Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2148 E. 2023/63 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2148
KARAR NO: 2023/63
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07.04.2022
NUMARASI: 2017/48 Esas – 2022/337 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin lojistik firması olduğunu ve müşteri firmalara verdiği dağıtım ve nakliye hizmetinde alt tedarikçi nakliye firmalarından hizmet almakta olduğunu, davalı firmanın müvekkili firmaya nakliye hizmeti verdiğini, 2015 yılı aralık ayı yıl sonu kapamasında davalı firma tarafından müvekkil firmaya e-fatura olarak düzenlenen ve aralık ayının başında sisteme otomatik olarak düştüğü anlaşılan bir takım faturaların, taraflar arasında her hangi bir anlaşma, sözleşme veya mutabakata dayalı olarak düzenlenmediği, bu faturaların müvekkil firma adına düzenlenmesini haklı kılacak dayanak belgelerin mevcut olmadığının tespit edildiğini, Ocak 2016 döneminde ise haksız ve mesnetsiz yere müvekkil firma adına düzenlenen bu faturalar e-fatura şeklinde iade faturası ile davalı firmaya iade edildiğini, davalı firma tarafından müvekkili firma adına haksız ve mesnetsiz şekilde düzenlenen e-faturaların bilgilerinin şu şekilde olduğunu; 31.07.2015 tarih, … numaralı, KDV dahil 117,12 TL bedelli “… Numaralı Faturaya istinaden” açıklamalı, 20.06.2015 tarih, … numaralı, KDV dahil 27.452,33 TL bedelli ve “14.05.2015 -19.06.2015 tarihli ödeme” açıklamalı, 31.07.2015 tarih, … numaralı KDV dahil 4.457,20 TL bedelli ve “06.02/20.06.2015 tarihleri arası Va” açıklamalı, 16.01.2015 tarih … numaralı KDV dahil 590 TL bedelli ve “Gebze\Eskişehir Malzeme Nakli” açıklamalı, 19.11.2015 tarih, … numaralı KDV dahil 590 TL bedelli ve “…” açıklamalı faturalar olduğunu, herhangi bir anlaşmaya veya mutabakata istinaden düzenlenmemiş yukarıda yazılı faturalara karşılık müvekkili şirket tarafından davalı firma adına düzenlenen iade konulu faturaların davalı firmaya elektronik sistem üzerinden gönderildiğini, davalı firmanın Eskişehir … Noterliğinden keşide ettiği … yevmiye numaralı ihtarname ile söz konusu faturaları müvekkili firmaya geri iade ederek bu faturaların kayıtlara alınmayacağının bildirdiğini, bunun üzerine müvekkili firma tarafından davalı firma adına, Beşiktaş … Noterliğin’den keşide ettiği 11.02.2016 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi içeriği ile, 3 adet iade konulu e-faturanın davalı firma kayıtlarına alınarak müvekkili firmanın cari hesabında oluşan toplam 19.928,47 TL bedelin müvekkili firma hesaplarına 5 gün içerisinde ödenmesinin ihtar edildiğini, açıklanan bu sebeplerden dolayı takibin devamına, %20 den az olmamak şartı ile icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; bu davaya bakmakta yetkili mahkemenin Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi ve yetkili icra dairesinin ise Eskişehir İcra Daireleri olduğundan yetki itirazında bulunduklarını, müvekkilinin Türkiye genelinde ulusal ve uluslararası taşımacılık ve lojistik hizmeti veren ulusal bir firma olduğunu, davacıya nakliye hizmeti verdiğini, davacı tarafça detayları belirtilen 16.01.2015 tarihli … fatura nolu, KDV dahil 590,00-TL tutarlı; 19.11.2015 tarihli … Fatura nolu, KDV dahil 590,00 TL tutarlı; 20.06.2015 tarihli … fatura nolu, KDV dahil 27.452,33-TL tutarlı; 31.07.2015 tarihli … fatura nolu, KDV dahil 117,12-TL tutarlı ve 31.07.2015 tarihli … fatura no.lu KDV dahil 4.457,20-TL tutarlı faturaların müvekkili tarafından yasal süresi içinde temel fatura senaryolu e fatura olarak davacıya GİB elektronik adresi üzerinden gönderildiğini, bu faturalara davacının itiraz etmediğini, fatura ve içerikleri hukuken kabul edilmiş olduğunu, davacının dava dilekçesinin 2. sayfası 3 nolu açıklamasında faturalara 8 günlük itiraz süresinde itirazda bulunmadıklarının ikrar edildiğini, davacının bu beyanı dahi davanın haksız olduğunu ispata yeterli olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkil şirkete gönderilen haksız ve hukuka aykırı 20.01.2016 fatura tarihli … fatura nolu, 117,12-TL toplam tutarlı e-fatura (… nolu fatura iadesine ilişkin), 20.01.2016 fatura tarihli … nolu, 1.180,00 TL toplam tutarlı e-fatura (… ve … nolu fatura iadesine ilişkin), 20.01.2016 fatura tarihli … fatura nolu, 31.909,53 TL toplam tutarlı efatura (… ve … nolu fatura iadesine ilişkin) iade faturalarının müvekkili sistemine düşmesinin akabinde 8 günlük yasal itiraz süresi içerisinde 27.01.2016 tarihinde Eskişehir … Noterliği’nin aracılığıyla kesilen iade faturalarına hukuken itiraz edildiğini, davacı tarafından Beşiktaş … Noterliği’nin 11.02.2016 tarihli … yevmiye nolu cevabı ihtarnamesinde “… davacı şirkete gönderilen faturaların 2015 yıl sonu kapamasında e-fatura taramalarında bu faturaların kayda alınmadığının fark edilmiştir..” denildiği ve faturaya itiraz edilmediğinin davacı tarafından ikrar edildiğini, müvekkilinin davacı şirkete borcu bulunmadığını, davacı tarafından haksız ve hukuka aykırı iş bu dava konusu icra takibine hukuka uygun olarak süresinde itiraz edildiğini belirterek açıklanan bu sebeplerden dolayı yetki itirazının kabulü ile Eskişehir İcra Daireleri ve Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğunun kabulüne, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamına göre, davalının İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü’nün yetkisine yöneltiği itiraz yerinde olup icra takip dosyasının yetkili İcra Müdürlüğüne gönderilerek oradan ödeme emri tebliğ işlemi yapılmamış olması nedeniyle dava şartı gerçekleşmediği görülmüştür. İtirazın İptali davasının görülmesi için borçlu hakkında usul ve yasaya uygun olarak geçerli bir takip yapılması, bu takibe borçlunun itirazı üzerine itirazın iptali davasının açılmış olması gerekmekte olup, bu husus eldeki dava yönünden dava şartı niteliğinde olduğundan ve eldeki dava kapsamında yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip bulunmadığı…” gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ticari ilişki olduğunun davalı kabulünde olduğunu, Müvekkili firmanın davalı firma tarafından taraflar arasında ki akdi ve ticari ilişkiye aykırı olarak düzenlediği anlaşılan fatura içeriklerine 8 gün içerisinde itiraz etmemiş olmasının, fatura içeriklerinin kabul edildiği anlamını doğurmayacağını, ilk derece mahkemesi hakimliğinin de sandıklarına göre bu yasal düzenlemeler sebebi ile 26.10.2021 tarihli celsesinde oluşturduğu ara kararı ile taraflara, taraflar arasında vade farkı talep edilmesi yönünde bir anlaşma olup olmadığı ve varsa anlaşmanın içeriğinin ibrazı yönünde beyanların sunulması ile ilgili olarak süre verdiğini, mahkeme dosyasına sunulan 09.11.2021 tarihli dilekçe içerisinde, taraflar arasında bu yönde yapılmış bir anlaşma olmadığı gibi yine bu yönde yerleşmiş bir uygulamanın da bulunmadığı belirtilerek, beyanlar sunulduğunu, ancak yine ilk derece mahkemesinin dosya içerisinde yer alan bilirkişi raporlarına atıf ile alacağın varlığının ispatlanamadığından bahisle, davanın usulden reddine karar verdiğini, Davalı firmanın taraflar arasındaki ticari ilişkiye, anlaşmaya aykırı olarak düzenlemiş olduğu tespit edilen faturaların kayıtlardan çıkarılarak davalıya iade edilmesi ile müvekkili firmanın davalı firmadan takip ve dava konusu yapılan bedel kadar alacağı doğduğunu, belirtilen hususların, yasal mevzut ve emsal kararlar bakımından dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile karar oluşturulmasına itiraz ettiklerini, Konuyla ilgili olarak Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 27.06.2002 tarihli bir kararının ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi T. 8.6.1988 1988/60 E. 1988/3809 K.sayılı kararının ekli olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca, taşımaya ilişkin açık hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İcra dairesinin yetkisi İİK’nın 50. maddesinde düzenlenmiş olup, İİK’nın 50/1. maddesinde, HMK’nın yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla tatbik olunacağı belirtilmiştir. Buna göre, HMK’nın 6. maddesine göre ilamsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi iken, aynı Kanunun 10. maddesi hükmünde sözleşmeden doğan para borçlarının takibi için başlatılan takipte sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda sözleşmede aksine bir şart konulmamış ise para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yeri de alacaklının yerleşim yeri olacaktır. Böyle bir durumda alacaklı, TBK’nın 89.maddesi hükmü uyarınca kendi yerleşim yerinde bulunan icra dairesinde de takip yapabilecektir.Bu bilgilere göre somut olayın incelenmesinde; davanın, taraflar arasındaki nakliye hizmeti nedeniyle davalının hizmet vermemekle birlikte keşide ettiği bir kısım faturaların ödenmesi sonrasında fazla ödendiği belirtilen tutarlardan kaynaklı alacağın tahsili istemiyle açılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafın cevap dilekçesinde davacı ile arasındaki akdi ilişkiyi ikrar ettiği, kaldı ki alınan bilirkişi raporları kapsamında taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre taraflar arasında akdi ilişki bulunduğu konusunda uyuşmazlık olmadığından, taraflar arasındaki nakliye hizmeti ticari ilişkisinden kaynaklanan para alacağı bakımından davalı-borçlu şirketin merkezinin bulunduğu genel yetkili Eskişehir icra daireleri yanında, TBK’nın 89. maddesi uyarınca davacı-alacaklının yerleşim yerinin bulunduğu İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin de yetkili olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Kaldı ki ilk derece mahkemesince 10.10.2017 tarihli ön inceleme duruşmasında davalının icra dairesinin yetkisine yönelik ileri sürdüğü itirazı bu nedenle reddedilerek yargılamaya devam olunmuştur. İlk derece mahkemesince davanın, icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle reddine dair verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacının istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 19.01.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.