Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2096 E. 2023/157 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2096
KARAR NO: 2023/157
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/12/2021
NUMARASI: 2017/54 Esas – 2021/1048 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/11/2016
BİRLEŞEN İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2017/783 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın hak düşürücü süre birleşen davanın ise pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, asıl ve birleşen davanın davacısı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ASIL DAVADA: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı taraf ile Rusya’nın Sibirya bölgesinden 1. Sınıf Sibirya çamı ürünü Türkiye’ye getirip tüm masrafları davalı şirket yetkilisi …’in üstleneceğini, … ile Temmuz 2015 tarihinde Rusya’nın Sibirya bölgesindeki … şirketine gidilerek sipariş yapılacak ürünün tespit edildiğini, davalı tarafın kendisini arayıp “müşterilerin hangi ölçüleri istiyor, 2-3 tır mal alacağım” dediğini ve bunun üzerine müşterileriyle görüşerek ölçü ve ebatlarını aldığını daha sonra davalıya bildirdiğini ancak davalının siparişi yaptıramamasının kendisini müşkül duruma soktuğunu, müşterilerinin gözünde değerinin zedelendiğini, davalı tarafın 2. Kez kendisini arayarak yine aynı şekilde 2-3 tır ürün yaptıracağını söylediğini, davavalı tarafın 26/11/2016 tarihinde teslim edeceğini söylemesi üzerine kendisinin davalı tarafa depozito olarak 15.000,00-TL verdiğini, davalı taraf Türkiye’nin Rusya uçağını düşürmesini bahane ederek 3.045,00-TL iade edip ürünü ise teslim etmediğini, daha sonra davalı taraf kendisini arayıp 2.000,00-USD ödendiği takdirde ürünlerin geleceğini beyan etmesi üzerine … Bankası aracılığıyla davalı … Şirketi adına 2.000,00-USD havale yapıldığını, davalı tarafın sipariş yapılan birlikte görülüp anlaşılan ürün yerine ayıplı ürün getirdiğini, malların ayıplı olması sebebiyle herkes tarafından reddedildiğini, ürünü kötü niyetli olarak başka bir firma … Ltd. Şti’ne sattığını ve parayı hesabına aldığını, sipariş ürünün asıl sipariş olan … Ltd. Şti’ne hazırlandığını ve 1075+KDV+Nakliye ve Gümrük masrafları olarak anlaşmış olduğundan bahisle uğranılan zararın karşılanması sipariş ürünün geç gelmesi ve ayıplı gelmesi, kötü niyetli olarak başka bir firmaya satılmasından kaynaklı uğranılan zararın şimdilik 500 TL sinin tanziminin geri istenmesini talep etmiştir. Davalı …-… TURİZM HAVACILIK LİMİTED ŞİRKETİ vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının belirsiz alacak davası olarak açtığını, davacı taraf müvekkil şirkete başvurarak müvekkil şirket yetkilisi …’den kendisi için Sibirya’dan sarıçam ithal etmek istediğini, bunun üzerine tarafların Sibirya’ya giderek davacının aradığı ve istediği sarıçam ağacının satışı için bir firma ile anlaşma yaptıklarını, ancak bu sırada Türkiye’nin Rus savaş uçağını vurması üzerine iki ülke arasında duran ticaret yüzünden ürünlerin ithalinin gerçekleşmediğini, davacının malların gemi yoluyla getirtilmesini istemiş, mallar ilk önce gemiyle İstanbul’a getirtilmiş ise de bu defa davacı tarafça gerekli liman ve vergi ödemeleri yapılmadığından bir müddet de İstanbul’a limanda beklemek zorunda kaldığını, davacının ürünleri limanda gördüğünü ve hiçbir ayıp ihbarında bulunmadığını, davacı tarafından müvekkiline toplamda 24.847,18-TL ödediğini, müvekkil tarafından davacıya iade edilen meblağnın ise 9.645,00-TL olduğunu, ithalat nedeniyle oluşan masrafların ise 35.551,06-TL olduğununu, malın ayıplı olduğu yönündeki iddanın asılsız olduğundan bahisle husurdaki davanın usul ve esas bakımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … Ltd. Şti’nin tarafına teslim etmesi gereken ürün yerine çok kalitesiz inşaatlık kereste olan sarıçam ürününü Rusya ile olan uçak krizini gerekçe göstererek teslim etmediğini, sonrasında tarafınca yapılan baskı ve ısrarlar neticesinde Mayıs Haziran 2016’da ürünü … A.Ş liman tesislerine gelen ürünün sağlık sertifikasının 11.maddesinin yasalarımıza uymadığından dolayı ürünün ithalatına izin verilmediğini, ürünün limanda bekmeleye başladığını ardiye demuraj vs. masraflar oluşturduğunu, ancak her nasılsa … Ltd. Şti’nin dava konusu ürünün sağlık sertifikasının 11.maddesini yasalara göre düzenlemek sureti ile suç işleyerek ürünün ithalatına izin belgesini aldığını ve ürünü kendisine teslim etmesi gerekirken … Or. Ür. Ltd. Şti’ne 18.990-TL karşılığında kötü niyetli olarak sattığını, tarafınca davalılara defalarca ikazda bulunulmasına rağmen davalıların ürünü gasp ettiklerini, ürünün tespitinin Gebze 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/8 D.İş dosyası ile iddia edilen firma adresinde yapıldığını, davalı … Ltd. Şti’ne Simav noterliğinden ihtarname çekildiğini, akabinde İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/54 E sayılı dosyası ile davalının ihbar edildiğini, ancak davanın ilk duruşmasında ara kararın 1.maddesinde belirtilen neden ile reddedildiğini, Simav noterliğinden çekilen ihtar ve dava dilekçesinde ve İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyasındaki tüm delillere istinaden tarafınca ödenen 600 TL nakliye, 300 TL iç boşaltım ve Gebze 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/8 D.İş dosyasındaki bilirkişi raporunda 2500 TL ürün bedeli farkının tanziminin istendiğini, sonuç alınamadığını, daha önce yapılan ihtarlarında davalı tarafından olumsuz sonuçlandırıldığını, ürünü kullanan davalının eyleminin BK. 49.maddesine girdiğini, … Ltd. Şti ile ürünün pinus sibirica olacağı konusunda anlaşıldığını, ancak gelen ürünün sarıçam olduğunu, iki ürün arasında büyük fiyat ve kalite farkı olduğunu, bu ndenle davalı … Ltd. Şti’nden aradaki fark ve zamandan kaynaklanan zarar ve gerekse BK belirtilen satıcı sonumlulukları ve ayıptan sorumlulukların hiçbirine riayet etmeyip hukuksuz bir fiilin faili olarak davalından bu zararların tanzimini istediğini, … Ltd. Şti’den ise tarafınca ödenen nakliye ve konteynır iç boşaltım bedeli ve Gebze 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/8 D.iş sayılı dosyasında bilirkişi raporunda 500-TL olarak belirlenen ürün bedelinin … Ltd Şti tarafından 475-TL ile satıldığını bu aradaki 25-TL farkın (m3 başına) istendiğini belirterek, tüm hakları saklı tutularak, bu davanın İstanbul 15.Asliyet Ticaret Mahkemesinin 2017/54 E sayılı dosyası ile birleştirilmesine, sonrasında yapılacak yargılama sonucunda … seri nolu faturada belirtilen 4.305,82-TL asıl alacağın, uğranılan maddi zarar olan 4.305,82-TL’nin ve uğranılan manevi zarar olan 10.000-TL’nin davalı … Ltd. Şti’nden tanzim edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurda görülen davanın her türlü hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Müvekkilinin davacı taraf ile herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını, Davacının dilekçesinden anlaşıldığı kadarı ile yurtdışından kereste ithal etmek istendiğini, birtakım problemler yaşayınca da olayla alakası olmayan müvekkiline dava açtığını, müvekkili firmanın ithalatçı olmadığını, bu nedenle aralarında bir iş sözleşmesinin de söz konusu olmadığını, bu nedenle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı asıl davada belirsiz alacak davası olarak 500 TL alacak istemi ile açtığı davasını tam ıslah yaparak İstanbul …İcra müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yönelik itirazın iptali davası olarak ıslah etmiş olup alacak kalemi olarak ürün KDV si ve ordino masrafı için ödenen 1065 USD ve 335 USD talep edilmekte ise de davacının konşimentoda yer almadığı ve deniz taşıması sözleşmesinin tarafı olmaması nedeni ile mahkememizin davaya bakmaya görevli olduğu anlaşılmıştır. İstanbul …İcra müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında davacı alacaklı tarafından davalı borçlu … aleyhine 15.05.2016 tarihinde ürün KDV si ve ordino masrafı için ödenen 1065 USD ve 335 USD nin tahsiline yönelik icra takibini 10.04.2018 tarihinde başlatıldığı davalının tarihsiz itiraz dilekçesi ile takibe itiraz ettiği , davacının davalı aleyhine açtığı Bakırköy 10 İcra Hukuk mahkemesine 2018/489 Esas sayılı dosyası ile itirazın kaldırılması isteminde bulunduğu açılan davanın reddine karar verildiği bu hususun dava dosyamıza davacı asıl tarafından el yazısı ile yazılarak ibraz edilen 17.05.2018 tarihli dilekçe ile açıkça ikrar edildiği bu itibarla davacının İstanbul …İcra müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yönelik itirazdan en azından 17.05.2018 tarihli dilekçe tarihi itibari ile haberdar olduğunun davacı tarafça açıkça ikrar edildiği anlaşılmaktadır.İtirazın iptali davaları İİK 67/1 maddesi uyarınca itirazın iptali davası itirazın alacaklıya tebliğiden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği düzenlenmiş olup icra dosyasında yapılan işlemler tebliğ yerine geçmese de açıkça davalı itirazından haberdar olunduğunun davacı tarafından mahkememiz huzurunda ikrar edilmesi bu süreç içerisinde Bakırköy 10 İcra Hukuk mahkemesine 2018/489 Esas sayılı dosyası ile itirazın kaldırılması isteminin de red edilmesi durumu karşısında davacı tarafından açılan alacak davasının yapılan tam ıslah ile itirazın iptali istemine dönüştürdüğü tarih itibari ile hak düşürücü sürenin dolmuş olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle davacı tarafından itirazın iptali istemine dönüştürülen asıl davanın hak düşürücü sürenin dolmuş olması nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı her ne kadar ıslah dilekçesi ile asıl dosya davalısından da manevi tazminat talebinde bulunduğunu beyan etmiş ise de asıl davada harçlandırılmış manevi tazminat talebi mevcut olmadığı gözetilerek ıslah ile manevi tazminat talebi mümkün olmadığından bu yönde bir karar verilmesi mümkün olmamıştır.Birleşen davada davacı ile birleşen dosya davalısı … firması ile sözleşmesel bir ilişki içerisinde olmadığı, davacının sözleşmesel ilişki içinde bulunduğu … firması olup; … firmasının sahibi olduğu ürünleri davalı … firmasına satmasında bir hukuka aykırılık bulunmadığı, Bu noktada, ayrıca 3.kişi konumunda olan … firmasının haksız fiil ikası ve zarar vermesi hususunda iddia sabit olmayıp kendisine husumet yöneltilemeyeceğinden maddi manevi tazminat istemli birleşen davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiği…” gerekçesiyle, asıl davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine, birleşen davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, asıl ve birleşen davanın davacısı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Asıl ve birleşen davada davacı, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İtirazın iptali olarak değerlendirilse dahi davalı … aleyhine İstanbul 10. İHM 2018/489 Esas ile dava açılmış olduğundan, zaman aşımının kesildiğini, Davalılardan … aleyhine alacak davası olarak yapılan ıslahın mahkeme tarafından itirazın iptali davası olarak değerlendirildiğini, dava alacak davası olarak ıslah edildiğinden, TBK’nın 146. ve alakalı hükümlerine göre zamanaşımının on yıl olduğunu, Davalı … şirketi ile aralarında, Rusya’nın Sibirya Bölgesi’nden sibirya çamı (Pinus sibirica) ithalatı için 28.10.2015 tarihinde 15.000 TL 29.03.2016 tarihinde 2.000 USD ödendiğini, tarafına iade edilen 3045 TL haricinde kalan 11.955.00 TL ve 2000 USD alacak için Bakırköy … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takibe davalının itirazına mukabil Bakırköy 7 İcra Hukuk Mahkemesine dava açıldığını ve tahsil edildiğini, iş bu davanın yargılama safhasında davalının yapmış olduğu 6.600 TL haricen tahsil harcı ödenmek suretiyle alacaktan düşüldüğünü, Bakırköy … İcra Müdürlüğü dosyasında alacak faizini yerel ve istinaf mahkemesi kendisinin, davalıya ödeme yaptığı tarihi değil, icra takip başlangıç tarihi üzerinden karar verdiğini, bu nedenle, davalı tarafın, davacıdan faizden dolayı alacağı, davacının da ödeme tarihinden takip tarihine kadar faiz alacağı ve vekalet ücret alacağı oluştuğunu, bu durumun davalı ile davacı arasında karşılıklı anlaşarak mahsuplamak veya ayrı bir dava ile giderileceğini, ıslah konusu alacakla bir ilgisi olmayıp derdest olmadığını, Davalıya ürünün KDV ve ordino masrafı olarak 1065 USD ve 335 USD ayrıca ödendiğini, bu alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas ile başlattığı icra takibine davalının itirazına mukabil İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesi’ne 2018/489 Esas ile itirazın kaldırılması talebinin reddedildiğini, yapılmış olan itirazın istinaf sınırı altında olduğu için usulden reddedildiğini ve alacağın tahsil edilemediğini, 1400 USD nin davalıya ödeme yapıldığı tarihten itibaren en yüksek banka mevduat faizi ve asıl alacağa %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatının işbu dava konusu yapıldığını, Davalı … LTD.ŞTİ’nin 33.880 m3 ürünü diğer davalı … LTD.ŞTİ’na m3 bedeli 475.00 TL fiyatla 18.989.74 TL toplam bedelle sattığının sabit olduğunu, davalı …’ın odun parasına çok cüz-i bir fiyatına bir başka deyişle odun parasına aldığını, TBK’nın 211.madde hükümlerinde ürünün nakliye bedelinin 600.00 TL ve boşaltım bedeli olan 300.00 TL kendisine ait olduğu halde ödemediğini, Ürünün m3 bedeli 475.00 TL bedelle satılmış, Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/08 D.İş sayılı dosyası ile 500 TL olarak tespit edildiğini, buna mukabil, Simav Noterliği 12.12.2016 tarih, … yevmiye numaralı ihtarname ile m3 satış ve bilirkişi raporu arasındaki ürünün m3 bedel farkı olan 25.00 TL *33.880:847.00 TL , 600 TL nakliye ücreti, 300 TL boşaltım ücreti, noter ihtar ücreti 155.00 TL ve kar kaybı olarak 1747.00 TL TOPLAM 3649.00 TL, KDV 656.82 TL, GENEL TOPLAM: 4.305.82 TL 12.12.2016 … Seri numaralı fatura ile ihtarname ekinde davalıdan istendiğini, davalı tarafından reddedildiğini, Davalı …’ın, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına göre kendisinden beklenen özeni göstermeyip tam aksine, …’ın değerinin altında odun fiyatında sattığı keresteyi basiretli bir tacir gibi davranmaktan ziyade fırsata çevirdiğini, davalı …’a ürün satışını yapmamasının …’a da almaması hususunda gerekli ikazda bulunulduğunu, fakat sonuç alınamadığını, Davalı …’ın ürünün kendi hatalarından beklemesi sonucunda oluşan liman masraflarını ticari ahlaka yakışmayacak şekilde tarafıma fatura yapmayarak malı kendi müşterisine faturalandırıp ödemesini alıp, oluşan masrafları tarafımdan cebren tahsil etmesi, …’ın ürün nakliye ve boşaltım giderlerini ödememesi ticari ahlaka ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Davalıların kötü niyetli oluşu, dürüst ticari ahlaka göre hareket etmeyişi daha önce dermeyan edilen deliller, bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, tarafların davaya vermiş oldukları cevaplarıyla fikir ve eylem birliği içinde olduklarının sabit olduğunu, Davalılar kanundan dolayı bilme ve dürüst davranma yükümlülüklerini yerine getirmediğini, kanun koyucunun, iyi niyet aranan hallerde asıl olan onun varlığıdır demek suretiyle, iyi niyetin varlığının değil, fakat yokluğunun ispat edilmesi gerektiğini belirttiğini, dava konusu hadisede tarafların kötü niyetle hareket ederek tarafıma zarar verdikleri sabit olduğunu, davalı …’dan 4.305.82 TL alacağın dava konusu yapıldığını, Gerek yukarıda izah edilen nedenler, gerekse dosyada mevcut olan delil ve nedenlerle sabit olduğu şekilde …’a mal bedeli tarafıca güvene dayanarak ödendiğini, ancak, davalı kendi hatalarını ve kusurlarını ben davacı aleyhine kullanarak diğer davalıya cebren sattığını ve diğer davalının da dürüstlük kurallarına uymayarak çok cüz-i bir fiyata ürünü aldığını, kısacası ürünü kendi aralarında istedikleri şekilde kendisine ait olan malı davacının aleyhine kullandığını, kendi menfaatlerine göre fiyatını ve şartlarını belirlediğini, davacının mağduriyetine ve zarar etmesine sebep olduğunu, ticari zarardan ziyade bu eylemleri değil ticari ahlaka insanlığa uygun bir fiil olmadığını, izah edilen nedenlerden dolayı davalıların fiillerini kişilik haklarıma saldırı olarak algılamakta olup, davalılardan ayrı ayrı 10.000 TL manevi tazminat talebi olduğunu, tahsili için iş bu davanın zaruretinin hasıl olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve tüm talepleri gibi asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, davalı yanca getirilen ürünün sipariş edilen üründen farklı, ayıplı olması ve geç teslimi nedeniyle uğranılan zararın tahsili; birleşen dava ise asıl dava davalısının ürünleri birleşen dava davalısına satıp teslim etmesi nedeniyle 002244 seri nolu faturada belirtilen 4.305,82 TL alacak ile manevi tazminatın tahsili taleplerine ilişkindir. İlk derce mahkemesince yapılan yargılama sonucunda asıl davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, birleşen davanın ise pasif husumet yokluğundan reddine karar verildiği; bu karara karşı, asıl ve birleşen davalarda davacı asil tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bbulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derce mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; yargılama sürecinde davacının 26.07.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile asıl davada davacının alacak davasını itirazın iptali davasına çevirdiği, buna göre asıl davada ıslah ile talebin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına konu 1.400 USD alacağını tahsili için itirazın iptali ve inkar tazminatı istemi olarak ıslah edildiği, yine ıslah dilekçesi ile her iki davalı yönünden ayrı ayrı 10.000’er TL manevi tazminatın tahsilinin talep edildiği, buna göre asıl davada ıslah tarihi itibariyle itirazın iptali davasının İİK’nın 67. maddesindeki hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Eldeki alacak davası 02.11.2016 tarihinde açılmış olup, mahkeme kabulüne göre ıslah dilekçesi ile itirazın iptali davasına konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının ise 10.04.2018 tarihinde başlatıldığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince, davacının ıslah beyanı doğrultusunda asıl davanın itirazın iptali davasına dönüştüğü benimsenerek, itirazın iptali davasının İİK’nın 67. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından alacak davası olarak açıldığı anlaşılan asıl davanın, somut olaydaki icra takip tarihi itibariyle ıslah suretiyle itirazın iptali davasına dönüşüp dönüşmeyeceği değerlendirilmeden karar verilmesi isabetli olmamıştır. Islah ile davaya konu edilmek istenen icra takibi, dava tarihinden sonra başlatıldığından ve davadan sonra gerçekleşen vakıalar ıslah suretiyle dahi davaya dahil edilemeyeceğinden, ortada geçerli bir ıslahın bulunduğu söylenemez. Islah, mahkemenin ya da karşı tarafın kabulüne bağlı olmamakla birlikte, geçerli bir ıslahın bulunup bulunmadığını mahkeme denetlemeli ve ancak geçerli bir ıslah varsa ıslah beyanı dikkate alınarak dava sonuçlandırılmalıdır. Somut olayda ıslah geçerli olmadığından, davacının dava dilekçesindeki talebi doğrultusunda, asıl davanın alacak davası olarak görülüp sonuçlandırılması gerekir. Asıl davaya ilişkin hükmün bu yönden kaldırılması gerekmiştir.Birleşen dava yönünden ise davacının iddiası, birleşen davadaki davalının, asıl davadaki kereste ürününü davacının satın aldığını bildiği halde davacıyı devre dışı bırakarak satın aldığını ve bu surette zarar verdiğini iddia ettiğine göre, davacının davalıya atfettiği eylem haksız fiil niteliğindedir. İddianın içeriğine göre davalının pasif husumet ehliyeti ( davalı sıfatı) mevcut olup işin esasının incelenmesi gerekirken, birleşen davanın pasif husumet nedeniyle reddi usul ve yasaya aykırı olmuş, birleşen davaya ilişkin hükmün de kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-İİK’nın 36. maddesi uyarınca yatırılan teminatın, yatıran tarafa iadesine,5-Davacı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.02.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.