Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1725 E. 2022/1437 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1725
KARAR NO: 2022/1437
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/06/2022
NUMARASI: 2019/736 E. – 2022/450 K.
DAVANIN KONUSU: Zayi Belgesi Verilmesi
Zayi belgesi verilmesi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı … Hizmetleri AŞ arasında 14.01.2013 tarihinde düzenlenen saklama sözleşmesi ile müvekkilin saklamakla yükümlü olduğu belgelerin saklanmasının kararlaştırıldığını, sözleşme uyarınca müvekkilinin merkez şube, … AVM şube, … AVM şube, … AVM şube, … AVM şube ve … AVM şubelerine ait 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 yıllarına ait bir kısım belgelerin arşiv firmasına teslim edildiğini, … şirketi tarafından 16.12.2019 tarihinde gönderilen yazıda, Gebze’de bulunan şirkete ait tesiste 11.06.2019 tarihinde çıkan yangında müvekkiline ait belgelerin zayi olduğunun bildirildiğini, 16.12.2019 tarihinde yangından haberdar olunduğunu, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini ileri sürerek, müvekkilinin Merkez şubesi, … AVM şubesi, … AVM şubesi, … AVM şubesi, … AVM şubesi ve … AVM şubelerine ait 2016 ile 2017 yılları slipler, satış faturaları, tediye makbuzları, kasa föyü, gider pusulası, satın alma faturaları, banka fişleri, stok sayım formları, sevk irsaliyeleri, teknik servis formları, tahsilat makbuzları, teknokask müşteri nüshaları ve sair belgelerin zayi olduğunun tespiti ile zayi belgesi verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… TTK’nın 82/7. maddesinde ‘Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir.’ hükmü düzenlenmiştir. Davaya konu yangının 16.12.2019 tarihinde gerçekleşmiş olduğu ve davanın 25.12.2019 tarihinde açılmış olduğu anlaşıldığından davanın hak düşücü sürenin içinde olduğu görülmüştür.TK’nın 82. maddesinde neler için zayi belgesi verilmesi istenebileceği tahdidi olarak gösterilmemiş, bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgelerden söz edilmiştir (Y11HD., 08.12.2014 tarih, 2014/12543-19170 E. K.). Dava konusu edilen davacı şirkete ait 2013-2014-2015 yılları arası satış faturaları; 2013-2014-2015-2016-2017 yılları arası kasa föyü; 2013-2014-2015-2016-2017 yılları arası gider pusulası belgelerinin yangın esnasında zayi olduğu, bahse konu belgelerin Vergi Usul Kanunu ve Türk Ticaret Kanununca düzenlenmesi, kullanılması ve saklanması zorunlu olan belgelerden olduğu, Vergi Usul Kanununa göre 5 yıl Türk Ticaret Kanununa göre 10 yıllık saklama süresinin bulunduğu ve 6102 sayılı TTK’nın 82/7. Maddesinde aranan yasal koşulların oluştuğu anlaşıldığından bu belgeler yönünden zayi belgesi verilmesine karar vermek gerekmiştir. Mahkememizce aldırılan 28/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 14.01.2013 tarihinde imza edilerek yürürlüğe girdiği, 2012 yılına ait belgelerinde dava dışı şirkette o olup olmadığının bilinmediği yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı tarafından zayi belgesi verilmesi talep edilen 2012 yılına ait zayi olduğu iddia edilen belgelerin, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 14.01.2013 tarihinde imza edilerek yürürlüğe girdiği görülmekle 2012 yılına ait belgelerin de dava dışı şirkette bulunduğu yönündeki iddiasının ispat edilemediği anlaşılmıştır. Yine aynı tarihli bilirkişi raporunda, davacının 2016 ila 2019 yıllarında e defter kapsamında olduğundan e -deftere ait bilgilerin Gelirler İdaresinde yer aldığından sunulan listedeki 2016 yılı öncesi döneme ait evrakların incelenmesi gerektiği belirtilmiş, bu nedenle davacı tarafından zayi olduğu iddia edilen belgeler içerisinde satış faturalarından -davacının 2016 ila 2019 yıllarında e defter kapsamında olduğundan e -deftere ait bilgilerin de Gelirler İdaresinde yer aldığından- sunulan listedeki 2016 yılı sonrası evraklar yönünden talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Mahkememizce aldırılan 16.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda, zayi olduğu iddia edilen satın alma faturalarının satın alınan 3. Kişilerden temin edilebileceği, banka sliplerinin muhasebe kayıtlarında yer alabileceği ve ilgili banka tarafından da temin edilebileceği, banka fişleri ve stok sayım formlarının davacı tarafın bilgisayar kayıtlarında yer aldığı sürece yeniden ulaşılabileceği, sevk irsaliyelerinin satıcı/alıcılarda yer aldığı sürece yeniden ulaşılabileceği, teknik servis formlarının, teknokask müşteri nüshalarının davacı tarafın bilgisayar kayıtlarında yer aldığı sürece ve bir nüshasının kendilerinde veya satıcı/alıcılarda yer aldığı sürece yeniden ulaşılabileceği, kargo teslim alındıları ve kargo müşteri teslim formlarının bir nüshasının kendilerinde veya kargo firmalarında yer aldığı sürece yeniden ulaşılabileceği, tediye makbuzunu ödeme yapan tarafın kestiği, mahsup dosyası içeriğinin bilinmediğinden (hangi belge evrak vs) temini hususunun uzmanlık alanı dışında olduğu yönünde görüş bildirildiği, bilirkişi raporunun tespit ve değerlendirilmeler bakımından somut olaya uygun ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, bu hali ile zayi olduğu iddia olunan satın alma faturalarının, banka sliplerinin, banka fişleri ve stok sayım formlarının,sevk irsaliyelerinin, teknik servis formlarının, teknokask müşteri nüshalarının, kargo teslim alındıları ve kargo müşteri teslim formlarının ve tediye makbuzlarının diğer yerlerden temin edilebileceği, yine zayi olduğu iddia olunan mahsup dosyalarının da somutlaştırılmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davacı şirketin bu taleplerinin yerinde olmadığı…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacıya ait 2013-2014-2015 yılları arası satış faturaları, 2013-2014-2015-2016-2017 yılları arası kasa föyü, 2013-2014-2015-2016-2017 yılları arası gider pusulası belgeleri için zayi belgesi verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece hatalı değerlendirmeler içeren bilirkişi raporuna dayanılarak müvekkilin bir kısım taleplerinin reddedildiğini, zayi belgesi verilmesi talep edilen 2012 yılına ait belgelerin dava dışı şirketin arşivinde olduğunun anılan şirketçe ibraz edilen ve müvekkil tarafından sunulan delillerle doğrulandığını, arşiv firmasında olduğunu belirtilen tüm belgelerin yangında zayi olduğunu, bu belgelerin örneklerinin müvekkilinde bulunmadığını ve ilgili belgelerin örneklerinin temininin de mümkün olmadığını; Buna rağmen itiraz edilen bilirkişi raporuna göre, 2012 yılına ilişkin tüm belgeler ve müvekkilince zayi belgesi talep edilen bir kısım diğer belgeler yönünden talebin kısmen reddine karar verildiğini, 2012 yılına ait evraklarının arşiv firmasında olduğunun kanıtlanmadığı yönündeki değerlendirmenin hatalı olduğunu, sözleşme sonrası belgelerin saklanması için arşiv şirketine gönderildiğini, arşiv yetersizliği nedeniyle sözleme öncesi belgelerin de arşiv şirketine tesliminin hayatın olağan akışına uygun olduğunu, sözleşme tarihi ile teslim edilecek belgelerin tarihleri arasında illiyet bağı bulunmadığını, arşiv şirketinin birden fazla saklama deposu bulunduğunu ve sözleşme sonrası eski tarihli belgelerin de dava dışı şirkete teslim edildiğini, müvekkilinin arşiv kapasitesinin dolması nedeniyle önceki yıllara ilişkin belgelerin de depolanmak üzere teslim edildiğini, bilirkişi raporlarında da müvekkili ile arşiv firmasının kayıtlarının bir birini doğruladığının belirlendiğini, bu nedenle mahkemenin 2012 yılına ilişkin belgeler yönünden verilen kısmi red kararının hatalı olduğunu; Mahkemece zayi olan belgeler hakkında kalem kalem açıklamalarda bulunularak bazı belgelerin temininin mümkün olabileceğini yönündeki kararının da hatalı olduğunu, satın alma faturalarının bir inceleme sırasında bu belgelerin üçüncü kişiden temin edilemeyeceğini ve bu belgelerin üçüncü kişilerden temin edilememesi nedeniyle talepte bulunulduğunu; Pos cihazından çıkan sliplerin üzerinden yer alan bilgilerin, kart isminin, kart numarasının vs. bankadan temini mümkün olmadığı gibi, zayi olan evrakların ait olduğu yıllar itibariyle her işlemde şifre zorunlu olmadığından çoğu slip üzerinde sadece imza bulunduğunu, banka fişlerinin ve stok sayım formlarının suretlerinin müvekkil şirket bilgisayar kayıtlarında yer aldığı sürece ulaşılabileceğini ilişkin tespitin hatalı olduğunu, banka fişlerinin bankadan yapılan çek ödemelerini kaydettiği için üzerinde imza ve kimlik bilgisi barındırdığını, stok sayım formlarının depodaki/mağazadaki kalem kalem küçük büyük on binlerce ürünün niteliği ve niceliği hakkında detaylı bilgi içerdiğini ve sayımı bizzat yapan görevlilerin imzasını barındırdığını, fişler ve formlar imza içerdiğinden ve bankaya çeki sunan kişilerin başka türlü ispatı mümkün olmadığından önemli evraklardan olduğunu, sevk irsaliyelerinin satıcı/alıcılarda yer aldığı sürece ulaşılabileceğine ilişkin kabulün hatalı olduğunu, bu belgelerin de temin edilmediği için talepte bulunulduğunu; Teknik servis formlarının ve teknokask müşteri nüshalarının müvekkil şirketin bilgisayar kayıtlarında yer aldığı veya bir nüshaları satıcı/alıcılarda sürece ulaşılabilir olduğu yönünde hatalı tespitte bulunulduğunu, kargo teslim alındıları ve kargo müşteri teslim formlarının bir nüshalarının müvekkil şirketin bilgisayar kayıtlarında yer aldığı veya bir nüshaları satıcı/alıcılarda sürece ulaşılabilir olduğu yönünde hatalı tespitte bulunulduğunu, bu belgelerde imza aslı bulunması nedeniyle önemli olduğunu, tediye makbuzunu ödeme yapan tarafın kestiği belirtilerek başkaca hiçbir gerekçe belirtilmeksizin müvekkilin tediye makbuzu yönünden zayi belgesi verilmesi talebinin reddine karar verildiğini, tediye makbuzunun müvekkil şirketçe yapılan ödemeyi belgelendirdiğinden ödemeyi ispat varakası olduğunu, bir suretinin bulunması halinde zaten zayi talep edilmeyeceğini; Mahsup dosyalarının içeriği bilinmediğinden bu belgeler yönünden zayi belgesi verilmesi talebinin de reddedildiğini, 25.02.2022 tarihli beyan dilekçesi ile mahsup dosyalarının içerisinde ağırlıklı olarak satış faturaları, tahsilat makbuzları, iade faturaları, gider pusulalarının yer aldığı belirtilerek taleplerin somutlaştırıldığını, mahsup dosyalarının içerisinde yer alan satış faturaları, tahsilat mahbuzları, iade faturaları ve gider pusulaları müvekkil şirketin kendi işleyişi nedeniyle aldığı, iade ettiği ürünlerin ve satışını yaptığı, satışını yaptığı ürünlerden iade aldığı, bedelini iade ettiği ürünlere ilişkin bilgilerin yer aldığını; Sonuç olarak hatalı şekilde tanzim edilen bilirkişi raporuna dayanılarak bazı evrakların bilgisayar kayıtlarında bulunabileceğini, bazı evrakların üçüncü kişilerden temininin mümkün olduğunu belirtilmesine ve evrak asıllarında kimlik bilgisi ve imza aslı bulunduğu hususunun atlandığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tam kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 82/7. maddesi gereğince zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçeyle, talebin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 82/1. maddesi gereğince, “Tacir, ticari defterlerini, envanterleri, finansal tablo, bilanço ve faaliyet raporlarını, aldığı mektupları (bir ticari işe ait yazışmaları), gönderdiği mektup suretlerini, kayıtlara esas olan belgeleri, sınıflandırılmış şekilde saklamakla yükümlüdür.” Saklama süresi on yıl olup sürenin başlangıcı da kanunda belirtilmiştir (TTK m.82/5-6). Defter ve belgelerin saklanması yükümü, gerçek kişi tacirlerde ticaretin terk edilmesinden sonra sürdüğü gibi, tacirin ölümü halinde mirasçılar bakımından da devam eder. Mirasın resmi tasfiyesi veya tüzel kişiliğin sona ermesi durumlarında, defter ve belgeler Sulh Hukuk Mahkemesince saklanır (TTK m.82/8). HMK’nın 385. maddesi uyarınca çekişmesiz yargı işlerinde resen araştırma ilkesi hakim olup, ayrıca TTK’nın 82/7. Maddesinde de mahkemenin gerekli gördüğü delillerin toplanmasını resen de emredebileceği hüküm altına alınmıştır. Davacı vekili talep dilekçesi ile 2016-2017 yıllarına ait slipler, satış faturaları, tediye makbuzları, kasa föyü, gider pusulası, satın alma faturaları, banka fişleri, stok sayım formları, sevk irsaliyeleri, teknik servis formları, tahsilat makbuzları, teknokask müşteri nüshaları ve sair belgelerin zayi olduğunu belirterek, zayi belgesi verilmesini talep etmiştir. 19.02.2020 tarihli açıklama dilekçesinde ise, 2012-2014 yıllarına ait fatura ve irsaliyelerinde zayi olduğu belirtilmiştir. Mahkemece de yargılama aşamasında bilirkişi kök ve ek raporları alınmış, alınan bilirkişi rapor içeriklerine göre talep ve dava konusu faturalarla ilgili zayi belgesi isteminin kabulüne, diğer bir kısım dava konusu belgelerin başka kurum veya birimlerden temin edilebilecek nitelikte oldukları anlaşılmakla, bunlar yönünden istemin reddine karar verilmiştir. Mahkemenin zayi belgesi isteminin reddine ilişkin belgelerin, bilirkişiler tarafından başka kurum veya birimlerden temin edilebilecek nitelikte oldukları belirtilmekle, bunlar yönünden davacının zayi belgesi talebinde hukuki yararı bulunmayacaktır. Bu nedenle mahkemece kurulan hüküm isabetlidir. Ancak ilk derece mahkemesi kararında 2013-2015 yılları arası satış faturaları, 2013-2017 yılları arası kasa föyü, 2013-2017 arası gider pusulası belgelerinin zayi olduğuna karar verilmesine rağmen 2012 yılına ilişkin bu belgelerin davacı şirket tarafından 14.01.2013 tarihinde imzalanan saklama sözleşmesi ile dava dışı saklayana teslim edildiğinin kanıtlanmadığı, bu nedenle 2012 yılına ilişkin bu belgeler yönünden talebinin reddine karar verilmiştir. Düzenlenen saklama sözleşmesinde, sözleşme tarihinden sonraki belgelerin saklandığına ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi, işlem süresi dolan belgelerin arşivde saklanması için dava dışı şirkete teslim edildiği anlaşılmaktadır. 2012 yılına ilişkin bu belgelerinde zayi olduğunun kabulü ile iptaline karar verilmesi gerekmektedir. Belirtilen bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı vekilinin diğer istinaf başvuru nedenlerinin reddine, 2012 yılına ait bu belgelere ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle, belirtilen hata yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 2012 yılına ilişkin bir kısım belgeler yönünden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiğinden, HMK’nın 353/1.b.2 hükmü gereğince davcı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Açıklanan nedenlerle HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile davacıya ait 2012- 2013- 2014- 2015 yılları arası satış faturaları; 2012- 2013- 2014- 2015- 2016- 2017 yılları arası kasa föyü; 2012- 2013- 2014- 2015- 2016- 2017 yılları arası gider pusulası belgelerinin zayi olduğunun tespitine ve bu belgeler için zayi belgesi verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, 2-Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, 4-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan bakiyenin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 80,70 TL istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, b-İstinaf aşamasındaki yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.11.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.ç maddesi uyarınca, davanın konusu itibariyle verilen karar kesindir.