Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1862 E. 2022/1385 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1862
KARAR NO: 2022/1385
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/06/2022
NUMARASI: 2021/762 Esas 2022/500 Karar
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki ihya davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilince İstanbul Anadolu 21.İş Mahkemesinin 2021/451 Esas sayılı dosyası ile Tasfiye Halinde … Tic.Ltd. Şti.aleyhine hizmet tespiti davası açıldığını, ancak bu şirketin sicilden terkin edildiğini, bu nedenle taraf teşkilinin sağlanması için 19.11.2021 tarihli ara karar ile verilen yetkiye istinaden adı geçen şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmek zorunluluğu doğduğunu, tasfiye işlemleri tamamlanmadan şirketin terkininin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, … Tic.Ltd. Şti.’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin sadece yasal hasım olduğunu, husumetin aynı zamanda son tasfiye memuruna da yöneltilmesi gerektiğini, müvekkilince TTK’nın 32.maddesi ve Ticaret Sicil Tüzüğü 34.maddesi hükümleri çerçevesinde işlem yapıldığını, tasfiye memurunun iddia edilen eksik işlemlerinin, müvekkilince tespit edilemeyeceğini, tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının tasfiye memurun sorumluluğunu gerektirdiğini, yasal hasım olan müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini savunarak, müvekkili yönünden davanın reddini istemiştir.Davalı … vekili, savunmasında özetle; tasfiye işlemlerinin tam olarak yerine getirilmiş olduğunu, ihya talep eden kişinin geçerli bir yararının bulunması gerektiği, tasfiyenin üzerinden 21 yıl geçtikten sonra açılan davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” … Dava tasfiyeye bağlı olarak terkin edilmiş olan ”Tasfiye Halinde … Limited Şirketi” ünvanlı şirketin İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesi’nin 2021/451 Esas sayılı davası yönünden ihyasının gerekip gerekmediği hususunun aydınlatılmasına yöneliktir. … Ticaret sicilinin cevabına göre söz konusu şirketin tasfiyeye bağlı olarak 01/08/2001 tarihinde terkin edildiği, şirketin adresinin “… Mah. … Cad. No:… Kartal/İSTANBUL” olduğu ve Mahkememizin yargı alanı içinde kaldığı; şirketin tasfiye memurunun davalı … olduğu belirlenmiştir. Gerekli kısımlarının örneği celp edilen İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesi’nin 2021/451 Esas sayılı dosyası üzerinden işlem gören davanın davacı tarafından açılan hizmet tespitine ilişkin dava olduğu ve söz konusu şirketin ihyası için 19/11/2021 tarihli tensip tutanağında yer alan ara karar ile süre verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Bilindiği üzere şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir.Eldeki dava yönünden, söz konusu şirket hakkında bir dava olduğu halde tasfiyenin şeklen ve eksik olarak ticaret sicil kayıtlarına yansıdığı; yargılaması devam eden söz konusu 2021/451 Esas sayılı davanın görülebilmesi ve verilecek kararın infaz işlemlerinin yapılmasının TTK’nin 547. maddesi anlamında ek tasfiye işlemini gerektirdiği ve bunun için söz konusu şirketin ihya edilerek yeniden ticaret siciline tescilinin zorunlu hale geldiği; başka bir davaya dayalı olarak dava açılmış olması nedeni ile davanın 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olmadığı, TTK. geçici madde 7 düzenlemesi ve diğer dava birlikte değerlendirildiğinde hak düşürücü süre itirazının yerinde olmadığı, bu yönden ihyaya engel bir durum olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak söz konusu şirketin ihyası için gerekli yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleştiği ve sübut bulan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış olup ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi yönünden söz konusu davalı-son tasfiye memurunun tasfiye memuru olarak atanmasının ve ek tasfiye işlemlerinin tasfiye memuru olarak … tarafından yapılması uygun görülmüş olup, yargılama gideri yönünden yapılan irdelemeye bağlı olarak: davalı İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu, yasal hasım konumunda olup, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı sorumluluğu bulunmadığından yargılama giderinden sorumlu tutulmamıştır. … ” gerekçesiyle, davanın kabulü ile Tasfiye Halinde … Tic.Ltd. Şti.’nin ticaret sicil kaydının, İstanbul Anadolu 21.İş Mahkemesinin 2021/451 Esas sayılı dava dosyası yönünden ve mahkemece verilecek kararın infazı işlemleriyle sınırlı olarak ihyası ile şirketin bu konuyla sınırlı olmak üzere İstanbul Ticaret Siciline yeniden tesciline, tasfiye memuru olarak davalı …’nin atanmasına, kararın tescil ve ilanına karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; şirketin ihyası için davacının hukuki yararı bulunmadığını, davacının somut olarak şirketin ihyası için sebep ileri süremediğini, tasfiye işlemleri üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen davada hak düşürücü sürelerin işlemeyeceğine ilişkin gerekçenin hatalı olduğunu, 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, yine 5510 sayılı Kanununun 86.maddesine göre hizmet tespiti davalarının da 5 yıllık sürede açılması gerektiğini, mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddi gerektiğini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, TTK’nın 547. maddesi gereğince, tasfiyesine karar verilmiş bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı … vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Tasfiye ile terkin olunan Tasfiye Halinde … Tic.Ltd. Şti. aleyhinde davacı tarafından İstanbul Anadolu 21.İş Mahkemesinin 2021/451 Esas sayılı dosyası ile hizmet tespiti talebiyle dava açıldığı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde; … sicil nosunda kayıtlı Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’nin 01.08.2001 tarihinde tasfiyesinin sona erdiği ve bu tarihte şirketin sicil kaydının terkin edildiği, tasfiye memurunun ise şirket ortağı … olduğu anlaşılmaktadır. İhyası talep olunan şirketin tasfiyesinin sona erip 01.08.2001 tarihinde tescil edilerek ticaret sicil kaydının terkin edildiği anlaşılmıştır. TTK’nın 547. maddesi, ek tasfiye başlığı altında; “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu  anlaşılırsa, son tasfiye memurları,  yönetim kurulu  üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret  mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” düzenlemesini getirmiştir.İhyanın TTK’nın 547. maddesi uyarınca talep edilmesi halinde, şirketin tasfiye işlemlerini yapmış olan tasfiye memur ya da memurları ile birlikte bağlı bulunulan ticaret sicil müdürlüğünün davalı olarak gösterilmesi gerekmektedir. Başka bir ifadeyle TTK’nın 547. maddesine dayalı ihya davalarında davalı taraf, şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir.Dosya kapsamına göre, davacı tarafından İstanbul Anadolu 21.İş Mahkemesinin 2021/451 Esas sayılı dosyası ile hizmet tespiti talepli dava açıldığı, yargılama sırasında şirketin terkin edildiğinin anlaşılması nedeniyle ihya davasının açılması için davacı tarafa yetki ve süre verildiği, tasfiyenin tamamlanarak şirketin terkin edildiği tarihte hizmet tespiti davasının henüz açılmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacı tarafından tasfiye halindeki şirket aleyhine açıldığı anlaşılan hizmet tespiti talepli davanın derdest olduğu, derdest olan bu davada taraf teşkilinin sağlanarak yargılama yapılmasının sağlanması bakımından, tasfiye halindeki şirketin ihyasını talep etmekte davacının hukuki yararının bulunduğu anlaşıldığından aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Davalı … vekilince hizmet tespiti davasının 5510 sayılı Kanununun 86.maddesine göre 5 yıllık sürede açılması gerektiği, bu sürenin geçirildiği ileri sürülmüş ise de bu husus eldeki ihya davasında değerlendirilebilecek bir husus olmayıp davacı tarafından açılmış ve halen derdest olan hizmet tespiti davasında nazara alınabileceğinden bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Öte yandan, TTK’nın 547.maddesinde düzenlenen ihya davası için herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü sürenin öngörülmediği, tasfiyenin TTK’nın 547.maddesine göre yapılması nedeniyle aynı Kanun’un geçici 7. maddesindeki sürenin uygulanamayacağı anlaşıldığından davalı tasfiye memuru vekilinin bu istinaf sebebi de diğer istinaf sebepleri gibi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince dava dışı şirket hakkında derdest dava dosyasındaki işlemlerle sınırlı olarak ihya kararı verilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı … tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davalı … tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27.10.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.