Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1685 E. 2022/1371 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1685
KARAR NO: 2022/1371
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2022
NUMARASI: 2021/415 E. – 2022/304 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın pasif husumet nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın eski malikleri … ve …’in mülkiyetinde bulunan Antalya ili, Kepez ilçesi, … Mahallesi adresinde bulunan … ada … parsel üzerinde müvekkil şirket lehine 13.02.2006 tarihinden 31.01.2016 tarihine kadar geçerli olmak üzere 10 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, intifa bedelinin tamamının peşin olarak ödendiğini, davalının 29.07.2011 tarihinde dava konusu taşınmazı üzerindeki intifa ve ipotek yüküyle satın aldığını, söz konusu satış işlemi ile birlikte davalının intifa sözleşmesinin tarafı olduğunu, müvekkili lehine tanınan intifa hakkının 02.05.2012 tarihinde terkin edildiğini, intifanın kalan süreye isabet eden bedelinin davalı şirket tarafından müvekkiline ödenmediğini, intifa hakkının süresinden önce sonlandırılması nedeniyle davalının kalan süreye isabet eden intifa bedelinin denkleştirici adalet ilkesi kapsamında belirlenecek güncel değerini ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek, şimdilik 625.095,00 TL’nin 02.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının taleplerinin haksız ve kötü niyetli olduğunu,talebin müvekkiline yöneltmesinin hukuken mümkün olmadığından davanın husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında finansal kiralama faaliyetinde bulunduğunu, müvekkilinin davacı ile herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığını, davaya konu taşınmazın bu faaliyet konusu kapsamında üçüncü kişi kiracı … Tic. A.Ş’nin seçimi ve talebi üzerine Beyoğlu … Noterliğinin 19.07.2011 tarih ve … sayılı finansal kiralama sözleşmesi gereğince 29.07.2011 tarihinde müvekkil şirket tarafından dava dışı üçüncü kişiler … ve …’den satın alındığını, anılan gayrimenkul üzerindeki intifa hakkının 13.02.2006-31.01.2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 902.002,50 TL bedel için ve dava dışı eski maliklerin ortağı olduğu … Koll. Şti. ile davacı arasında imzalanan 21.12.2005 tarihli işleticilik anlaşmasındaki şartlarla kurulduğunu, intifa hakkının bayilik sözleşmesi kapsamında kurulduğunu ve Rekabet Kurulu kararı gereğince bu sözleşmelerin süresinin sınırlandırıldığını, 18.09.2005 tarihinden önce yapılan sözleşmelerin beş yıllık süresinin 18.09.2010 tarihinde sona erdiğini, sonraki tarihli sözleşmelerin ise imza tarihinden itibaren beş yılın eklenmesiyle bulunacak tarihte sona ereceğinin düzenlendiğini, bu düzenlemeler kapsamında davacı ile dava dışı … Şti, arasında akdedilen bayilik anlaşmasının 21.12.2010 tarihinde sona erdiğini, buna bağlı olarak aynı tarihte intifa hakkının da sona erdiğini, taşınmazın intifa hakkının sona erdiği tarihten sonra 29.07.2011 tarihinde satın alındığını, müvekkilinin bayilik sözleşmesine taraf olmadığı gibi, ödendiği iddia edilen intifa bedeli de müvekkil şirkete ödenmediğini, intifa hakkı dahil tüm hakların zamanaşımına uğradığını, terkine ilişkin işlemde intifa bedelinin alındığının belirtildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava dışı … ve …’in maliki bulunduğu, Antalya İli, Kepez İlçesi, … parselde kayıtlı taşınmaz üzerine 13/02/2006 tarihinden 31/01/2016 tarihine kadar geçerli olmak üzere 10 yıl süre ile intifa hakkı tesis edildiği, intifa bedelinin ise tapu malikleri … ve …’e davacı tarafından ödendiği, taşınmazın Beyoğlu …Noterliğinin 19/07/2011 tarih ve … sayılı finansal kiralama sözleşmesi gereğince 29/07/2011 tarihinde taşınmaz malikleri … ve …’den davalı tarafından satın alındığı, taşınmaz üzerindeki intifa hakkının da 02/05/2012 tarihinde … yevmiye numaralı işlem ile terkin edildiği, terkin akit tablosunda dosyamız davacısı intifa hakkının tamamından kaynaklanan 625.095,00 TL bedeli aldıklarını beyan ettiği, intifa hakkı bedeli olarak 625.095,00 TL’nın taşınmazın ilk malikleri … ve …’e davacı tarafından ödendiği, taşınmazı sonradan satın alan finansal kiralama şirketine intifa bedeli ödemesi yapılmadığı, bu sebeple davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceği, kaldı ki davacı tarafından da intifa hakkı bedelinin tamamının alındığı belirtilerek intifa hakkı tapudan terkin edildiğinden davacının intifa hakkı bedelini de talep edemeyeceği, öncelikli olarak husumetin değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın pasif husumet nedeniyle reddine ” gerekçesiyle, davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava konusu taşınmaz üzerinde 13.02.2006 tarihinden 31.01.2016 tarihine kadar geçerli olmak üzere on yıl süreli intifa hakkı tesis edilerek, intifa bedelinin peşin olarak ödendiğini, 29.07.2011 tarihinde dava konusu taşınmazın davacı tarafından üzerindeki intifa ve ipoteklerle birlikte satın alınması sonucu davalının intifa sözleşmesinin tarafı olduğunu, taşınmaz davalı şirket mülkiyetinde iken 02.05.2012 tarihinde 625.095,00 TL bedelle intifa hakkının davalı lehine tapudan terkin edilmesine rağmen, intifanın kalan süreye isabet eden bedelinin davalı şirket tarafından müvekkiline ödenmediğini, intifa hakkının süresinden önce sonlandırılması nedeniyle davalının, kalan süreye isabet eden intifa bedeli denkleştirici adalet ilkesi kapsamında belirlenecek güncel değerini ödemesi gerektiğini;Taşınmazın 29.07.20211 tarihinde davalı tarafından satın alınması nedeniyle davanın pasif husumet yönünden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, intifa terkin edilmeden intifa iade bedeli istenemeyeceğinden intifanın devam edeceği kabul edilmesi gerektiğini, bayilik sözleşmesinin sona ermesinin ayni hak niteliğinde olan intifa hakkını sona erdirmeyeceğini, intifanın terkin edildiği sırada müvekkiline herhangi bir bedel ödenmediğini, kaldı ki Yargıtay kararları doğrultusunda bu bedellerin müvekkiline ödendiğinin, davalı tarafından kanıtlanmasının gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, intifa bedelinin bakiye süresine ilişkin bedelin tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın pasif husumet hliyeti yokluğundan reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava dışı … ve …’in maliki olduğu Antalya İli, Kepez İlçesi … parselde kayıtlı taşınmaz üzerine 13.02.2006 tarihinden 31.01.2016 tarihine kadar geçerli olmak üzere on yıl süre ile intifa hakkı tesis edilmiştir. İntifa bedeli tapu malikleri … ve …’e davacı tarafından ödenmiştir. Taşınmazın Beyoğlu … Noterliğinin 19.07.2011 tarih ve … sayılı finansal kiralama sözleşmesi ile 29.07.2011 tarihinde taşınmaz malikleri … ve …’den, üzerindeki intifa hakkıyla birlikte, davalı tarafından satın alınmıştır. İntifa hakkı, başkasına ait bir eşya, hak veya mal varlığı üzerinde belirli bir kişiye tam yararlanma imkanı sağlayan ayni bir haktır. İntifa hakkının kurulması ile üzerinde intifa hakkı bulunan şeyin çıplak mülkiyet hakkı o şeyin sahibinde kalmakla birlikte bu şeyden elde edilecek yararlar intifa hakkı sahibine ait olur. Taşınmaz üzerinde 13.02.2016 tarihinden itibaren on yıl geçerli olmak üzere 902.002,50 TL bedelle davacı ile eski malikler arasında intifa hakkına ilişkin sözleşme ilişkisi kurulduğu ve ayni hakkın tapu siciline tescil edilerek geçerlilik kazandığı anlaşılmıştır. İntifa, taşınmaza bağlı bir hak olup intifa konusu gayrimenkulün sicilin aleniliği ilkesi gereğince davalı tarafından satın alınması ile taşınmazın intifa yükü ile birlikte satın alındığı anlaşılmıştır. Taşınmazın davalı tarafından intifa yükü ile satın alınmış olması nedeniyle, intifanın terkini işlemi, yeni malikin mal varlığı değerinde artış meydana getirecektir. Diğer bir deyişle, intifa hakkının terkini sonucu, tapu maliki olan davalının taşınmazında değer artışı olacağından, davalının bu dava yönünden pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Diğer taraftan, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde, davalının pasif husumet ehliyeti yokluğu gerekçe yapıldıktan sonra, terditli ve birden fazla esasa ilişkin gerekçeler daha yazılarak, sonuçta davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Anayasanın 141,III hükmüne göre, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” HMK’nın 297. maddesinde de mahkeme kararlarında bulunması gereken öğeler açıklanmıştır. Gerekçe, kararının denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Bu anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, yukarıda belirtildiği üzere, birden fazla ve terditli gerekçe yazılmak suretiyle, sonuç olarak davanın pasif husumet yokluğundan reddi yönünde kurulan hükmün, istinaf incelemesine ve denetime elverişli bir hüküm olduğundan da söz edilemez.Açıklanan bu gerekçelerle, kararın istinaf incelemesine uygun bir karar olmadığı kanaatine varıldığından, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf heşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 20.10.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.