Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1459 E. 2022/1112 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1459
KARAR NO: 2022/1112
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/329 D.İş
TALEP: İhtiyati haciz.
Taraflar arasındaki değişik iş dosyasında verilen ihtiyati haciz kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin ek kararın, ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili, 11.04.2022 tarihli talep dilekçesinde özetle; aleyhine ihtiyati haciz talebinde bulunulan şirket tarafından 09.12.2020 düzenleme, 18.11.2021 vade tarihli 141.000,00 TL bedelli senet ile müvekkiline borçlu olduğunu, senetlerin vade tarihlerinin geçmiş olmasına rağmen halen borcun ödenmediğini, müvekkili şirketin bu güne kadar iyi niyetli olarak ödemenin yapılmasını beklediğini, defalarca ödeme yapılmasının bildirilmesine rağmen halen ödeme yapılmadığı gibi davalıya ulaşılamadığını, yapılan araştırmada borçluların durumunun giderek bozulduğu, borçlarını ödeyemediği, mallarını kaçırmaya başladığının öğrenildiğini, borçlunun bu davranışı nedeniyle alacaklarının tehlike de olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla 140.600,00 TL tutarındaki alacaklarının tüm ferileriyle birlikte borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği değişik iş sayılı dosyada 11.04.2022 tarihli kararında; “…Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan yargılama sonunda(Ay. m.141); sunulan deliller, talep dilekçesi ekinde sunulan yukarıda vasıfları yazılı belge(ler), iddia ve beyanlar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; talebe konu alacağın muaccel olduğu ve İ.İ.K. nun 257. maddesindeki şartların gerçekleştiği anlaşılmakla talebin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Alacaklı vekilinin talebinin kabulü ile iik.’nun 257 ve müteakip maddeleri gereğince, yukarıda adları yazılı borçlunun 141.600,00 tl tutarındaki borcuna karşılık borca yeter miktardaki menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına… “karar vermiştir.Bu karara karşı, aleyhine haciz kararı verilen borçlu vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir. Borçlu vekili, itiraz dilekçesinde özetle; müvekkili ile ihtiyati haciz talep eden arasında imzalanan 01.01.2021 tarihli kira sözleşmesi ile müvekkilinin taşınmazı hastane olarak kullanmak üzere kiraladığını, kira bedeli olarak on yedi adet senet verildiğini, müvekkili tarafından kiralanan ve yukarıda bilgileri verilen taşınmazın hastane amacıyla kullanıma elverişli olmadığı, yapılan denetimde kiralanan yerin mimarı yapısı ve içeriğinin başta özel hastaneler yönetmeliği ve imar kanunu olmak üzere yasal mevzuata uygun olmadığı, uymayan kısımların düzeltilmesi hususunda 2019 yılı ruhsata esas denetim yapılarak denetim formu düzenlendiği, müvekkili şirkete bu denetime istinaden yazı ile savunma vermesinin tebliğ edildiğini, bu sebeple kira sözleşmesinin taraflarınca Üsküdar …Noterliğinin fesih ihtarnamesi ile 23.10.2021 tarihinde feshedildiğini ve bu kapsamda İstanbul Anadolu 20.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2022/400 Esas sayılı dosyasıyla menfi tespit davası ikame edilerek yasal yollara başvurulduğunu, müvekkili tarafından sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar tüm senetlerin ödendiğini, buna rağmen alacaklı tarafından kötü niyetli şekilde ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, İİK 257.maddesi gereğince ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için vadesi gelmiş bir borcun olması gerektiğini, ancak müvekkilinin davacıya böyle bir borcunun bulunmadığını, zira söz konusu bonoya ilişkin 22.11.2021 tarihinde senet ödemesi açıklaması ile 141.600,00 TL ödeme yapıldığını, ve borcun sona erdiğini, bu nedenle müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, davacının ihtiyati haciz talebinde hukuki yararının bulunmadığını, talebin kötü niyet içerdiğini iddia ederek, ihtiyati hacze itirazlarının kabulüne ve kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 16.05.2022 tarihli ek kararında; “…İncelenen tüm dosya kapsamına göre; ihtiyati haciz kararına itiraz nedenlerinin şekli ve sınırlı olarak İİK.nun 265.maddesinde düzenlenmiş olup; ihtiyati hacze itiraz eden borçlunun taleplerinin menfi tespit davasına konu edilebileceği, itiraz dilekçesi ekindeki dekont incelendiğinde, itiraz dilekçesinden de anlaşılacağı üzere aynı miktarlı sıralı senetlerin bulunduğu gözetildiğinde söz konusu dekont açıklamasında yapılan ödemenin salt dosyamıza konu senede yönelik yapıldığı hususunun yapılan yargılama sonucu ortaya çıkabileceği anlaşılmakla ( İstanbul Bam 14 HD. 2021/1344 E., 2021/1050 K. Sayılı kararı) , aleyhine ihtiyati haciz verilen tarafın iddialarının yargılamayı gerektirmesi nedeni ile esas davasında değerlendirilmesi gerektiği görülmekle; itirazın reddine karar vermek gerekmiş olmakla; aşağıdaki karar verilmiştir. Mahkememizin 11/04/2022 tarihli 2022/329 D.İş. Esas ve 2022/326 Karar sayılı ihtiyati haciz kararına karşı yapılan itirazın reddine…” karar verilmiştir. Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Önceki beyanlarını tekrarlamış ve kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili ile davacı arasında imzalanan kira sözleşmesi ile ihtiyati haciz talep eden tarafa senetler verildiğini, pandemi sebebiyle kiralarda uygulanan %10’luk KDV indirimi sebebiyle indirim süresince KDV indirimli bedel olan 129.600,00 TL, KDV indirim uygulamasının kaldırılmasından sonra ise 141.600,00 TL müvekkili şirket tarafından karşı tarafın hesabına ödendiğini, kiralanan hastanenin kullanıma elverişsiz olması, denetimde kiralanan yerin mimarı yapısı ve içeriğinin başta Özel Hastaneler Yönetmeliği ve İmar Kanunu olmak üzere yasal mevzuata uygun olmadığı ve uymayan kısımların düzeltilmesi konusunda İstanbul Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü tarafından 2019 yılı ruhsata esas denetim yapılarak müvekkili şirkete bu denetime istinaden savunma vermesi hususunun tebliğ edildiğini, kira sözleşmesinin feshedilerek menfi tespit davası açıldığını, söz konusu bonoya ilişkin olarak 22.11.2021 tarihinde söz konusu senetle ilgili olarak senet ödemesi açıklaması ile 141.600,00 TL ödeme yapıldığını, borcun sona erdirildiğini, müvekkilin davacıya borcu olmadığını, ihtiyati haciz kararının kaldırılmaması halinde telafisi güç veya imkansız zararlara sebebiyet vereceğini iddia ederek, ek kararın kaldırılmasını ve ihtiyati haciz kararının da kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, değişik iş dosyası ile İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca talep edilen ihtiyati haczin kabulüne dair ara karara İİK’nın 265. maddesi gereğince itiraz üzerine verilen ek kararın aynı maddenin son fıkrası gereğince istinafına ilişkindir.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında ihtiyati hacze konu olan senedin 18.11.2021 ödeme tarihli 141.600,00 TL bedelli borçlu şirket tarafından alacaklı şirket adına nakden ibaresi ile düzenlenmiş senet olduğu, ihtiyati haciz talebinin 11.04.2022 tarihi olduğu, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararına istinaden borçlu vekili tarafından ihtiyati hacze itiraz edildiği, taraflar arasında kira sözleşmesinin olduğu, kira sözleşmesi sonucunda talep konusu senet ve talep dışı senetlerin kiralama ücretine karşılık olarak düzenlendiği, borçlu şirket tarafından 22.11.2021 tarihinde 141.600,00 TL bedelli ödemenin alacaklı şirket hesabına EFT ile gerçekleştirildiği, borçlu şirket dilekçesinde belirtilen senetler arasında aynı miktarda düzenlenmiş vade tarihi 18.12.2021 olan başkaca bir senedin de mevcut olduğu, konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, borçlu şirket itirazlarının ve mahkeme kararının yerinde olup olmadığına ilişkindir. İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Maddede, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahıstan olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiş, maddenin 2. fıkrasında ise, 2 bent halinde, vadesi gelmemiş borçlardan dolayı, borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İİK’nın 258. hükmüne göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gerekenin, alacağın usul kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. Öte yandan, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın yargılamayı gerektirmemesi şeklinde bir koşulda kanunda öngörülmemiştir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek değildir. İhtiyati hacizde amaç, ihtiyati tedbire benzer şekilde, Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan ” hukuk devleti ” ilkesinin bir gereği olarak bireylere etkin hukuki himaye sağlamaktır.İİK’nın 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın muaccel ve rehinle temin edilmemiş olması gerekmektedir. Borçlu vekili tarafından ileri sürülen itiraz nedenleri esas uyuşmazlık ile birlikte değerlendirilmesi gereken itiraz nedenleri olup, işbu yargılamada İİK’nın 257. maddesi kapsamında oluşan ihtiyati haciz şartlarını ortadan kaldırır nitelikte değildir.Diğer taraftan, İİK’nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına karşılık hangi hususlarda itiraz edilebileceği düzenlenmiştir. Aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen şirket vekilinin ileri sürmüş olduğu sebepler yasal düzenlemede yer alan itiraz sebepleri içerisinde değildir. İİK’nın 258/2. maddesinde ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için kanaat getirilecek delillerin dosyaya ibrazı yeterli görülmektedir. Geçici hukuki koruma niteliğinde olan ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yukarıda yer verildiği üzere, işin yargılamayı gerektirdiğine dair bir gerekçenin yasanın amacına ve uygulamasına uygun düştüğünden söz etmekte mümkün değildir. Bu nedenle ve özellikle geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati haciz kararında davanın esasına dair değerlendirme yapılamayacağından aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen vekilinin taraflar arasındaki sözleşme ve diğer uyuşmazlıklarla ilgili iddia ve itirazları inceleme konusu yapılmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, İİK’nın 265/son ve HMK’nın 353/1.b.1. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin itiraz üzerine verdiği ek karar isabetli bulunduğundan, borçlu vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca, borçlu vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Borçlu vekili tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Borçlu vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15.09.20222 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.