Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2074 E. 2022/1827 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2074
KARAR NO: 2022/1827
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2022
NUMARASI: 2021/1031 E. – 2022/598 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Genel kredi sözleşmesinden kaynaklı)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin yasadan kaynaklanan alacağına kavuşmasını sağlamak ve telafisi imkansız zararlarını önlemek adına davalılar aleyhine (faiz, masraf ve vekalet ücreti hariç olmak üzere) alacağı için davalı borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerde bulunanlar dâhil her türlü hak ve alacaklarının İİK’nın 257. maddesi gereğince ihtiyaten haczine karar verilmesini, ihtiyati haciz kararının esas icra takip dosyası olan Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından tatbik edilmesine, haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli itirazın iptali ile Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takibin devamına, haksız yere borca itiraz eden davalı borçlular aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; kredi hesap kat ihtarnamesine ve hesap özetlerine müvekkilleri tarafından itiraz edildiğinden borç ve hesap özetlerinin kesinleşmediğini, talep edilen borcun anapara ve ferilerinin haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu, davaya konu kredi, kredi garanti fonunun kefaleti kapsamında kullandırılan kredi olup, kredinin kat’ı ve yasal takibe devrine ilişkin işlemlerin usulsüz ve kanuna aykırı olduğunu, kredi alacağının likit ve muaccel olmadığını, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerinin haksız genel işlem koşulları içerdiğinden geçersiz olduğunu, müvekkili …’ın dava konusu borçtan kefil sıfatıyla sorumlu olmadığını, kredi sözleşmesindeki kefaletin geçersiz olduğunu belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı taraf her ne kadar Bakırköy … İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasında başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş ise de İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine yürütülen takipte davalı borçlunun Bakırköy İcra Müdürlüğünün yetkili olduğundan bahisle ödeme emrine itirazı üzerine dosyanın yetki itirazının kabul edilerek Bakırköy İcra Müdürlüğüne gönderilerek Bakırköy … İcra Dairesi’nin … takip sayılı numarasını aldığı, Bakırköy … İcra Dairesi’nin … UYAP sistemi üzerinden gönderilen icra dosyasında takibin yetkisizlikle gelmesinden sonra kendilerince düzenlenerek borçluya tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin bulunmadığı, bunun üzerine Mahkememizce Bakırköy … İcra Dairesi’nin … sesas sayılı dosyada düzenlenmiş bir ödeme emri bulunup bulunmadığı sorulmuş olup gelen müzekkere cevabına ekli belgelerde Bakırköy … İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasında düzenlenmiş bir ödeme emrinin olmadığı şekilde cevap verilmiş, oysa takibin İstanbul … İcra Müdürlüğünden yetkisizlik ile geldiği Bakırköy … İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasından da ödeme emri düzenlenip borçluya tebliğ edilmesi gerektiği, bu nedenle somut olayda itirazın iptali davası bakımından bir dava şartı olan usulüne uygun yürütülmüş bir takip bulunmadığı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğundan dolayı usulden reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.” gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağının tahsili amacıyla İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasıyla takip başlattığını, borçluların yetki itirazı üzerine takip işlemlerinin devamı için yetkili Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına 11.06.2019 tarihinde kaydedildiğini, kayıt sonrasında davalı borçlular tarafından 25.04.2019 tarihinde borca itiraz dilekçesi gönderildiğini, takibin itiraz nedeniyle durdurulduğunu, işlemin UYAP sistemine kaydedildiğini, duran takibe karşı itirazın iptali davası açıldığını, borçlular vekilinin itiraz dilekçesinde takibi haricen öğrendiklerini beyan ederek itiraz dilekçelerini ibraz ettiklerini, borçlulara ödeme emri tebliğ edilmemiş bile olsa takipten haricen haberdar olduklarını bu hususun ikrarları ile sabit olduğunu, davada hukuki yararın olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanı kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine karşı itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamından, davacı banka ile davalı şirket arasında genel kredi ve teminat sözleşmesi imzalandığı, davalı gerçek kişinin sözleşmenin kefili olduğu, banka tarafından 30.01.2019 tarihli hesap kat ihtarının düzenlendiği, Bakırköy … İcra Dairesinin 19.04.2022 tarihli cevabı yazısında İstanbul … İcra Dairesi tarafından yetkisizlikle dosyanın müdürlüklerine geldiği, İstanbul … İcra Dairesi tarafından borçlulara 15.02.2019 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, borçlu vekilinin yetkiye ve borca itirazı nedeniyle dosyanın yetkisizlikle müdürlüklerine 07.06.2019 tarihinde geldiği, dosyada yeterli masraf bulunmadığından ödeme emrinin hazırlanmadığı ve tebliğe çıkarılamadığının belirtilmiş olduğu, tarafların kabulünde olduğu üzere yetkili icra dairesi tarafından ödeme emrinin davalı borçlulara tebliğ edilmeden işbu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. İİK’nın 60. maddesinde ödeme emri ve itiraz üst başlığı altında ödeme emri ve muhtevası düzenlenmiştir. Maddenin 1.fıkrasında icra müdürünün takip talebinin bu kanunda öngörülen şartları içerdiğine karar vermesi durumunda ödeme emri düzenleyeceğine yer verilmiştir. Yasal düzenleme emredici niteliktedir. 61. maddenin ilk fıkrasında ise ödeme emrinin borçluya takip talebinden itibaren üç gün içinde tebliğe gönderileceği, 62. maddesinde itiraz etmek isteyen borçlunun itirazını ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecbur olduğu; İİK’nın 67. maddenin ilk fıkrasında ise takip talebine itiraz edilen alacaklının itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceğine yer verilmiştir. İcra tebligatları, İİK’nın 21. maddesinde düzenlenmiş, ilk fıkrasında icra dairesince yapılacak tebliğlerin yazı ile ve Tebligat Kanunu hükümlerine göre olacağı, bu tebliğlerin makbuz karşılığında doğrudan doğruya tevdi sureti ile yapılabileceği belirtilmiştir. Ödeme emrine itiraz, süreye bağlıdır. Bu süre, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği tarihten itibaren başlar. Yargıtay 22. HD’nin 2017/39469 Esas, 2020/6577 Karar sayılı konuya dair emsal ilamında, alacaklı tarafın icra takip dosyasının yetkili icra dairesine intikalini sağladıktan sonra borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ ettirmeden ortada mevcut ve geçerli bir icra takibi olmaması sebebiyle itirazın iptali davasının koşulları oluşmadığı ve davanın dinlenmesinin mümkün bulunmadığına karar vermiştir. Ödeme emri tebliğ edilmeden icra takip işlemlerine girişilemez. Aksi halde borçluya borcunu ödeme olanağı tanınmadığı gibi itiraz fırsatı da verilmemiş olur. Bunun içindir ki borçluya usulüne uygun ödeme emri tebliğ edilmeden icra takip işlemlerinin sonraki aşamalarına geçilecek olursa, yapılan bu işlemler batıldır. Takip hangi aşamada ise bu işlemlerin geçersizliği, süresiz şikâyet yoluyla ileri sürülebilir. Yargıtay’ın bazı kararlarında, kendisine ödeme emri tebliğ edilmeyen borçlunun ödeme emri tebliğ edilmeden yapılan itirazın kaldırılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilmiştir (Yargıtay 19.HD’nin 28.05.2001 tarih, 2001/246 Esas, 2001/4111 Karar sayılı emsal ilamında ödeme emri tebliğ edilmeden açılan itirazın iptali davasının dinlenemeyeceği belirtilmiştir). Yargıtay 11.HD’nin 13.01.2003 tarihli 2002/7447 Esas, 2003/174 Karar sayılı ilamında ise dosyanın yetkili icra dairesine intikalinden sonra yetkili icra dairesince çıkarılan ödeme emrinin davalıya tebliğ edilmeden önce işbu itirazın iptali davasının açıldığı, henüz ödeme emrine bir itirazın söz konusu olmadığı bir dönemde takibe yapılan itirazın iptalinin talep edilmesinin söz konusu olamayacağı ifade edilmiştir. Yargıtay 12. HD’nin 16.10.1997 tarihli 1997/10459 Esas, 1997/10983 Karar sayılı ilamında, borçluya gönderilen 49 örnek ödeme emrinin tebliğ edilmediği için borçlunun henüz itiraz hakkının doğmadığı bu nedenle geçerli bir itiraz varmış gibi alacaklının itirazın kaldırılmasını istemeye gelmesinin fuzuli bir başvurudan ibaret olduğu belirtilmiştir.Yargıtay 11.HD’nin 2020/7060 Esas, 2022/1342 Karar 28.02.2022 tarihli emsal ilamında; “…Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; davacı-alacaklı vekili Bakırköy 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/710 E. 2019/267 K sayılı dosyasında verilen 28/02/2019 tarihli karardan sonra icra takip dosyasına verdiği dilekçe ile borçluların yetki itirazını kabul ederek takip dosyasının yetkili olan İstanbul İcra Müdürlüğü’ne gönderilmesini talep etmiş, bu durumda davacı alacaklı icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı kabul ettiğinden ve talebi doğrultusunda takip dosyasının yetkili İstanbul İcra müdürlüğüne gönderilerek takip borçlularına bu icra müdürlüğünce yeniden ödeme emri düzenlenerek borçlulara tebliğe çıkarılması gerektiği anlaşılmış, yetkili icra müdürlüğünce takip borçlularına usulüne uygun ödeme emri tebliğ edilmediğinden borçluların yetkili icra müdürlüğünde yapılan takibe usulüne uygun itirazlarından ve takibin durmasından söz edilemeyeceğinden, itirazın iptali davasının görülmesine olanak bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleri ile bölge adliye mahkemesinin kararı onanmıştır. İİK’daki yasal düzenlemelerle yukarıda açıklanan emsal yargı kararları ışığında, ilk derece mahkemesince yetkili yer icra dairesince borçlulara karşı ödeme emri tebliğ edilmeden açılan işbu davanın dava şartı yokluğundan reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığnıdan, davcı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30.12.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.