Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2094 E. 2023/47 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2094
KARAR NO: 2023/47
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23.06.2022
NUMARASI: 2021/468 Esas – 2022/647 Karar
DAVA: Şirketin Feshi- Ortaklıktan Çıkarma
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, feri müdahil vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin 1/2 oranında ortağı olduğunu, diğer ortağın feri müdahil … olduğunu, şirket ortakları arasında Eylül 2021 tarihinden itibaren anlaşmazlık yaşandığını, feri müdahilin davalı şirkette sekreter olarak çalışan … isimli şahısla gönül ilişkisine girmek suretiyle şirketteki yükümlülüklerine aykırı davrandığını, şirketin çalışma barışı ve huzurunu bozduğunu, bu nedenlerle öncelikle diğer ortak …’ın ortaklıktan çıkartılmasına, bu talep yerinde görülmez ise davacının payının gerçek değeri ödenmek suretiyle ayrılmasına izin verilmesini, bu talepleri de kabul görmez ise TTK’nın 531. maddesi gereğince şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı tarafa duruşma gün ve saatini bildirir davetiye tebliğ edildiği halde duruşmaya katılmadığı belirlenmiştir. Feri müdahil vekili, dosyaya sunmuş olduğu beyan dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; ortaklar arasında uyumsuzluk bulunduğunu, ancak kusurlu tarafın davacı taraf olduğunu, toplanan deliller kapsamında şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu şirketin iki ortaklı anonim şirket olduğu, şirket ortaklarından feri müdahil …’ın şirket çalışanı olan … isimli şahısla girmiş olduğu gönül ilişkisi sonucunda şirket ortaklarının ihtilafa düştüğü, feri müdahilin tutum ve davranışları sonucunda bir kısım şirket çalışanlarının şirketten ayrılması suretiyle şirketin gayri faal duruma düştüğü, şirket ortakları arasında haksız rekabete ilişkin mahkememizin 2021/468 esas sayılı dosyasının mevcut olduğu, iki ortaklı şirkette ortaklar arasında meydana gelen ihtilaf ve güvensizlik sonucunda şirketin faaliyetini sürdürme imkan ve ihtimali kalmadığı; TTK 531/1 maddesi kapsamında şirketin fesih ve tasfiyesi dışında duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer alternatif bir çözüm yolu da bulunmadığı değerlendirilerek davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, davacı tarafın şirket ortaklarının ortaklıktan çıkartılması yönündeki isteminin REDDİNE; terditli talep olan şirketin fesih ve tasfiyesi isteminin kabulüne, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun … sicil numarasında kayıtlı …’nin TTK’nın 531.maddesi gereğince fesih ve tasfiyesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, feri müdahil vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Feri müdahil vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davacının tabiri caizse “altın yumurtlayan tavuk” durumundaki şirketi neden çıkmaza sokmayı hedeflediğini ilk etapta bir türlü anlamlandıramamışsa da 2021 yılının Haziran ayında İstanbul Ticaret Odası kayıtlarına baktığında davacının 2021 yılının şubat ayında, tam da mevcut şirketin karşı binasında kendi adına aynı işkolunda faaliyet gösteren … Ltd Şti.’ni (“ay ölçüm”) kurduğunu fark ettiğini, Davacı …’in tüm bu kasti, kusurlu ve ihmali davranışların sonucu olarak, ortaklar arasında güven ve işbirliği kalmadığını, ticari faaliyetin birlikte yürütülmesinin imkansız hale geldiğini, şirketin kapanma tehlikesi altına girdiğini, Karar verilirken dosyadaki asli müdahillik taleplerinin görmezden gelindiğini, müvekkilinin asli müdahil olduğunu ve bu talepleri kabul edildigi halde gerekçeli kararda kendilerine yalnızca feri müdahil olarak yer verildiğini, İlk derece mahkemesinin bizzat kendi verdiği kararı hiçe saymak suretiyle hüküm tesis ettiğini, davacının iddialarını ispatlayamadığı ve taraflarınca iddia olunan tüm hususlar da ispat olunduğu halde mahkemenin haksız, hukuka aykırı ve hatalı değerlendirme sonucu davanın kabulü yönünde hüküm tesisine gittiğini, gerekçeli kararda yer alan “şirket ortaklarından feri müdahil …’ın şirket çalışanı olan … isimli şahısla girmiş olduğu gönül ilişkisi sonucunda şirket ortaklarının ihtilafa düştüğü” hususuna ilişkin (gerçek dışı olması sebebiyle) dosyada hukuken itibar edilebilir tek bir delil dahi bulunmadığını, İlk derece mahkemesinin tanık beyanlarını mahkemece hatalı değerlendirerek salt tanık beyanlarını gerekçe göstermek suretiyle davanın kabulü yönünde hüküm tesis ettiğini, davacının hiç bir iddiasını kanıtlayamadığını, buna karşın taraflarınca ortaya konulan tüm iddiaların gerek ibraz ettikleri yazılı deliller gerekse tanık beyanları ile ispatlandığını, Mahkemenin, davacının, ortağı olduğu davalı şirketin tam karşısında kurduğu, aynı işkolunda faaliyet gösteren yeni şirketi olan …’e ilişkin hiçbir inceleme, araştırma ve değerlendirme yapmadığını, davacı ve eşinin, … ile aynı iş kolunda faaliyet göstermek maksadı ile kurulan yeni şirket sebebi ile bizzat kendi hür iradeleri ile işe gelmeme /istifa / işi bırakma yönünde karar aldığını ve uyguladıklarını, bu durumun tüm dosya kapsamı ile sabit olduğunu, tanıkların, çalışanların (iddia edildiği gibi) herhangi bir gönül ilişkisi gerekçesiyle değil; şirketin geldiği nokta sebebiyle işten ayrıldıklarını açıkça ifade ettiklerini, gerekçeli kararda yer alan bu hatalı tespitin de diğerleri gibi hiçbir şekilde dayanaklandırılmadığını, mahkeme tarafından yapılan yargılama kapsamında taraflarınca celbi talep olunan hiçbir delilin toplanmadığını, delillerinin adeta yok sayıldığını, bu suretle iddia ve savunma haklarının kısıtlandığının tüm dosya kapsamı ile sabit olduğunu, İlk derece mahkemesinin, davacının müvekkiline karşı olan tutumunu dahi dikkate almadığını, gerekçesinde yer vermediğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, şirket ortaklığından çıkarma, çıkmaya izin verilmesi, bu taleplerin kabul edilmemesi halinde davalı şirketin TTK’nın 531. maddesi uyarınca fesih ve tasfiyesi talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiş; karara karşı feri müdahil vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.HMK’nın 341. maddesinde ilk derece mahkemesinin istinafı kabil kararları belirlenmiştir. Buna göre bu tür kararlara karşı davanın tarafları veya hükümle kendisine yükümlülük yüklenen taraflarca istinaf başvurusunda bulunulabilir. Ayrıca asli müdahale davası açan kişinin de istinaf başvuru hakkı bulunduğu gibi, yanında feri müdahil olduğu tarafın kararı istinaf etmesi koşuluyla, feri müdahilin de istinaf kanun yoluna başvurma hakkı vardır. Bunun dışında, davada taraf sıfatı bulunmayan ihbar olunan, ilgili kişi ve benzeri adlarla davada yer alan kişilerin, davalı hakkında verilen hükme karşı istinaf başvurusunda bulunmaları mümkün değildir. Buna göre bir davada istinaf başvurusunda bulunma hakkı, kural olarak davanın taraflarına aittir. Davda taraf olmayan kişiler ise ancak kendileri hakkında bir hüküm kurulmuş veya bir yükümlülük getirilmiş ise hükmün bu kısmı bakımından kanun yoluna başvurabilirler (UMAR, Bilge, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, 2. baskı, Ankara 2014, s.978). HMK’nın 65. maddesi uyarınca, bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir. Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.Somut olayda … vekili, 07.07.2021 tarihli dilekçe ile asli ve feri müdahale talepleri bulunduğunu bildirmiş, ilk derce mahkemesince de aynı tarihli ara karar ile …’ ın başvuru ve maktu harçları yatırmak koşulu ile HMK’nın 65. maddesi uyarınca davaya asli müdahil olarak kabulüne karar verilmiştir. Ancak, … tarafından 07.07.2021 tarihli makbuz ile sadece başvuru harcı yatırılmış, bunun dışında başkaca harç yatırılmamıştır. Asli müdahale usulü HMK’nın 65. maddesinde düzenlenmiş olup, ilk davanın tarafları hasım gösterilerek yeni bir dava açılmak suretiyle yapılır. Asli müdahale talep eden vekilinin dilekçesinin dava dilekçesinin unsurlarını taşıdığı anlaşılmaktadır. Aynı dilekçede öncelikle …’in ortaklıktan çıkarılması, olmadığı takdirde şirketin feshi talep edilmiştir. Bu durumda mahkemece öncelikle asli müdahillik şartlarının mevcut olup olmadığı değerlendirilerek koşulları mevcut olduğu tespit edilirse asli müdahillik bakımından başvuru harcı dışında maktu peşin karar harcının da yatırılması gerekir. Asli müdahillik koşullarının bulunmadığı kanaatine varılması halinde ise feri müdahillik talebi hakkında bir karar verilerek yargılama sürdürülmelidir. Asli müdahillik talebi benimsenirse harcın yatırılması konusunda mahkemece HK’nun 29-30 maddeleri uyarınca kesin süre verilmek suretiyle bu konudaki eksikliğin giderilmesi halinde, asli müdahil sıfatıyla …’ ın yargılamaya katılmasının sağlanması ve yargılamanın buna göre yürütülmesi gerekirken ve mahkemece ara kararında HMK’nın 65. maddesi uyarınca asli müdahillikten söz edilmiş iken karar başlığında … ‘a feri müdahil sıfatıyla yer verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Tarafların ve istinafa başvuranın davadaki sıfatları net olarak ortaya konulmadan yargılama yapılarak hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, kararın istinaf denetimine elverişil olmadığı kanaatine varılmakla, yukarıdaki usuli eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılmak üzere, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Davanın yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde kendisine iadesine , 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353.1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19.01.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.