Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1549 E. 2022/1493 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1549
KARAR NO: 2022/1493
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03.02.2021
NUMARASI: 2016/391 Esas – 2021/114 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 01/04/2016
BİRLEŞEN (İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/404 Esas )
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 01/04/2016
BİRLEŞEN ( İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/384 Esas )
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Taraflar arasındaki genel kurul kararının butlanla malul olduğunun tespiti, aksi halde iptallerine karar verilmesi istemli açılan davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen karara karşı, birleşen davada davacı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; asıl ve birleşen davaların davacıları davalı… A.Ş.’nde pay sahibi olduklarını; 02.03.2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının, toplanma prosedürü bakımından hukuka aykırı olduğu gibi, (3) numaralı maddesi altında alınan tüm kararların kanuna, usule, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu; (3) numaralı maddede» şirketin ödenmiş sermayesinin 17.562.500 TL’den 240.900.00 TL’ye yükseltilmesine, artırılan 223.337.500 TL’lik sermayenin 116.169.742,10 TL’lik kısmının iç kaynaklanılan karşılanmasına ve ortaklara %661,464723701 oranında bedelsiz pay verilmesine nakit artırılan 107.167,757,90 TL’lik kısım için ortaklara %610,20778742 oranında yeni pay alma haklarının itibari değer üzerinden kullandırılmasına, yeni pay alma hakkının kullanımı için 15 günlük süre verilmesine, 15 günlük süre sonunda kullanılmayan yeni pay alma haklan olduğu takdirde bunların öncelikle İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/690 D. İş sayılı bilirkişi heyeti raporu ile tespit edilmiş alacaklılar olmak üzere üçüncü kişilere teklif edilmesine, kullanılmayan yeni pay alma tutan kadar TTK md.343’e göre değer biçilen alacağın sermayeye ilave edilmesine ve buna göre esas sözleşme değişikliği için T C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünden tekrar onay alınmasına …, …, …, …’nın 551.258.801 adet ret oyuna karşılık 1.179.060.957 adet olumlu oy ile oyçokluğu ile karar verildiğini; 02.03.2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı için ptiy sahiplerine gönderilen 15.02.2016 tarihli toplantı davetinde TTK md.437/l’de sayılan belgelerin şirket merkezinde incelemeye açıldığı şeklinde bir ibarenin bulunmadığını, sermaye artınmı gibi şirketin temel ynpısını değiştiren bir esas sözleşme değişikliği öncesi kanunda belirtilen belgelerin pay sahiplerine gosteriimemesinin usul, kanun ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, 02.03.2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında (3) numaralı gündem maddesi altında alınan tüm kararların öncelikle bu sebeple iptali ve hükümsüzlüklerinin tespitinin gerektiğini; TTK md.462/2 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği md.73/2 uyarınca iç kaynaklardan sermaye artırımında altı ayı aşmamış bir bilançonun gereklüiğinin vurgulandığım, 02.03.2016 tarilıli olağanüstü genel kurul toplantısında iç kaynaklardan sermaye artırımı için altı aydan fazla süreli, güncel olmayan bir büanço kullanılmak suretiyle mevzuata aykırı hareket edildiği ve bu durumun iptal sebebi teşkil ettiğini; sermayenin nakit artırılan kısmına ilişkin yeni pay alma haklan kullanılmazsa bu hakkın alacaklılara teklif edilmesinin “ayni artınm” teşkil edeceğini ve ayni sermayeye ilişkin hükümlerin dol anılması niteliği taşıdığını; önce nakdi artırım kararı alınıp sonra nakdi artınma konu meblağın pay sahiplerince taahhüt edilmeyen kısmı için ayni artırım kararı alınamayacağım; İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/690 D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunun hukuka aykırı olduğunu, şirketin borçlusu olduğu bir alacağa alacaklının yerine geçerek ayni sermaye olarak konulabileceği düşüncesi ile değer biçtiremeyeceğini, aynca söz konusu bilirkişi raporunda TTK md-343’te sayılan hiçbir hususun incelenmediğini, … Yapı Holding A.Ş. ile … A.Ş.’nin …’den olan alacaklannın … belgelerinde görüldüğünün ifade edilmekle yetinildiğini; adı geçen iki şirketin vadesi gelmemiş alacaklarının sermaye olarak konulmasının TTK md.342/1 uyannea mümkün olmadığım, 28.01.2016 tarihli KAP açıklamasında adı geçen iki şirketin alacaklannın ilk taksit ödemesi 01.03.2019’dan başlamak üzere aylık olarak tahsil edilmesine ve bu alacakların uzun vadeli alacak olarak takip edilmesine karar verildiğinin belirtildiğini; 2019’a kadar ödenmesi gerekmeyen ve takside bağlanmış alacakların …’ne sermaye olarak konulmak istenmesinin şirketin mali yapısını iyileştirmek amacı taşımadığım fakat davacı ortakların pay oranlarının düşürülmesi niyetiyle hareket edildiğini, sermaye artırımı kararının hukuken korunan bir sebebe dayanmadığını; ileri sürerek, davalı …’nin 02.03.2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında (3) numaralı gündem maddesi altında alınan tüm kararların iptallerine ve geçersizliklerinin (butlanının) tespitine hükmedilmesini talep etmişlerdir.Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; şirket borçlarına vergi mevzuatı gereği faiz yürütülmesi nedeniyle giderek artan faiz yükü ile kaışı karşıya kalındığını; borçların tasfiyesi için muhtelif varlık satışları ile nakit girişi sağlanmaya çalışılsa da yeterli kaynak temin edilemediğini; yüklü miktarlardaki borçlardan kaynaklanan kur farkı ve/veya faizlerin neden olduğu sermaye kaybı riskini önlemek amacıyla yönelim kurulunun 01.12.2015 tarihinde sermayenin nakden artırılması yönünde çalışmalann başlatılmasına karar verdiğini; şirket “esas sermaye sistemine tabi olduğu cihetle öncelikle iç kaynaklardaki fonlann kullanılması, geri kalan artırılan kısmın nakden ödenmesi ve ortaklara yeni pay alma haklannın kullandırılması gerektiğini; yönetim kurulunun mevcut ortakların nakit sermaye artırımına katılmama ihtimaline karşılık şirket alacaklılarına TTK md,127 çerçevesinde alacaklarının sermayeye eklenmesi için teklifte bulunmaya karar verdiğini; sermaye artırım sürecinin ivedilikle tamamlanması hedeflendiğinden, ortakların yeni pay alma haklarını kullanmamaları ihtimaline binaen, şirketçe mahkemeye başvurularak en yüksek tutarlı alacaklılar olan … Holding A.Ş. ile … Holding A.Ş.’nin alacaklarına TTK md.343 uyarınca bilirkişi raporuyla değer biçtirildiğini; 02.03.2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı somasında mevcut ortaklar yeni pay alma haklarım kullanmadık lan içjn adı geçen şirket alacaklılarına teklif götürüldüğünü ve … Holding A.Ş.’nin alacağının sermayeye eklenmesi teklifini kendi genel kurulunda göriişerek kabul ettiğini; bunun üzerine, 02.03.2016 tarihli toplantıda genel kurulca karara bağlandığı gibi tadil metninin düzeltilerek onaylanması için Bakanlığa başvurulduğunu ve Bakanlığın bu tadil metnini 25.04.2016 tarihli yazısı ile onayladığım; Bakanlık onayı sonrası ana sözleşmenin tadil metninin TTK’ya uygun olarak 26.04.2016’da ticaret siciline tescil edildiğini ve 02.05.2016 tarihti TTSG’de ilan edildiğini; TIK md.437’nin olağan genel kurul toplantılarına ilişkin bir düzenleme olduğunu; sermaye artırımında Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 73ncü maddesinin İnci fıkrasının (d) bendine uygun olarak yeminli mali müşavir (YMM) raporunun kullanıldığım, bu düzenleme uyarınca YMM raporunun varlığı halinde artık bilançonun tarihinin altı aydan fazla olduğuna dair iddialarla kanuna aykırılıktan söz: edilemeyeceğini, 02.03.2016 tarihli olağanüstü gene) kuru) toplantısında alınan kararda ortaklar tarafından kullanılmayan yeni pay alma haklanrun şirketin alacaklılarına teklif edilmesi hususu yer aldığından bu konuda ayrı bir genel kurul toplantısı yapılmasına gerek bulunmadığını; şirketten olan alacağın sermayeye çevrilmesinin ayni artırım değil, borçlunun bortunun ortadan kaldıran özel bir takas işlemi olduğunu; TTK’mn nüm ticaret şirketlerinde takas yöntemiyle nakdi sermaye borcunun ifasına izin verdiğini;İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/690 D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunun “TTK md.343’e uygun bulunduğunu; …’ın sermayeye dönüşen alacağının vadesi gelmiş, ödenmediği sürece vade farkı uygulanan muaccel bir alacak olduğunu, alacağın taksiüendirilmesinin muaccel olmadığı anlamına gelmediğini; sermaye artırımının dürüsdük kurallarına uygun olarak yapıldığım ve yeni pay alma hakkım kullanmayan sadece davacıların pay oranlarının azalmasının söz konusu olmadığını, davacıların sermaye artırımına iştirak ederek kendi pay oranlarını koruyabilmesi ve hatta yükseltebilmesi mümkün iken yeni pay alma haklarını kullanmadıklarını savunarak, davaların reddine hükmedilmesini istemiştir.Birleşen İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/384 Esas sayılı dava dosyasında özetle; müvekkilinin davalı … AŞ nin % 1,19 payına sahip ortağı olduğunu, şirket yönetim kurulunun 12.02.2016 tarihli toplantıda pay sahiplerini genel kurula çağırma kararı aldığını, toplantı davetlerinin yapıldığını ve akabinde 02.03.2016 tarihinde genel kurul toplantısının şirket merkezinde gerçekleştirildiğini, fakat anılan genel kurul toplantısının toplanma prosedürü açısından hukuka aykırı olduğu gibi söz konusu genel kurul toplantısında üç numaralı madde altında alınan tüm kararların da kanuna, usule, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması gerektiğini, toplanma prosedürü açısından da hukuka aykırılıklar olduğunu belirterek, herhangi bir hak kaybı yaşanmaması ve telafisi imkansız zararların ortaya çıkmaması için … AŞ nin 02.03.2016 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında 3 numaralı gündem maddesi altında alınan tüm kararların uygulanmasının ve ticaret siciline tescil ettirilmesinin iş bu yargılamaya ilişkin hüküm kesinleşinceye kadar devam etmek üzere TTK m 449 kapsamında yürütülmesinin geri bırakılmasına yapılacak yargılama sonucunda 02.03.2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında 3 numaralı gündem maddesi altında alınan tüm kararların iptallerine ve geçersizliklerinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; genel kurul davetin toplantı öncesinde pay sahiplerine usulüne uygun olarak yapıldığını , sermaye artırımında yeminli mali müşavir raporu kullanıldığını, yeni pay alma haklarının ortakların kullanmamaları halinde öncelikle alacaklılara teklif edilmesi hususunun genel kurulun tasvibine sunulduğunu, ayrı bir genel kurul toplantısı yapılmasının gerekli olmadığını, bilirkişi raporunun TTK 343 madde hükmüne uygun düzenlendiğini, bilirkişi raporuna ilişkin itirazların ve iddiaların hukuken geçerli olmadığını, TTK nun 342/1 maddesindeki “vadesi gelmemiş alacakların sermaye olamayacağı” hükmüne dayanan davacı iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, sermaye artırımının da dürüstlük kurallarına uygun olarak yapıldığını, kaldı ki davacının sermaye artırımına iştirak ederek kendi pay oranını koruyabilecek hatta yükseltebilecek iken yeni pay alma hakkını kullanmadığını, davacının bir aile şirketi olan müvekkili şirkette hakim ortak durumundaki kardeşlerin arasındaki ihtilafta taraf olarak kötüniyetli hareket ettiğini, dava konusu genel kurul kararlarının iptali için birden fazla iptal davası açıldığını bu nedenle TTK 448 madde hükmü uyarınca davaların birleştirilmesi gerektiğini belirterek, davanın uyap sisteminde ilk açılın dava olarak görülen İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/391 esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini, tedbir talebinin reddi ile yapılacak yargılama sonucunda da davanın reddini savunmuştur. Birleşen İstanbul Anadolu 1. Ticaret Mahkemesinin2016/404 Esas sayılı dava dosyasında özetle; müvekkilinin, davalı …’nin %28,6 payına sahip ortağı olduğunu, Şirket Yönetim Kurulunun, 12.02.2016 tarihli toplantısında pay sahiplerini Genel Kurul’a çağırma kararı aldığını, toplantı davetleri yapıldığını ve akabinde 02.03.2016 tarihinde Genel Kurul Toplantısı şirket merkezinde gerçekleştirildiğini, fakat anılan Genel Kurul Toplantısının, toplanma prosedürü açısından hukuka aykırı olduğu gibi, söz konusu Genel Kurul Toplantısı’nda alınan tüm kararlar da kanuna, usule, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, Holding’de Yönetim Kurulunun, 12.02.2016 tarihli toplantısında Holding’i, sermaye artırımının yapılabilmesi amacıyla esas sözleşmenin değiştirilmesi için olağanüstü toplantıya davet etme kararı aldığını, bu kararın akabinde 15.02.2016 tarihli toplantı daveti taraflarına tebliğ olduğunu, ancak anılan davetiyede “fınansal tablolar, faaliyet raporu vs.” kanunda belirtilmiş olan belgelerin incelenmek üzere hazır edileceği belirtilmediği gibi toplantıya kadar olan süreçte bu belgelerin pay sahiplerinin incelemesine açılmadığını, bu belgelerin toplantı öncesi incelemeye açılması gerekliliğinin hükme bağlandığını, toplantı öncesinde kanunda belirtilen belgelerin pay sahipleri tarafından incelenmesinin önüne geçilerek açıkça kanuna aykırı hareket edildiğini, ayrıca, Holding’de sermaye artırımı yapılmasının kabulüne ilişkin genel kurul kararı kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 73. Maddesinin 2. Fıkrasında sermaye artırımında istenilen belgelerde altı ayı aşmamış bir bilançonun gerekliliği vurgulandığını, Holding’in sermaye artırımı için altı aydan fazla süreli, güncel olmayan bir bilanço kullanmasının kanuna aykırılık teşkil ettiğini, Holding sermayesinin dış kaynaklardan artırılmasına ilişkin karar da kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, eğer Holding’e 3. Kişilerce ayni sermaye konulması isteniyorsa buna uygun bir şekilde hareket edilmesinin şart olduğunu, alınan sermaye artırımı kararı ile müvekkilinin Holding’deki pay oranının azaltılması ve müvekkilinin Holding’den uzaklaştırılması hedeflendiğini, artırım miktarının da bu amaçla ciddi biçimde fahiş tutulduğunu, ortaklara yeni pay alma haklarını kullanımı için verilen 15 günlük süre sonunda kullanılmayan yeni pay alma hakları olduğu takdirde, kullanılmayan bu payların öncelikle İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/690 D.İş sayılı dosyasında değer tespiti kapsamında alınan 21.12.2015 tarihli bilirkişi raporu da birçok yönden açıkça hukuka aykırı olduğunu, olaydaki bilirkişi raporunun TTK’ya da açıkça aykırı olup TTK’da aranan hiçbir şartı karşılamadığını, alınan sermaye artırımı kararının bu açıdan da hukuka aykırı olduğunu bildirmiş, herhangi bir hak kaybı yaşanmaması ve telafisi imkânsız zararların ortaya çıkmaması için …’nin 02.03.2016 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı’nda 3 numaralı gündem maddesi altında alınan tüm kararların uygulanmasının ve ticaret siciline tescil ettirilmesinin işbu yargılamaya ilişkin hüküm kesinleşinceye kadar devam etmek üzere TTK m. 449 kapsamında yürütülmesinin geri bırakılmasına, yapılacak yargılama sonucunda 02.03.2016 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı’nda 3 numaralı gündem maddesi altında alınan tüm kararların iptallerine ve geçersizliklerinin (butlanının) tespitine, tüm yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…ESAS DAVADA, davacısı …’ın vefat ettiği belirlenmekle mirasçıları adına ihtarlı davetiye çıkarılmış, mirasçılardan … ve … vekilinin duruşmaya gelip diğer mirasçılar … ve …’ın davayı takip etmemesi üzerine 05/02/2020 tarihli celsede vefat eden … terekesine temsilci atanması yönünde dava açılması aksi halde davanın usulden reddedileceği ihtar olunmuş, ihtara rağmen süresi içinde dava açılmadığı gibi keyfiyete ilişkin beyanlarını sunması istemi üzerine, davacı vekilince sunulan 27/10/2020 tarihli beyan dilekçesi ile, mirasçılara gerekli bilgilendirmeyi yaptıkları halde davanın açılıp açılmadığı yönünde kendilerine geri dönüş yapılmadığının bildirildiği belirlenmiş, taraf teşkiline yönelik Mahkememizin 05/02/2020 tarihli ara karar gereğinin yerine getirilmediği belirlenmekle ve esas davada, vefat eden davacı … terekesine temsilci atanmadığı, esas davayı takip eden mirasçılar … ve …’ın tek başına … terekesinde tasarruf haklarının bulunmadığı değerlendirilmekle, esas davanın husumet ehliyeti yönünden usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2016/384 ESAS SAYILI DOSYASINDA ise, dosyanın taraflarınca takip edilmemesi nedeniyle 05/02/2020 tarihli celsede işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, sonrasında dosyanın yenilenmesine yönelik talep sunulmamış olmakla davanın açılmamış sayılmasına dair karar vermek gerekmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2016/404 ESAS SAYILI DOSYASINDA ise; uyuşmazlık konusu genel kurul toplantısında gündemin 3. maddesi altında alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu, iptali ile geçersizliklerinin tespitine karar verilmesi gerektiği iddia edilmiş bu kapsamda; TTK’nun 437. maddesinde belirtilen belgelerin toplantı öncesinde incelenmek üzere hazır edilmediği, sermaye artırımında kullanılan bilançonun tarihinin altı aydan fazla olup bu hususun TTK’nun 462/2. maddesine aykırı olduğu, sermaye artırım kararı alınmadan ve rüçhan hakkı daha kullanılmadan önce rüçhan hakkı kadar alacağa değer biçtirilip yeni payların 3. kişilere teklif edilmesinin hukuka aykırı olduğu, bu bakımdan sermaye artırımına ilişkin her iki kararın da açıkça hukuka aykırı olduğu, vadesi gelmemiş alacakların sermayeye dönüştürülmesi ve bu suretle yeni pay alımlarının sağlanmasının TTK’nun 342/1. maddesine aykırı olduğu, dış kaynaklardan sermaye artırımı kararının davacının davalı şirketteki pay oranını azaltmak ve davacıyı Holdingden uzaklaştırmak amaçlı olduğu, gerçek bir ihtiyaca hizmet etmediği, dolayısıyla dürüstlük kuralına da ayrıca aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, bilirkişi raporları alınmıştır. Yapılan incelemede genel kurul kararları yönünden kurucu unsurlara ilişkin bir eksiklik bulunmadığı, bu kapsamda çağrıya ve karar nisabına ilişkin bir eksiklik bulunmadığı, bundan başka, alınan kararların içerik itibariyle pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı mahiyette bulunmadığı, dolayısıyla butlan hallerinin bulunmadığı değerlendirilmiştir. Davacı vekilince ileri sürülen sair hukuka aykırılık iddialarının ise TTK’nun 446. maddesinde düzenlenen iptal davasının koşullarına tabi olmakla söz konusu karar yönünden iptal koşullarının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekmektedir. Kararların iptalini düzenleyen anılan madde hükmüne göre toplantıda hazır bulunup da alınan karara muhalif kalan ve bu durumu toplantı tutanağına geçiren ortağın söz konusu kararlara karşı iptal davası açma hakkının olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, davacı ortak …, genel kurulda kendisini vekili aracılığıyla temsil ettirmiş, vekil, iptali istenen maddelere yönelik olarak daha karar alınmadan önce karşı çıkarak, bu şekilde muhalefet durumunu öneriye karşı yapmış ise de, kararın alınmasından sonra yapılmış bir muhalefetinin bulunmadığı belirlenmiştir. Bu durumda iptal davası açabilmek için kanunun aradığı “alınan kararlara muhalif kalma” koşulunun yerine getirilmediği anlaşıldığından davaya konu genel kurul kararları yönünden yapılan iptal isteminin dava şartı yerine getirilmediği…” gerekçesiyle, esas davanın HMK. 114/1- d maddesi gereğince usulden reddine, birleşen İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/384 esas sayılı davanın HMK.150/5 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, birleşen İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/404 esas sayılı davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/404 esas sayılı birleşen davasında davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Birleşen İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/404 esas sayılı davasında davacı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi tarafından davaya konu genel kurul toplantısında alınan kararların 6102 sayılı TTK’nın 447. maddesi uyarınca butlana tabi olmadığı değerlendirilmesinde bulunulduğunu, ancak beyanları dikkate alınmadan herhangi bir gerekçe oluşturulmadığını, davaya konu genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı kararının butlana tabi olup ilk derece mahkemesinin butlan halinin bulunmadığı yönündeki değerlendirmesine katılmaya olanak bulunmadığını. Kanun gereği toplantı öncesı pay sahıplerının incelemesi için hazır edılmesı gereken belgeler hazır edilmemiş olup, genel kurulu toplantısında 3 numaralı gündem maddesı altında alınan tüm kararların butlanına karar verılmesı gerektiğini, nitekim, davaya konu sermaye artırımı öncesınde sermaye artırımına dayanak fınansal tablolar gibi bilgi ve kayıtların sağlanmamasının, müvekkili …’ın azlık pay sahıbı olarak bılgı alma ve özellıkle de sermaye artırımını inceleme ve denetleme hakkını ortadan kaldırdığını, TTK’nın 437.maddesi incelendiğinde, olağan ve olağanüstü genel kurul şeklinde bir ayrıma gitmeksizin, genel kurul toplantılarından en az 15 gün önce finansal tabloların, yönetim kurulu yıllık faaliyet raporlarının, denetle raporlarının ve yönetim kurulu kar dağıtım önerisinin, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulacağının düzenlendiğini, her ne kadar, anılan dokümanlar, olağan genel kurul toplantılarında sunulması zorunlu dokümanlar olsa da örneğin, sermaye artırımı, şirket birleşmesi – bölünmesi gibi gündem maddelerini içeren olağanüstü genel kurul toplantılarında, özellikle finansal tabloların, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulması madde 437’nin düzenlenme amacı dâhilinde olduğunu, nitekim madde 437’nin temel amacının, pay sahiplerinin en önemli haklarından biri olan genel kuruldaki oy kullanma hakkını, bilinçli ve etkili bir şekilde kullanabilmesi, şirketin faaliyeti, ekonomik ve mali durumu, şirketten elde edilen menfaatler hakkında bilgi sahibi olunması gerektiğini, Sermaye artırım kararı alınmadan ve yeni pay alma hakkı (rüçhan) hakkı daha kullanılmadan önce yeni pay alma hakkı kadar alacağa değer biçtirilip yeni payların üçüncü kişilere teklif edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, nitekim, bu bakımdan, sermaye artırımına ilişkin iki karar da (hem iç kaynaklardan artırım kararı hem de dış kaynaklardan artırım kararı) açık hukuka aykırılıklar barındırdığını, yeni pay alma hakkı kadar alacağa değer biçtirilmesinin, müvekkili …’ın rüçhan hakkını fiilen kısıtlandığını, Yapılan sermaye artırımı ile müvekkili …’ın payları bilinçli olarak sulandırıldığını, ayrıca, rüçhan hakkının fiilen kısıtlandığını, bu durumların, TTK’nın 447. maddesi uyarınca açık bir şekilde butlan nedeni olduğunu, nitekim, müvekkili davacı …’ın, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandırmakta veya ortadan kaldırdığını, dava konusu işlemin TTK’nın 462/2.maddesine aykırı olması sebebıyle sermaye artırımı işleminin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, nitekim, bilirkişi heyet raporu ile tespit edildiği üzere onaylanmış son bilanço tarihi, 15.05.2015 tarihlidir. dolayısıyla davaya konu genel kurul tarihi dikkate alındığında altı aydan fazla süresi geçen bılançonun sermaye artırımında kullanılamayacağının ve bu açık hukuka aykırılığın bir butlan nedeni olduğunun kabulü gerektiğini, Vadesi gelmemiş alacakların sermayeye dönüştürülmesini sağlayan kararın TTK’nın 447.maddesi gereği butlana tabi olduğunu, kaldı ki, henüz vadesi gelmemiş yüksek tutardaki alacağın sermayeye eklenmesi, davacı …’ın kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandırdığını, Yukarıda yer alan açıklamalar ile sabit olduğu üzere, TTK’nın 447.maddesi uyarınca davaya konu genel kurul toplantısında alınan kararların butlanına karar verilmesi gerektiğini, butlan nedeni olduğunu, muhalefet şerhi aranması zorunlu olmadığını, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve resen değerlendirilmeye tabi olduğunu, davaya konu genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımına ilişkin kararların, TTK’nın 447 md. uyarınca butlana tabi olduğu açık olduğunu, nitekim, yukarıda belirtildiği üzere, kısaca, rüçhan hakkı fiilen kısıtlandırıldığını, yönetim kurulu tarafından onaylananmamış ara bilanço sermaye artırımında esas alındığını, henüz vadesi gelmemiş bir alacağın sermayeye eklendiğini, sermaye artırımına ilişkin karar butlanla malul olmaya ilişkin olduğundan genel kurul toplantı tutanağına muhalefet şerhi yazılmasına dahi gerek bulunmadığını, bu sebeple, davanın usulden reddi hukuka aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl ve birleşen davalar, davalı şirketin 02.03.2016 tarihli olağan üstü genel kurul toplantısında 3 nolu gündem maddesi altında alınan tüm kararlarının TTK’nın 445. 447 vd. maddeleri uyarınca yoklukla malul olduğunun tespitine, aksi halde iptallerine karar verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece yazılı gerekçe ile Birleşen İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/404 esas sayılı davasında davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, birleşen İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/404 esas sayılı davasında davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Birleşen İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/404 esas sayılı davasında davacı vekilince, dava konusu genel kurul toplantısında gündemin 3. maddesi altında alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu, iptali ile geçersizliklerinin tespitine karar verilmesi gerektiği iddia edilmiş bu kapsamda; TTK’nun 437. maddesinde belirtilen belgelerin toplantı öncesinde incelenmek üzere hazır edilmediği, sermaye artırımında kullanılan bilançonun tarihinin altı aydan fazla olup bu hususun TTK’nun 462/2. maddesine aykırı olduğu, sermaye artırım kararı alınmadan ve rüçhan hakkı daha kullanılmadan önce rüçhan hakkı kadar alacağa değer biçtirilip yeni payların üçüncü kişilere teklif edilmesinin hukuka aykırı olduğu, bu bakımdan sermaye artırımına ilişkin her iki kararın da açıkça hukuka aykırı olduğu, vadesi gelmemiş alacakların sermayeye dönüştürülmesi ve bu suretle yeni pay alımlarının sağlanmasının TTK’nın 342/1. maddesine aykırı olduğu, dış kaynaklardan sermaye artırımı kararının davacının davalı şirketteki pay oranını azaltmak ve davacıyı Holdingden uzaklaştırmak amaçlı olduğu, gerçek bir ihtiyaca hizmet etmediği, dolayısıyla alınan kararların TTK’nın 447. maddesi uyarınca butlanla malul yok hükmündeki kararlardan olduğunun tespitini, bu mümkün olmaz ise iptallerine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu verilen hüküm gerekçesinde, genel kurul kararları yönünden kurucu unsurlara ilişkin bir eksiklik bulunmadığı, bu kapsamda çağrıya ve karar nisabına ilişkin bir eksiklik bulunmadığı, bundan başka, alınan kararların içerik itibariyle pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı mahiyette bulunmadığı, dolayısıyla butlan hallerinin bulunmadığı belirtilmiştir. İptali istemine ilişkin ise usule uygun muhalefet şerhi yazılmadığı belirtilerek hüküm kurulmuştur.Davacının dava konusu genel kurulda alınan 3 nolu gündem maddesi altında alınan kararların TTK 447’nın maddesi uyarınca butlanla malul olduğunun tespiti yönünden ileri sürdüğü iddiaların her biri yönünden ilk derece mahkemesince gerekçe oluşturulmaksızın, TTK’nın 447. maddesi hükmü tekrar edilerek butlan hallerinin bulunmadığı gerekçesiyle sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Anayasa’nın 141/3. maddesi ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir. HMK’nun 297/c, 27/c maddelerinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür.Somut olayda istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararında, yukarıda belirtildiği üzere dava konusu genel kurul kararlarının butlanla malul olduğunun tespiti istemi yönünden davacı yanca ileri sürülen iddiaların her birinin hangi nedenle yerinde görülmediği değerlendirilmediği ve gerekçelendirilmediği anlaşılmaktadır. Karar bu haliyle istinaf incelemesine elverişli değildir.Mahkeme kabul ve gerekçesine göre ise; birleşen İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/404 esas sayılı davasında davacı vekilince, dava konusu genel kurul toplantısında gündemin 3. maddesi altında alınan kararların butlanla malul olduğunun tespitine, bu talep yerinde görülmez ise iptallerine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece Birleşen İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/404 esas sayılı davası yönünden kurulan hüküm de ise davanın dava şartı yokluğundan karar verilmiştir. Karar gerekçesinde dava şartı yokluğundan reddedilen talebin, dava konusu genel kurul kararlarının iptali istemi kapsamında ve usule uygun muhalefet şerhi bulunmaması gerekçesine dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki butlan iddiası yönünden muhalefet şerhi verilmesi de şart değildir. Bu durumda davacının ilk talebi olan dava konusu genel kurul kararlarının butlanla malul olduğunun tespiti istemi yönünden hüküm fıkrasında karar verilmediği anlaşılmaktadır. Davacının taleplerinden biri yönünden hüküm kurulmadığı sonucu ortaya çıktığından, kararın bu nedenle de kaldırılması gerekmektedir.Yukarıdaki açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin birleşen İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/404 esas sayılı davasında verdiği istinafa konu kararının, HMK’nın 353/1.a.4-6 maddeleri uyarınca kaldırılarak, bu birleşen davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK 353/1.a.4-6. maddeleri uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin birleşen İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/404 esas sayılı davasında verdiği istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Birleşen İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/404 esas sayılı davasının yukarıdaki açıklamalar ışığında yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,4-İstinaf eden davacı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, İlk Derece Mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1.a.4-6 maddesi uyarınca, 10.11.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK.353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.