Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2083 E. 2022/1576 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2083
KARAR NO: 2022/1576
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29.06.022- 04.07.2022 tarihli ara karar.
NUMARASI: 2022/133 Esas
DAVA: Şirketin fesih ve tasfiyesi
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verilen verilen ara karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; tarafların, “… Ltd. Şti.” ünvanlı şirketin ortakları oldukları, ortaklar arasında uzun süreden beri ihtilaf bulunduğu en son 16/02/2022 tarihinde dilekçede belirtilen şekilde davalının davacıya hakaret ederek tehditler savurduğu; ortaklık ilişkisinin devamının mümkün olamayacağını anlayan davacının Beyoğlu … Noterliği’ nden gönderdiği 18/02/2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile davalıdan şirket payının değerini talep ettiği aksi takdirde ise şirketin tasfiyesini istemek üzere kanuni yollara başvuracağını bildirdiği, ayrıca davalının sorumluluk doğuracak işlemlerden kaçınması için uyarıda bulunarak şirketi borçlandırıcı veya taahhüt altına sokucu, davacının hak ve alacağını azaltıcı şekilde tasarrufta bulunulması halinde hukuki ve cezai işlemleri de başlatacağını ihtar ettiği ancak bu ihtarname gönderildikten sonra davalının aynı gün yani 18/02/2022 tarihinde; • Şirkete ait … Bankası Ataşehir … Cad. Şubesinde bulunan … IBAN numaralı TL hesabından …’nun … Bankası … Mah, Ataşehir Şubesindeki … IBAN nolu şahsi hesabına 18.2.2022 tarihinde 9.519,-TL, • Şirkete ait … Bankası Ataşehir … Cad. Şubesinde bulunan … IBAN numaralı USD hesabından …’nun … Bankası … Mah, Ataşehir Şubesindeki … IBAN nolu şahsi hesabına 18.2.2022 tarihinde ayrı ayrı 15.057,-USD ve 158,936,- USD, • Şirkete ait … Bankası Ataşehir … Cad. Şubesinde bulunan … IBAN numaralı EURO hesabından …’nun … Bankası … Mah, Ataşehir Şubesindeki … IBAN nolu şahsi hesabına 18.2.2022 tarihinde 105.526,- EURO, • Şirkete ait … bank … Oto San. Şubesinde bulunan … IBAN numaralı EURO hesabından …’nun … bank Batı Ataşehir Şubesindeki … IBAN nolu şahsi hesabına 18.2.2022 tarihinde 106.720,- EURO, • Şirkete ait … bank … San. Şubesinde bulunan … IBAN numaralı USD hesabından …’nun … bank Batı Ataşehir Şubesindeki … BAN nolu şahsi hesabına 18.2.2022 tarihinde 91.000,-USD, olmak üzere şirketin … Bankası ve … bank’ ta bulunan banka hesaplarındaki yaklaşık 6.850.000 TL değerindeki parayı davalı kendi şahsi hesaplarına aktardığının anlaşıldığı ve ayrıca davalının bununla da yetinmeyerek şirket adına kayıtlı… plakalı … marka … model araç ile … plakalı … marka motosikleti muvazaalı satış yoluyla kendi üzerine aldığı veya 3. Kişi üzerine geçirdiği, şirketin mal varlığı dışına çıkardığı; şirket hesaplarında bulunan tüm paranın ve envantere kayıtlı araçların aynı gün gizlice davalıya ait şahsi hesaba aktarılmasının hiçbir haklı sebebinin bulunmadığı gibi kanunlara aykırılık ve suç teşkil ettiği; ayrıca ortaklık fikrinin davalı tarafından da son bulduğunun açık göstergesi olduğu nitekim davalı tarafından ihtara cevap olarak Kadıköy … Noterliği’ nden gönderilen 23/02/2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile ortaklığın sona erdiğine işaret ederek talep edilen miktara itiraz etmiş olduğu; bu durum karşısında ortaklığın fiilen sona erdiği, hukuken devam etmesine gerek kalmadığı, şirketin fesih ve tasfiyesinin sağlanarak her ortağın hakkına düşen payı alması gerektiği ileri sürülerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalının şirkete ait banka hesaplarında bulunan paraları şahsi hesaplarına aktarması hukuka açıkça aykırı olduğu gibi ileri de telafisi imkansız zararların da doğmasına sebep olacağı ileri sürülerek davacının içinde bulunduğu mağduriyete bağlı olarak teminat aranmaksızın; yukarıda belirtilen şirket hesabından aktarılan paralara ilişkin davalının söz konusu hesaplarına, yukarıda belirtilen araç ve motosikletin trafik kaydı üzerine, dava ve tasfiye süreci boyunca gereken iş ve işlemleri yapması, hissedarların hak ve menfaatlerinin korunması için şirkete kayyım atanması, mahkemece uygun görülecek diğer tedbirlerin alınması, şeklinde ihtiyati tedbir kararları verilerek sonuç olarak “… Ltd. Şti.” ünvanlı şirketin feshine, tasfiye için gerekli kararların alınmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin değerlendirildiği 28.02.2022 tarihli ara kararla; “… Davanın niteliği, ticaret sicil kaydı, ortaklık ve temsil durumu, güven ilişkisinin sona erdiği iddiasına dayalı olması, aslolanın şirketin kendini yetkili organları ile yönetmesinin ve çok istisnai durumlar ile kriterlere bağlı olarak dışarıdan müdahalenin doğru bir yöntem olması; tedbir talebinin ileri sürülüş biçiminden de açıkça anlaşıldığı gibi talebe konu olup yukarıda belirtilen unsurların dava konusu olmaması, yakın ispata ilişkin kurallar, menfaat dengeleri, ihtiyati tedbire ilişkin yasal düzenlemeler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde kayyım atanmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin ve söz konusu unsurlara yönelik tedbir talebinin yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleşmediği; ancak yukarıda özetlenen dava dilekçesi içeriği, sunulan dekont örnekleri, hesap hareketleri, davanın niteliği, “mahkemece uygun görülecek diğer tedbirlerin alınması” şeklindeki tedbir talebi, fesih davası açılması üzerine alınacak tedbirlere ilişkin yasal düzenleme, menfaat dengeleri, yakın ispat kuralları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde şirketin mal varlığı yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleştiği, ortaklık yapısına ve dosya kapsamına nazaran takdiren teminatsız olarak şirketin mal varlığı yönünden tedbir kararı verilmesinin uygun olacağı sonuç ve kanaatine varıldığı…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin takdiren teminatsız olarak kısmen kabulü ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ nün …-.. sicil numarasında kayıtlı ve “… Limited Şirketi” ünvanlı şirketin mal varlığına ihtiyati tedbir konulmasına, yukarıdaki karar kapsamı dışında kalan sair tedbir taleplerinin reddine, ihtiyati tedbir kararının ilgili icra dairesince yerine getirilmesine, tedbir kararının yerine getirilmesinin ihtiyati tedbir isteyen tarafın sorumluluğunda olduğuna ve kararın ihtiyati tedbir isteyen tarafça ilgili icra dairesine ibraz edilmesi gerektiğine, karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davalı vekilince HMK’nın 394. maddesi uyarınca itiraz edilmiştir. Davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; söz konusu tedbir kararının şirketin ticari faaliyetini, nakit akışını ve ödemeler dengesini bozduğu, şirketin zararına sebep olduğu, tedbir kararından davacı tarafın da zarar göreceği; tarafların ortak oldukları şirketin ağırlıklı olarak ihracat yaptığı ve banka kredisi ile faaliyetin döndüğü, son dönemlerde oluşan DBS limit artışı ihtiyacı neticesinde şirketin çalıştığı ilgili banka şubesi tarafından limit artışı yapılması talep edildiği halde davacı tarafın keyfi olarak şahsi teminat göstermeyerek limit artışına engel olduğu, şirkete zarar verenin davacı taraf olduğu ileri sürülerek tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesi itirazen talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 04.07.2022 tarihli gerekçeli ara kararıyla; “…Tedbire itiraz duruşmasında duruşmaya katılan taraf vekillerin beyanı da alındıktan sonra tüm dosya kapsamına göre yapılan irdeleme sonunda itiraza konu tedbire ilişkin ara kararların gerekçesinde de belirtilen şekilde, davanın niteliği, ticaret sicil kaydı, ortaklık ve temsil durumu, güven ilişkisinin sona erdiği iddiasına dayalı olması, menfaat dengeleri, ihtiyati tedbire ilişkin yasal düzenlemeler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde yukarıda özetlenen dava dilekçesi içeriği, sunulan dekont örnekleri, hesap hareketleri, davanın niteliği, “mahkemece uygun görülecek diğer tedbirlerin alınması” şeklindeki tedbir talebi, fesih davası açılması üzerine alınacak tedbirlere ilişkin yasal düzenleme, menfaat dengeleri, yakın ispat kuralları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde şirketin mal varlığı yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleştiği, ortaklık yapısına ve dosya kapsamına nazaran takdiren teminatsız olarak şirketin mal varlığı yönünden tedbir kararı verilmesinin uygun olduğu; şirketin tedbir kararından zarar gördüğüne ilişkin soyut iddianın söz konusu gerekçeleri ve tedbiri değiştirecek nitelikte yakın ispat kuralları bağlamında somut delillere dayalı olmayıp, menfaat dengelerindeki önceliği değiştirir etkiye sahip olmadığı, talep ve tedbir kapsamı dışında olabilecek muhtemel çözümlerin tarafların muhtemel ön görüleri ve ileri sürülebilecek talepleri doğrultusunda değerlendirilebileceği; taleple bağlılık, tedbir kararı ve itirazın mahiyeti birlikte değerlendirildiğinde, mevcut kapsam ve taleplere bağlı olarak itirazın yerinde olmadığı…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİİhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafın ilk derece mahkemesini yanıltarak yapmış olduğu talep ile şirketin malvarlığına tedbir koydurmuş bulunduğunu, ihtiyati tedbir kararının hiç şüphesiz korumaya çalıştıkları ve davacı ile ortak olunan … Ltd. Şti.’nin ticari faaliyetini, nakit akışını ve ödemeler dengesini bozmuş durma noktasına getirdiğini, dolayısıyla şirkete açık bir zarar verdiğini, ilk derece mahkemesinin bu karar ile aslında şirkete zarar vererek son tahlilde tedbir talep edenin de yani davacının da aleyhine bir karara imza attığını, davacı ile %50 hisseyle ortak olunan söz konusu şirket, ticari itibarı iyi olan, bugüne kadar herhangi bir çeki yazılmadığını, aleyhine yasal takip dahi yapılmadığını, borçlarını günü gününe ödeyen bir şirket olduğunu (Findeks raporu, SGK ve Vergi Borcu olmadığına dair belgeler ilk derece mahkemesi dosyasına sunulmuştur.), ancak bu tedbir kararı ile mali açıdan zor bir duruma getirildiğini, dolayısıyla bu anlamda tedbir kararının ivedilikle kaldırılması gerektiğini, tedbire itirazın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, itirazın reddine dair ara kararın kaldırılmasına ve şirket hakkındaki ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, şirketin fesih ve tasfiyesi davası içinde TTK’nın 636/4 ve HMK’nın 389. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbire ilişkindir. Esasa dair limited şirketin fesihi davası içerisinde, ilk derece mahkemesince 28.02.2022 tarihli ara karar ile tedbir talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş, bu tedbir kararına itiraz üzerine itirazın reddine reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 636/4. maddesinde, limited şirket hakkında fesih ve tasfiye davası açıldığında mahkemece gerekli önlemlerin alınacağı belirtilmiştir. Alınacak önlemler konusunda ayrıntılı düzenleme bulunmadığından, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümleri uygulanacaktır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Yargılamanın önceki aşamasında ilk derece mahkemesince, 28.02.2022 tarihli ara karar ile davacının ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile şirketin mal varlığına ihtiyati tedbir konulmasına, kayyım atanma talebi ile davalının banka hesapları ile araçlara tedbir konulmasına ilişkin talebin reddine karar verilmiş; bu ara kararının redde ilişkin bölümüne karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacının reddedilen ihtiyati tedbir istemleri kapsamında istinaf başvurusu, Dairemizin 2022/970 E- 2022/763 K sayılı, 09.06.2022 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Bu kez davalı vekilince, kabul edilen ihtiyati tedbir kararı yönünden yöneltilen itirazın ilk derece mahkemesince reddine dair 04.07.2022 tarihli gerekçeli ara kararı istinaf konusu edilmiştir. İlk derece mahkemesince tedbir talebinin değerlendirildiği aşamada dava dilekçesi içeriği, sunulan dekont örnekleri, hesap hareketleri, fesih davası açılması üzerine alınabilecek tedbirlere ilişkin yasal düzenleme, menfaat dengeleri, yakın ispat kuralları ve dosya kapsamına göre şirketin mal varlığının devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin uygun görüldüğü ve yine davacının diğer ihtiyati tedbir kararlarının reddine karar verilerek, şirket mal varlığının devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiği anlaşılmaktadır. Şirketin önceki aşamalarda tedbir talep edilen davalı hesabına aktarılan para ve satılan araçlarına ilişkin sunulu deliller de dikkate alındığında, tedbir talebinin değerlendirildiği tarih itibariyle dosya kapsamına göre davacı iddialarının yaklaşık ispat ölçüsünde ispatlandığı değerlendirmesiyle verilen tedbir kararı isabetli olup, davalı vekilinin tedbire itirazının reddi kararı yasa ve usule uygun görülmüştür. Mahkemece yargılama aşamasında tüm delillerinin toplanıp değerlendirilmesinden sonra, talep edilmesi halinde, her zaman ihtiyati tedbirin değiştirilmesi konusunda yeniden karar verilmesi mümkündür. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 394/5. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 394/5 maddeleri uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,3-Davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 394/5 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 24.11.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 394/5 maddeleri uyarınca karar kesindir.