Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1863 E. 2022/1386 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1863
KARAR NO: 2022/1386
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2020
NUMARASI: 2019/874 Esas 2020/163 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, altında pek çok şirketi barındıran … şirketler grubunun sahibi olduğunu, söz konusu grup şirketleri içinde Rus Hukukuna uygun olarak kurulmuş … Limited ve yine Rus Hukukuna uygun olarak kurulmuş … Limited ile davalı arasında 2013 ve 2014 yıllarında 34.486.833,88 USD tutarı üzerinden yapılan, … sayılı, 04.03.2014 tarihli kredi sözleşmesi, 57.170.642,84 USD tutarı üzerinden yapılan … sayılı, 28.10.2013 tarihli kredi sözleşmesi, 104.000.000 USD tutarı üzerinden yapılan … sayılı, 28.10.2013 tarihli kredi sözleşmesi, 60.300.00 USD tutarı üzerinden yapılan … sayılı, 03.02.2014 tarihli kredi sözleşmesi bulunduğunu, 26.04.2016’da davalı ile müvekkiline ait başka bir şirket olan … Limited arasında müvekkilinin bilgisi dışında ve onayı olmaksızın, imzası taklit edilmek suretiyle bir garanti sözleşmesi yapıldığının tespit edildiğini, 2017 yılından itibaren borçlu şirketin, kredi sözleşmeleri tahtında ödeme yükümlülüklerinde temerrüde düşmeleri sebebiyle 2018 yılı başında davalı, yukarıda bahsettiğimiz garanti sözleşmesi çerçevesinde … Limited’den söz konusu tutarların ödenmesini talep ettiğini, her hangi bir ödemenin yapılmadığını, bunun üzerine davalının 2018 yılı Nisan ayında … Limited aleyhine Londra’da tahkim sürecine başvurduğunu, borcun ödenmesini talep ettiğini, ancak yargılama sürerken müvekkilinin 2018 yılı Aralık ayında söz konusu garanti sözleşmesinin bilgisi ve onayı dışında, imzasının taklit edilmek suretiyle yapıldığını fark ettiğini, bunun üzerine tahkim sürecinde yapılan teknik incelemelerle gerek sözleşmede gerek sözleşmenin imzalanması için alınan kararlarda imzasının taklit edildiğinin ortaya çıktığını, davalının, usulsüz işlemlerle müvekkilini şahsi malvarlığı ile sorumlu tutmaya çalıştığını, bu sebeple, işbu davayı açmak ve müvekkilinin davalıya karşı hiçbir şekilde borçlu olmadığının tespit edilmesi zaruretinin doğduğunu ileri sürerek, … Limited ile davalı arasındaki 26.04.2016 tarihli garanti sözleşmesindeki imzanın müvekkilinin el ürünü olmadığının ve buna bağlı olarak müvekkilinin garanti sözleşmesinden şahsen sorumlu olmayacağı gibi sözleşmenin müvekkili için yükümlülük doğurmayacağının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacının arabuluculuğa başvurduğuna ilişkin dosyaya yansıyan hiçbir bilgi, belge, delil bulunmadığı, davanın da mahiyeti gereği arabuluculuğa tabi olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın menfi tespit davası olduğunu, bir paranın ödenmesi istemine ilişkin alacak ve tazminat talebi bulunmadığını, bu nedenle davanın arabuluculuğa tabi olmadığını, yerleşik BAM ve Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava, hukuki niteliği itibariyle, 26.04.2016 tarihli garanti sözleşmesindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığının ve davacının garanti sözleşmesinden şahsen sorumlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olarak İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit davası olup mahkemece, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile TTK’nın 5/A maddesi gereğince, zorunlu arabuluculuğa ilişkin dava koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği görülmektedir. 6/12/2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde düzenleme yapılmış, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca ise arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu düzenleme uyarınca bir ticari davanın açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olabilmesi bazı koşulların gerçekleşmesine bağlı tutulmuştur. Buna göre; öncelikle konusu, bir miktar paranın ödenmesi olmalı, sonra dava konusu olan bir miktar paranın ödenmesi için yapılan talep, bir alacak veya tazminat talebi olarak ileri sürülmelidir. Bu koşulların bulunması halinde dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olacaktır. Bu koşulların gerçekleşmediği ticari davalarda davanın açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olarak kabul edilmeyecektir. Davacının eldeki davada talebi, davalı banka ile dava dışı … Limited arasında imzalanan 26.04.2016 tarihli garanti sözleşmesindeki imzanın kendisinin eli ürünü olmadığının ve kendisinin bu garanti sözleşmesinden şahsen sorumlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu nedenle, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen 5/A maddesi gereğince ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığının kabulü gerekmektedir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13/02/2020 tarihli, 2020/85 Esasa, 2020/454 Karar sayılı kararı). Bu sebeplerle mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince dava şartlarına aykırı karar verildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurunun kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.a.4. maddeleri uyarınca kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine,4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27.10.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.