Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2025 E. 2022/1575 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2025
KARAR NO: 2022/1575
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10.12.2020
NUMARASI: 2020/630 D.İş – 2020/669 Karar
TALEP: İhtiyati Haciz
Taraflar arasındaki ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle ihtiyati hacze itirazın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen karara karşı, alacaklı ve borçlu vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili, talep dilekçesinde özetle; kredi müşterisi borçlu şirketin imzalamış bulunduğu kredi sözleşmesi hükümlerine aykırı davrandığını ve taahhütlerini yerine getirmediğini, bu nedenle firmanın borcu muaccel hale gelmiş ve kredileri kat edildiğini, borcu muaccel hale gelen borçlunun sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi amacıyla borçluya ve kefili …’ya Beyoğlu … Noterliğinin 18.08.2020 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilmiş ise de müspet bir sonuç alınamadığını, Açıklanan nedenle iş bu alacağın rehinle teminat altına alınmamış olduğundan, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla borçlu firmanın kefili … hakkında 25.497.208,23.-TL tutarında müvekkili bankanın alacağı için borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının borca yeter miktarlarının ihtiyaten haczini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla, 25.497.208,23-TL alacağın %15’ine tekabül eden 3.824.581,23-TL teminat karşılığında İİK.’nin 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarın İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde (Tahsilde tekerrür olmamak üzere) ihtiyaten haczine karar verilmiştir. Bu karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekilince itiraz dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz kararına konu olan borç rehinle temin edilmiş olduğundan ve sadece rehinle temin edilmiş olmayan para alacakları için ihtiyati haciz isteminde bulunulabileceğinden dava konusu borç hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, kaldı ki; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin ihtiyati haciz kararına konu icra takibinin durdurulmasının ardından ihtiyati hacizin kesin hacze dönüştürülmesine ilişkin herhangi bir işlem yapılmaması açıkça mülkiyet hakkını ihlal ettiğini, ihtiyati haciz kararının uygulanma amacına bağdaşmadığını, Bu nedenlerle mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını, ihtiyati haciz kararı doğrultusunda taşınmazlar üzerine eklenen şerhlerin kaldırılmasını ve durumun ivediliği gereği dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verilmesini, davanın kabulünü, haksız ve yasal dayanaktan yoksun ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını, haksız ihtiyati haciz kararı doğrultusunda taşınmazlar üzerine eklenen şerhlerin kaldırılmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince, itirazın değerlendirildiği 24.06.2022 tarihli ek kararla; “… itiraz eden …’nın 18/10/2021 tarihli ve ihtiyati haciz kararına yönelik itirazının kısmen kabulüne; bu suretle adı geçen borçlu … yönünden ihtiyati haciz kararının 12.500.000-TL’lik kısmının kaldırılmasına; Mahkememizin 2020/630 Değişik İş E-2020/669 K.sayılı ve 10/12/2020 tarihli ihtiyati haciz kararının sadece 12.997.208,23‬-TL üzerinden devamına; itiraz eden …’nın diğer itirazlarının ise reddine, itiraz edenin, ihtiyati haciz kararı doğrultusunda taşınmazlar üzerine eklenen şerhlerin kaldırılmasına dair talebinin takip hukukunu ilgilendirmesi ve ihtiyati hacze itiraz sebepleri kapsamında kalmaması…” gerekçesiyle, “1-İtiraz eden …’nın 18/10/2021 tarihli ve ihtiyati haciz kararına yönelik itirazının kısmen kabulüne, 2-Bu suretle adı geçen borçlu … yönünden ihtiyati haciz kararının 12.500.000-TL’lik kısmının kaldırılmasına, 3-Mahkememizin 2020/630 Değişik İş E.-2020/669 K.sayılı ve 10/12/2020 tarihli ihtiyati haciz kararının sadece 12.997.208,23‬-TL üzerinden devamına,4-İtiraz eden …’nın diğer itirazlarının ise reddine, 5-İtiraz edenin, ihtiyati haciz kararı doğrultusunda taşınmazlar üzerine eklenen şerhlerin kaldırılmasına dair talebinin takip hukukunu ilgilendirmesi ve ihtiyati hacze itiraz sebepleri kapsamında kalmaması karşısında bu yöne ilişkin talebinin dahi reddine”, karar verilmiştir. Bu ek karara karşı, alacaklı ve borçlu vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı arasında akdedilen “genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi” rehinle temin edilmiş ancak davacı tarafından alacağın rehinle temin edilmediğinden bahisle İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/630 D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı almış ve aynı gerekçelerle kötüniyetli olarak birçok mükerrer takip başlatıldığını, talepte bulunan banka tarafından hukuka aykırı olarak birçok takip başlatılması ve ihtiyati haciz kararı alınması, artık geçici bir hukuki koruma olmaktan çıkmış bir tehdit unsuru olarak müvekkili üzerinde bırakıldığını, müvekkili aleyhine, hukuka aykırı olarak verilen ihtiyati haciz kararı ile yaklaşık 2 yılı bulan bu tedbirin, artık tedbirden çok bir ceza niteliğinde olduğu ve Anayasa’nın 35. maddesi ile güvence altına alınan müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal ettiği Anayasa Mahkemesi kararları ile de sabit olduğunu, ayrıca ihtiyati hacze konu borcun tahsiline yeterli, tedbir bulunduğu ve rehinle temin edildiği de nazara alındığında ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, Her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından, taşınmazlar üzerine eklenen şerhlerin kaldırılması talebinin İİK m. 265 hükmü kapsamında düzenlenmiş olan bir itiraz nedeni olmayıp esasen bu itiraz takip hukuku çerçevesinde ele alınması gerekli bir husus olduğu şeklindeki gerekçe ile işbu taleplerin reddine dair hüküm kurulmuş ise de İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra takibi ile taşınmazlar üzerine eklenen şerhlerin yine İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen ihtiyati haciz kararı doğrultusunda eklendiğinden bu yöndeki gerekçe hukuka aykırı olup İstinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğu hasıl olduğunu, Sonuç olarak, ihtiyati haciz kararına konu olan borç rehinle temin edilmiş olduğundan ve sadece rehinle temin edilmiş olmayan para alacakları için ihtiyati haciz isteminde bulunulabileceğinden dava konusu borç hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle beraber, söz konusu borca ilişkin yapılan yargılama aşamasında … Anonim Şirketi’nin toplam borcunun 15.001.949,46-TL olduğu, …’nın toplam borcunun 805.104,01-TL olduğunu, her iki borçlunun toplam borcunun 15.807.053,47-TL olduğu yani her halükarda ipotek limiti olan 20.500.000,00 TL’yi aşmadığı açıkça tespit edilmiş ve bu doğrultuda hüküm kurulduğunu, bu doğrultuda, limit ipoteği ile garanti altına alınan ve yargılama neticesinde ipoteği aşmadığı anlaşılan bir alacak için talepte bulunanın beyanları doğrultusunda borcun miktarı kabul edilerek itirazın kısmen kabule hükmedilmesi hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki; mahkemenizin ihtiyati haciz kararına konu icra takibinin durdurulmasının ardından ihtiyati hacizin kesin hacze dönüştürülmesine ilişkin herhangi bir işlem yapılmaması açıkça mülkiyet hakkını ihlal etmekte ve ihtiyati haciz kararının uygulanma amacına da bağdaşmadığını, bu nedenlerle İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/630 D.İş, 2020/669 K., 24.06.2022 tarihli ihtiyati hacze itiraz talebinin kısmen kabulüne dair ek kararının müvekkili lehine kaldırılmasına ilişkin istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğu doğduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.İhtiyati haciz talep eden alacıklı vekili , istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Mahkemenin itirazın kabulü kararına dayanak aldığı ipoteklerin, borçlu kefilin kefalet borcunun teminatı niteliğinde olmayıp, kefalet borcunu kapsamadığını ileri sürerek, itirazın tümden reddi gerektiğini belirtip kısmen itirazın kabule yönelik kararın kaldırılması ile itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, ihtiyati hacze itiraz eden davalı kefil …nın itirazının kısmen kabulüne dair verilen ara kararına karşı, alacaklı vekili ve itiraz eden kefil … vekilince istinafına ilişkindir. İlk derece mahkemesince, verilen ihtiyati haciz kararına yöneltilen itirazın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davacı vekilince, itirazın reddi kararına karşı davalı Turan Bakıcı vekilince yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.İtiraz eden borçlu kefil vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde;İhtiyati haciz talep edebilme koşullarının düzenlendiği İİK’nın 257. Maddesi gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş para borçları için ihtiyati haciz talep edilebilir. Somut olayda; İhtiyati haciz talebine dayanak Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesinin incelenmesinde; asıl borçlunun … A.Ş olduğu, …nın kredi sözleşmesinde krediyi 14.250.000 TL ve 4.000.000 USD tutarla teminen müteselsil kefil olduğu anlaşılmaktadır. Kefaletin şekil şartlarının gerçekleştiği görülmüştür. Esasen borçlu kefilin, kefaletin geçersizliğine yönelik bir itirazları da bulunmamaktadır. Dosya içerisinde Beyoğlu … Noterliğine ait ihtarnamenin incelenmesinde, keşidecisinin … Bankası, Muhatapların kredi asıl borçlusu şirket ve davalı kefil olduğu, ihtarnamenin konusunun hesap katı ile borcun ödenmesine ilişkin olduğu, borcun 16.08.2020 tarihinde kat edilerek muaccel hale geldiği, sonuç olarak toplamda 25.497.208,23 TL borcun üç gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği, böylece kredi hesabının usulünce kat edilmiş olduğu anlaşılmıştır. İİK’nın 45. maddesi gereğince, rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Ancak rehin tutarı borcu ödemeye yetmezse, alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoluyla takip edebilir. Somut olayda ipotek, kefilin kefalet borcunun toplam 12.500.000 TL si için verilmiş olup, kefil yönünden, bu tutarın dışında kalan borcun rehinle temin edildiğinden söz edilemez. TBK’nın 586. maddesi uyarınca kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Hesabın kat edilmesi, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterlidir; ayrıca ihtarın tebliğ edilmiş olması aranmaz ise de asıl borçluya gönderilen ihtar, asıl borçlunun temerrüdünün yanı sıra, TBK’nın 586. maddesinde öngörülen müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsurdur. Yukarıda açıklandığı üzere, sunulu belgelerde, kredi borcunun ödenmemesi üzerine, hesabın kat edilerek asıl borçlu şirkete, kredi sözleşmesinde yer alan adresine gönderildiği, talep dilekçesine ekli belgelerden kat ihtarının borçlu şirkete tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Kaldı ki ihtar tebliğ edilmese dahi İİK’nın 68/b maddesinin 1.fıkrası uyarınca, asıl borçluya hesap kat ihtarının tebliğ edilmiş sayılması gerekir. Somut olayda TBK’nın 586. ve İİK’nın 257. maddeleri uyarınca, borçlu kefil açısından ipotek tutarı dışında kalan borç kısmı yönünden ihtiyati haciz koşulları oluştuğu kabulü ile verilen karar isabetli olup, aksi yöndeki borçlu kefil vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Bankaca, asıl borçluya yönelik olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılması kefil yönünden takip başlatılmasına engel değildir. Borcun muaccel olması nedeniyle kefillerin sabit ikametgah sahibi olmaları, mal kaçırma çabalarının bulunmamasının İİK’nın 257/1.maddesi anlamında somut olayda bir önemi bulunmamaktadır. Dosyaya sunulan genel kredi sözleşmesindeki kefilin sorumlu olduğu tutar dikkate alınarak ihtiyati haciz kararı verilmesi karşısında, borçlu kefil vekilince ileri sürülen borca ilişkin iddiaların ihtiyati hacze itiraz nedenlerinden olmadığı, bu tür iddiaların itirazın iptali veya menfi tespit davasında tartışılacağı anlaşılmakla, itiraz eden borçlu vekilinin tüm istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir. İhtiyati haciz talep eden alacaklı banka vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; Dosyaya gelen tapu sicil müdürlüğü cevap ve eklerinin incelenmesinde, borçlu kefilin itirazlarında ileri sürdükleri İstanbul Beyoğlu Asmalı Mescid Mah. … ada … nolu parselde … A.Ş adına kayıtlı taşınmazlar üzerinde itiraz eden kefilin kefalet borcunu ve asıl kredi borçlusu şirketin kredi borçlarını temin eden 1.500.000 TL ve 11.000.000 TL tutarlı ipotek bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, itiraz eden borçlu kefil yönünden kefalet borcunun toplam 12.500.000 TL lik tutarının ipotekle temin edilmesi nedeniyle bu tutar yönünden itirazın kabulü ile ihtiyati haciz kararının yine bu tutar kadar kaldırılması isabetli görülmüştür. Bu nedenle istinaf eden alacaklı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/5. maddeleri uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-Her iki tarafça yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye irat kaydına,3-Her iki taraf vekilince istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/5 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 25.11.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/5. maddeleri uyarınca karar kesindir.