Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1886 E. 2023/28 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1886
KARAR NO: 2023/28
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2022
NUMARASI: 2022/419 E. – 2022/465 K.
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine ile mahkemenin yetkisizliğine dair verilen karara karşı, davalı … ile davalılar …, … ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacıların murisi … ile davalılardan …’in kardeş olduklarını, tarafların geçmişte kurulan … İnşaat ve Ticaret Kollektif Şirketinin ortağı olduklarını, gerçekte şirkete ait olması gereken bir çok taşınmazının şirket tüzel kişiliği adına değil de ortaklar adına tescil edildiğini, bu hususun sunulan protokoller ile sabit olduğunu, dava konusu edilen … İlçesi, … Mahallesi, … ada, .. parsel üzerinde bulunan 1,2,3,4,5,6,7 numaralı bağımsız bölümlerin de şirkete ait olduğunu, fakat düzenlenen protokoller gereğince davalı … adına tescil edildiğini, şirketin tasfiye sürecinde olduğunu, davalı … tarafından bu protokollere konu edilen başkaca taşınmazlarla ilgili olarak ve diğer ortaklar adına olan taşınmazlarla ilgili olarak aynı mahiyette Kuşadası Asliye Hukuk Mahkemesinde 1993/320 Esas sayılı, Kuşadası 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde 2012/2 Esas sayılı ve Kartal 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/494 Esas sayılı davalarının açıldığını, davaların kabulle sonuçlandığını ileri sürerek, anılan taşınmazlarının şirket ortaklarının mirasçıları olan davacılar adına hisseleri olan 1/5 oranda tapu kayıtlarının iptalini ve tescilini talep ve dava etmiştir. Davalılar …, …, … ve … savunmasında özetle; dava konusu taşınmazların şirkete ait olmadığını, taşınmazın 1972 yılında … tarafından satın alındığını, diğer kardeşlerinin taşınmaza katkısının bulunmadığını, kardeşlerin aileden kalan paralarıyla hep birlikte veya ayrı ayrı taşınmazlar satın aldıklarını, bir süre kollektif şirket ortaklığı altında ticaret yapıldığını, daha sonra davalı …’nin kardeşlerinden ayrı çalışma hayatına başladığını ve taşınmazın bu tarihteki kazançlarla alındığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir. Davalı …, savunmasında özetle; asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, harcın eksik alındığını ve tamamlanması gerektiğini, dava konusu taşınmazların şirkete ait olmadığını, taşınmazın 1972 yılında … tarafından satın alındığını, diğer kardeşlerinin taşınmaza katkısının bulunmadığını, kardeşlerin aileden kalan paralarıyla hep birlikte veya ayrı ayrı taşınmazlar satın aldıklarını, bir süre kollektif şirket ortaklığı altında ticaret yapıldığını, daha sonra davalı …’nin kardeşlerinden ayrı çalışma hayatına başladığını ve taşınmazın bu tarihteki kazançlarla alındığını, davacıların kötüniyetli olduğunu ve tazminat ödemeleri gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava; davacılar tarafından davalılar aleyhine dava konusu taşınmazın murislerinin ortağı olduğu … İnşaat ve Ticaret Kollektif Şirketi’ne ait olduğu iddiasıyla dava konusu taşınmazın 1/5 hissesinin iptali ile davacılar adına tapuya tescili istemine ilişkindir. Davacılar vekili müvekkillerinin murisi ile davalılardan …’in … İnş. ve Tic. Kollektif Şirketi’nin ortakları olduğunu, şirket faaliyetlerinde elde edilen kazançların şirketin tüzel kişiliğinin bulunmaması nedeniyle, ortak olan kardeşler adına taşınmaz alınarak değerlendirildiğini, bu kapsamda taşınmazların bulunduğu yerdeki ortaklar adına taşınmaz alındığını, dava konusu taşınmazın da bu şekilde şirket ortaklarından … adına alınmasına rağmen müvekkillerin payına düşen kısımların verilmediğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil talep etmişlerdir. Davalılar ise dava konusu taşınmazın şirket malı olmadığını, davalı Fikret’in kendi kazancıyla aldığını bu nedenle davanın reddini talep etmiştir. Dava konusu taşınmazın İstanbul ili, Beşiktaş ilçesi, … mah., … ada, … parsel’de tapuya kayıtlı taşınmaz olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu davacıların murisi … ve davalı …’in de hissedarı olduğu … İnşaat ve Ticaret Kollektif Şirketi … ve … şirketinin sicil kayıtlarının incelenmesinde; dava konusu şirketin Çayeli Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı Tasfiye Halinde … İnşaat ve Ticaret Kollektif Şirketi unvanlı şirket olduğu ve ticaret merkezinin … Cad. No:… Çayeli/ RİZE olduğu, şirketin tescil tarihinin 29/02/1968 olduğu ve şirketin kuruluşu itibariyle ortaklarının …, …, …, …, … olduğu, şirketin mevcut ortaklarının ise …, …, …, …, … olduğu anlaşılmıştır. Eldeki dava İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28/09/2021 tarih, 2019/66 Esas, 2021/326 Karar sayılı görevsizlik kararının istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 02/06/2022 tarih, 2022/36 Esas, 2022/706 Karar sayılı ilamıyla “İddianın ileri sürülüş şekline göre dava TTK’nın 2.kitabının 2.kısmında düzenlenen kollektif şirket hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Davacılar dava dilekçesinde alınan taşınmazın şirket gelirlerinden elde edilen paralarla alındığını ileri sürerek esasında tasfiyeye ilişkin hükümlere göre şirkete ait olduğu ileri sürülen mal varlığı üzerinde hak iddiasında bulunduğundan davanın TTK’dan kaynaklanan mutlak ticari dava olduğu anlaşıldığından” gerekçesiyle davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi üzerine Mahkememize tevzi olarak yukarıdaki esasa kaydedilmiş ve somut olayda mahkememiz görevli olduğundan yargılamay edvam olunmuştur. HMK’nın 115/1 maddesi gereğince Mahkemeler dava şartının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. HMK 14/2 maddesinde ” Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” şeklinde yetkiye ilişkin düzenleme yapılmıştır. Dava; davacılar tarafından murisleri ile davalılardan …’in … İnş. ve Tic. Kollektif Şirketi’nin ortakları olduğunu, şirket faaliyetlerinde elde edilen kazançların şirketin tüzel kişiliğinin bulunmaması nedeniyle, ortak olan kardeşler adına taşınmaz alınarak değerlendirildiğini, bu kapsamda taşınmazların bulunduğu yerdeki ortaklar adına taşınmaz alındığını, dava konusu taşınmazın da bu şekilde şirket ortaklarından … adına alınmasına rağmen müvekkillerin payına düşen kısımların verilmediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ve 1/5 hisse ile davacılar adına tescili istemine ilişkin olup, dava şirket ortağı olan murislerinden kalan miras kapsamında dava konusu şirket ortağının mirasçıları olan davacılar tarafından diğer şirket ortağı olan davalıya yönelik açılmış olup, talep tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olsa da Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının istinafı üzerine yapılan istinaf incelemesi sonrası verilen kararda da bahsedildiği gibi davanın kollektif şirket ortakları arasındaki gerçekte şirket adına kayıtlı olması gereken taşınmazın davalılar adına olmasından dolayı tapu iptal istemine ilişkin davanın TTK’nın 2.kitabının 2.kısmında düzenlenen kollektif şirket hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, Davacıların dava dilekçesinde alınan taşınmazın şirket gelirlerinden elde edilen paralarla alındığını ileri sürerek esasında tasfiyeye ilişkin hükümlere göre şirkete ait olduğu ileri sürülen mal varlığı üzerinde hak iddiasında bulunduğundan davanın TTK’dan kaynaklanan mutlak ticari dava olduğu sabit olup, bu haliyle eldeki davaya bakmaya HMK 14/2 gereğince şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olup, HMK 12/1 maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın bulunduğu yer yetkili olsa da 6100 sayılı HMK 12/1. maddesinde yer alan yetki kuralının, aynı kanunun 14/2. maddesinde yer alan yetki kuralı gibi özel ve kesin yetki kuralı olduğu ancak HMK 12/1. maddesinde yer alan özel yetki kuralının, HMK 14/2. maddesinde yer alan yetki kuralına nazaran daha genel bir yetki kuralı olduğu ve bu iki yetki kuralının aynı anda uygulanmasının söz konusu olması halinde daha özel yetki kuralı niteliğinde bulunan HMK 14/2. maddesinde yer alan yetki kuralının öncelikle uygulanması gerektiği benzer dava sonucunda verilen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 11/02/2021 tarih, 2021/36 Esas, 2021/155 Karar sayılı içtihadında da açıkça belirtilmekle, HMK 14/2 maddesindeki kesin yetki hali kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önüne alınır. Bu haliyle dava konusu gerçekte dava konusu şirket adına olması gereken ancak davalı adına kayıtlı bulunan taşınmaza ilişkin tapu iptal ve tescil istemine ilişkin davanın taşınmazın şirket gelirlerinden elde edilen paralarla alındığı ileri sürülerek esasında tasfiyeye ilişkin hükümlere göre şirkete ait olduğu ileri sürelen mal varlığı üzerinde hak iddiasında bulunulan davanın TTK’dan kaynaklı davacı şirket ortağının mirasçıları tarafından davalı diğer şirket ortağına açılan mutlak ticari dava niteliğindeki eldeki davaya bakmaya HMK 14/2 gereğince şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olup, dava konusu … İnşaat ve Ticaret Kollektif Şirketi’nin faliyet merkezinin ve iş yeri adresinin … Cad. No:.. Çayeli/ RİZE olduğu açık olup, HMK 14/2 maddeleri gereğince belirtilen yetkili mahkeme düzenlemesi kesin yetki hali olup, kamu düzenine ilişkin olmakla davaya bakmakla yetkili mahkemenin şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olan Çayeli Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi olduğu … ” gerekçesiyle, davanın usulden reddi ile mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … ile davalılar …, … ve … vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar …, …, … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili …in, davaya konu edilen taşınmazı 1972 yılında tamamen kendi geliri ile ihaleye girmek suretiyle 150.210,00 ETL bedelle satın aldığını, ihalenin kesinleşmesi ve tapuya tescilinin zaman alması sebebiyle bu satışın 22.04.1974 yılında 470 yevmiye ile tapuya tescil edildiğini, taşınmazın satın alındığı 1972 yılında, yeni kurulmuş olan … İnşaat ve Ticaret Kollektif Şirketinin bu taşınmazı satın alacak bir gelirinin mevcut olmadığını, davaya konu taşınmazı satın alındıktan sonra inşaata başlandığını, binanın temelinin atıldığını, ancak geliri olmaması nedeniyle, taşınmazı çok uzun bir süre bu halde bekletiğini, 1990’ lı yıllara kadar bu halde kalan taşınmaz çocukların büyümesi üzerine, onların da elde etmiş olduğu gelirlerinin katılması suretiyle bina inşaatının ancak tamamlanabildiğini, bu aşamada proje çizim masrafları, inşaat malzeme alımı, usta parası ödenmesi, işlerin yürütülmesi vs. tüm inşaat işleri, müvekkiller tarafından yapıldığını, masrafların karşılandığını, davacıların tek bir kuruş dahi bu taşınmazın, ne alımında ne de üzerinde bina yapımında katkısı olmadığını, davacının iddiasını ispat edemediğini, davanın sebebinin muvazaa ve inançlı işlem olduğunu, talebin tapu iptal tescil olması sebebiyle HMK’nın 12.maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunu, bu nedenle verilen yetkisizlik kararının hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı …, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; HMK’nın 5,6 ve 7.maddeleri gereğince İstanbul’da ikametinin olduğu yerde açılması gerektiğini, şirketin ortağı veya üyesi olmadığını, Çayeli Rize’ye mahkeme celseleri için gidip gelmesinin söz konusu olmadığını, sözü edilen … Kollektif Şirketi ile hiçbir ortaklığının, bağının ve yetkisinin olmadığını, parasını ödeyerek taşınmazı satın aldığını, aynı şekilde kız kardeşlerinin aleyhine de açılmakta olan davaların da İstanbul Çağlayan ve İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, harcın eksik alındığını, dava değerinin 4.8000.00 TL olduğunu ve bu değer üzerinden harç alınması gerektiğini, davacının haksız ve kötüniyetli olduğundan haksız dava tazminatına (HMK 329/1,2) hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın usulden reddi ile mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı … ile davalılar …, … ve … vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacılar, murisleri ile davalılardan …’in kardeş olup … İnş. Ve Tic. Kollektif Şirketinin ortakları olduğunu, şirket faaliyetlerinde elde edilen kazançların şirketin tüzel kişiliğinin bulunmaması nedeniyle, ortak olan kardeşler adına taşınmaz alınarak değerlendirildiğini, bu kapsamda taşınmazların bulunduğu yerdeki ortaklar adına taşınmaz alındığını, dava konusu taşınmazın da bu şekilde şirket ortaklarından … adına alınmasına rağmen kendi paylarına düşen kısımların verilmediğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların 1/5 hissesinin tapu kaydının iptali ile kendi adlarına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir. Uyuşmazlık, HMK’nın 14/2 maddesi uyarınca dava dışı şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava konusu davacıların murisi … ve davalı …’in de hissedarı olduğu … İnşaat ve Ticaret Kollektif Şirketi … ve … şirketinin sicil kayıtlarının incelenmesinde; dava konusu şirketin Çayeli Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı Tasfiye Halinde … İnşaat ve Ticaret Kollektif Şirketi unvanlı şirket olduğu ve ticaret merkezinin … Cad. No:… Çayeli/ RİZE olduğu, şirketin tescil tarihinin 29.02.1968 olduğu ve şirketin kuruluşu itibariyle ortaklarının davacıların murisi … ile …, …, …, … olduğu, şirketin mevcut ortaklarının ise …, …, …, …, … olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar dava dilekçesinde kollektif şirket ortaklığından kaynaklı olarak şirket adına alınması gerekirken davalı adına alındığı ileri sürülen taşınmazların tapu iptali ve tescili istenmiş ise de; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 25.03.2011 tarih ve 2010/13416 Esas,2011/3368 Karar ile 11.010.2018 tarih ve 2016/12923 Esas, 2018/6249 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; somut olayda davacıların, şirketin ortağı yada temsilcisi sıfatıyla değil, miras haklarına dayalı olarak eldeki davayı açtıkları, davalı ile vekalet ilişkisi bulunduğu, taraflar arasında benzer uyuşmazlıklarda yetkili mahkemenin, taşınmazların bulunduğu yere göre belirlendiği anlaşılmıştır. Nitekim dava dilekçesinde de davacılar, miras payları oranında kendi adlarına tescili talep etmiş olup dava dışı şirket adına tescil yönünde bir taleplerinin de bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda, HMK’nın 14/2 maddesinde yer alan kesin yetki kuralının somut olayda uygulanma yeri bulunmayıp HMK’nın 12/1 maddesindeki kesin ve genel nitelikteki yetki kuralı uyarınca taşınmazların bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesince, yetkili olmasına rağmen Çayeli mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmesi usul veya yasaya aykırı olduğundan, davalı … ile davalılar …, … ve … vekilinin istinaf istemlerinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararı veren ilk derece mahkemesinin yetkili olduğu, yetkisizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğu kanaatine varıldığından, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-İstinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu yetkisizlik kararının kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı … ile davalılar …, … ve … tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde yatırana iadesine,4- Davalı … ile davalılar …, … ve … tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 19.01.2023 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.