Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1808 E. 2022/1361 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1808
KARAR NO: 2022/1361
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/06/2022
NUMARASI: 2022/81 E. – 2022/438 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun sigortalısı …’na 11.05.2018 tarihinde tespit edilen meslek hastalığına bağlı maluliyeti sebebiyle sürekli iş göremezlik geliri bağlandığını, sigortalıya yapılan ödemelerin tahsili amacıyla Bozüyük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/120 Esas sayılı dosyasında rücuan tazminat davası açıldığını, davalı … Ticaret Limited Şirketinin terkin edilmesi nedeniyle dava dilekçesinin tebliğ edilemediğini ve mahkemece ihya davası açılması için süre verildiğini, şirketin davalı tarafından re’sen terkin edilerek sicil kaydının kapatıldığını ileri sürerek, … Ticaret Limited Şirketinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin TTK’nın geçici 7.maddesi uyarınca, sermayesinin yasal tutarın altında olduğu hususunun belirlenmesinin ardından şirketin re’sen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 07.07.2014 tarihinde sicil kaydının re’sen terkin edildiğini, yasa gereğince terkin kapsamına alınan şirketlerin, bu durumun kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak, buna ilişkin ispat edici belgeleri ticaret sicil müdürlüğüne ibraz etmesi ya da şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde, aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmesi, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde, buna ilişkin yazılı beyanı ticaret sicili müdürlüğüne vermesi gerektiğini, tebligata rağmen belirtilen hususların yerine getirilmemesi nedeniyle şirketin terkin edildiğini, müvekkilinin mahkeme kararı olmaksızın şirketi yeniden tescil edemeyeceğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermemesi nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını, talep edilen dosya ile sınırlı olmak üzere ihya kararı verilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. Maddesinde, ‘Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.’ denilmek sureti ile kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirket ve kooperatiflerin tasfiyesinin TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre yapılacağı belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde ile belirtilen sınırlı hallere münhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Mezkur maddenin 15. fıkrası ile ‘Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.’ düzenlemesi getirilerek hukuki menfaatleri bulunanlar ile alacaklılara şirket ve kooperatifin ihyası için dava açma hakkı tanınmış olup davacı tarafın ihyası talep edilen şirkete karşı açmış olduğu derdest tazminat davasının bulunduğu, böylece şirketin taraf olduğu dava varken ticaret sicil kaydının silinmesinin TTK’nın geçici 7. maddesine aykırı olduğu, bu nedenle zamanaşımı süresinin söz konusu olmadığı ve davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil memurluğu tarafından şirket veya kooperatifin sicil kaydı re’sen terkin edilmekle birlikte bu işlemden önce TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine, sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ve ilan edilmek üzere aynı gün Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü’ne ihtar gönderilmesi gerekmektedir.Somut uyuşmazlıkta şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce 07/07/2014 tarihinde sicilden terkin edildiği ancak şirket temsilcilerine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi, belge, tebligatın dosyaya sunulmadığı, bu nedenle terkin işleminin şekil ve esas açısından hukuka uygun olmadığı kanaatine varılarak davacının mevcut hukuki menfaati de nazara alınmak suretiyle davanın kabulüne, hukuka uygun terkin işlemi yapmayan davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğu anlaşılmakla aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçesiyle davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı iken resen terkin edilen … Ticaret Limited Şirketinin TTK.’nın geçici 7/15. maddesi uyarınca tüzel kişiliğinin Bozüyük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/120 Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına, yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında, müvekkilince verilen cevap dilekçesinin dikkate alınmayarak, şirketin ihyası ile yargılama giderlerinin müvekkilinden tahsiline karar verildiğini, müvekkilince davanın reddinin talep edilmediği sadece davalının yargılama giderlerinden sorumlu olmadığına karar verildiğini, yasal hasım olan müvekkilinin yargılama giderlerinden sorumlu olmadığının bir çok Yüksek yargı kararı ile kabul edildiğini, şirketin 2014 yılında terkin edilmesine karşın, ihyaya esas davanın 2019 yılında açıldığını, bu nedenle terkin tarihinde şirketin taraf olduğu bir davadan söz edilemeyeceğini, terkin edilen şirketin yeniden sicile kayıt edilmesinde müvekkilinin bir tasarrufu bulunmayacağını, müvekkilince yasal sermaye altında bulunan şirketin gerekli tebligatlar yapılarak eksiklilerin tamamlanması ve derdest davaların bildirilmesi için uyarılmasına rağmen, şirket veya yetkililerince bilgi verilmemesi üzerine terkin edildiğini, davacının dava konusu şirket bakımından üçüncü kişi konumunda olduğu da gözetildiğinde ve dava konusu şirketin ticaret sicilinden terkin edilmesi işlemine karşı herhangi bir iddia da bulunulmadığı hâlde mahkemece, müvekkili aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca Ticaret Sicil Müdürlüğünce re’sen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.Somut olayda, davacının ihyası istenen şirket aleyhine açmış olduğu ve halen derdest olan Bozüyük 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/120 Esas sayılı davası bakımından, davanın devamı için gerekli olan taraf teşkilinin sağlanması için şirketin ihyasını talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı müdürlük aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı tarafından Bozüyük 1.Asliye hukuk Mahkemesinde açılan davanın görülüp sonuçlandırılması için ihya davası açılmasında, davacının hukuki yararı mevcut olup ilk derece mahkemesince ihya kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Esasen davalının, davanın esasına ilişkin bir istinaf başvuru nedeni de bulunmamaktadır.Davalı vekilinin yargılama gideri vekalet ücretine yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; somut olayda, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünce TTK’nın geçici 7. maddesi çerçevesinde yapılan terkin işleminin, şirket hakkında derdest bir davanın bulunduğunun gözetilmediği gerekçesiyle usule aykırı olduğu gerekçesiyle ihya kararı verilmiştir. Davalı vekili, aleyhine hüküm verilen davalı Sicil Müdürlüğünün vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiğini ileri sürmüştür. Ancak, yasal hasım konumunda olan davalı Sicil Müdürlüğünün, şirketin terkin işlemlerinin yapıldığı tarihte, şirket hakkındaki derdest davadan haberdar olduğuna ve bu hususta bilgilendirildiğine dair dosyaya bir delil sunulmadığı gibi, terkin işleminin usulsüzlüğüne dair başkaca bir sebep ve delil de ileri sürülmemiştir. Kadı ki terkin tarihinde Bozüyük 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyası bulunmamakta, bu davanın terkin tarihinden sonra açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda yasal hasım konumunda olan ve davanın açılmasına sebebiyet vermediği anlaşılan davalının yargılama giderlerine mahkum edilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davalı vekilinin bu konudaki istinaf başvurusu haklı bulunmuş olup kararın düzeltilmesi gerekmiştir ( Yargıtay 11. HD’nin 2020/2299 Esas, 2020/4113 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu karanının düzeltilmek üzere kaldırılmasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın TTK’nın geçici 7/15. maddesi uyarınca kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı iken sicil kaydı resen terkin edilmiş olan … Ticaret Limited Şirketi’nin sicil kaydının, Bozüyük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/120 Esas sayılı dava dosyasının görülmesi ve infazı işlemleriyle sınırlı olmak üzere ihyasına,2-Kararın Ticaret Siciline tescil ve Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilanına, ilan işlemlerinin davacı tarafından yapılmasına, 3-Şirketin sicil kaydı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca terkin edilmiş olduğundan, tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına, 4-Davacı harçtan muaf olduğundan, harç alınmasına yer olmadığına, 5-Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım konumunda bulunduğundan ve davanın açılmasına sebebiyet verdiği kanıtlanmadığından, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Taraflarca yatırılan gider avanslarından artan kısımların, karar kesinleştiğinde iadesine, 7-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden: a)Davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, b)Davalı tarafça harcanan 220,70 TL istinaf başvuru harcı gideri ile 40,00 TL tebligat ve posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,8-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,9-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 20.10.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.