Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1882 E. 2022/1304 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1882
KARAR NO: 2022/1304
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
EK KARARTARİHİ: 09.06.2022
NUMARASI: 2022/119 D.İş – 2022/117 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati haciz kararına yönelik olarak karşı taraf/borçlu vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı, karşı taraf/borçlu vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; borçlu tarafından 10/04/2018 tanzim tarihli, 01/05/2019 vade tarihli ve 100.000,00 Euro bedelli bir adet bononun müvekkiline verildiğini, ancak bononun vadesinde ödenmediğini, alacağın TL karşılığının 1.623.310,00 TL (100.000,0×16.2331 Euro) olduğunu, alacağın rehinle teminat altına alınmadığını, borçluların mal kaçırma yönünde girişimlerde bulunduğuna ilişkin duyumlar aldıklarını ileri sürerek ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi, ihtiyai haciz talebini değerlendirildiği 06.04.2022 tarihli kararıyla; ihtiyati haciz talebinin 1.617.940,00 TL (100.000 Euro x16,1794 = 1.617.940,00 TL bedel üzerinden %15 teminat (242.691,00 TL) karşılığında kabulü ile borca yetecek miktarla sınırlı olmak üzere borçlunun taşınır mallarının, taşınmaz mallarının, üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının %15 oranındaki teminat karşılığında ihtiyaten haczine karar verilmiştir. Bu karara karşı, karşı taraf/borçlu vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca süresinde itiraz edilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili itiraz dilekçesinde özetle; müvekkiline ihtiyati haciz talepli, içerisinde dava dilekçesinin ve eklerinin yer aldığı, yasal haklarını bildiren bir tebligat yapılmadığını, müvekkilinin kendisi aleyhine ihtiyati haciz kararı verildiğini İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası kapsamında öğrendiğini, müvekkilinin yokluğunda yargılaması yapılan ve karara çıkan dosyanın HMK’nın 394/1 maddesine aykırı olduğunu, adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini, ciddi mağduriyetine sebep olduğunu, bu doğrultuda İİK’nın 265.maddesi uyarınca yasal süresi içerisinde ihtiyati haciz kararına itiraz etiklerini, alacaklı tarafından sunulan bononun düzenlenme tarihinin 10.04.2018 olduğunu, bononun asıl halini gösterir belgeden de görüleceği üzere ilgili bononun müvekkili tarafından vadesiz olarak tanzim edildiğini, alacaklının bonoyu anlaşmaya aykırı bir şekilde doldurduğunu, alacaklının, müvekkilinin görüldüğünde ödenecek iradesi ile düzenlediği bir bono vasfına haiz olan bonoyu, düzenleme anındaki ortak iradeye aykırı olarak orijinal halini tahrif ettiğinin açık olduğunu, alacaklının zamanaşımına uğrayan bonoda görüldüğünde ödenecek bono sıfatını hukuka karşı hile yolu ile sebepsiz zenginleşmek adına bozduğunu, alınacak bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere vade tarihinin müvekkilin rızası hilafına kötü bir niyet ile sahte bir şekilde doldurulduğunu, başka bir deyişle vade tarihi olmayan, görüldüğü an ödenmek üzere tanzim edilen bononun bu hali ile 1+3 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, icra takibinin açıldığı 15.04.2022 tarihinde kıymetli evrak vasfını kaybettiğini, kıymetli evrak vasfına haiz olmayan senede ilişkin borca itirazın İstanbul 18. İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/295 Esas numaralı dosyası kapsamında görüldüğünü, davalı alacaklının kötü niyet güderek senedin zamanaşımının dolması üzerine müvekkilinin rızası hilafına bono üzerinde vadede yazan kısma evrakı sahte hale getiren 01.05.2019 tarihini attığını, zamanaşımına uğramış olan ve kıymetli evrak olma vasfını kaybetmiş senet ile ilgili olarak verilen ihtiyati haciz kararında hukuki yarar kalmadığını, alacaklının verilen ihtiyati haciz kararı üzerine 15.04.2022 tarihinde icra dairesinde ihtiyati haciz talepli takip başlattığını, 10.04.2018 tarihinde düzenlenen bononun 10.04.2022 tarihinde kıymetli evrak vasfını yitirdiğini, evvelinden ihtiyati haciz kararı verilmesinin bir önemi olmadığını, 06.04.2022 tarihinde %15’lik bir oran üzerinden teminat yatırılmasına karar verildiğini, müvekkilinin üzerine ihtiyati haciz konulacak mülklerinin büyük çoğunluğunun satışa hazır yeni yapılmış ticari gayrimenkuller olduğunu, ihtiyati haciz talebinin sebebi ile ülkedeki konut fiyatları ve ticari alan fiyatlarında görülen dalgalanmalar dikkate alındığında %15’lik teminatın müvekkilinin uğrayacağı zararları karşılamasının mümkün olmadığını, bu sebeple %15’lik oranın hakkaniyet oranında arttırılması gerektiğini, bu nedenlerle haksız yere konulan ihtiyati haczin kaldırılmasını ve mahkeme nezdinde depo edilmiş bulunan teminat tutarının alacaklıya iadesini önlemek üzere teminat üzerine tedbir konulmasını, şayet ihtiyati haczin kaldırılması talebinin yerinde görülmezse bu takdirde müvekkilinin uğrayacağı muhtemel zararlar ile mağduriyetinin büyüklüğü göz önüne alınarak ihtiyati haciz teminat miktarının %100 olarak belirlenmesini, şayet bu oran yerinde görülmez ise tekrar bir değerlendirme yapılarak hakkaniyet kuralları çerçevesinde teminat miktarının %15 oranından daha yüksek bir miktara çekilmesini talep etmiştir. İhtiyati haciz talep eden/alacaklı vekili itiraza karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle; borçlunun, dayanak bonodaki imzasına, borç miktarına ve bononun tanzim tarihine itiraz etmediğini, borçlunun, alacaklı müvekkiline “görüldüğünde ödenecek” bir bono verdiği iddiasının tamamen gerçek dışı ve borçlunun borçtan kurtulmak için ürettiği bir senaryo olduğunu, borçlunun itiraz dilekçesine eklediği vade kısmı boş bononun, alacaklı müvekkiline teslim edilmeden evvel borçlu tarafından cep telefonuyla fotoğrafı veya renkli fotokopisinin çekildiğini, bononun vade kısmı doldurulduktan alacaklı müvekkiline teslim edildiğini, dijital ortamda bir belge veya fotoğraf üzerinde çeşitli değişiklikler yapmanın kolay olduğunu, borçlunun böylesi bir hileye başvurmuş olabileceğinin de düşünülmesi gerektiğini, borçlunun kendinden sadır olan vade kısmı boş bono fotokopisinin belge kıymeti olmadığı gibi bu fotokopiye delil kıymeti atfetmenin de usulen mümkün olmadığını, borçlunun itirazını ispatlar mahiyette yazılı bir delili olmadığı gibi vade kısmı boş bırakılmış olarak sunulan bono fotokopisinin usulen yazılı delil başlangıcı vasfı bile olmadığını, bono metni incelendiğinde, borçlunun itiraz etmediği imzası, borç miktarı, tanzim tarihi ve diğer tüm yazılar ile itiraz ettiği vade kısmındaki yazının aynı karakterde ve aynı elin mahsulü olduğunun anlaşılacağını, borçlunun bonodaki imzasını inkar etmemişken, bono üzerindeki yazıların bilirkişilerce incelettirilmesini istemesinin ihtiyati hacze itiraz davasının konusunu teşkil etmediğini, zira imza inkar edilmemişken sadece vade kısmındaki yazının incelenmesi talebinin usule uygun bir talep olmasa bile belki borçlunun açacağı bir menfi tespit davasının konusunu teşkil edebileceğini, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir borcun varlığı konusunda kanaat hasıl olması halinde ihtiyati haciz kararı verileceğinin hüküm altına aldığını, ihtiyati haciz kararı verilmesi için kanunun aradığı şartların mevcut olduğunu, borçlunun yetkiye itirazı olmadığını, borçlunun teminata itirazının ise yersiz olduğunu, alacağın % 15’i miktarınca yatırılan teminatın, ihtiyati haciz uygulamalarında genel kabul gören oran olduğunu, borçlunun, teminatla karşılanması mümkün olmayan zararları olacağı iddiasını kanıtlayacak somut bir delili dosyaya sunamadığını, borçlunun, sunulan bononun, vade unsuruyla ilgili itirazının, kanundaki ifadesiyle ihtiyati haczin dayandığı sebebe bir itiraz olarak değerlendirilse bile ihtiyati haciz kararı alınan dayanak bononun unsurlarında bir eksiklik olmadığı ve vadesi geçmiş para borcuna ilişkin olduğu, borçlunun ileri sürdüğü tahrifat ve sahtecilik iddialarının soyut beyanlardan öteye geçmediğini, borçlunun itiraz sebeplerinin yersiz ve dayanaksız olduğunu ileri sürerek itirazın reddini istemiştir. İhtiyati hacze itirazın mahkemece 09.06.2022 tarihli duruşmada değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN EK KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin itirazı değerlendirdiği 09.06.2022 tarihli ek kararıyla; İİK’nın 265. maddesine göre borçlunun, ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata itiraz edebileceği, borçlunun ihtiyati haciz talebine konu senedin vade kısmının boş olduğu, alacaklı tarafından vadenin sonradan doldurulduğu, bu sebeple senedin zamanaşımına uğradığı ve kambiyo vasfına haiz olmadığını iddia ettiği, bu iddiaların açılacak bir menfi tespit davasında değerlendirilebileceği, İİK’nın 259. maddesi uyarınca, ihtiyati hacze karar veren mahkemenin aynı zamanda alacağı bir ilama bağlı olmayan alacaklıdan teminat alınmasına karar vereceği, teminatın cinsi ve miktarının HMK’nın 86 ve devam eden maddelerine göre karara bağlanacağı, HMK’nın 87. maddesinde bir davada verilecek teminatın tutarı ve şeklinin hakimin serbestçe tayin edebileceğinin düzenlendiği, borçlunun ihtiyati haciz sebebiyle uğrayabileceği zararları karşılamak için alacağın %15’i oranında teminat alındığı, borçlu tarafından bu teminat miktarını aşan miktarda zarara uğradığına ilişkin herhangi bir delil ve belge sunamadığı, bu nedenle borçlunun teminat miktarına yapmış olduğu itirazın da yerinde olmadığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ek karara karşı, karşı taraf/borçlu vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Karşı taraf/borçlu vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; düzenlenme tarihi 10.04.2018 olan bononun, asıl halini gösterir belgeden de görüleceği üzere müvekkili tarafından vadesiz olarak tanzim edildiğini, alacaklının, düzenlenme anındaki ortak iradeye aykırı olarak bononun orijinal halini tahrif ettiğini, vade tarihi olmayan, görüldüğü an ödenmek üzere tanzim edilen bono bu hali ile 1+3 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, icra takibinin açıldığı 15.04.2022 tarihinde kıymetli evrak vasfını kaybettiğini, davalı alacaklı kötü niyet güderek senedin zamanaşımının dolması üzerine müvekkilin rızası hilafına bono üzerinde vadede yazan kısma evrakı sahte hale getiren 01.05.2019 tarihini attığını, bu sebeple zamanaşımına uğramış olan ve kıymetli evrak olma vasfını kaybetmiş senet ile ilgili olarak yerel mahkemece verilen ihtiyati haciz kararında hukuki yarar kalmadığını, 10.04.2018 tarihinde düzenlenmiş bononun 10.04.2022 tarihinde kıymetli evrak vasfını yitirdiğini, mahkemece daha evvelinden ihtiyati haciz kararı verilmesinin bir önemi olmadığını, zira ihtiyati haczin zamanaşımını kesmeyeceğini, ihtiyati haczin %15 oranındaki teminat karşılığında kabulünün de hatalı olduğunu, ihtiyati haciz kararı üzerine başlatılan icra takibinde müvekkilin üzerinde bulunan taşınmazların tamamına haciz konulduğunu, ihtiyati haciz konulmuş malların büyük çoğunluğunun satışa hazır yeni yapılmış ticari gayrimenkuller olduğunu, ülkedeki konut fiyatları ve ticari alan fiyatlarında görülen dalgalanmalar dikkate alındığında %15’lik teminatın müvekkilinin uğrayacağı zararları karşılamasının kesinlikle mümkün olmadığını, nitekim ihtiyati haciz kararı uyarınca yapılan takip neticesinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında müvekkilinin İstanbul İli Eyüpsultan İlçesi, … Ada, …,…,… parsel, … Ada, … Parsel, … No’lu bağımsız bölüm, … Köyü … Ada … Parsel, … Köyü … Ada … Parsel, … Ada … Parsel … Kat … No’lu, … Ada … Parsel … Kat … No’lu, … Ada … Parsel … Kat … No’lu, … Ada … Parsel … Kat … No’lu, … Ada …Parsel … Kat … No’lu, … Ada … Parsel … Kat … No’lu bağımsız bölümde bulunan gayrimenkul mallarının tamamına haciz konulduğunu, hacizlerin aynı zamanda taşkın haciz mahiyetinde olduğunu, kıymet takdiri yapılması için icra dosyasında ilgili işlemlerin başlatıldığını, iş bu dilekçe tarihi itibari ile henüz kıymet takdiri yapılmadığını, her bir taşınmazın en az 3.000.000 TL değerinde olduğunu, söz konusu taşınmazlara alıcı çıktığını ancak müvekkil tarafından ihtiyati haciz dolayısı taşınmazların satılamadığını, müvekkilinin büyük bir zarara uğradığını, müvekkilin uğramış olduğu zararların, borca itiraza ilişkin davanın sonuçlanması ile karşı taraftan tahsilinin yapılabilmesi adına %15 tutarındaki teminatın hakkaniyet gereği artırılması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin kabulü kararına yönelik yapılan itirazın reddine dair ek kararının kaldırılarak itirazlarının kabulüne, haksız yere konulan ihtiyati haczin kaldırılmasına, mahkeme nezdinde depo edilmiş bulunan teminat tutarının alacaklıya iadesini önlemek üzere teminat üzerine tedbir konulmasına, ihtiyati haczin kaldırılması talebi yerinde görülmezse bu takdirde müvekkilinin uğrayacağı muhtemel zararlar ile mağduriyetinin büyüklüğü göz önüne alınarak ihtiyati haciz teminat miktarının %100 olarak belirlenmesine, şayet bu oran yerinde görülmez ise tekrar bir değerlendirme yapılarak hakkaniyet kuralları çerçevesinde teminat miktarının %15 oranından daha yüksek bir miktara çekilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 257 ve devamı hükümleri uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkin olup; uyuşmazlık, somut olayda ihtiyati haciz kararı verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesince verilen ihtiyati haciz talebinin kabulü kararına, karşı taraf/borçlu vekilince yapılan itirazın reddine dair verilen ek karara karşı, borçlu vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.İhtiyati haciz talep eden alacaklının 10.04.2018 düzenleme ve 01.05.2019 vade tarihli, 100.000,00 Euro bedelli senede dayanarak alacağın vadesinde ödenmemesi üzerine ihtiyati haciz talep ettiği, senette düzenleyenin borçlu/karşı taraf, lehtarın ise ihtiyati haciz isteyen/alacaklı olduğu, mahkemece ihtiyati haciz isteminin alacağın %15’i oranındaki teminat karşılığında kabulüne karar verildiği, bu karara borçlu vekilince yapılan itirazın reddine karar verilmesi üzerine bu ek karara karşı istinaf isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır. İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için mahkeme kararıyla borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme İİK’nın 257 ila 268. maddesinde yer almaktadır. Bilindiği gibi ihtiyati haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup maddede hem vadesi gelen hem de henüz vadesi gelmemiş para alacakları için ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Bunlar muaccel alacaklarda alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacağın rehinle temin edilmemiş olmasıdır. Müeccel alacaklarda ise kural ihtiyati haciz istenemeyeceği ise de borçlunun belli bir adresinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu amaçla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa vadesi gelmemiş alacaklarda da ihtiyati haciz kararı verilebilir. Sözü edilen maddede bunun dışında herhangi bir koşul öngörülmemiştir.Öte yandan, İİK’nın 258. maddesi “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur” hükmünü içermekte olup ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve miktarı hakkında kanaate varılması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığını gösteren delillerin sunulmasıdır. İİK’nın 265/1.maddesi hükmü uyarınca ise borçlu, kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Yukarıda anılan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesinde; ihtiyati haciz talep eden alacaklının 10.04.2018 düzenleme ve 01.05.2019 vade tarihli, 100.000,00 Euro bedelli bonodan kaynaklanan alacak nedeniyle ihtiyati haciz isteminde bulunduğu, somut olayda ihtiyati hacze konu kambiyo senedinin bononun tüm unsurlarını taşıdığı, ihtiyati haciz talebinde bulunan …’nun lehtar olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar borçlu tarafça senedin vade kısmının boş olduğu, alacaklı tarafından vadenin sonradan doldurulduğu, bu sebeple senedin zamanaşımına uğradığı ve kambiyo vasfına haiz olmadığı itiraz ve istinaf nedeni olarak ileri sürmüş ise de bu ve belirtilen diğer hususlar açılacak bir menfi tespit davasının konusu olabilecek nitelikte olup, ihtiyati haciz bakımından somut olayda yaklaşık ispatın sağlandığı nazara alındığında, mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmesi ve bu karara yapılan itirazın reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Öte yandan, borçlu vekili alacağın %15’i oranındaki teminat miktarının da az olduğunu, %100 oranında teminata hükmedilmesi gerektiği ileri sürmüştür. İİK’nın 259. maddesi uyarınca alacaklı teminat göstemeye mecbur olup teminatın miktarı mahkemece takdir edilir. Somut olayda, mahkemece alacağın %15’i oranında teminat alınmasına hükmedilmiş olup söz konusu teminat miktarı dairemizce de uygun bulunmuştur.İtiraz eden borçlu, istinaf dilekçesinde, alacağı aşan miktarda haciz uygulandığını ileri sürmüş ise de aşkın haciz iddiasının icra dosyası kapsamında ve şikâyet yoluyla ileri sürülebileceği, ihtiyati hacze itiraz sebebi olarak ileri sürülebilecek sebeplerden olmadığı nazara alındığında, bu yöndeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz kararına itirazın reddine dair verilen ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, karşı taraf/borçlu vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Borçlu tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Borçlu tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.13.10.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.