Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1598 E. 2022/1135 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1598
KARAR NO: 2022/1135
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 05/02/2019 tarihli Ek Karar
NUMARASI: 2018/7662 D.İş. 2018/7501 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati haciz kararına yönelik olarak karşı taraf/borçlu … tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı, borçlu … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden vekili, talep dilekçesinde özetle; borçlu tarafından 08/06/2016 düzenleme tarihli, 15/10/2018 vade tarihli ve 500.000,00 TL bedelli bir adet bononun müvekkiline verildiğini, ancak bononun vadesinde ödenmediğini, bu nedenle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu ile yapılan görüşmelerin sonuç vermediğini, borcun ödenmediğini, borçluların mal kaçırma yönünde girişimlerde bulunduğuna ilişkin duyumlar aldıklarını ileri sürerek, ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 19/10/2018 tarihli kararıyla; talep edilen alacak miktarının varlığı ve alacağın vadesinin geldiğinin anlaşıldığı, alacak için verilmiş rehinin de bulunmadığı, İİK’nın 257. maddesindeki şartların gerçekleştiği gerekçesiyle, borca yetecek miktarla sınırlı olmak üzere, borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının %15 oranındaki teminat karşılığında ihtiyaten haczine karar verilmiştir. Bu karara karşı, borçlu … vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca süresinde itiraz edilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlu … vekili, itiraz dilekçesinde özetle; talep konusu bonoda tanzim yerinin ”Anta ya” olarak belirtildiğini, tam bir yerleşim birimi belirtmediğinden senedin kambiyo senedi vasfı taşımadığını, müvekkilince alacaklıya verilmiş bir bono bulunmadığını, müvekkilince faktoring sözleşmesi imzalandığını ancak senet imzalama iradesi olmadığını, zira karşı tarafın sözleşmeyi imzalatırken müvekkilini hataya düşürerek senet imzalattığını, müvekkilinin diğer borçlu şirketteki hissesini 04/10/2016 tarihinde devrettiğini, iradesinin de yetkili olduğu dönemde faktoring sözleşmesi imzalayıp bu dönem için borç altına girmek olduğunu, faktoring şirketlerinin, şirketlerin yetkilileri değiştiğinde yeni yetkili ile yeniden sözleşme yapmalarının gerekli olduğunu, somut olayda da bu şekilde yeni sözleşme imzalandığından karşı tarafın dayandığı ve müvekkilince imzalanmış olan faktoring sözleşmesinin hükmü kalmadığını, kefaletin belirli veya belirlenebilir bir borç için verilebileceğini, bu nedenle hissesini devrettiği tarihten sonra, yeni şirket yetkilisinin girdiği borçtan müvekkilinin sorumlu olmadığını, ayrıca eş rızası arandığından kefaletin bu açıdan da geçerli olmadığını, talep konusu senedin müvekkilince verildiğini kabul etmemekle birlikte bu senedin teminat senedi olduğunu, bu nedenle alacağın gerçekten var olup olmadığının kanıtlanması gerektiğini beyanla, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İhtiyati haciz talep eden/alacaklı vekili, itiraza karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle; talep konusu bononun düzenleme yerinin ”Antalya” olduğunun açıkça anlaşıldığını, senedin kambiyo senedi vasfı taşıdığını, bononun vadesinde ve tutarında ödenmediğini, itiraz sebeplerinin yerinde olmadığını ileri sürerek, itirazın reddini istemiştir. İhtiyati hacze itirazın mahkemece 05/02/2019 tarihli duruşmada değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 05/02/2019 tarihli ek kararıyla; borçlunun senetteki tanzim yerinin belli olmadığı iddiasının yerinde olmadığı, senetteki tanzim yerinin ”Antalya” olduğu, itiraz eden borçlu …’ın da senette avalist olduğunun açıkça yer aldığı, ihtiyati hacze itiraz sebeplerinin İİK’nın 265. maddesinde belirtildiğini, borçlu …’ın ileri sürdüğü senedin teminat senedi olduğu, eş rızasının aranmadığı, senet imzalama iradesinin olmadığı yönündeki itirazlarının yasada belirtilen itiraz sebeplerinden olmadığı, bu itirazların açılacak menfi tespit davasında incelenebilecek nitelikte olduğu gerekçesiyle, itirazın reddine karar verilmiştir.Bu ek karara karşı, borçlu … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Borçlu … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; talep konusu bonoda tanzim yerinin ”Anta ya” olarak belirtildiğini, tam bir yerleşim birimi belirtmediğinden senedin kambiyo senedi vasfı taşımadığını, müvekkilince alacaklıya verilmiş bir bono bulunmadığını, müvekkilince faktoring sözleşmesi imzaladığını ancak senet imzalama iradesi olmadığını, zira karşı tarafın sözleşmeyi imzalatırken müvekkilini hataya düşürerek senet imzalattığını, müvekkilinin diğer borçlu şirketteki hissesini 04/10/2016 tarihinde devrettiğini, iradesinin de yetkili olduğu dönemde faktoring sözleşmesi imzalayıp bu dönem için borç altına girmek olduğunu, faktoring şirketlerinin, şirketlerin yetkilileri değiştiğinde yeni yetkili ile yeniden sözleşme yapmalarının gerekli olduğunu, somut olayda da bu şekilde yeni sözleşme imzalandığından karşı tarafın dayandığı ve müvekkilince imzalanmış olan faktoring sözleşmesinin hükmü kalmadığını, kefaletin belirli veya belirlenebilir bir borç için verilebileceğini, bu nedenle hissesini devrettiği tarihten sonra, yeni şirket yetkilisinin girdiği borçtan müvekkilinin sorumlu olmadığını, ayrıca eş rızası arandığından kefaletin bu açıdan da geçerli olmadığını, talep konusu senedin müvekkilince verildiğini kabul etmemekle birlikte bu senedin teminat senedi olduğunu, bu nedenle alacağın gerçekten var olup olmadığının kanıtlanması gerektiğini, ihtiyati haciz kararı verilmesi şartlarının oluşmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin kabulü kararına yönelik yapılan itirazın reddine dair ek kararının kaldırılarak itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 257 ve devamı hükümleri uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkin olup; uyuşmazlık, somut olayda ihtiyati haciz kararı verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesince verilen ihtiyati haciz talebinin kabulü kararına karşı, borçlu … vekilince yapılan itirazın reddine dair verilen ek karara karşı, borçlu … vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; İhtiyati haciz talep eden alacaklının 08/06/2016 düzenleme ve 15/10/20218 vade tarihli, 500.000,00 TL bedelli, düzenleyeni borçlu/karşı taraf … Tic. Ltd. Şti., … A.Ş. olan, itiraz eden borçlu …’ın ise müteselsil borçlu (aval veren) olarak imzaladığı bonodan kaynaklanan alacak nedeniyle ihtiyati haciz isteminde bulunduğu, ayrıca borçlu şirket ile imzalanan bir adet faktoring sözleşmesinin dosyaya sunulduğu, mahkemece ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verildiği, bu karara borçlu … vekilince yapılan itirazın reddine karar verilmesi üzerine bu karara karşı istinaf isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır. İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için mahkeme kararıyla borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme İİK’nın 257 ila 268. maddesinde yer almaktadır. İhtiyati haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup maddede hem vadesi gelen hem de henüz vadesi gelmemiş para alacakları için ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Bunlar muaccel alacaklarda alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacağın rehinle temin edilmemiş olmasıdır. Müeccel alacaklarda ise kural ihtiyati haciz istenemeyeceği ise de borçlunun belli bir adresinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu amaçla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa vadesi gelmemiş alacaklarda da ihtiyati haciz kararı verilebilir. Sözü edilen maddede bunun dışında herhangi bir koşul öngörülmemiştir. Öte yandan, İİK’nın 258. maddesi “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur” hükmünü içermekte olup ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı hakkında kanaat verilmesi yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığını gösteren delillerin sunulması aranmaktadır. Yine İİK m. 265/1 hükmü uyarınca, borçlu, kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.Yukarıda anılan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesinde; ihtiyati haciz talep eden alacaklının 08/06/2016 düzenleme ve 15/10/20218 vade tarihli, 500.000,00 TL bedelli, düzenleyeni borçlu/karşı taraf … Tic. Ltd. Şti., lehtarı … A.Ş. olan bonodan kaynaklanan alacak nedeniyle ihtiyati haciz isteminde bulunduğu, somut olayda ihtiyati hacze konu kambiyo senedinin bononun tüm unsurlarını taşıdığı, ihtiyati haciz talebinde bulunan … A.Ş.’nin lehtar olduğu, düzenleme yerinin ”Antalya” olarak belirtildiği, aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen borçlulardan …’ın bonoda müteselsil borçlu (aval veren) olarak yer aldığı anlaşılmaktadır. Avalistin sorumluluğu keşideci gibi olmakla bono üzerindeki borçtan keşideci gibi sorumludur. Her ne kadar borçlu … senedi imzalama iradesi olmadığını, eş rızasının gerekli olduğunu, senedin teminat senedi olduğunu itiraz ve istinaf nedeni olarak ileri sürmüş ise de bu hususlar İİK’nın 265. maddesinde sayılan sınırlı itiraz nedenleri kapsamında olmayıp, açılacak bir menfi tespit davasında tartışılabilecek hususlardır. Diğer yandan, İİK’nın 258.maddesinde; ihtiyati hacze 50. maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verileceği belirtilmiş, aynı Kanunun 50. maddesinde ise ihtiyati hacizde yetkili mahkemenin belirlenmesi hususunda HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmuştur. Bu durumda, bonodan kaynaklanan borcun alacaklısı borçlunun yerleşim yerinde, birden fazla borçlu bulunması halinde borçlulardan birinin yerleşim yerinde ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir Ancak bu halde mahkemenin yetkisi kesin yetki olmayıp yetki itirazı bir ilk itiraz olarak ileri sürülmelidir. Somut olayda, borçlu … vekilince ihtiyati hacze karşı itiraz edilirken yetki itirazında bulunulmadığı, mahkemenin yetkisinin kesinleştiği anlaşılmıştır. Kaldı ki HMK’nın 357/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar da dinlenemez. Bu sebeplerle borçlu … vekilinin yetkiye ilişkin istinaf sebepleri de yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle; ihtiyati haczin niteliği, senedin bononun tüm unsurlarını taşıdığı ve vadesinin geldiği, yasal koşulları taşıyan bir bono nedeniyle düzenleyene ve aval verene karşı ihtiyati haciz istenebilmesi için bononun vadesinin gelmesinin gerekli ve yeterli olduğu, bu aşamada ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat olgusunun gerçekleştiği dikkate alınarak, ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz kararına itirazın reddine dair verilen 05/02/2019 tarihli ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, aleyhine ihtiyati haciz istenilen borçlu … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Borçlu … tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-İtiraz eden borçlu tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.15.09.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.