Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1997 E. 2022/1393 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1997
KARAR NO: 2022/1393
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17/11/2020
NUMARASI: 2019/484 E. – 2020/458 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … tipi, … plakalı aracı ticari işlerde kullanmak üzere 20.05.2016 tarihinde satın aldığını, otomobilin satın alındıktan 10 gün sonra senkromeç dişlilerinde üretimden kaynaklı gizli ayıplı olması nedeniyle servise götürüldüğünü, arızanın giderildiğinin bildirilerek aracın müvekkili olan davacı şirkete teslim edildiğini, aracın sürekli arıza vermesi nedeni ile davalılardan olan … AŞ yetkili servisine götürüldüğünü ancak arızaların bir türlü giderilemediğini, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/4736 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, yapılan tespit neticesinde sunulan 03.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda arızanın gizli ayıp niteliğinde olduğunun tespit edildiğini, arızaların hatalı kullanım nedeniyle oluşmadığını, iyileştirme bedelinin 20.000,00 TL olduğu, aracın değer kaybının ise 10.000,00 TL olduğu şeklinde rapor tanzim edildiğini, zararın tazmini için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların alacağın %20’si tutarında icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … AŞ vekili, savunmasında özetle; ayıp hükümlerine dayanan bir dava ile itirazın iptali davasının aynı davada görülemeyeceğini, ayıp hükümlerine göre ispatlanmış bir alacak olmadığı sürece icra takibi yapılamayacağı gibi itirazın iptali davası da açılamayacağını, işbu davada ayıp ihbarı için gerekli hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, Gebze mahkemelerinin yetkili olduğunu, zamanaşımına uğradığını, bedel indirimi talebinin ancak satıcıya yöneltilebileceğini, bu nedenle müvekkili olan davalı şirketin pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, davacı şirketin delil tespiti dosyasına dayanarak herhangi bir hak talebinde bulunamayacağını, araçta üretimden kaynaklı bir ayıbın bulunmadığını, icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını, alacağın likit olmadığını savunarak, davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı … AŞ vekili, savunmasında özetle; davacı tarafın taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın satın aldığı aracın muayene yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi süresi içerisinde ihbar yapılmadığını, davacı tarafça yaptırılan keşif ve inceleme ile aldırılan bilirkişi raporunun hükme esas alınacak nitelikte olmadığını, davacı tarafın asılsız taleplerinin tamamının zamanaşımına uğradığını, aracın üretimden kaynaklı bir ayıbının bulunmadığını savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” … Dosyaya sunulan araç satış sözleşmesi ile davacı vekilinin beyanlarından; dava konusu aracın dava dışı kişiye satıldığı, dava konusu aracın davacı şirketin mülkiyetinde olmadığı, davacının araç üzerinde tasarruf yetkisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, dava konusu bir otomobil olup işbu otomobilde meydana gelen arızanın gizli ayıptan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, gizli ayıp var ise ayıptan kim/kimlerin sorumlu olacağının tespiti gerekmektedir. Dava konusu araç davacının mülkiyetinde olmadığından; davacının değil aracı alan dava dışı üçüncü kişinin araçtan kaynaklanan hasar ve zarar bedeli istemini davalılara karşı ileri sürebileceği anlaşılmaktadır.Davacının, dava dışı kişiye sattığı araca ilişkin hasar bedelini ve zararını talep edebilmesi için, davacının aracın mülkiyet hakkına sahip olması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacının, maliki olmadığı araca ilişkin zararın tazmini için eldeki davayı açması yönünden aktif husumet ehliyeti bulunmadığı …” gerekçesiyle, davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; aracın devredilmiş olmasının davacının zararının karşılandığı ve bu zararın devir alan tarafından ödendiği anlamına gelmeyeceğini, mevcut ayıp nedeniyle aracın değerinin düştüğünü, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca, araçtaki ayıp nedeniyle uğranılan zararın tazmini için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya içeriğinde bulunan İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı (takip alacaklısı) tarafından davalı (takip borçlusu) aleyhine 06.02.2019 tarihinde 10.00,00 TL değer kaybı, 20.000,00 TL iyileştirme bedeli olmak üzere toplam 30.000,00 TL asıl alacağın tahsili için ilâmsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalılara (borçluya) 19 ve 15.02.2019 tarihlerinde tebliğ edildiği, davalılar (borçlular) tarafından süresi içinde borca itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının da 1 yıllık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf, … tipi, … plakalı aracı sıfır km olarak davalı … AŞ’den 20.05.2016 tarihinde, 157.936,51 TL bedelle satın aldığını, aracın satın alındıktan 10 gün sonra senkromeç dişlilerinde üretimden kaynaklı gizli ayıplı olduğunu, bir çok kez servise götürüldüğünü, ancak arızanın giderilemediğini ileri sürerek 10.000,00 TL değer kaybı, 20.000,00 TL aracı iyileştirme bedeli olmak üzere 30.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline yönelik başlatılan icra takibine davalıların yaptığı itirazın iptalini talep etmiştir. Dosya kapsamının incelenmesinden; davacının aracı 20.05.2016 tarihinde davalı … AŞ’den sıfır km olarak satın aldığı, 2016 ve 2017 yıllarında aracın arızalanması sebebiyle aracın davalı … AŞ’ye götürüldüğü, davacının 21.09.2017 tarihinde İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/4736 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti talebinde bulunduğu, dosya kapsamında alınan 03.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda, araçta üretimden kaynaklı gizli ayıp bulunduğu, ayrıca 10.000,00 TL değer kaybı, 20.000,00 TL aracı iyileştirme bedeli tespit edildiği anlaşılmıştır. Davacı daha sonra, dava konusu aracı, noterde düzenlenen 04.07.2019 tarihli araç satış sözleşmesi ile dava tarihinden önce dava ışı …’a satmış olup mahkemece, aracın malikinin davacı olmaması sebebiyle davacının aktif husumet ehliyeti olmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Sıfat deyimi  dava  konusu  sübjektif  hak  (dava hakkı) ile  taraflar arasındaki ilişkidir.Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi,davanın taraflarının kişilikleriyle (usul hukuku sorunu) ilgili olduğu halde; taraf sıfatı, dava konusu sübjektif hakka (maddi hukuk sorunu) ilişkindir. Sübjektif bir hakkı dava etme yetkisi (davacı sıfatı-dava hakkı) o hakkın sahibine ait olup (aktif husumet); hakkını o hakka uymakla yükümlü kişiden (davalı sıfatı-pasif husumet) isteyebilecektir. Sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu daha açık bir ifadeyle bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu hususu dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin olması nedeniyle maddi hukuk sorunudur.Tüm bu bilgilere göre somut olay değerledirildiğinde; her ne kadar davacı, dava tarihinden önce dava konusu aracı satmış ve dava tarihi itibariyle aracın maliki değil ise de, davacı, davalılardan … AŞ’den sıfır km olarak satın aldığı araçta 2016 ve 2017 yıllarında bir takım arızalar meydana geldiğini, araçta gizli ayıp olduğunu, bu nedenle araçta değer kaybı oluştuğunu ileri sürerek değer kaybı ve araç iyileştirme bedeli olarak 30.000,00 TL olduğunu iddia ettiği maddi zararının davalılardan tazminini talep etmiştir. Davacı, aracı dava tarihinden önce dava dışı kişiye sözleşmede belirtilen bir bedel karşılığında satmış olmakla birlikte, aracı, varlığını iddia ettiği ayıplı haliyle satmış olup davacının, aracı değer kaybı nedeniyle düşük bedelle satmış olabileceği veya satmadan önce araç için varsa yaptığı iyileştirme masrafları nedeniyle zararı bulunabileceği nazara alındığında eldeki davayı açarak talepte bulunması konusunda aktif husumet ehliyetinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, davacının aktif husumet ehliyeti bulunduğu kabul edilerek, işin esasına girilip tarafların iddia ve savunmaları ile delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde, eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 27.10.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.