Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/178 E. 2022/638 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/178
KARAR NO: 2022/638
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/05/2021
NUMARASI: 2020/625 E. – 2021/378 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili adına …, … A.Ş ve S.G.K Başkanlığının hasım gösterilerek Bursa 6. İş Mahkemesinin 2014/83 Esas sayılı dosya ile hizmet tespit davası açıldığını, … Ticaret A.Ş ‘nin ticaret sicilinden resen terkin edildiğinin Yargıtay bozması sonrası öğrenildiğini, açılan davada taraf teşkilinin sağlanması açısından Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 26.02.2020 tarih ve 2019/2642 E. 2020/1688 K sayılı kararı doğrultusunda mahkemece ihya davası için süre verildiğini, şirketin terkin öncesi muamele merkezinin Fatih ilçesi olması nedeniyle mahkemenin yetkili olduğunu, şirketin 31.07.2013 tarihinde resen terkin edildiğini ileri sürerek, şirket kaydının ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı sicil müdürlüğü davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Ankara BAM 21 HD nin 2019/621- 2019/1068 sayılı kararı ve bu kararın onanmasına ilişkin Yargıtay 11. HD nin 2019/5048- 2020/219 sayılı kararı hükme esas alınmıştır. 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4. fıkrasının a bendiyle Ticaret Sicil Müdürlüklerince kapsam dahilindeki şirket ve kooperatiflerin Ticaret Sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi Müdürlüğü’ne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda ilan tarihinden itibaren 30. günün akşamı itibariyle 11/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11. bendi uyarınca ihtara rağmen süresinde işlem yapmayan şirketin ünvanının ticaret sicilinden resen silineceği düzenlenmiş olmasına rağmen; bu prosedüre uymaksızın, şirket yetkilisine ihtar yollanmadan ihyası talep olunan şirketin sicilden terkin edildiği tespit edilmiştir. … Ticaret AŞ nin sicilden terkin edildiği, şirket aleyhine davacı tarafından Bursa 6. İş Mahkemesinin 2020/238 E. Nolu dosyasında dava açıldığı, yargılamanın devam ettiği, davacının ihya davasını yasal süresi içerisinde açtığı, davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, sicilden terkin işleminin usulsüz olduğu, anlaşıldığından davanın kabulüyle, … Ticaret AŞ nin ihyasına karar vermek gerekmiştir. Davalı … Sicil Müdürlüğü’nün usulsüz yaptığı terkin işlemi nedeniyle dava açılmasına sebep olduğu anlaşıldığından, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına.. ” gerekçesiyle davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun … sicil numarasında kayıtlı iken res’en terkin edilen … AŞ’nin terkin kaydının iptali ile Bursa 6.İş Mahkemesinin 2020/238 Esas sayılı dosyası ile münhasır olmak üzere ticaret siciline tescil ve ilanına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava konusu şirketi re’sen terkin etmesine ilişkin işlemlerinin hukuka uygun olduğunu, yasal gerekleri yerine getiren müvekkilinin, yasal hasım olma dışında davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, müvekkilin re’sen terkine ilişkin işlemlerinde hiçbir eksiklik olmadığını, terkin işlemlerine ilişkin TTK’nın geçici 7.maddesi ve buna ilişkin ikincil mevzuata uygun işlem yapıldığını, kanun gereği işlem tesis etmesi zorunlu olan müvekkil aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu; şirket hakkında derdest dava bulunduğunun, ancak müvekkiline bildirilmesi halinde öğrenilebileceğini, tebligat üzerine derdest davası bulunduğu bildirilen şirketlerin terkin edilmediğini, terkin edilen şirketin mahkeme kararı olmaksızın yeniden sicile kayıt edilemeyeceğini, dava konusu şirket hakkında dava bulunduğuna dair sicil kayıtlarına intikal eden hiçbir bildirim bulunmamasına rağmen bu hususun değerlendirilmeden karar verilerek, işlemleri eksiksiz yapan müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece TTK’nın geçici 7. maddesinin 4. fıkrasının dikkate alınmadığını, işlemlerin Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01.07.2020 tarihli ve 2020/1551 E. 2020/3396 Karar sayılı ilamına uygun olduğunu, davacı tarafça, re’sen terkin işleminin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmemişken mahkemece re’sen terkin prosedürünün denetlenmesi ve müvekkil aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinin yerinde olmadığını, davanın re’sen terkin tarihinden sonra 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılması nedeniyle reddi gerektiğini, şirketin 31.07.2013 tarihinde terkin edilmesi ve hizmet tespiti davasının 18.02.2014 tarihinde açılması nedeniyle yargılama giderlerinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin ihya davası açılmasına reden olmadığını, müvekkilinin derdest davayı bilebilecek durumda olmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden resen terkin edilmiş olan şirketin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kabulü ile şirketin ihyasına, yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü müzekkere cevabı ve kayıtlarıyla ihyası istenilen şirketin, 18/02/2015 tarihinde, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicil kaydının resen silindiği anlaşılmaktadır. TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerle sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi ile Ticaret Sicili Müdürlüklerince; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11.02.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, 4/c bendine göre terkin sebepleri bulunan şirketlerin faaliyetlerini devam ettirme isteğinde bulunmaları halinde, münfesih olma nedenini verilen süre içinde ortadan kaldırıp ticaret siciline bildirmelerinin ihtar edileceği, aynı maddenin 11. bendi uyarınca, ihtara rağmen süresinde işlem yapmayan şirketin unvanının ticaret sicilden re’sen silineceği, aynı maddenin 15. bendinde “…ticaret sicilden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirketi veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği,” düzenlemeleri yer almaktadır. İhyası istenen şirketin 31.07.2013 tarihinde resen terkinine karar verilmiştir. Eldeki istinafa konu dava ise 03.11.2020 tarihinde açılmıştır. İlk derece mahkemesince TTK’nın geçici 7/4-a maddesi gereğince sicil müdürlüğünce yapılması gereken tebligat ve ilamların usulüne uygun yapılmadığı belirtilerek davalı yargılama giderlerinden sorumlu tutulmuştur. Ancak dosya kapsamındaki delillerden, mahkemece anılan madde uyarınca şirket veya yetkililerine tebligat gönderilip gönderilmediği, gönderilmiş ise tebligat parçalarının istenilmediği anlaşılmıştır. Davalı, gerekli tebligatların yapıldığını savunmuştur. Dairemizce yapılan istinaf incelemesinde, şirket ve temsilcilerine tebligat yapılıp yapılmadığı, dosya kapsamındaki belgelerden belirlenememiştir. Mahkemece, uyuşmazlığın esasını ilgilendiren tebliğ evraklarının istenmeden davanın esasına ilişkin önemli deliller toplanmadan eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Kabule göre de, dava dilekçesinde davalının terkin işlemlerinde usulsüz işlem yaptığına ilişkin bir iddia ileri sürülmediğine göre Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2020/2299 E., 2020/4113 K. Ve 14.10.2020 tarihli kararında belirtildiği şekilde yargılama giderlerinden kimin sorumlu olduğunun değerlendirilmeden karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, 4-Davalı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 26.05.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.