Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1845 E. 2022/1277 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1845
KARAR NO: 2022/1277
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/06/2022
NUMARASI: 2022/579 D.İş – 2022/577 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati haciz kararına karşı, borçlu tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı, alacaklılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden alacaklılar vekili, talep dilekçesinde özetle; müvekkillerinin borçlu şirketin ortakları olduğunu, şirketin feshi, olmazsa ayrılma akçesinin tahsili istemiyle İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1177 Esas sayılı dosyasında açılan davada, mahkemece 29.06.2022 tarihinde, müvekkillerinin şirket ortaklığından çıkarılmalarına ve 160.902.778,58 TL’nin müvekkillerine ödenmesine karar verildiğini, borçlu şirketin mal varlığını azaltma çabasında olduğuna ilişkin emareler bulunduğunu, alacağın rehinle temin edilmediğini ileri sürerek, alacağın ilamdan kaynaklanması nedeniyle teminatsız olarak, borçlu şirketin alacağa yeter mal varlığının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 30.06.2022 tarihli kararında; talep edilen alacağın % 15’i oranında teminat karşılığında borçlunun, taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmiştir. Bu karara karşı, alacaklılar vekili ve borçlu vekili tarafından ayrı ayrı, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili, itiraz dilekçesinde özetle; asıl davanı TTK’nın 531. maddesi uyarınca anonim şirketin feshi veya ortaklıktan çıkarma istemine ilişkin olduğunu, bu nitelikteki davalarda verilen kararların kesinleşmeden icrai nitelik kazanamayacağını ve ihtiyati haciz talep edilemeyeceğini, kararın kesinleşmeden icraya konulamayacağını, HMK’nın 3502. ve 367/2.maddelerinde kişiler hukukundan kaynaklı ilamların kesinleşmeden icraya konu edilemeyeceklerinin belirlendiğini, şirket ortaklığından çıkarmaya ilişkin ilamın sicil ve kayıtlarda değişiklik yaratması nedeniyle, bu ilamın kesinleşmeden muaccel bir para alacağından söz edilemeyeceğinin birçok Yargıtay kararında kabul edildiğini, müvekkilinin birçok ülkeye ihracat yapan ve bağımsız denetime tabi olan bir şirket olması nedeniyle, mal kaçırmasından söz edilemeyeceğini, asıl davadaki yargılama sırasında birçok kez talep edilen ihtiyati tedbirin mahkemece reddedilerek kesinleştiğini, alacaklının teminat alınmasına itiraz etmesine rağmen, esasen bu tür bir davada hiçbir şekilde ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini belirterek, ihtiyati haczin kaldırılmasını istemiştir. İhtiyati haciz talep eden alacaklılar vekili, itiraz dilekçesinde özetle; alacağın ilama bağlı olması nedeniyle, İİK’nın 259/2.maddesi gereğince teminat alınamayacağını, duruşma tutanağının teminat gerektirmeyecek bir ilam niteliğinde olduğunu belirterek, ihtiyati haciz kararında belirtilen güvence bedelinin kaldırılarak teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini, talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 19.07.2022 tarihli ek kararında; ” Davacı tarafından İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1177 Esas sayılı dava dosyasının 29/06/2022 tarihli duruşma tutanağı gerekçe gösterilmek suretiyle ihtiyati haciz isteminde bulunulmuş, Mahkememizce söz konusu dava dosyasından duruşma tutanağı celp edilmiş ve bunun sonucu olarak da borçlunun menkul, gayrimenkul ve 3. Şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına ve % 15 güvence karşılığında karar verilmiştir. Tarafların mahkememizce verilen ihtiyati haciz kararına vaki itirazları süresinde olduğu görülmekle mürafaalı olarak incelenmesine karar verilmiş, taraflar duruşmaya davet edilmiştir. İİK’nun 259 madde hükmü gereğince ihtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve 3. Şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve HMK’da gösterilen teminatı vermeye mecbur olduğu, ancak alacak bir ilama müstenit ise teminat aranmayacağı, alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenit ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını taktir edeceği düzenlenmiştir. Davacı tarafından ihtiyati haciz istem dayanağı sadece duruşma tutanağına dayandırılmıştır. Bu nedenle henüz karar yazılıp ilam ibraz edilmediğinden, ilam niteliğinde olmadığından teminata lüzum olup olmadığı mahkememizce değerlendirilmiş ve bu nedenle güvence koşulu belirlenmiştir. Bu itibarla davacı vekilinin belirlenen güvenceye karşı yapmış olduğu itiraz yerinde görülmemiştir. İİK’nun 265 madde hükmü gereğince borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haczi tutanağının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. İİK’nun 257. Maddesinde ihtiyati haczin koşulları sayılmıştır. Buna göre ihtiyati haciz isteyebilmek için, alacak muaccel olmalı ve rehinle temin edilmemiş olmalıdır. Aynı Yasa’nın 258. Maddesi uyarınca alacaklının, alacağın varlığı ile haciz sebepleri hakkında mahkemede olumlu şekilde kanaat uyandırması gerekli ve yeterli olup, buradaki ispat asıl davadaki gibi tam bir ispat olmayıp yaklaşık ispattır. Her ne kadar ihtiyati haciz talebine dayanak olarak sunulan kısa karar ilam yada ilam mahiyetinde bir belge değil ise de alacağın varlığını yaklaşık olarak ispat ettiği açık olmakla borçlu vekilinin yaptığı itiraz yerinde görülmediğinden itirazın reddine…” gerekçesiyle borçlu vekilinin ihtiyati hacze yönelik itirazı ile alacaklılar vekilinin teminata yönelik itirazlarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden … Holding AŞ. vekili, istinaf başvuru dilekçesinde ; Alacaklıların İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1177 Esas sayılı dosyasında açtıkları davada, mahkemece 29.06.2022 tarihli duruşmada, ortak … ile …’ün şirket ortaklığından çıkarılmalarına, 160.902.848,95 TL ayrılma akçesinin karar tarihi olan 29.06.2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verildiğini, kararın gerekçe gösterilerek talep edilen ihtiyati haczin mahkemece kabul edildiğini, ihtiyati hacze dayanak ilamın TTK’nın 531. maddesi uyarınca, şirketin feshi veya ortaklıktan çıkarmaya ilişkin olduğunu, bu şekilde inşai nitelikteki davalarda verilen kararların kesinleşmeden icrai nitelik kazanamayacağını, kararın kesinleşmeden icraya konulamayacağını ve muaccel bir alacaktan söz edilemeyeceğini, bu nedenle mahkemece ihtiyati haczin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, sunulan Yargıtay kararlarından anlaşılacağı üzere, muaccel bir alacaktan söz edilemeyeceğini, HMK 350/2.maddesinde “Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez.”, HMK’nin 367/2.maddesinde ise “kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez.” şeklinde düzenlemeler bulunduğundan bu ilamın kesinleşmeden takibe ve ihtiyati hacze konu edilemeyeceğini, ancak mahkemece muaccel bir alacak varmış gibi ihtiyati haciz kararı verilerek, hacze yönelik itirazın reddine karar verildiğini, birçok yüksek mahkeme kararında şahıs hukukuna ilişkin inşaii nitelikteki kararların kesinleşmeden icra edilemeyeceğinin belirlendiğini, buna ilişkin karar örneklerinin itiraz ve istinaf başvurusunda sunulduğunu, verilen ihtiyati haciz kararı bir an olsun uygulansa dahi tamamlayıcı merasimin gerçekleştirilmesinin mümkün olmayacağını, esas takip için başvuruda bulunulduğu takdirde gerekli başvurular yapılarak takibin iptalinin sağlanacağını, müvekkilinin ciddi üretim ve ihracat kapasitesinin bulunduğunu, bağımsız denetime tabi olan ve ticareti aktif olan yürüten müvekkilinin mal varlığını kaçırmasından söz edilemeyeceğini, müvekkilinin mal kaçıracağı iddiasıyla esas mahkemede yapılan ihtiyati tedbir başvurularının reddine karar verilerek kesinleştiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, ilama dayalı ihtiyati haciz kararına yönelik itirazın reddi kararının istinafına ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, borçlular vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Alacaklılar vekilinin 18.07.2022 tarihli dilekçesi ile alacaklı … yönünden 13.07.2022 tarihli vekaletten azli, diğer alacaklı yönünden ise, Avukatlık Kanun ve meslek ilkeleri gereğince vekaletten istifa edildiği belirtilmiş, 19.07.2022 tarihli mürafaa alacaklılar vekilinin yokluğunda yapılmış ve ilk derece mahkemesinin itirazın reddine ilişkin ek kararı istifa eden vekillere tebliğ edilmiştir. Alacaklıların istifa eden vekili, karara yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Mahkemece, harç tamamlanmasına ilişkin muhtıra düzenlenmiş ve yeniden vekile tebliğ edilmiştir. Harcın tamamlanmaması üzerine 18.08.2022 tarihli ek kararla alacaklıların istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin karar verilmiştir. Mahkemece, bu karar 09.09.2022 tarihinde alacaklı …’e tebliğ edilmiştir. Alacaklı …’ün Ankara …Noterliğinin 13.07.2022 tarihli azilnamesi ile ihtiyati haciz talep eden ve itiraz eden vekillerini azletmesi nedeniyle vekalet ilişkisinin sona erdiği anlaşılmıştır. Bu durumda, alacaklı … yönünden azil, diğer alacaklı yönünden ise istifa ve istinaftan vazgeçmeye ilişkin vekalet ilişkisi sona ermiş olup, süresinde istinaf başvuru harcı ve yargılama giderlerinin yatırılmaması nedeniyle, ilk derece mahkemesince 18.08.2022 tarihinde verilen istinaftan vazgeçilmiş sayılmasına ilişkin ek karar nedeniyle, alacaklıların incelenebilecek bir istinaf başvurularının bulunmadığı anlaşılmıştır. Borçlu vekilinin istinaf başvurusu ile sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 02.11.2021 tarih, 2021/5549 -9594 E.K. Sayılı emsal ilamında belirtildiği üzere, taşınmaza ve buna ilişkin ayni haklara, aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar (HUMK.443/4 m.), mahkûmiyete ilişkin ceza ilamlarının tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin kısımları, (5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 4.maddesi), kira tespit ilamları (12.11.1979 tarih 1979/1-3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı), menfi tespit davasına ilişkin ilamlar ( İİK 72. Madde), yabancı mahkeme ilamlarının tenfizi hakkındaki kararlar ( MÖHUK. 41/2 ), Sayıştay Kararları (6085 sayılı Sayıştay Kanunu 53. madde), idare aleyhine açılan haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar (2577 sayılı İYUK28/1) kesinleşmeden takibe konu edilemezler. Takip konusu İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1177 E.- 2022/448 K. sayılı, 29.06.2022 tarihli ilamında, davacıların … ve …, davalının … Holding AŞ olduğu, davada TTK’nın 531. maddesi gereğince anonim şirketin feshi, olmadığı takdirde davacı ortakların çıkma payı alacağının ödenerek şirket ortaklıklarından çıkarılmasına karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 29.06.2022 tarihinde fesih davasının reddine, ortaklıktan çıkma talebinin kabulü ile 160.902.848,95 TL ayrılma akçesinin karar tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak payları oranında davacılara ödenmesine karar verilmiştir. Alacaklılar vekilince, karar tarihi itibariyle, henüz gerekçeli karar yazılmadan kısa kararla birlikte ihtiyati haciz başvurusunda bulunulmuş, mahkemece teminat karşılığı, ihtiyati haczin kabulüne karar verilmiştir. Uyuşmazlık ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve payda mülkiyet değişikliklerine ilişkin ilamların kesinleşmeden icra takibine konulup konulamayacağı hususunda toplanmaktadır. Gerek öğretide gerek Yargıtay uygulamalarında ilamların kesinleşmeden icraya konulması kural, keşinleşmeden icra takibi yapılamaması istisnadır. Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul edilen ticari şirketlere ilişkin ilamların kesinleşmeden takibe konu olmaması gerekçesi olarak HMK’nın 367/2 maddesi uyarınca kişiler hukukuna dayandırılmıştır. Bu uygulamada kişiler hukuku cümlesi geniş yorumlanarak tüzel kişilerin organlarına ilişkin verilen kararlar olup, bu sonucuda geniş yorum yapılarak ulaşılmıştır. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin bazı kararlarında da ticari şirketlere ilişkin ilamlarda sicil değişikliği yaptığı gerekçesiyle kesinleşme aranmıştır. Takibe dayanak ilama konu Türk Ticaret Kanunu’nda sayılan ticaret şirketlerinden anonim şirkettir. Anonim şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay devri sicil kayıtlarında herhangi bir değişiklik yapmamaktadır. Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesi sadece 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesinde aranmıştır. Bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamlarda kesinleşmeye ilişkin kanun hükmü bulunmamaktadır. Yukarıda açıklanan gerekçelerde yer verildiği üzere, davaya konu ilamın kesinleşmeden takibe konulmasında yasaya uymayan bir yön bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından mahkemece ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, borçlu vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 265/son maddeleri uyarınca, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Borçlu tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Borçlu tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 ve 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.12.10.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.