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Ancak, ihtiyati tedbir verilebilmesi için HMK’nın 390/3.maddesi uyarınca, davacının, yaklaşık ispat koşulunu yerine getirmiş olması gerekir.Somut olayda; dosyada bulunan mevcut delillerden, yaklaşık ispatın sağlanamadığı, bu konuda kanaat oluşmadığı gibi ticaret şirketlerinde asıl olan, şirketin seçilmiş yöneticileri eliyle yönetilmesidir. Kaldı ki, Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre davacının, dava tarihinden sonra şirketteki hissesini davalıya devrettiği ve davalının şirketin tek hissedarı olduğu, bu kararın 14.10.2022 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlandığı da görülmüş olup bu aşamada yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, ilk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24.11.2022 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.