Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2140 E. 2022/1568 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2140
KARAR NO: 2022/1568
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 22.09.2022
NUMARASI: 2022/579 ESAS
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, ara kararda yazılı nedenlerle verilen genel kurul kararının yürütülmesinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen 22.09.2022 tarihli ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette %10 pay sahibi olduğunu, diğer ortaklardan …’un da %10 pay sahibi olduğunu, …’in ise %80 pay sahipliği bulunduğunu, davalı şirketin 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısının 13.06.2022 tarihinde yapıldığını, toplantıda TTK’nın emredici nitelikte bulunan 420.maddesine aykırı hareket edildiğini, davacının %10 paya sahip olduğunu, finansal ve yönetimsel usulsüzlükler nedeniyle davacının toplantının ertelenmesini talep etmesine rağmen bu talebinin reddedildiğini, toplantıda diğer iki ortağın usulsüz ve yasaya aykırı işlemlerinin kabul edilip ortakların ibra edildiğini, ortak …’un hesabına gelen 200.000,00 TL’nin iş avansı olarak yollandığını ancak aslında rüşvet olduğunu, bankadan neden çekildiğinin ve hesaptan dağıtılmadığının anlaşılamadığını, davacının pay sahibi yetkilerini kullanmasının engellendiğini, davacının tüm banka hesaplarını görebilme yetkisinin kaldırıldığını, oysa ki pay sahiplerinin eşit işlem hakkı olduğunu, davalı şirketin diğer iki pay sahibinin ve yönetim kurulu başkanının usulsüz ve yasaya aykırı işlemleri bulunduğunu ileri sürerek, 13.06.2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ayrıca telafisi güç zararların doğmaması için genel kurul kararlarının uygulanmasının tedbiren durdurulmasına, davacının önceki yetkilerinin tedbiren geri verilmesini, tedbiren kayyım heyeti atanmasını istemiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; genel kurul kararlarının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının erteleme talebinin kötü niyetli olduğunu, ayrıca tutanağa muhalefetini yazdırmadığından dava açma hakkı olmadığını, alınan kararların usul ve yasaya uygun olduğunu, kayyım atanması şartlarının gerçekleşmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 22.09.2022 tarihli ara karar ile; ” … Mahkememizin 09/09/2022 tarihli ara kararı ile ” İTO’ya yazlan müzekkerenin tekidine, cevap geldiğinde genel kurul kararının yürütmesinin durdurulması talebi ile ilgili inceleme yapılmasına,” karar verildiği ve İTO’ya yazılan müzekkereye cevap geldiği anlaşılmakla, dosya ele alındı. İTO yazı cevabının incelenmesinde; davalı şirketin 3 ortaklı olduğu, davacının %10, dava dışı …’in %80, dava dışı …un %10 ortak oldukları, iptali istenen genel kurulun 13/06/2022 tarihinde yapıldığı, genel kurulda yönetim kurulunun 2019-2020-2021 yılları için ibra edildiği, gelir ve bilanço tablosunun tasdik edildiği, davacının olumsuz oy kullandığı, ayrıca yönetim kurulu seçildiği, yönetici olarak oy çokluğu ile …’in atandığı anlaşıldı. Dava özü itibariyle genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. İncelenen genel kurul toplantı tutanağına göre genel kurul kararlarının yürütmesinin acilen durdurulmasını gerektirir bir durum saptanmadığı gibi, şirket organsız olmadığından şirkete kayyım atanmasını gerektiren hukuki bir zorunluluk da tespit edilmemiştir. Davalı şirket hesaplarının yönetimi ve davacının daha önceki dönemde taşıdığı yönetim yetkilerinin kendisine tedbiren geri verilmesi de bu davanın doğrudan konusu olmadığından bu talep de yerine görülmemiştir. … ” gerekçesiyle, davacının genel kurul kararının yürütmesinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 13.06.2022 tarihli genel kurulun, TTK’nın 420.maddesine aykırılık nedeniyle mutlak butlanla sakat olduğunu, alınan kararların finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular olduğunu, davacının %10 pay sahibi olduğunu, 13.06.2022 tarihli toplantıda finansal ve yönetimsel uzulsüzlükler nedeni ile yasa gereği toplantının ertelenmesini talep ettiğini, ancak bu talebinin, TTK ‘nın 420/1 maddesindeki emredici hükme aykırı olduğunu, şirket yönetim kurul başkanı tarafından reddedildiğini Kanun maddesine göre toplantının ertelenmesi için haklı ya da haksız sebep aramadığını, sadece %10 azınlık tarafından talep edilmesinin yeterli olduğunu, davacının toplantının ertelenmesı talebinin reddi tutanağının sunulduğunu, genel kurul kararında ”yönetici olarak oy çokluğu ile …’in atandığı anlaşıldı.” ifadesi bulunduğunu, oysa ki genel kurulda yönetici atanamayacağını, yönetim kurulu üyelerini seçebileceğini, tedbir konmaması telafisi güç ya da imkânsız büyük sorunlara neden olacağını, TTK’nın 437.maddesine aykırı hareket edildiğini, finansal tablolar, yönetim kurulu yıllık faaliyet raporlarının, genel kurul toplantısından en az 15 (onbeş) gün önce şirket merkezinde pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulmadığını, genel kurulun 7.maddesindeki yönetim kurulu seçilmesinde de usulsüzlük yapıldığını, yönetim kurulu başkanı ve üyesi olan …’in ve diğer ortak …’un elbirliği ile şirketin tüm kazançların davacıdan sakladıklarını, hukuka aykırı belge ve işlemler yaptıklarını, bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve genel kurul kararlarının yürütülmesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbire karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin 13.06.2022 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların TTK’nın 445 ve devamı maddeleri uyarınca iptali istemine; istinaf başvurusu ise TTK’nın 449. maddesi gereğince, dava konusu genel kurul kararının yürütülmesinin dava sonuna kadar durdurulması talebinin reddine dair verilen ara karara ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derece mahkemesince, TTK’nın 449. maddesi gereğince yönetim kurulu başkanına görüşlerini bildirmek üzere tebligat çıkarıldığı, yönetim kurulu başkanın …’in beyanda bulunduğu görülmüştür. TTK’nın 449. maddesine göre genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemenin bu konudaki takdir hakkının nasıl kullanacağı konusunda, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde yer verilen ihtiyati tedbirlere ilişkin hükümlerinden yararlanılmalıdır.HMK’nın 389.maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” hükmünü, aynı Kanun’un 390/3.maddesi ise “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.Buna göre genel kurul kararlarının iptali davalarında TTK’nın 445. maddesi gereğince, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da yaklaşık olarak ispat edilmesi gerekmektedir.Dava dilekçesinde, 13.06.2022 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali ile bu kararların icrasının geri bırakılması talep edilmiş, bu taleplere ilişkin iddialar ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesi tarafından somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.Dosya içerisindeki 13.06.20221 tarihli genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde; gündemin 1.maddesinin açılışın yapılması ve gündemin okunmasına, 2.maddesinin başkanlık divanına …’in seçilmesine, tutanak yazmanı olarak …’un seçilmesine, 3.maddesinin 2019-2020-2021 yıllarına ilişkin faaliyet raporunun okunması ile müzakeresine ilişkin olduğu, 2020 ve 2021 yılı faaliyet raporunun oy çokluğu ile kabul edildiği, davacı …’ün söz alarak genel kurulun 1 ay süreyle ertelenmesinin ve iç denetimin talep edildiği, 4.maddesinin 2019-2020 ve 2021 yıllarına ilişkin bilanço ve gelir tablosu hesaplarının okunup oylanmasına, 5.maddesinin yönetim kurulunun ibrasına ilişkin olduğu, 6.maddesinin davacının sorularına ilişkin, 7.maddesinin ise yeni yönetim kurulunun seçilmesine ilişkin olduğu ve oy çokluğu ile karar verildiği, davacının muhalefet şerhinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.Yukarıda da belirtildiği üzere, tedbir talep eden taraf, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda, dava konusu 13.06.2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan 3, 4 ve 5 numaralı kararlar TTK’nın 420.maddesi ile ilgili ise de tedbir kararı verilmesini gerektiren acil bir durumun söz konusu olmadığı, yine yönetim kurulunun ibrasına ilişkin 7.madde de TTK’nın 420.maddesine ilişkin ise de, TTK’nın 413/3 maddesinde ifade edildiği şekilde yeni bir yönetim kurulunun atamasının söz konusu olmadığı, önceki yöneticilerin yeniden seçilerek göreve devam ettiği nazara alındığında tedbir şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24.11.2022 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.