Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2159 E. 2022/1778 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2159
KARAR NO: 2022/1778
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 01.06.2022
NUMARASI: 2021/277 Esas – 2022/354 Karar
DAVA: Menfi Tespit – İstirdat
Taraflar arasındaki menfi tespit- istirdat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından, tavzih kararının reddine yönelik ise davalı vekili tarafından katılma yoluyla istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı şirketinin, keşide yeri VAN olan, … Bankası … VAN TİCARİ ŞUBESİNE ait … Çek Numaralı, 300.000 TL bedelli, 30.07.2020 keşide tarihli keşidecisi … San. Ve Ltd. Şti olan 1 adet çekin yasal ve meşru hamili olduğunu, davalı iş bu çeki icra takine konu etmesi nedeniyle müvekkili adına kayıtlı olan araç ve gayrimenkullar üzerine haciz konulması nedeniyle müvekkil şirketinin zor durumda olduğunu, bu nedenle icra takibinin durdurulması için teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.” Davalı vekili, savunmasında özetle; Huzurdaki davanın 7155 sayılı yasanın 20. Maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 5. Maddesine eklenen 5/A maddesinde kabul edilen ” Ticari davalarda Arabuluculuk Dava Şartına” uyulmadan ikame edildiğini bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, davanın yetkisiz yerde ikame edilmesi nedeniyle yetkisizlik sebebiyle usulden reddini, haksız olarak ikame edilen davanın esastan reddini, kötü niyetli davacının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava; çek istirdadına ilişkindir. Mahkememiz tarafından tarafların dava dilekçesinde gösterdikleri ve dosyaya sundukları tüm deliller incelenmiştir. Mahkememizin 28/01/2022 günlü duruşmasında davacı vekilinin duruşma gün ve saatinden haberdar olmasına rağmen mazeretsiz olarak katılmadığı ve bir önceki celseye katıldığı ve duruşma gününden haberdar olduğu, davanın işbu celse işlemden kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; Davacı vekilinin 28/01/2022 günlü duruşmaya katılmaması sebebiyle dosyanın işlemden kaldırıldığı, dosyanın takipsiz bırakıldığı ve basit yargılamaya tabi davalardan olduğu anlaşıldığı…” gerekçesiyle, açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İlk Derece Mahkemesince 06.10.2022 tarih ek tavzih kararıyla; “… 6100 sayılı HMK’nın 305. maddesinde tavzihin hangi şartlarda ve nasıl yapılacağı düzenlenmiştir. Buna göre, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Tavzih yolu ile hükmün değiştirilmesi değil yalnızca açıklanması imkanı vardır. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Hakim hükmü verdikten ve davadan elini çektinden sonra temyiz edilerek hüküm bozulmadıkça o davaya yeniden bakamayacak ve verilen hükmü değiştiremeyecektir. Yukarıda da açıklandığı üzere, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Buna göre mahkemece karar verilip dosyadan el çekildikten sonra, yasa yolu ile karar kaldırılmadıkça, ihtiyati tedbir kararının tavzih yolu ile kaldırılması mümkün olmadığı…” gerekçesiyle, tavzih talebinin reddine karar verilmiştir. Bu tavzih ara kararına karşı da davalı vekilince katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dosyasının işlemden kaldırılmasına ilişkin kararın taraflara tebliğ edilmesi gerektiğini, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E. 2017/9643 K. 2020/5686 T. 1.10.2020 ve Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas: 2013/16808 Karar: 2014/3998 Tarih: 11.02.2014 tarihli emsal kararlarının da ekli olduğunu, anılan içtihatlardan da görüldüğü üzere, duruşmaya katılamayan taraf HMK’nın 150. Maddesi uyarınca işlemden kaldırma kararının, duruşmada yer alamayan taraf vekiline tebliğ edilmesi ve dosyanın işlemden kaldırılmış olduğundan haberdar edilmesi gerektiğini, ancak böyle bir karardan haberdar olan tarafın davayı yenileme hakkını kullanmasının bekleneceğini, müvekkiline böyle bir tebligatın yapılmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince gerek yargılama süresince gerek gerekçeli kararın yazımı aşamasında dosya içerisinde yetkisiz mahkemece verilmiş olan yok hükmündeki tedbir kararının kaldırılmış olduğunun tespitine hiçbir şekilde yer verilmediğini, taraflarınca tavzih ve ek karar yazımı talebinde bulunulduğunu, ancak ilk derece mahkemesince bu hususta bir karar verilmediğini, bu yönüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, menfi tespit- istirdat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıdaki gerekçelerle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince istinaf davalı vekilince katılma yoluyla yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’ın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; Yetkisizlik kararı ile dava dosyasının tevzi olduğu anlaşılan İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesince 24.05.2021 tarihli tensip tutanağı ile davanın basit usulde görülmesine karar verilerek duruşma gününün 12.11.2021 tarihi olarak belirlendiği, davacı ve davalı vekilinin katılımı ile yapılan 12.11.2021 tarihli duruşma ara kararı ile bir sonraki duruşmanın 28.01.2022 tarihi olarak belirlendiği, buna göre tarafların duruşma gün ve saatinden haberdar oldukları, buna rağmen davacı vekilinin 28.01.2022 tarihli duruşmaya katılmadığı ve mazeret de bildirmediği sabittir. Davacı vekilinin buna ilişkin bir itirazı bulunmamaktadır. Mahkemece, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin ara kararın taraflara tebliğ edileceğine ilişkin bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Bu nedenle, bu tür ara kararların taraflara tebliği HMK’nın 24. maddesindeki tasarruf ilkesi ile 25. maddesindeki dava malzemesinin taraflarca getirilmesi ilkeleri kapsamında mahkemeye yüklenemez. Bu durumda, davacının usul hükümlerine göre haberdar olduğu duruşmaya katılması veya duruşma tarihinden önce mazeret sunması veya eski hale getirme talebinde bulunması gerekir. Davacı vekilinin istinaf başvurusunda emsal olarak gösterdiği Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 01.10.2020 tarihli, 2017/9643 Esas- 2020/5686 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 11.02.2014 tarihli, 2013/16808 Esas- 2014/3998 Karar sayılı ilamı, davacı vekilinin duruşma için mazeret bildirdiği, ancak mazeretin mahkemece kabul edilmediği durumlara ilişkin olup, somut olayda davacının mazeret bildirmediği anlaşılmakla, Yargıtay kararlarının eldeki dava yönünden emsal niteliği bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; Davalı vekili, ilk derece mahkemesinin davanın açılmamış sayılması karar verilmesine rağmen ihtiyati tedbiri kaldırmamasının yasa ve usule aykırı olduğunu, kaldı ki tedbir kararının da yetkisiz mahkemece verilmiş olup bu yönden de tedbir kararının kaldırılmamasının yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, bu yönüyle kararın düzeltilmesini, tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekilince bu konuda tavzih kararı verilmesi talep edilmiş, ilk derece mahkemesinin 06.10.2022 tarihli ek kararı ile tavzih isteminin reddine karar verilmiştir. Davanın açılmamış sayılmasına dair karar kurucu değil, açıklayıcı niteliktedir. Yani kanunda öngörülen üç aylık hak düşürücü süre içinde yenileme talebinde bulunulmaması ile birlikte, davanın hiç açılmamış sayılmasına dair hukuki sonuç kendiliğinden doğar. Mahkemenin, davanın açılmamış sayılmasına dair kararı, bu hukuki durumun açıklanmasından ibarettir. Dava açılmamış sayıldığına göre, ihtiyati tedbirin de kalktığının kabulü gerekir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına dair karar ile birlikte ihtiyati tedbiri kaldırması da gerekirken, kaldırmamış olması usul ve yasaya aykırı olmuş, davalı vekilinin istinaf başvurusu bu nedenle haklı bulunarak ihtiyati tedbirin kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine; davalı vekilinin istinaf başvurusununu kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derce mahkemesinin istinafa konu 01.06.2022 tarihli kararın kaldırılarak dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, kurulan hükümde ihtiyati tedbir kararın kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davcı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının ihtiyati tedbir bakımından düzeltilmek üzere kaldırılmasına, dava hakkında yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;1-HMK’nın 150. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına,2-Dörtyol 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/238 E sayılı dosyası üzerinden 18.08.2020 tarihli tensip tutanağının 9. maddesi ile verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin yatırılan 5.123,25 TL harçtan mahsubu ile artan 5.042,55 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı tarafından mahkemeler veznesine yatırılan gider avanstan kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, 6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 29.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,7-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden:a-Davalı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 80,70 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine,b-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 80,70 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde davacıya iadesine,c-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin kendilerinin üzerinde bırakılmasına, 9-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,10-Karar kesinleştikten sonra dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 21.12.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.