Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1747 E. 2023/719 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1747
KARAR NO: 2023/719
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26.05.2022
NUMARASI: 2021/917 E. – 2022/529 K.
DAVANIN KONUSU: Şirket Genel Kurul Kararının İptali
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’nun şirketler topluluğunun bağlı topluluğu davalı … AŞ ‘de ve tüm bağlı şirketlerde pay sahibi olduğunu, vefatı üzerine hisselerinin mirasçılarına geçtiğini, 23.03.2021 tarihinde davalı şirketlerin olağan genel kurul toplantılarının yapıldığını, genel kurullarda kanuna, şirket ana sözleşmelerine aykırı kararlar alındığını, müvekkillerinin, … Deposu A.Ş, … Deposu A.Ş, … Deposu A.Ş, … Deposu A.Ş, … Lojistik A.Ş ‘nin genel kurullarına iştiraklerinin engellendiğini, 23.03.2021 tarihinde yapılan genel kurullarının yok hükmünde olduğunu, iptal edilmesi gerektiğini, … Holding A.Ş ortaklarından …’nun hisselerinin kanunen temsil etmemesi gereken kişi tarafından temsil edildiğini, …’nun İstanbul Anadolu 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin ilamı ile vesayet altına alındığını, kendisine yeğeninin vasi olarak atandığını, vasi …’in … Holding A.Ş de hissedar olduğunu, hem de …’nun %30 oranındaki hissesini temsil ettiğini, aynı zamanda … ve …’nun vakfının mütevelli heyetinde olduğunu, vakfın %51 oranındaki hissesini temsil yetkisini elinde bulundurduğunu, menfaat çatışması nedeniyle TMK 426/2 maddesi gereğince kısıtlıya şirketteki ve vakıftaki hisseleri temsil etmek üzere kayyım atanması gerektiğini, kısıtlı ve vasi arasındaki çatışma nedeniyle öncelikle kısıtlının şirketlerdeki hisselerini temsil için tedbiren kayyım atanması talebinde bulunulduğunu, yetkisiz temsilin söz konusu olacağını, bu durumda şirketlerin genel kurulunda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun kabulü gerektiğini, davacı mirasçılarının genel kurullara usulüne uygun davet edilmediğini,oy kullanma, temsil edilme bilgi alma haklarının engellendiğini, TTK 391 maddede batıl işlemlere yer verildiğini, (c) bendinde pay sahiplerinin özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanımını engelleyen, kısıtlayan yada güçleştiren kararların batıl olduğunu, şirketleri yöneten zatın iradesiyle mirasçıların sadece üç şirketin genel kuruluna katıldığını, şirketler topluluğunun kurucusu ve sahibi …’nun varisleri küçük ortaklar topluluğunun en büyük şirketi ve lokomotifi durumunda bulunan … Deposu A.Ş nin ve … Deposu A.Ş nin genel kurul toplantılarına katılmalarını engellemek için hisse devirlerinin yapılmadığını, sadece 1 hisse ile bütün şirketler topluluğuna hakim olan kişinin kısıtlı adına …’na mirasçıları aleyhine mal rejiminin tasfiyesi için dava açtığını belirterek, davalılar, … Holding A.Ş, … Deposu A.Ş, … Deposu A.Ş, … Deposu A.Ş, … San.ve Tic.A.Ş ve … Lojistik A.Ş’nin 23.03.2021 tarihinde yapılan genel kurul toplantılarında alınan tüm kararların kısıtlının aralarında menfaat çatışması olan temsil edilmesi nedeniyle yoklukla malul olduğunun tespitine, … mirasçılarının genel kurullarda TTK 391,432-477 md uyarınca usulüne uygun temsili sağlanmadığından şirketlerin 23.03.2021 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan tüm kararların TTK 391,445-446 md uyarınca yoklukla malul olduğunun tespiti ve iptaline, bu taleplerin kabul edilmemesi halinde 23.03.2021 tarihinde yapılan genel kurullarında , yönetim kurulunun ibrası, yönetim kurulu üyelerine maaş, huzur, prim gibi adlar altında ücret ödemesine ilişkin kararların TTK 445-446 md uyarınca iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … Tic. AŞ vekili, savunmasında özetle; davanın kesin yetkili mahkemede açılmadığını, şirketin ticari merkezinin Bağcılar / İstanbul olduğunu, TTK 445. maddesi gereğince genel kurul kararının iptal davasının şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açılması gerektiğini, müvekkili şirketin 22.03.2021 tarihli genel kurul kararının iptal davasının açılmış olduğunun davacılar vekili tarafından yazılı ve görsel basında duyurulduğunu, bu haber üzerine şirketin,bankalar, eczane ve müşterisi sağlık kuruluşu nezdinde ve ortakları arasında kaygı yarattığını, yayın yasağı konulmasını talep ettiklerini, davacıların teminat göstermesi gerektiğini, her davalı yönünden tefrik kararı verilmesini talep ettiklerini, davalı şirketin toplam 70.000.000,00 tutarındaki 70.000.000 adet payından sadece 118 TL değerindeki 118 payın davacıların miras bırakanı …’na ait olduğunu, …’nun davacılar ile birlikte mirasçı sayısının 32 kişi olduğunu, muristen intikal eden elbirliği mülkiyeti halinde 118 TL değerindeki 118 payın varisler tarafından paylı mülkiyete çevrilmediğini, payın halen murisin üzerinde kayıtlı olduğunu, TMK 701.vd maddeleri uyarınca mirasçıların hep beraber hareket etmedikçe dava açamayacağını, dava açma hakkını ancak hisselerini pay defterine kayıt ettirdikten sonra kazanabileceklerini, davacıların bu konuda yani iştirak halindeki paydaşların tümünün herhangi bir başvuru yapmadığını, davacıların aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığını, kanuni düzenlemelere göre davalı şirkette ortaklık sıfatını kazanmamış olan davacıların şirketin genel kurul toplantılarına çağrılmadıklarından ve ortaklık haklarını kullanamadıklarından bahisle genel kurulun iptali yönünde dava açmalarının iyi niyetli olmadıklarını gösterdiğini, davanın tamamen kötü niyetli, sansasyonel ve toptancı bir anlayışla açılmış olup davalı şirketin ticari itibarını sarsmaya çalıştığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İstanbul Anadolu 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/388 Esas sayılı dosyasında, 22.09.2021 tarihli ara kararı gereğince davalı şirketler hakkında açılan dosyaların tefrikine karar verilmiştir. İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2021/596 ESAS, 2021/668 KARAR ve 23.09.2021 TARİHLİ KARARI ile; yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmiştir.Karar istinaf kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir. İstinaf incelemesine konu karar, yetkili mahkemece verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davacılar, davalı şirketlerin 23.03.2021 tarihinde yapılan genel kurullarında alınan kararların yok hükmünde olduğunu, … Holding A.Ş nin gruba hakim olduğunu davalılar arasında şirketler topluluğu ilişkisi olduğunu, davalı şirketin genel kurul toplantısına usule uygun davet edilmemeleri, oy kullanma ve bilgi edinme haklkarının ihlal edildiğini, mirasçı olarak genel kurula katılma hakları olduğunu, bu hakkın kullanmasının önüne geçilmesi için kasıtlı olarak hisse devirlerinin yapılmadığını iddia etmiştir. Davalı şirketin 70.000.000 TL tutarındaki 70.000.000 aret payından 118 TL değerindeki 118 payının Mütteveffa …’na ait olduğu şirketin genel kurul toplantısı ve hazirun cetvelinden anlaşılmıştır. Davacılar murisleri …’ndan gelen miras hakkına dayanarak işbu davayı açmış oldukları, miras şirketinde davacılardan başka mirasçıların da bulunduğu, mirasçılardan bir kısmının terekedeki mal ve haklara ilişkin olarak yalnızca kendi payı oranında dava açması halinde, böyle bir davanın dinlenemeyeceği, miras şirketinin tamamı yer almadan bir kısım mirasçının iştirak halindeki tereke üzerinde tasarruf ehliyeti bulunmadığı, dava açmanın da bir tasarruf işlemi olduğu, davacıların aktif dava ehliyeti bulunmadığı, diğer mirasçıların davaya muvafakat vermesinin veya miras şirketine temsilci atanmasının sonucu değiştirmeyeceği, davacıların aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesinde belirtilen husumete ilişkin dava şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla; davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince…” gerekçesiyle, HMK’nın 114/1-d ve 115/2. maddeleri gereğince aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mirasçılarının her birinin terekedeki haklarının korunmasını isteyebileceğini, miras ortaklığı devam ederken mirasçıların terekeye ilişkin bir hakla ilgili dava açmalarının hep birlikte hareket etmelerine bağlı olduğunu, kural bu olmakla birlikte kurala bazı durumlarda istisna getirildiğini, örneğin Kadastro Kanunu’nun 29. maddede mirasçıların her birine diğer mirasçıların muvafakatı olmaksızın dava açma ve yürütme hakkı tanındığını, bunun dışında acele hallerde miras ortaklığının menfaatlerini korumak için mirasçılardan birinin bütün mirasçılar adına dava açabileceğinin kabul edildiğini, TMK’nın 640/4. maddesinde mirasçılardan herbirinin terekedeki haklarının korunmasını isteyebileceğinin hüküm altına alındığını, dava açmanın mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere tasarruf işlemi olmayıp usul işlemi olduğunu, müvekkillerinin davalı şirket hissedarlarından …’nun mirasçıları arasında yer aldığını, TTK’nın 445. maddesi gereğince iptal davası açabileceklerini, ayrıca dava dilekçesinde hem butlan hem de iptal talebinde bulunulduğunu, butlan davası açmak için ortak olmanın dahi şart olmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, Anonim Şirket genel kurul kararının, kısıtlının aralarında menfaat çatışması olan vasi tarafından temsil edilmesi ve mirasçıların genel kurulda usulüne uygun temsil edilmedikleri iddası ile TTK’nın 391,432-477 ve 445-446 maddeleri uyarınca yoklukla malul olduğunun tespiti ve iptali, kabul edilmediği takdirde ise genel kurulda alınan yönetim kurulunun ibrası, yönetim kurulu üyelerine maaş, huzur hakkı ve prim gibi adlar altında ücret ödenmesine ilişkin kararların iptali taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle yapılmıştır.Dosya kapsamından, davalı şirketin 118 pay sahibi olan …’nun çocuksuz olarak 14.01.2015 tarihinde vefatı ile geriye mirasçısı eşi … ve kardeşleri ve kardeş çocuklarının ve kardeşlerinin torunlarının mirasçı olarak kaldığı, çok sayıda mirasçısı olduğu, davacılarında tarafların kabulünde olduğu üzere mirasçılarından oldukları, murisin eşi … hakkında 24.02.2015 tarihli dilekçe ile kız kardeşinin oğlu dava dışı …’nin talebi ile İstanbul Anadolu 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/213 Esas, 2015/267 Karar ve 08.04.2015 tarihli karar ile TTK 405. maddesi gereğince vesayet altına alınarak …’in vasi olarak atandığı, yoklukla malul olduğunun tespiti, iptali talep edilen davalı şirketin 2020 yılı hesap yılı Olağan Genel Kurul toplantısının 22.03.2021 tarihinde gerçekleştirildiği, şirket yönetim kurulunun 22.03.2021 tarihinde gerçekleştirilecek genel kurul toplantısında şirketi temsil etmek ve gündemdeki maddelerin karara bağlanması için oy kullanmak, teklifte bulunmak, gerekli belgeleri imzalamak üzere …’in temsilci tayin edildiği, 22.03.2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında 117 pay sahibi olan …’in kendi adına asaleten, 117 pay sahibi olan … adına vesayeten, … pay sahibi olan dava dışı … Tic.A.Ş ile dava dışı 1.748 pay sahibi olan … Holding A.Ş ‘yi temsilen katıldığı, 118 pay sahibi olarak … varislerinin temsil edilmediği, şirketin toplam sermayesinin 70.000.000,00 TL olduğu, genel kurulda gündem gereği 2020 hesap yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporu, bilanço ve kar zarar hesaplarının görüşüldüğü, yönetim kurulu faaliyet raporu, bilanço ve kar zarar hesaplarının oybirliği ile onandığı, yönetim kurulu başkanlığına …’in, yönetim kurulu başkanvekilliğine …’ın seçilmesine, yönetim kurulu başkanı …’in A Grubu imza yetkilisi olmasına ve şirket temsilciliği kararının alındığı, davacılar … ve … vekili tarafından vesayet kararı tesis eden İstanbul Anadolu 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/213 Esas sayılı dosyasına 21.06.2021 tarihli dilekçe ile kısıtlı ve vasi arasında menfaat çatışması bulunduğu gerekçesiyle vasinin görevden alınması, yeni bir vasi tayin edilmesini ve kısıtlıyı şirketteki hisselerinin yönetiminde aile mahkemesi dosyasında temsil etmek üzere tedbiren kayyım atanmasının talep edildiği ve iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.Taraflar arasında murisin hissedarlığı, davacıların mirasçılıkları, vesayet kararı, genel kurul kararı ve alınan kararlar ile genel kurula katılanlar konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, dava konusu genel kurul kararının, temsilci ile vasi arasında menfaat çatışması ve murisin mirasçılarının katılımı sağlanmadan gerçekleştirildiği iddiası nedeniyle yoklukla malul olup olmadığı bu talebin kabul edilmemesi halinde ise iptal şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkindir. Anonim Şirkette genel kurul kararlarının iptali, TTK’nın 445.maddesinde; butlan TTK’nın 447. maddesinde; iptal davası açabilecek kişiler ise ise aynı Kanun’un 446. maddesinde düzenlenmiştir.Hükümsüzlük halleri, yokluk ve butlan olarak iki alt kategoride ele alınabilir. Kavram olarak yokluk, bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen ve kurucu nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir. Bu aykırılık, işlemin unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi yokluk ile sakat hale getirir. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir. Hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü bu durumu açıklayıcı niteliktedir. Yokluk ve butlan arasında sonuçları değil, sebepleri bakımından farklılık bulunmaktadır (Fatih Bilgili, Ertan Demirkapı, Şirketler Hukuku, 2012, 2.Baskı, Ş.190; YHGK’nun 2013/1048 Esas- 2014/430 Karar sayılı kararı). Tüm ilgililer (menfaat sahipleri), herhangi bir süreye tabi olmaksızın yokluk ya da butlanın tespiti davası açabilirler. Burada bahsi geçen ilgililer, başta şirket ortakları ile alacaklılar ve yönetim kurulu üyeleridir. O hâlde davacıların yokluk ve butlan talepleri bakımından davanın esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken aktif husumet nedeniyle davanın asli talep bakımından reddi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davacılar HMK’nın 111. maddesi gereğince terditli dava açmıştır. Davacıların ilk talepleri genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespitine ilişkindir. HMK’nın 111/2. fıkrasında, mahkemece, davacının asıl talebinin esastan reddine karar vermedikçe, feri talebini inceleyemeyeceği ve hükme bağlayamayacağına yer verilmiştir. Yasal düzenleme emredici niteliktedir. Terditli davada, davacılar ilk önce asıl talep hakkında karar verilmesini, feri talebini ise asıl talebinin reddedilmesi ihtimali için yaparlar. Davacının asıl talebinin reddine karar verilmedikçe feri talebi hakkında karar verilemez. Mahkemece, davacıların genel kurul kararının yoklukla malul olduğuna dair asıl talebi hakkında bir değerlendirme yapılmalı, eğer asli talep yerinde görülmezse ancak o zaman iptal talebi bakımından, aktif dava ehliyeti dâhil, değerlendirme yapılmalıdır.Açıklanan bu gerekçeyle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemeseine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacılar tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacılar tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 27.04.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.