Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1642 E. 2022/1130 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1642
KARAR NO: 2022/1130
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07.06.2022 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/55 E.
DAVANIN KONUSU: Şirket Genel Kurul Kararının İptali- İhtiyati tedbir.
Taraflar arasındaki genel kurul kararlarının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında verilen ihtiyati tedbir isteminin reddine dair ara karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili, ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı şirketin pay sahipleri olduğunu, sermayedeki paylarının toplam itibari değerinin 3.852.700,00 TL olduğunu, şirketin toplam sermayesinin ise 37.587.350,00 TL olduğunu, davalı şirketin 2019 ve 2020 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısının 30/12/2021 tarihinde yapıldığını, alınan 3,4,5,6,7,8,9,10 ve 11 numaralı kararlarının batıl olduğunu, iptali gerektiğini, müvekkillerince finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konularla ilgili gündem maddelerinin TTK’nın 420. maddesi uyarınca ertelenmesi talep edilmesine rağmen bu talebin kabul edilmeyerek ertelenmediğini, ancak anılan madde uyarınca azınlığın bu isteminin oylamaya sunulmadan toplantı başkanının kararıyla ertelenmesi gerekirken bunun yapılmayarak talebin reddedilmesinin yasaya aykırı olduğunu, bu usulsüzlüğün yanı sıra toplantıda oy hakkından yoksunluğun da gereği gibi işletilmediğini, yönetim kurulunun … ve … ile pay sahibi olmayan …’den teşkil ettiğini, pay sahibi iki yönetim kurulu üyesi oy kullanmamakla birlikte …’in genel kuruldan kısa bir süre önce kendisine pay devri yapılan kardeşi …’in oy kullandığını, 9. madde ile de yönetim kurulu üyelerine işlem izni verildiğini, ancak bu maddenin oylanması sırasında TTK’nın 436. maddesine aykırı davranılarak oy hakkından yoksunluğun hiç işletilmediğini, oy hakkının kullanılmasına ilişkin sınırlamaları dolanmak için pay senetlerinin devrinin yapıldığını, oysa ki inançlı devirler ve muvazaalı işlemler yoluyla sağlanan oyların ibra kararında kullanılamayacağını, bu nedenle …’in yönetim kurulu ibrasında ve yönetim kuruluna işlem izni verilmesi sırasında oy hakkından yoksun olması gerekirken oy kullanmasının yasaya aykırı olduğunu, gündemin 11. maddesiyle şirket sermayesinin 100.000.000,00 TL’ye yükseltilmesine ve arttırılan miktarın neredeyse yarısı kadar olan 29.826.610,84 TL’nin çoğunluk pay sahiplerinin şirketten olan alacaklarının karşılığı olarak gösterildiğini, oysaki çoğunluk pay sahiplerinin şirketten bu derece yüklü alacak sahibi olmasının 2020 bilançosuyla örtüşmediğini, 2021 yılı raporunun henüz müvekkilleriyle paylaşılmamakla birlikte bu alacak miktarının fiktif bir rakam olduğunu, gerçek bir alacağa karşılık gelmediğini, alınan arttırım kararının sermayenin korunması ilkesine aykırı olduğunu, davalı şirketin gerçek finansal durumunun bilinmediğini, bu konuda bilgi verilmediğini, sermaye arttırımının davacıları zor durumda bırakacak şartlarda yapıldığını, sermaye arttırımına katılım için 24/01/2022 tarihine kadar süre verildiğini, ancak davacılardan …’in vesayet altında olduğunu, bu davacının sermaye arttırımına katılabilmesi için gerekli olan mahkemeden yasal izinlerin alınması ve benzeri işlemler için verilen sürelerin oldukça kısıtlı olduğunu, bu şekilde dürüstlük kuralına aykırı davranıldığını, davacıların azınlık haklarını kullanmalarını engellemeye yönelik çabaların bulunduğunu, %10,25’lik pay oranına sahip davacıların azınlık haklarını kullanmalarının bu paya sahip olmaya devam etmelerine bağlı olduğunu, ancak davacıları zora sokacak zamanda ve şartlarda yapılan sermaye arttırımı ile davacıların bu haklarının da kullanılmasının önüne geçilmeye çalışıldığını, ayrıca TTK’nın 461. maddesine göre her pay sahibinin yeni çıkarılan payları, mevcut paylarının sermayeye oranına göre alma hakkına sahip olduklarını, ancak arttırılan sermaye tutarı olan 62.412.650,40 TL’nin 29.826.610,84 TL’sinin çoğunluk pay sahiplerinin şirketten olan nakit alacaklarına sayılmasına karar verilmesi nedeniyle davacıların rüçhan haklarının sınırlandığını, geriye kalan miktarın da 8.146.509,40 TL’lik kısma hasredildiğini, rüçhan haklarının kısıtlanmasına ilişkin kararın yasaya aykırı olduğunu, sermaye arttırımı ve rüçhan hakkı kısıtlamasına yönelik kararların davacılara karşı baskı unsuru olarak kullanıldığını, davalı şirket yönetim kurulunun davacılara 24/02/2022 tarihine kadar sermaye arttırımına katılım göstermelerini ihtar ettiğini, davacıların buna katılım gösterememeleri halinde ciddi zarara uğrayacaklarını ileri sürerek 30/12/2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan 3,4,5,6,7,8,9,10 ve 11 numaralı kararların batıl olduğunun tespitine, aksi kanaat halinde iptallerine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ayrıca TTK’nın 449. madde şartlarının gerçekleştiğini belirterek, telafisi güç zararların doğmaması için genel kurulun 3,4,5,6,7,8,9,10 ve 11 numaralı kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; genel kurulda alınan kararların şirketin lehine olup azınlık haklarını hiçbir şekilde ihlal etme amacı ihtiva etmediğini, Bakanlık temsilcisinin dahi 3,4,5,6. maddeler bakımından erteleme yapılabileceği görüşünde ise de tüm maddeler bakımından erteleme yapılması gerektiği yönünde bir görüş belirtmediğini, azınlık paylara sahip davacı taraf tüm maddeleri kapsayan bir erteleme talebinde bulunduğu için toplantıya devam edildiğini, sermaye arttırımının ekonomik gücü arttırmak için bir ihtiyaç olduğunu, her ortağın hissesi oranında rüçhan hakkını kullanabilmesi için iştirak taahhütnamelerinin iadeli taahhütlü olarak adreslerine gönderildiğini, verilen süreler beklenerek rüçhan haklarını kullanma haklarının sağlandığını, verilen süreler içerisinde söz konusu ortakların rüçhan haklarını kullanıp kullanmayacakları yönünde bir beyanda bulunamadıklarını, alınan kararların usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 07/06/2022 tarihli ara kararıyla; davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin yazılı beyanlarının alındığı, davaya konu olan ve davalı şirketin 30/12/2021 tarihli genel kurulu toplantısında alınan kararların batıl olduğu hususunun yargılamaya muhtaç olduğu, bu aşamada sunulan deliller kapsamında kararların yürütülmesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin güçleşeceği ya da imkansız hale geleceği noktasında kanaat oluşmadığı, tedbir şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacılar vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 30/12/2021 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında sermayenin %10,25’ine sahip olan davacı müvekkillerince finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konularla ilgili gündem maddelerinin görüşülmesinin TTK’nın 420. maddesi uyarınca ertelenmesi talep edilmesine rağmen bu talebin kabul edilmediğini, ancak anılan madde uyarınca azınlığın bu isteminin oylamaya sunulmadan toplantı başkanının kararıyla ertelenmesi gerektiğini, TTK’nın 449. maddesi uyarınca genel kurul kararlarının yürütülmesinin durdurulması talebinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, telafisi güç ve imkansız zararların doğabileceğini, tedbir şartlarının somut olayda oluştuğunu, tedbir talebinin reddi ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, ara kararın kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 30/12/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 3,4,5,6,7,8,9,10 ve 11 numaralı kararların TTK’nın 445 ve devamı maddeleri uyarınca iptali istemine; istinaf başvurusu ise TTK’nın 449. maddesi gereğince, dava konusu genel kurul kararlarının yürütülmesinin dava sonuna kadar durdurulması talebin reddine dair verilen ara karara ilişkindir. İlk derece mahkemesince 07/06/2022 tarihli ara karar ile dava konusu genel kurul kararlarının yürütülmesinin durdurulmasına dair tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru sebepleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince, TTK’nın 449. maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerine görüşlerini bildirmek üzere tebligat çıkarıldığı, yönetim kurulu üyelerinden …’in beyanda bulunduğu görülmüştür. TTK’nın 449. maddesine göre genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemenin bu konudaki takdir hakkının nasıl kullanacağı konusunda, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde yer verilen ihtiyati tedbirlere ilişkin hükümlerinden yararlanılmalıdır. HMK’nın 389. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” hükmünü, aynı Kanun’un 390/3.maddesi ise “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Buna göre genel kurul kararlarının iptali davalarında TTK’nın 445. maddesi gereğince, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da yaklaşık olarak ispat edilmesi gerekmektedir. Dava dilekçesinde, 30/12/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali ile bu kararların icrasının geri bırakılması talep edilmiş, bu taleplere ilişkin iddialar ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesi tarafından somut olayda ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Dosya içerisindeki 30/12/2021 tarihli genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde; gündemin 3. maddesinin azınlık pay sahibi davacıların TTK’nın 420. maddesi uyarınca yaptıkları erteleme talebine, 4. maddesinin finansal tabloların müzakeresine, 5. maddesinin yönetim kurulu üyelerinin ibrasına, 6. maddesinin finansal tabloda yer alan 2019, 2020 yılı zararlarına, 7. maddesinin yönetim kurulu üye seçimine, 8. maddesinin yönetim kurulu üyelerine 2021 yılı için ücret ödenmemesine, 9. maddesinin yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395/1 ve 396. maddeleri uyarınca işlem yapma izni verilmesine, 10. maddesinin şirketin sermayesinin 37.587.350,00 TL’den 100.000.000,00 TL’ye yükseltilmesine, arttırılan miktar olan 62.412.650,00 TL’nin 29.826.610,84 TL’lik kısmının çoğunluk pay sahiplerinin şirketten olan nakit alacaklarına sayılmasına, 32.586.039,16 TL’lik kısmının nakit olarak ortaklardan karşılanmasına, 11. maddesinin ortaklardan karşılanacak 32.586.039,16 TL sermayenin %25’ine denk gelen 8.146.509,40 TL’den doğan rüçhan haklarının kullandırılmasına ilişkin olduğu ve oy çokluğu ile karar verildiği, davacıların genel kurulun belirtilen 3,4,5,6,7,8,9,10 ve 11 numaralı kararlarına ret oyu vererek muhalefet şerhi koydukları anlaşılmaktadır. TTK’nın 420. maddesine göre finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların sermayenin onda birine, halka açık şirketlerde yirmide birine sahip pay sahiplerinin istemi üzerine genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın toplantı başkanının kararıyla bir ay sonraya bırakılır. Somut olayda davacıların, toplamda sermayenin onda birini temsil ettikleri, genel kurul toplantısında erteleme talep ettikleri, ancak toplantı başkanınca bu talebin gündemin 3. maddesinde belirtilen gerekçe ile reddine karar verildiği nazara alındığında, somut olayda davacıların TTK’nın 449. maddesi uyarınca icranın geri bırakılması kararı verilmesi yönünden yaklaşık ispat şartını sağladıkları anlaşılmış olup, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 353.1.b.2 v 391/3 maddeleri uyarınca davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılarak, davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin Dairemizce kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 ve 391/3 maddeleri uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu 07/06/2022 tarihli ara kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir talebi hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin HMK’nın 389 ve TTK’nın 449. maddeleri uyarınca kabulü ile davalı şirketin 30/12/2021 tarihli genel kurul toplantısında 3,4,5,6,7,8,9,10,11 numaralı gündem maddeleriyle alınan kararların yürütülmesinin iş bu dava sonuna kadar geri bırakılmasına, 2- HMK’nın 392. maddesi uyarınca, davacıların şirkette hissedar oluşları, genel kurul toplantı tutanağı içeriği ve TTK’nın 420. maddesi düzenlemesi dikkate alınarak, takdiren teminat alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden;a-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 162,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına, b-Davacılar vekili tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, c-Davacılar vekili tarafından istinaf yargılaması sırasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 15.09.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.