Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1890 E. 2022/1488 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1890
KARAR NO: 2022/1488
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23/09/2021
NUMARASI: 2021/52 E. 2021/681 K.
DAVANIN KONUSU: Tespit
Taraflar arasındaki tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın feragat nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankaların uluslararası para transferlerini kolaylaştırmak amacıyla sözleşme imzaladıkları … (…) adlı şirketin, yine bu iş için kendi bünyesindeki bir başka şirket olan … Ltd. adlı şirket ile imzaladığı taşeronluk sözleşmesi gereğince, … Ltd.’nin müvekkili bankalar hesabına fakat kendi adına davalı bankanın İstanbul-Pendik şubesi nezdinde hesap açtığını, açılan bu hesaba davacı yanın belli miktarlarda meblağlar yatırdığını, daha sonra söz konusu meblağlar üzerinde … Ltd.’nin havale işlemi yapmasının herhangi bir neden gösterilmeksizin davalı banka tarafından engellendiğini, davacı bankaların üst düzey yetkilileri ile davalı müvekkil bankanın yetkilileri arasında para transfer sürecinde birtakım mail yazışmalarının bulunduğunu, bu yazışmaların da adı geçen hesapların müvekkil bankalara ait olduğunun davalı tarafından bilindiğini gösterdiğini ileri sürerek, … Ltd.’nin davalı Bankanın Pendik Şubesindeki hesabında bulunan mevduatın davacılara ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkili bankanın bir güven kurumu olup kendi nezdinde açılan hesapların kötü niyetli para transferlerinde bir araç olarak kullanılmaması için gerekli önlemleri alma yükümlülüğü altında olduğunu, taraflar arasında imzalanan mevduat hesabı sözleşmesinin 3.maddesinin 7.fıkrasının (u) bendinde, 5549 sayılı Kanuna ve bu kanuna istinaden çıkarılan yönetmeliklere atfen, müşterinin banka nezdinde açtığı her türlü hesapta yapacağı işlemlerin hemen öncesinde, hesabın kendi adına ve fakat aslında bir 3.şahsa ait olduğunu ve 3. şahıs hesabına hareket ettiğini bankaya yazılı olarak bildirmesi gerektiğinin hüküm altına alındığını, …’nun adına açtığı hesaplardaki meblağların belirtilen hesap numaralarına transferine ilişkin müvekkili bankaya gönderdiği talimat mesajlarında görülmekte olduğunu, bu işlemlerde dava dışı …’nun davacı bankaların hesabına hareket ettiğine dair herhangi bir kayıt veya ibarenin mevcut olmadığını, yurt dışında yerleşik bir finans kuruluşunun kendi adına fakat bir başkası hesabına bir finansal kuruluşta açtığı hesaplara bankacılık terminolojisinde ”gizli hesap”(nested account) dendiğini, bu türlü hesap işletim yöntemleriyle uluslar arası kara para aklama operasyonlarının daha kolay hale gelmekte olduğunu, kayıt içi ekonominin tehdit edilebilmekte olduğunu, müvekkili banka da hem müşterilerinin yurt dışına para transferlerini gerçekleştirebilmek hem de kara para aklama operasyonlarına alet olmamak için ”muhabir banka” sisteminin bir parçası olarak davacı bankanın mevduattaki varlıklarını bu sistem üzerinden aktarmaya çalıştığını, ancak yurt dışındaki anlaşmalı bankalar, ”nested account” nedeniyle transferi yapılan parayı iade ettiğini, davacılar tarafından müvekkili bankaya, …’nun müvekkil banka nezdinde açmış olduğu hesaplara dair bilgilerin istenmesi konulu, Beyoğlu … Noterliğinin 10.07.2019 tarihli ve … yevmiye numarasıyla çektiği ihtar da yine müvekkil banka tarafından, ihtara konulu talebin, ”Bankaların müşterilerine ilişkin bilgilerin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 73. Maddesi uyarınca 3. şahıslarla paylaşılmasının mümkün bulunmadığı” gerekçesiyle reddedilmiş olduğunu, … Bankası AŞ Pendik İstanbul şube si yöneticisi olduğu ifade edilen … adlı şahsın da müvekkili banka çalışanı olmayıp …’nun vekilisi olduğunu, … firması ile müvekkil banka yetkilileri olan … ve … arasındaki görüşmelerde ayrıca bankanın belirli çerçevede hangi işlemlere aracılık edebileceği hangilerine aracılık edemeyeceği net bir şekilde izah edildiğini, müvekkili banka aracılık edilemeyecek işlemlerde aracılık edeceğine dair karşı tarafa herhangi bir taahhütte bulunmadığını, aynı zamanda bahsi geçen görüşmelerde yine ”neested account” niteliğindeki hesaplar üzerinden para transferinin bankaca gerçekleştirilmesinin bu konudaki kurumsal politikaları gereğince mümkün olmadığını da defaaten karşı tarafa hatırlatıldığını, müvekkili bankanın talep edilen para transferlerine aracı olmaması ve … adına açılan hesapla ilgili bilgileri davacı bankaya vermemesinin hesabın gerçekten davacıya ait olduğu konusunda tereddütlerinin ikna edici bir şekilde giderilememesi nedeniyle olduğunu, davacının taleplerinin reddedilmesinin kanuni bir zorunluluk olduğunun ve müvekkil bankanın davanın açılmasına sebebiyet vermemesi hasebiyle, hükmün davacının lehine olması durumunda bile yargılama gideri ile vekalet ücretinden taraflarının sorumlu tutulmaması gerekmekte olduğununu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” … Davacılar vekili tarafından, mahkememizde açılan “Tespit” davasının devam eden yargılaması sırasında; davacı vekilinin 09.07.2021 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiğini bildirdiği, davacılar vekilinin vekaletnamesinde davadan feragat etme yetkisinin bulunduğu görülmüştür.Davadan feragat HMK mad. 307. Uyarınca davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragatın hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. HMK md. 311 uyarınca feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Bu doğrultuda davacılar vekilinin mahkememizde açılan davadan feragat ettiği … ” gerekçesiyle davanın feragat nedeniyle reddine, yapılan masrafların masrafı yapan taraf üzerinde bırakılmasına, taraflar karşılıklı olarak vekalet ücreti talep etmedikleri için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili banka adına 08.03.2021 tarihinde sunulan cevap dilekçesi ile savunmalarının açıklandığını, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep ettiklerini, davacıların davadan feragat ettiklerini, müvekkilinin vekalet ücreti talebinden vazgeçtiğine dair herhangi bir beyan ya da dilekçe sunulmamış olmasına rağmen, mahkemece, taraflar karşılıklı olarak vekalet ücreti talep etmedikleri için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına ve yapılan masrafların masrafı yapan taraf üzerinde bırakılmasına dair hüküm kurulduğunu, bu durumun AAÜT’nin 6.maddesine aykırı olduğunu, davalı lehine lehine hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin hükmedilmemesi, ayrıca masrafların davalı üzerinde bırakılması hükmü yönünden istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğu hasıl olduğunu, bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın vekalet ücretine ve masrafların davalı üzerinde bırakılmasına ilişkin kısmının kaldırılmasına ve müvekkili lehine takdir edilecek avukatlık ücretinin ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, dava dışı … Ltd.’nin davalının Pendik Şubesindeki hesabında bulunan mevduatın davacılara ait olduğunun tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacılar vekilince UYAP sistemi üzerinden sunulan 09.07.2021 tarihli dilekçe ile davadan feragat edildiğinin belirtilmesi üzerine mahkemece, davanın feragat nedeniyle reddine ve taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendilerinin üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.HMK’nın 312/1 maddesi uyarınca feragat beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. HMK’nın 323. maddesinde ise yargılama giderlerinin neler olduğu açıklanmış, 326/1 maddesi ile de kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir.Somut olayda, davacılarca davadan feragat edilmesi üzerine, mahkemece davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, hüküm fıkrasının 5 no’lu bendinde ”Taraflar karşılıklı olarak vekalet ücreti talep etmedikleri için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” dair karar verildiği, ancak davalı tarafça sunulmuş bu yönde bir beyanın dosya kapsamında bulunmadığı, aksine cevap dilekçesinde avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasının talep edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, davalı lehine yargılama giderleri ile AAÜT’nin 6. maddesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görüldüğünden, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden düzeltilmek üzere ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353.1.b.2 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın feragat nedeniyle reddine, 2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan, dava açılırken peşin yatırılmış olan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendilerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından yapılan 111,50 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, iş bu hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine,6-Taraflarca yatırılan gider avansınlarından artan kısımlarının, yatıran taraflara iadesine, 7-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a)Davalı vekilince yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, b)Davalı vekilince yatırılan 80,70 TL peşin istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince davalı tarafa iadesine, c)Davalı tarafından yapılan 220,70 TL başvuru harcı gideri, 72,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 293,70 TL kanun yolu giderlerinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine, 8-Artan gider avansının yatıranlara iadesine, 9-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemeseince taraf vekillerine tebliğine, 10-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 10.11.2022 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.