Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2010 E. 2022/1514 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2010
KARAR NO: 2022/1514
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30.06.2022 Tarihli ara karar.
NUMARASI: 2022/507 E.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, uzun yıllardır hem Almanya’da hem de Türkiye’de ithalat ve ihracat alanında faaliyet gösterdiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca, teslim edilecek bu ürünlerin, kalitesi ve ambalajı itibari ile insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde olması, kullanım/üretim tarihi ve son kullanma tarihlerinin ürünler üzerinde yazılması vb. sorunlarda davalı yanca karşılanacağına karar verildiğini, yer alan sair hükümler ile de, belirlenen sayı ve özelliklere aykırı olarak bir teslimat yapılması veya ürünlerin eksik/ayıplı olması halinde de teslimin gerçekleşmemiş olduğuna, teslim edilmeme nedeniyle o güne değin ödemelerin davalı yanca eksiksiz geri ödenmesine ve de müvekkilin diğer zararlarını tazmin etme yükümlülüğünün bulunduğuna da yer verildiğini, ürünlerin hazırlığı için müvekkili şirket tarafından, akdedilen sözleşmede yer aldığı gibi 105.000,00 TL bedelin, … bankası’na ait … numaralı, 28.02.2022 tarihli, 20.000,00 TL bedelli, …’a ait … numaralı, 27.07.2022 tarihli, 30.000,00 TL bedelli, …’a ait … numaralı, 20.08.2022 tarihli, 30.000,00 TL bedelli, …’a ait … numaralı, 09.08.2022 tarihli, 25.000,00 TL bedelli çek ile yapılması kararlaştırıldığını, müvekkili üzerine düşen yükümlülüğünü yerine getirmesine karşılık, taraflar arasındaki proforma faturası ile yazılı sözleşmenin aksine, ürünler eksik teslim edildiği gibi kararlaştırılan nitelikte ve kalitede de hazırlanmadığını, durumun bir çok kez bildirildiğini, davalı yanca soruna çözüm bulunmadığını, eksik ve ayıplar giderilmediğini, geç teslimatın sebebi açıklanmadığı gibi müvekkilin geç ve eksik/ayıplı teslimattan doğan zararı da karşılanmadığını, müvekkili sözleşmenin gereği gibi teslim edilmeyen ürünler için davalı tarafça 81.267,78 TL, 07.04.2022 tarihli fatura tanzim etmiş olsa da, söz konusu e-fatura hem sistem üzerinden reddedilmiş, hem de içeriğine itiraz edilerek, fiziken de iade edildiğini, söz konusu fatura içerik itibari ile de gerçeği yansıtmadığını, müvekkili tarafından tanzim edilen 05.05.2022 tarihli, 1.274,00 TL bedelli iade faturası ile müvekkilinin davalı yana ait ürünleri iade ettiği, iade nedeniyle nakliye şirketine söz konusu faturayı kestiği, nakliye bedelini ödediği görüleceğini, müvekkilinde olmayan, sözleşmeye aykırı ürünlerin ödemelerin yapılması ticari hayatın olağan akışına uygunluk teşkil etmediğini, söz konusu ürünlerin müvekkilde bulunmadığı nakliye firmasına kesilen fatura ile de açık olup, bu aşamada yargılama neticeleninceye değin, müvekkili şirketin herhangi bir hak kaybı yaşamaması adına, dava dilekçesinde yer verilen çekler üzerine ihtiyati tedbir mahiyetinde ödeme yasağı koyulmasını, bildiği üzere, 2004 sayılı İİK’nun 72.maddesi uyarınca, herhangi bir icra takibinden önce menfi tespit davası açılması halinde, alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat karşılığında icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün olduğunu, talep edilen çekler hakkında müvekkili bakımından ileride telafisi güç veya imkansız zararlar doğması pek muhtemel olduğundan, bu aşamada çeklerin vadesinin yakın olduğu ve vadesi gelen ilk çekin bankaya verilmiş olduğu gerçeği karşısında, önemle ihtiyati tedbir kararı verilmesini dava ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 30.06.2022 tarihli ara kararında; “…Somut olayda; davacı vekili, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak ürünlerin ayıplı ve eksik teslim edildiğini, davacı tarafından düzenlenen 07.04.2022 tarihli 81.267,78 TL bedelli e-faturanın iade edildiğini, müvekkili tarafından 05.05.2022 tarihli 1.274,00 TL bedelli iade faturası düzenlendiğini, ürünlerin iade dildiğini beyanla …’na ait … numaralı, 28.02.2022 tarihli, 20.000,00 TL bedelli, …’a ait … numaralı, 27.07.2022 tarihli, 30.000,00 TL bedelli, …’a ait … numaralı, 20.08.2022 tarihli, 30.000,00 TL bedelli, …’a ait … numaralı, 09.08.2022 tarihli, 25.000,00 TL bedelli çekler için İ.İ.K 72/2 maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davacı iddialarının yargılamayı gerektirdiği, bu itibarla Mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi yaklaşık ispat ölçüsünde delilin dosyaya sunulmadığı, istemde HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden ihtiyati tedbir isteminin bu aşamada reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle, davacı vekilinin ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir.Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talebinin reddine itiraz eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Önceki beyanlarını tekrarla, Her ne kadar istinafa konu ara karardan işin esasına yönelik olduğu gerekçesi gösterilmiş ise de dava dilekçesinde belirtildiği üzere çeklerden birinin 02.06.2022 tarihinde bankaya ibraz edilmesi ve ardı ardına olan çeklerinde ibraz edilerek ödeme talebiyle daha sonra icra takibine konu edinmelerinin kuvvetle muhtemel olduğunu, müvekkilinin ayıplı ve sözleşmeye aykırı ürünlerle zarar ettiği gibi bir de karşılığını ürünlerle almadığı çekleri ödemek zorunda kalarak zarara uğrayacağını, sözleşme gereğince teslim edilmeyen ürünler için 81.267,78 TL fatura tanzim edilmiş ise de söz konusu e-faturanın hem sistem üzerinden reddedildiğini hem de içeriğine itiraz edilerek fiziken iade edildiğini, faturanın gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin iade faturası düzenlediğini, nakliye bedelini ödediğini, delillerin yaklaşık ispat kuralı şartını sağladığını, telafisi güç ya da imkansız durumların ortaya çıkabileceğini iddia ederek kararın kaldırılmasını müvekkili lehine ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72.maddesi hükmü uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit davası içinde ihtiyati tedbir talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamından, taraflar arasında satış sözleşmesinin mevcut olduğu, sözleşme konusunun ürünlerin alımı bedellerinin ödenmesi ve teslim edilmesine ilişkin olduğu, sözleşmede alıcı firmanın davacı şirket satıcının ise davalı şirket olarak yer aldığı, sözleşme tarihinin 05.02.2022 tarihi olduğu, davalı satıcı şirket tarafından davacı şirket adına 07.04.2022 tarihli toplam 81.267,78 TL e-fatura düzenlendiği, davacı şirket tarafından ise davalı adına iade faturası düzenlendiği, davacı şirket tarafından davalı şirketin düzenlemiş olduğu faturanın iade edildiği, davacının sözleşme kapsamında satıcı davalıya verildiği iddia edilen çekler üzerine ödeme yasağı konulmasına bu çeklerin icra takibine konu yapılmamasına ve protestonun merkez bankasına bildirilmemesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Menfi tespit davası, İİK’nın 72. maddesinde düzenlenmiş olup bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfî tespit davasında amaç, bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. 6100 sayılı HMK’nın 389 ve devamı hükümlerinde geçici hukuki himayenin bir türü olan ihtiyati tedbirlere ilişkin düzenleme genel nitelikte olup İİK’nın 72. madde hükmünde menfi tespit davaları hakkındaki tedbirlerin özel olarak düzenlenmiş olması, bu davada, HMK’nın 389 ve devamı madde hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. HMK’nın 390/3.maddesinde yer alan ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklindeki hükümle ihtiyati tedbire karar verebilmek için yaklaşık ispat gerekli ve yeterli görülmüştür.Yukarıdaki hukuki açıklamalara göre somut olaya gelindiğinde, ilk derece mahkemesince asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği ayrıca yaklaşık ispat ölçüsünde delilin dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Somut davada davacı tarafça İİK’nın 72.maddenin 2. fıkrasında düzenlendiği üzere icra takibinden önce açılan menfi tespit davası söz konusudur. Dava dilekçesindeki davacının dava konusu çeklerle ilgili ihtiyati tedbir talepleri gerek İİK’nın 72/2. fıkrasındaki düzenlemeye gerekse de HMK’nın 389 ve devamı maddelerdeki düzenlemeler kapsamında şartları oluştuğunun kabulü mümkün görülmemektedir. Yaklaşık ispat şartı gerçekleşmemiş olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.17.11.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.