Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2138 E. 2022/1533 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2138
KARAR NO: 2022/1533
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20.09.2022 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/605 E.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekili tarafından talep edilen ihtiyati haczin, kararda yazılı nedenlerle reddine dair ara kararının davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 17.12.2019 tarihinde düzenlenen sözleşme uyarınca müvekkilinin satılan pres hattına ilişkin malzemelerin süresinde ithal edilerek hazır edildiğini, ancak davalıdan kaynaklanan nedenlerle gecikme yaşandığını, davalı şirketin sözleşme hükümlerine aykırı hareket ettiğini ve davalının sözleşme hükümlerini gereği gibi ifa etmediğini, sözleşme gereği müvekkilin teslim edeceği ürünlerin ön ödemenin yapılmasından sonraki 6 ay içinde hazır edildiğini, ancak 24.01.2020 tarihinde Elazığ’da meydana gelen deprem nedeniyle devam eden inşaat çalışmaları, izin ve ruhsat işlemlerinin durma noktasına geldiğini, inşaat alanında altyapının hazır olmadığı müvekkil şirkete iletilerek sevkiyatı bir süre geciktirmemiz talep edildiğini ve müvekkilinin yurt dışındaki satıcı ile görüşerek sevkiyatın ertelenmesini sağladığını, sözleşmede belirlenen 6 aylık süre içerisinde tüm makinaların üretiminin Çin’de tamamlatılarak ürünlerin teslime hazır hale getirildiğini, müvekkilinin sözleşme uyarınca yalnızca nakliye sigorta ücretinden sorumlu olduğunu, ancak davalının taşıma bedelini ödemediğini, navlun ödemesinin davalıca yapılmaması nedeniyle sevkiyatın uzadığını, sevkiyatla birlikte ödenmesi gereken sözleşme tutarının %65’lik kısmı ve uluslararası nakliye bedelinin ödenmesi talep edilmesine rağmen, davalının ekonomik sıkıntılarını gerekçe göstererek sözleme bedelinin %30’luk kısmını ödemeye teklif ettiğini, müvekkilinin sözleşme bedeli eksik ödenmesine rağmen 38.000 USD nakliye bedelini de davalı adına ödeyerek sözleşme konusu ürünleri inşaat sahasına getirdiğini, tüm makine parkuru ve ekipmanların eksiksiz şeklide teslim edildiğini ve sözleşmede belirtilen montaj süresi içerisinde makine parkurunun kurularak çalışır halde teslim edildiğini, ancak davalı tarafından yapılması gereken ödemelerin yapılmadığını, davalının satın aldığı güncel sarf malzeme bedellerini dahi ödemediğini, sözleşmedeki gecikme nedeniyle müvekkilinin cezai şart alacağı bulunduğunu ileri sürerek, 95.000,00 USD sözleşme bedeli, montaj bedeli olan 200.000,00 USD, navlun bedeli olan 38.000,00 USD, sarf malzemesi bedeli olan 87.574,36 TL sözleşme kapsamında bulunmayan vinç nedeniyle 45.446,41 TL, sözleşmenin 7.1.maddesi uyarınca şimdilik 1.000,00 USD cezai şart alacağının faiziyle birlikte tahsiline, alacağın teminat altına alınması için ihtiyati hacze karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 20.09.2022 tarihli ara kararında; ” İİK’nun 257. Maddesinde; ‘Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder’ hükmü düzenlenmiştir. İİK’nun 258. Maddesinin 1. Fıkrasının 2. cümlesi gereğince ‘alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur’ hükmüne yer verilmiştir. Bu bağlamda dosya kapsamında yapılan değerlendirmede, somut olayda tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerinin tesbit edilemediği, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirir nitelikte olduğu, ihtiyati haciz koşullarından olan muaccel bir borcun varlığı hususu henüz sabit olmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine…” gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine, karar vermiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde ; İhtiyati haciz talep edilen alacakların varlığı sabit olup, dava konusunun para alacağı olması nedeniyle ihtiyati haciz talebinin kabulü gerektiğini, sözleşmenin ödeme şartlarında ödemenin belirlenen vadelerle yapılacağının kararlaştırıldığını, makinelerin hazır olduğunun davalıya bildirilmesine rağmen madde hükmünde belirtilen ödemenin yapılmadığını, ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmemesinin fesih nedeni olmasına rağmen, müvekkilince iyiniyetle edimin ifa edildiğini, sözlemeye konu emtianın eksiksiz teslim edilerek montajının yapıldığını, yalnızca nakliye sigorta ücretinin müvekkiline ait olmasına rağmen nakliye ödemelerinin de ifanın gecikmemesi için müvekkilince yapıldığını, teslimin nakliye bedeli ve %65’lik ikinci kısım ödemenin yapılması şartına bağlı olmasına rağmen ödenmediğini, alıcının edimini yerine getirmemesine rağmen müvekkilinin edimlerini tam olarak yerine getirdiğini, nakliye aşamasına kadar alıcının %65 oranındaki ana ödemesini yapmadığı gibi, taşıma bedelini de ödemediğini, teslim edilen makine için alınan sarf malzemesi bedellerinin de ödenmediğini, ödemelerin halen dahi yapılmadığının sabit olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talebin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve cezai şart bedelinin tahsili istemi içinde talep edilen ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili taraflar arasında düzenlenen 17.09.2019 tarihli sözleşme uyarınca, müvekkilinin sattığı emtiayı yurt dışından temin ettiğini, navlun ücretinin davalıya ait olmasına rağmen bu ücretin de müvekkilince ödendiğini, satılan emtianın kurularak teslimine rağmen sözleşme bedelini, nakliye ücreti ve satılan sarf malzemesi bedelinin ödenmediğini, davalının sözleşmeyi ihlal etmesi nedeniyle müvekkilinin cezai şart alacağı bulunduğunu ileri sürerek, alacağın tahsilini istemiştir. İlk derece mahkemesince talebin davanın açıldığı tarihte değerlendirildiği ve bu tarih itibariyle davalının henüz cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür. İlk derece mahkemesi ara kararından sonra davalı vekilinin cevap dilekçesi sunduğu ve istinaf başvurusuna karşı cevap verdiği belirlenmiştir. Cevap dilekçesinde, davacının edimini süresinde ifa etmemesi nedeniyle alıcının uğradığı zararların tazmini amacıyla dava tarihinden önce Elazığ 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/234 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı, aralarında bağlantı bulunan davaların birleştirilmesi gerektiği, mahkemenin yetkisiz olduğu, davacının sözlemeden kaynaklanan alacağının bulunmadığının savunulduğu görülmüştür. İhtiyati haciz İİK’nın 257 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir geçici hukuki koruma kurumu olup, yargılamadan önce talep edilebileceği gibi derdest bir dava içinde de istenmesi mümkündür. Talep edenin alacağını, yukarıda açıklandığı üzere taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine dayandırdığı, ilk derece mahkemesi kararında da işaret edildiği üzere, talebin değerlendirildiği aşama itibariyle tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerinin belirlenemediği, mevcut aşamada sunulan deliller kapsamında İİK’nın 258. maddesi uyarınca alacağın varlığı ve miktarının yaklaşık olarak ispat edilmemesi nedeniyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yine dosya kapsamındaki delillerden, davalıların mal kaçırdığı ve davalı şirketin içinin boşaltıldığı sonucuna ulaşılamadığı da gözetildiğinde İİK 257/2 maddedeki koşulların da oluşmadığı anlaşılmıştır. İhtiyati haciz, belirtildiği üzere İİK 257 vd maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme kapsamında mahkeme gerekçesinde ifade edilen ihtiyati haciz isteminin yargılamayı gerektirdiği kabulü, geçici hukuki korumanın düzenleme şekline ve amacına uygun düşmemekle birlikte sonuca etkili görülmediğinden talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenlerle ve HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK 258/3. maddeleri uyarınca reddine ilişkin aşağıdaki karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 258/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 258/3 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.17.11.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 258/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.