Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2122 E. 2022/1532 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2122
KARAR NO: 2022/1532
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08.09.2022 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/189 E.
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Taraflar arasında görülen genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekili tarafından talep edilen ihtiyati tedbirin, kararda yazılı nedenlerle reddine dair ara kararının davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 16.12.2021 tarihli genel kurulunda alınan batıl olduğunu, şirket ortağı olan … şirketin bölünmesi ile bu şirketin davalı şirketteki hisselerinin 550 adetinin satın alınarak şirkete ortak olunduğunu, genel kurulda gerçeğe aykırı tutanak düzenlendiğini, gündemin 7. maddesine olumsuz oy kullanmalarına rağmen oy birliği ile karar alındığının yazıldığını, muhalefet şerhinin engellendiğini, şirket yönetim kurulu tarafından hazırlanan faaliyet raporunun, asgari içeriğinin belirlenmesi hakkında yönetmeliğe aykırı olduğunu, finansal tabloların gerçeğe aykırı düzenlendiğini, faaliyet raporu ve finansal tabloların mevzuatta belirlenen niteliklere haiz olmaması nedeniyle ibra kararının da batıl olduğunu, genel kurulun 6 nolu karar ile alınan kar dağıtımı kararının, şirketin ekonomik durumu netleşmeden alınmış ve gündemin 3,4 ve 5 nolu maddelerine bağlantılı olduğunu, 7 nolu karara olumsuz oy verilmesine rağmen kararın oy birliğiyle alındığının tutanağa yazıldığını, zarar eden bir şirketin yönetim kuruluna rekabete ilişkin bu yetkilerin verilerek rekabet yasağının kaldırılmasının, şirketten borç alınmasının yolunun açılmasının hukuka aykırı olduğunu, önemli miktarda şirket varlığının satılmasının genel kurulun devredilemez yetkilerinden olduğunu, bakanlık temsilcisinin olaylara tanık olduğunu ileri sürerek, kararların icrasının geriye bırakılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; TTK’nın 419 ve 422.maddeleri ile yönetmelik hükümleri uyarınca toplantı tutanağının, toplantı başkanı tarafından imzalanacağı ve bunun için ayrı bir yetki verilmesine gerek bulunmadığını, buna rağmen gündemde yer aldığı için toplantı başkanlığına yetki verilmesi hususunun oylandığını, toplantı sırasında, davacı temsilcisinin cep telefonuna gelen mesajları okumak suretiyle muhalefetinin toplantı tutanağına şerh etmesinin toplantının düzenini bozması nedeniyle yazılı şekilde muhalefet şerhi verileceğinin bildirildiği, pay sahiplerinin bilgi alma inceleme ve denetleme haklarının ihlal edilmediğini, faaliyet raporu ve denetim raporlarının yasada belirtilen süre içerisinde şirket merkezinde incelemeye hazır edildiğini, faaliyet raporunun yürürlükteki mevzuatta belirlenen asgari içeriğe sahip olduğunu, TTK’nın 395 vd. maddelerine göre, şirket yöneticilerine yasaya uygun şekilde izin verildiğini, genel kurulca satışına karar verilen taşınmazın satış işlemleri ve değerinin belirlenmesi için yönetim kuruluna yetki verildiğini, değerin ne şekilde belirleneceğinin kararda gösterildiğini savunarak, dava ve tedbir talebinin reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince tedbir talebinin değerlendirildiği 08.09.2022 tarihli ara kararda; “… Şirket Yönetim kurulu üyeleri yazılı beyanlarında özetle genel kurul toplantısında bakanlık temsilcisi olduğu ancak toplantı tutanağını imzalamaktan imtina ettiği yolundaki iddianın gerçeğe aykırı olduğunu, Ticaret bakanlığı il müdürlüğünden de durumun teyid edilebileceğini, şirketin güncel durumu ile ilgili davacıya noter aracılığı ile bilgilendirme yapıldığını, genel kurul öncesinde finansal tabloları ve şirket kayırlarını davacıların incelemediğini, böyle bir istekleri olmadığını, taşınmazın SPK lisanslı değerleme şirketinin tespit edeceği değerden az olmamak üzere satılmasının şirket menfaatine olduğunu, alınan kararların hukuka uygun olduğunu savunmuşlar, talebin reddini dilemişlerdir. Davanın henüz ön inceleme duruşması yeni yapılmış olup davacının genel kurulda muhalefet şerhi koymalarına mani olunduğu, olumsuz oy kullanılmasına rağmen oy birliği ibaresinin yazılması ve adli mercilere olayın intikal ettiği iddialarına ilişkin olarak tanık dinlenmesi yönünde ara karar oluşturulmuştur. Faaliyet raporu ve finansal tabloların gerçeği yansıtmadığı, alınan ibra kararının da sakat olduğu yönündeki iddialar kapsamında davacı yanca somut bir delil bu aşamada sunulmamıştır. Henüz davalı şirketin ticari defter ve kayıtları da incelenmemiştir. Davacının genel kurulda alınan kararların yürütmesinin geri bırakılması gerektiğine dair iddialarının tamamı ispata muhtaç olup bu aşamada alınan kararların yürütmesinin geri bırakılmasını gerektirecek düzeyde somut bir delil davacı yanca ibraz edilmemiştir. Yargılama sırasında değişen durumlara göre her zaman tedbir kararı verilmesi mümkündür. Bu aşamada yaklaşık ispat gerçekleşmediğinden talebin reddine ” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, talep eden vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, genel kurul tutanağının hukuka, usule ve gerçeğe aykırı şekilde düzenlenmesi nedeniyle, genel kurulun yoklukla malul olduğunu, müvekkilinin olumsuz oy kullandığı 2-3-4-5-6-7-9-10 numaralı gündem maddelerine muhalefet şerhi yazılmasının engellendiğini, toplantının hızlıca ve hukuka aykırı şekilde sona erdirildiğini, şirket temsilcisinin muhalefet şerhinin sonra alınacağı belirtilmesine karşın toplantının usulsüz şekilde sonlandırıldığını, faaliyet raporunun ilgili Yönetmelik hükümlerine aykırı düzenlendiğini, 3 numaralı kararın TTK’nın 447/1-b uyarınca pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandırılması nedeniyle batıl olduğunu, faaliyet ve bilanço belgelerinin usulsüz olması nedenile yönetim kurulunun ibrasına ilişkin gündemin 5.maddesin de batıl olduğunu, şirketin gerçek durumu netleşmeden gündemin 6.maddesi ile alınan dağıtılacak kar ve kazanç payları oranlarının belirlenmesinde hatalı olduğunu, gündemin 7. maddede, yöneticilere TTK’nın 395. ve 396. maddelerinde yazılı iş ve işlemleri yapabilmeleri hususunda verilen yetkinin de yerinde olmadığını, anılan maddeye ret oyu verilmesine rağmen usulsüz şekilde kararın oy birliği ile alındığının yazıldığını, taşınmaza ilişkin alınan kararın batıl oludğunu Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin 16.12.2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti, olmadığı takdirde kararların TTK’nın 445 ve devamı maddelerince iptali istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde ayrıca TTK’nın 449. maddesi gereğince dava konusu genel kurul kararlarının yürütülmesinin dava sonuna kadar durdurulması talebinde bulunulmuştur.İlk derece mahkemesinin 08.09.2022 tarihli ara kararıyla değerlendirilen ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı süresi içerisinde, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru sebepleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 449. maddesine göre genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemenin bu konudaki takdir hakkının nasıl kullanacağı konusunda, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde yer verilen ihtiyati tedbirlere ilişkin hükümlerinden de yararlanılmalıdır.HMK’nın 389. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” hükmünü, aynı Kanun’un 390/3. maddesi ise “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.İlk derece mahkemesince, TTK’nın 449. maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerine görüşlerini bildirmek üzere tebligat çıkarıldığı, yönetim kurulu üyelerinin yazılı beyan sunduğu görülmüştür. TTK’nın 445. maddesi gereğince, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da yaklaşık olarak ispat edilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davalı şirketin iptali talep edilen genel kurulunun 2. maddesinde toplantı tutanağının imzalanması için toplantı başkanlığına yetki verildiğini, 3. maddede yönetim kurulu faaliyet raporunun, 4. maddede finansal tabloların görüşüldüğü, 5 .maddede yöneticilerin ibrasının, 6. maddede kar payı dağıtımının karara bağlandığı, 7. maddede yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395 ve 396. maddelerince yazılı işlemleri yapabilmesi hususunda izin verildiği, 8. maddede şirketin SGK’dan devraldığı hisselerin satışı esaslarının, 9. maddede şirket iştirakinin ana sözleşme değişikliğinin, 10. maddede ise şirket borçları için şirkete ait taşınmazın satışa esaslarının düzenlendiği anlaşılmıştır. Davacı vekili, genel kurul toplantı tutanağında müvekkilinin muhalefet şerhini yazılmadığını, 7. maddeye karşı red oyu verilmesine rağmen kararın oy birliğiyle alındığının belirtildiğini, toplantıdaki usulsüzlükleri nedeniyle toplantının yoklukla malul olduğunu ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesi tedbir talebini değerlendirdiği aşama itibariyle davacının bu kapsamda ileri sürdüğü hususların yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanmadığı, toplantının düzeni ve işleyişiyle ilgili tanık dinlenmesine karar verdiği ve tanıkların bu aşama itibariyle henüz dinlenmediği anlaşılmıştır. Genel kurulun faaliyet raporu, mali tabloları ve bunlara ilişkin bilanço ve kar payı dağıtılmasına ilişkin genel kurul kararları ile rekabet yasağına ilişkin karar şirketin ticari ve mali belgelerinin incelenmesi ile denetlenecektir. Ara karar tarihi itibariyle henüz şirketin kayıt ve belgeleri incelenmediğinden bu maddelerin icrasının geri bırakılması koşullarının da yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlandığı kabul edilemez. Genel kurulun 8, 9 ve 10.maddelerinde alınan kararların mali inceleme gerektirdiği, 10.maddede satılacak taşınmazın değerinin SPK lisanslı gayrimenkul değerlendirme şirketince belirlenerek satışının yapılması ve elde edilecek gelirin dağıtılma esasının belirlendiği, genel kurulun satış konusunda vermiş olduğu kararın şirketin mali durumuna uygun olup olmadığının ancak mali inceleme sonucu ortaya çıkabileceği anlaşılmakla, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3.maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17.11.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.