Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2161 E. 2022/1768 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2161
KARAR NO: 2022/1768
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 06.07.2022
NUMARASI: 2022/199 Esas – 2022/526 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin tasfiye halinde bulunan davalı şirkete karşı yöneltmiş olduğu işçilik alacğaı ile ilgili olarak 05/08/2020 tarihli İstanbul Anadolu 25 İş Mahkemesinin 2020/433 Esas sayılı dosyası ikame edilmiş, mahkemece gerekçeli karar 06/07/2021 tarihinde yazıldığını, 06/07/2021 tarihli gerekçeli kararda “…şirketin dava açıldığında henüz terkin edilmemiş olduğu, buna göre taraf ehliyeti devam ettiğinden yapılan tebligatların geçerli olduğu, davalı tarafın süresinde davaya cevap vermemiş olduğu, buna göre iş akdinin tazminat gerektirmeden sona erdiğinin ispatlanamadığı …”şeklinde hüküm kurulduğunu, söz konusu ilamın icra edilmesi amacıyla takip başlatıldığını, davalı şirketin tasfiyesinin uygun şekilde tamamlanmadığını, tasfiyesi gereken hususların eksik bırakıldığını, dolayısıyla şirket ticaret sicilden silinmiş olsa bile tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulünün olanaksız olduğunu belirtmiş olmakla neticeten müvekkilinin alacağına yönelik dönem adına ek tasfdiye işlemleri gerçekleştirilebilmesi için Tasfiye Halinde … Ltd Şti’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davalı İTO vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Sicili Müdürlüğü, TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, Tasfiye sürecinde yetki ve sorumluğun şirket “tasfiye memuru”nda olduğunu, Olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, şirketin kurucusu ve tasfiye memuru olan; tasfiye sürecinde açılan davaya rağmen şirketin ticaret sicilinden silinmesini talep eden tasfiye memurunun kusurundan dolayı Ticaret Sicili Müdürlüğünün sorumluluğu bulunmadığını ve bundan ötürü müvekkilinin yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirtmiş olup davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan tüm deliller ile dosya kapsamının incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil nosunda kayıtlı olan ve sicilden 28/10/2020 tarihinde terkin edilen “Tasfiye Halinde … Limited Şirketi” nin İstanbul Anadolu 25 İş Mahkemesinin 2020/433 esas sayılı, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı (her ne kadar son duruşma tutanağında kısa kararda 2022/11 yazılmış ise de maddi hata yapıldığından mahkememizce maddi hata resen düzeltilerek hüküm fıkrasında 2022/111 esası yazılmıştır) takip dosyası ile Anadolu 14. İCra Hukuk Mahkemesinin 2022/79 esas sayılı dava dosyasının sonuçlandırılmaları ile sınırlı olmak kaydı ile TTK 547. maddesi uyarınca ihya yolu ile yeniden ticaret siciline tesciline dair…” davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün… sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye sonucu 28/10/2020 tarihinde sicilden terkin edilen “TASFİYE HALİNDE … LİMİTED ŞİRKETİ’nin” İstanbul Anadolu 25. İş Mahkemesinin 2020/433 Esas sayılı dava dosyası, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının ve Anadolu 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/79 Esas sayılı dava dosyalarının sonuçlandırılması ile sınırlı olarak TTK 547 maddesi uyarınca ek işlemler sonuçlanıncaya kadar ihyasına, şirketin ek tasfiyesi için Ticaret Sicil’ine tesciline, bu işlemleri yapması için son tasfiye memuru …‘ın tasfiye memuru olarak atanmasına, kararın ticaret siciline tescil ve ilanına, karar kesinleştiğinde ihya edilen şirketin sicile tescil işlemlerinin yapılabilmesi için gerekçeli kararın İTO ya gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı tasfiye memuru vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, faal olduğu dönemde yetkilisi olduğu … Paz. Ltd. Şti. 27.10.2020 tarihli, 1 sayılı Genel Kurul kararı ile terkin edildiğini, bu kararın 28.10.2020 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, dolayısıyla ticaret sicil kayıtları ile sabit olduğu üzere tasfiye işlemi usule uygun yapılmıştır ve ek tasfiye işlemi yapılmasını zorunlu kılan bir durum bulunmadığını, Davacı tarafın, müvekkilinin güvenini kötüye kullandığını, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunduğunu, bu nedenle de davacının iş akdinin haklı ve geçerli nedenle feshedildiğini, zira, davacının, müvekkiline ait olan şirketin … Alışveriş Merkezinde bulunan mağazada müdür olarak çalışan işçi …’nın işyerine ait malları zimmetine geçirmesine ve bu suretle işyerini zarara uğratmasına göz yumduğunu ve olayın üstünü kapatmaya çalışıp bununla ilgili girişimlerde bulunduğunu, bu husus yani davacının, dava dışı işçinin suç teşkil eden ve şirketi zarara uğratan eylemini bildirmediği ve olayı örtbas etmeye çalıştığı hususu İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/1 Esas, 2017/460 Karar sayılı ve 05.10.2017 tarihli kararı ile sabit olduğunu, Davacı tarafın, … şirketine karşı açmış olduğu işe iade davası da bu sebeple reddedildiğini, zira, İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesi’nin 2015/376 Esas, 2018/404 Karar sayılı ve 19.06.2018 tarihli kararında, “…Mahkememiz tanık beyanları değerlendirildiğinde davacının işyerinde yapılan hırsızlık ve usulsüzlükleri, yolsuzlukları, usulünce işverene bildirmediği bunlardan haberdar olduğu bu vesile ile sadakat borcunu yerine getirmediği Mahkememizce sabit bulunmuş bu sebeple feshin geçerli olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir” denildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, Dolayısıyla davacının iş akdinin İş Kanunu’nun 25/2-e maddesi uyarınca haklı ve geçerli nedenle feshedildiğinden davacı kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, zira İş Kanunu’nun 25/2-e maddesinde haklı fesih nedeni olarak sayıldığını, görüldüğü üzere, yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanıdığını, bahsi geçen olayda ise davacının doğruluk ve bağlılığa uymayan eylemi gerek ceza mahkemesi kararı gerekse işe iade istemiyle açılan davada verilen karar ile sabit olup davacının birlikte çalışmayı imkansız kılacak şekilde müvekkilinin güvenini sarstığı ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinin açıkça ortada olduğunu, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin de reddi gerektiğini, nitekim Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, mahkemenin bu hususlar yönünden inceleme yapmadan davacının davayı açmakta hukuki menfaati bulunduğuna karar verdiğini, mahkeme kararının bu sebeple usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 547. maddesi uyarınca, ek tasfiye işlemleri için şirket sicil kaydının ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhyası talep olunan şirketin tasfiyesinin sona erip 28/10/2020 tarihinde tescil edilerek ticaret sicil kaydının terkin edildiği anlaşılmıştır. TTK’nın 547. maddesi, ek tasfiye başlığı altında; “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu  anlaşılırsa, son tasfiye memurları,  yönetim kurulu  üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret  mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” düzenlemesini getirmiştir. Davacının, davalı aleyhine İstanbul Anadolu 25 İş Mahkemesinin 2020/433 E 2021/595 K sayılı dosyasında terkin olan şirketi hasım göstererek işçilik haklarına dayalı olarak dava açtığı, davanın davacı lehine sonuçlanması üzerine ilamda hükmedilen alacakların tahsili için davacı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, davalı tasfiye memuru tarafından da İstanbul 14 İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/79 E sayılı davasının açıldığı, iş bu davada takipte taraf gösterilen şirketin sicilden terkin edilmesi nedeniyle takibin iptalinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre terkin olan şirketle ilgili yapılacak işlemlerde şirketin temsili ve verilecek kararların infazı yönünden terkin edilmiş şirketin yeniden tescilini talep etmekte hukuki yararı bulunmaktadır. Mahkemece TTK’nın 547. maddesi uyarınca tasfiye sonucu terkin olan şirketin ihyasına karar verilmiş olmakla, anılan madde hükmü uyarınca, son tasfiye memuru olduğu anlaşılan davalı tasfiye memurunun ek tasfiye işlemleri için de tasfiye memuru olarak atanmasında yasa ve usule aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalının, davacının işe iade davasının reddediliği, yine İstanbul 7 Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/1 E 2017/460 K sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu davacı hakkında suçu bildirmeme suçundan suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, buna göre davacının iş akdinin İş Kanunu 25/2-e maddesi uyarınca haklı nedenle fesh edilmiş olduğu dikkate alındığında, davacının ihya davasında korunmaya değer yararı bulunmadığına ilişkin iddiaları, ihya davasının konusu olmadığından, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irat kaydına,3-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 22.12.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.