Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1885 E. 2022/1306 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1885
KARAR NO: 2022/1306
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 26.07.2022 tarihli ara karar
NUMARASI: 2022/630 ESAS (Derdest Dosya)
DAVANIN KONUSU: Alacak ve tespit
Taraflar arasındaki tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir isteminin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkilin sahibi olduğu … San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. ve davalının yöneticisi olduğu … AŞ arasında alım satıma dayalı ticari ilişki bulunduğunu, müvekkiline alacak bulunduğu iddiasıyla 18.09.2015 tarihli borç tasfiye sözleşmesinin imzalatıldığını, ancak … AŞ tarafından bildirilen alacak iddiası gerçek dışı olduğunu, miktarın da defter kayıtlarındaki gerçeklerden uzak ve son derece hatalı fahiş hesaplamalarla belirlenmiş bir borç üzerinden sözleşmenin hata sonucu ve hileli yollarla imzalatıldığını, borç tasfiye sözleşmesi ile 37.000.000-TL’lik borcun ödenmesi ve taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin yapılandırılması amacıyla … üzerinde manevi baskı kurularak … ve %100 ‘üne sahip olduğu … AŞ’nin borca kefil olmalarının sağlandığını, yine 27.01.2016 tarihinde imzalattırılan “Finansal Kiralama Kiracı Değişikliği ve Devir Sözleşmesi” ile … AŞ’nin finansal kiralama sözleşmesi ile edindiği fabrika binasının tapusunun da devralındığını, 04.04.2016 tarihli ortaklar anlaşması ve bu anlaşmaya bağlı bir takım sözleşmeler ve taahhütnamelerin de imzalatıldığını, %52 şirket hissesinin … AŞ’nin öngördüğü kişi ve şirkete devrinin gerçekleştirildiğini, … AŞ’nin %2 hissesinin devralan …’nun hali hazırda …’in yönetim kurulu üyesi olduğunu, … AŞ’ye ait %100 oranındaki hisseler üzerindeki …’e verilen rehin hakkının kaldırılarak ve 04.04.2016 tarihli “18.09.2015 tarihli Üçüncü Şahıslar Tarafından verilen Hisse Senedi Rehin Sözleşmesine Ek 1 No.lu Protokol” ile de …’ye ait hisse senetleri üzerinde rehnin aynı koşullarda devam etmesinin kararlaştırıldığını, 37.000.000 TL’lik borç tutarının nasıl oluştuğu konusunda ticari defterlerde bir kayıt olmadığını, … San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin ticari defterlerinde …’e borçlu olunduğuna dair bir veri bulunmadığını, tam tersine … Ltd. Şti.’nin …’den alacaklı konumunda bulunduğunu, …’in 18.09.2015 tarihi itibarıyla davalı … San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne sağladığı iddia olunan nakit finansmanı net olarak dayanaklarıyla ortaya konulamadan hata, hile ve baskı yoluyla müvekkilİne sözleşme imzalatıldığını, davacının … yetkililerinin yönlendirmesi ve baskısı neticesinde sözleşmede yer alan şekilde kendisine ait şirketlerin davalı … ile birleşeceği düşüncesiyle ve yanılgı haliyle borçlarının kapatılacağı inancıyla hisse devrilerinin yapıldığını, müvekkiline hisse devir karşılığı herhangi bir bedel de ödenmediğini, usule aykırı şekilde şirket yönetiminden uzaklaştırıldığını, şirket yöneticilerine karşı sorumluluk davasının yanı sıra genel kurul kararının iptali ve yönetim kurulu kararlarının iptali davalarının açıldığını, tüm bu hususlarla ilgili olarak … AŞ’ne sunulan dava dosyalarındaki tüm dilekçe ve yazışmalar ile bilirkişi raporu ve uzman görüşü ile 2015-2016 ve 2017 hesap dönemine ait … San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin GİB onaylı e-beratlara sahip yasal defter kayıtları (Defteri Kebir ile Yevmiye Defteri) ile bu kayıtların muhasebe programından çekilmiş elektronik listelerinin bağımsız denetçi tarafından değerlendirilerek sunulan 25.05.2022 tarihli,… sayılı özel amaçlı raporda, ana sözleşmeye kefil olarak gösterilen … AŞ’nin elinde bulunan fabrika binasının sözleşme alacaklılarına ve üçüncü kişilere devredilmesi, rehinli hisse paylarının edinilmesi veya üçüncü kişilere devri vs. gibi gerçekleşen veya gerçekleşecek işlemlerde, borç tasfiye sözleşmesi ve bağlı eklerinde alacaklı taraf olarak görünen kişiler açısından sebepsiz zenginleşme koşulları oluşabileceğinin belirlendiğini, bu nedenle, mezkur rapor nazara alındığında davalının haksız ve hukuka aykırı şekilde edindiği ve müvekkilini zarara uğrattığı mal ve haklara ilişkin sebepsiz zenginleşmeye dayalı iş bu davanın açılması gerektiğini, müvekkilinin sahibi ve yetkilisi olduğu …’in kiracısı, … AŞ’nin ise kiralayanı olduğu ve Hadımköy’de bulunan taşınmazına müvekkilinin ve yetkilisi olduğu … Tekstil’in yetkililerinin alınmaması nedeniyle … Tekstil’in fabrika binası ve şirket merkezi olarak kullandığı taşınmazdaki sabit varlıklar ile stok, mal vs. değerlerine SRC tarafından el konulduğunu, ayrıca bahsedilen değerlerin müvekkilinin elinden alınan … tarafından elden çıkarıldığını, iş bu haksız ve hukuka aykırı eylemler sebebiyle de müvekkilinin mağdur edildiğini, bu nedenlerle davalının uhdesinde oluşan, haksız ve hukuka aykırı sözleşme ve eylemler nedeniyle sebepsiz zenginleşmeye dayalı belirsiz tutarlı alacağın tespiti gerektiğini ileri sürerek … tarafından hatalı bilgilerle ve manevi baskı kurularak, müvekkilin aldatılması suretiyle 18/09/2015 tarihli borç tasfiye sözleşmesi imzalatılması, bu nedenle de sözleşmeye dayanılarak …’in tamamı müvekkile ait olan … AŞ’nin hisselerinden %52’sini ve fabrika binasını devralması ve müvekkilin tamamına sahip olduğu … Tekstil’i hile ve manevi baskılarla 37.000.000 TL borçlandırması, … Tekstil’in fabrika binası ve şirket merkezi olarak kullandığı taşınmazdaki sabit varlıklar ile stok, mal vs. değerlerine SRC tarafından el konulduğundan ve ayrıca bahsedilen değerler … tarafından elden çıkarıldığından iş bu haksız ve hukuka aykırı eylemler nedeniyle davalıda oluşan sebepsiz zenginleşmeye dayalı zarardan kaynaklanan belirsiz tutarlı tazminat alacağının, işleyecek en yüksek yasal faizi ile birlikte hesaplanarak tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ayrıca dava konusu ile doğrudan ilgili olan ; ”SAHİPLİK İLİ İLÇESİ … MAHALLESİ ADA/PAFTA/PARSEL/ … İLE İSTANBUL ARNAVUTKÖY … Ada, … Parsel, 1,2,3,4 … İLE İZMİR TORBALI … … pafta, … Ada, … Parsel, … Bölüm … İLE İZMİR … * … İLE İZMİR TORBALI * … İLE İZMİR TORBALI … * … İLE İZMİR TORBAL… * … İLE İZMİR TORBALI … * … İLE İZMİR TORBALI … * … İLE İZMİR TORBALI …* … A.Ş. İSTANBUL KARTAL … … Pafta, … Ada, … Parsel, … Bölüm … A.Ş.DİYARBAKIR KAYAPINAR … … Ada, … Parsel, … Bölüm … Pafta, … Ada, … Parsel, … A.Ş. DİYARBAKIR KAYAPINAR … … Ada, … Parsel, … Bölüm”de bulunan taşınmazların tapu kayıtlarına yerleri satışa çıkarılmış olması nedeniyle “davalıdır” şerhi konulmasını istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aynı sebeplerle daha önce İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2017/1217 Esas sayılı ve İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2017/79 Esas sayılı iki ayrı dava açtığını ancak bu davalarından feragat ettiğini, yeniden aynı konularda talepte bulunamayacağını yine aynı konularda açtığı bir diğer davanın ise İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1148 Esas sayılı davasının ise halen derdest olduğunu, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkilin davacının dilekçesinde belirttiği şirketlerle ve davalıyla ticari ilişkisi bulunmadığını, bu nedenle davalıya bu davanın yöneltilemeyeceğini, tedbir istenen taşınmazlarda davalının hissedar olmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, sebepsiz zenginleşme şartlarının oluşmadığını, davacının kendi kusuru ile belirttiği sözleşmeleri imzaladığını, bu sebeple hak talep edemeyeceğini, tedbir şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 26.07.2022 tarihli ara karar ile; davacı tarafça davalıya ait olan taşınmazlar üzerine davalıdır şerhi konulmasının talep edildiği, söz konusu talebin gerçekleştireceği amaç yönünden ihtiyati tedbir mahiyetinde olduğu, dolayısı ile davalıdır şerhi talebi yönünden ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanacağı, bu kapsamda davanın taraflar arasında akdedildiği iddia edilen sözleşmelerin TBK’nın 36.maddesinde düzenlenen aldatma sonucunda yapıldığı iddiasına dayalı uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olduğu, yani yargılama sonucunda bir miktar para alacağının tahsilinin amaçlandığı gözetildiğinde taşınmazların uyuşmazlık konusu olmadığı, ihtiyati tedbir kararının ancak uyuşmazlık konusu hakkında tesis edilebileceğine yönelik HMK 389/1. maddesi gereğince davacı vekilinin davalıya ait taşınmazlar üzerine davalıdır şerhi konulmasına yönelik talebinin kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Ara karara karşı, davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat alacağının tespiti talepli olduğunu, tedbir kararı verilmemesi durumunda davacının davada haklılığı ortaya çıkınca telafisi güç zararların ortaya çıkacağını, mülkiyet hakkının ihlal edileceğini, davacının, kendisinden usulsüz yollarla devralınan ve sebepsiz zenginleşmeye konu olan taşınmazların üçüncü kişilere satışı tehlikesinin bulunduğunu, mülkiyeti müvekkiline ait firmalarda iken finansal kiralama sözleşmesi ve benzeri sözleşmelerle ele geçirilen fabrika binasının ve diğer taşınmazların davanın konusu olduğunun tartışmasız olduğunu, tedbir talebinin reddi ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ara kararın kaldırılmasını ve sebepsiz zenginleşme konusu taşınmazların satışının durdurulmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, sebepsiz zenginleşmeye dayalı zarardan kaynaklanan belirsiz tutarlı tazminat alacağının, işleyecek en yüksek yasal faizi ile birlikte hesaplanarak tespiti istemine, istinaf ise sebepsiz zenginleşmeye ilişkin olduğu iddia edilen taşınmazların üzerine ”davalıdır” şerhi konulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara ilişkindir. Mahkemece, sebepsiz zenginleşmeye ilişkin olduğu iddia edilen taşınmazların üzerine ”davalıdır” şerhi konulması yönündeki tedbir talebinin reddine karar verilmiş, bu ara karara karşı davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru sebepleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 389. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir ” hükmünü, 390/3 maddesi ise ” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda, davacının davasının, sebepsiz zenginleşmeye dayalı zarardan kaynaklanan belirsiz tutarlı tazminat alacağının, işleyecek en yüksek yasal faizi ile birlikte hesaplanarak tespiti istemine ilişkin olup üzerine tedbir konulması talep edilen taşınmazların dava konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda yer verilen Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan şeyler hakkında tedbir kararı verilemez. İhtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. Konusu para alacağı olan bir davada, dava konusu olmayan taşınmazlar hakkında ihtiyati tedbir kararı verilemez. Para alacağına ilişkin davalarda, İİK’nın 257 vd.maddelerindeki koşullar varsa, talep halinde ihtiyati haciz kararı verilebilir. Bu nedenlerle mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararı usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13.10.2022 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.