Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1721 E. 2022/1357 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1721
KARAR NO: 2022/1357
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2022
NUMARASI: 2022/321 E. – 2022/669 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında satım sözlemesinden kaynaklanan cari hesap borcunun ödememesi üzerine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik davalı itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, savunmasında özetle; davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı gibi alacağı bulunduğunu, davacı şirkete olan borçların düzenli ödendiğini, borca karşılık tarafların mutabakatı ile kıymetli evrak verildiğini ve takibinin haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Yargılamaya konu somut olaya gelince; davalı tarafın tacir tanımına uymadığı, eldeki uyuşmazlığın da yukarıda tanımlanan ‘ticari dava’ nitelik arz etmediği, uyuşmazlığın çözümünde mahkememizin değil Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevi hususunun HMK 114/1-c md de dava şartları arasında düzenlendiği , taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak görevi ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden redde..” gerekçesiyle göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden reddine, Büyükçekmece Asliye Hukuk mahkemesinin görevli olduğuna, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin, davalının tacir sıfatını haiz olmadığı yönündeki değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, …’in, … unvanı altında 04.05.2012 tarihinden beri faaliyet göstererek, organik kimyasalların imalatı ve alım satımını gerçekleştirdiğini, eldeki davanın TTK’nın 4.maddesi gereğince nisbi ticari dava olduğunu, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğunu, davacı şirketin tacir olduğu gibi, davalının da uzun yıllardır ticari faaliyet yürütmesi nedeniyle tacir sayılması gerektiğini, işletmenin ticari işletme niteliğinde olup olmadığının mahkemece araştırılarak değerlendirilmeden karar verildiğini, davalının ticari işletmesinin esnaf işletmesi boyutunu aştığını ve TTK’da düzenlenen ticari işletme tanımına uyduğunu, bu nedenle işletmenin bağlı bulunduğu vergi dairesi ve ticaret sicil müdürlüğüne yazı yazılarak ve bilirkişi incelemesi yapılarak davalının tacir olup olmadığının belirlenmesinden sonra görev hususunda karar verilmesi gerektiğini, ticari işletme ile ilgili diğer davaların ticaret mahkemesinde görüldüğünü, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın görevli asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu sabit olup, uyuşmazlık satım sözleşmesi kapsamında davacı tarafından teslim edilen emtia bedelinin, davalı yanca ödenip ödenmediği ve bakiye borç bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasınında 55.147,48 TL cari hesap alacağının tahsili istemiyle takip başlatmıştır. Ödeme emrinin tebliği üzerine süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu ve süresi içinde eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamında ve UYAP ortamında bulunan belgelerin incelenmesinde; ticaret sicil müdürlüğünce davacının tacir kaydının bulunmadığı bildirilmiştir. Diğer yandan ilk derece mahkemesince vergi dairesine yazılan müzekkere cevaplarından, davalının VUK’nın 177. maddesine belirlenen alış satış tutarlarının birinci sınıf tacir için öngörülen hadlere ulaşmadığı, bu nedenle davalının işletme esasına göre defter tutuğu ve BA-BS formu düzenlemediği belirlenmiştir. TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Aynı Kanun’un 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. TTK’nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilmiş olup, her iki tarafın da “Ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır. Anılan hüküm gereğince satım sözlemesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgi olduğu takdirde ticari dava sayılacaktır. TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. TTK hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK m.11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanlığınca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK m.11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1). İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK m.15/1). İlk derece mahkemesince, yapılan inceleme sonucunda davalının tacir olmadığı belirlenmiştir. TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin, diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari dava hale getirmeyecektir. Davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması gerekir. Bu durumda, nispi ticari davanın söz konusu olabilmesi için her iki tarafın da tacir olması gerektiği açıktır. Somut olayda ise davalının esnaf olduğu dosyada bulunan vergi dairesi ve ticaret sicil müdürlüğü yazılarından anlaşılmaktadır. Davalı tacir olmadığına göre, davanın ticari dava olduğundan söz edilemez. Bu hukuki tespitlere göre, davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine ait olduğundan, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davalıya karşı açılan bir kısım davaların ticaret mahkemelerinde görülmesi, görev yönünden kazanılmış hak oluşturmaz. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir (Emsal bkz. Yargıtay 13 HD, 01/12/2015 tarih, 2015/29568-2015/34977 E.K sayılı ilamı). Belirtilen nedenlerle, davalının yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.20.10.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.