Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/144 E. 2022/255 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/144
KARAR NO: 2022/255
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/149
TARİHİ: 03.12.2021
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Şirket yöneticisinin sorumluluğu)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesindeki yargılaması sırasında, tarafların yokluğunda verilen ihtiyati tedbir kararına karşı, davacı vekili tarafından doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … arasında yapılmış olan 12/05/2015 tarihli sözleşme ile … Ltd. Şti.’nin kurulduğunu, yine ortaklar arasında 29/07/2015 tarihli sözleşme ile … adı altında bu şirketin şubesinin açılmasına karar verildiğini, şirketteki ortaklık paylarının %50 oranında olduğunu ancak, davalı …’ın müvekkilinden almış olduğu paraları şirkete koymak yerine başka yerlere harcadığını, müvekkilinin yerine diğer davalı …’ın şirkete ortak yapıldığını ve şirketi temsil ve ilzam etmek üzere müdür tayin edildiğini, ayrıca davalıların yapmış oldukları muvazaalı işlemler ile şirketi zarara uğrattıklarını, şirketi batırma gayesi içinde olduklarını, şirketi yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılması gerektiğini ileri sürerek, dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davalı …’ın tedbirden şirketi yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasına, yöneticilikten azledilmesine, şirkete kayyım atanmasına, şirkete verilen zarar kapsamında şimdilik 10.000 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; davalılardan …’un yetkilisi olduğu … Ltd.Şti. tarafından restaurant-cafe olarak hazırlandığını, dekorasyon ve tefrişat için 3.457.990 TL ve 165.011,00 TL masraflar yapıldığını, sonrasında davacının söz konusu restauranta ortak olmak istediğini, 12/05/2015 tarihinde imzalanan sözleşme gereği yapılan harcamaların yarısını kabul ettiğini, davacının 1.500.000,00 TL ödeyeceğini, bunun 100.000 USD’sinin banka yolu ile en geç 20/05/2015 tarihine kadar ödeneceğinin kararlaştırıldığını, şirketi kurulacağının ve restaurantın açılışının 01/05/2016 tarihinde yapılacağının kararlaştırıldığını, davalıların şirket kurma yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, 01/06/2015 tarihinde şirketi davacının da imzasıyla kurduklarını, davalılardan …’un şahsi nedenlerinden dolayı şirkete katılmadığını, şirketin davacı ile diğer davalı … arasında kurulduğunun, davacının bütün bu hususları bildiğini, Ticaret Siciline de imza attığını, davalıların edimlerini yerine getirdiklerini ileri sürerek, dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN İSTİNAFA KONU ARA KARARI İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 03.12.2021 tarihli ara kararıyla; ” …Somut olayda, davacı ile davalı …’ın dava dışı … Ltd. Şti. ortağı oldukları ve davalı …’ın münferit yetkili şirket müdürü olduğu, bilirkişi kurulu raporunda dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, davalı ortak tarafından yönetilen şirketin piyasa borçlarının ödenmediği, şirketin mali yönden sıkıntıya düşürüldüğü, yöneticinin üzerine düşen özen ve dürüstlük kurallarına aykırı davrandığı, yöneticinin yöneticilik sıfatının devamı halinde şirket ve ortaklar açısından ileride giderilmesi zor zararların doğma olasılığının bulunduğu, dolayısı ile davacının bu konudaki iddialarını HMK’nın 390/3 maddesi gereğince yaklaşık olarak ispatladığı anlaşılmakla; davalı ortak …’ın dava dışı … Ltd. Şti.’ndeki yetkilerinin tedbiren kaldırılarak şirkete yönetim kayyımı atanmasına ilişkin aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde; 469.000 Amerikan dolarını banka transferi şeklinde gönderilmiş olduğunu, eğer başka ödeme de yapılmış olsaydı bu ödemenin de banka yoluyla yapılması gerektiğini, oysaki paranın verildiğinin iddia edildiği tarihlerde ödemeyle ilgili banka dekontu bulunmadığını, davacının edimini yerine getirmemesi üzerine müvekkilimin zor durumda kaldığını, dosya içerisindeki bilirkişi raporunda da 2.875.000 Amerikan doları tutarındaki miktarın akıbetinin belirsiz olduğunun tespit edildiğini, ancak buna rağmen ilk derece mahkemesince bilirkişi raporundaki bu tespitin aksine davacının ödemelerini yaptığı, edimi yerine getirdiği şeklinde kanaate ulaşıldığını, taraflarınca kambiyo mevzuatından anlayan bilirkişinin de içlerinde bulunduğu üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınması yönünde talepte bulunulduğunu, ilk derece mahkemesince zarar varsa miktarın tespiti için bilirkişiden ek rapor alınması yönünde karar verildiğini, ancak sonrasında ek raporun dönüşü beklenilmeden dava ispatlanmışcasına ihtiyati tedbir kararı verilmesininde de çelişkili olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin 03.12.2021 tarihli temsil yetkisinin tedbiren kaldırılması ve kayyum atanması yönündeki tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, ilk derece mahkemesinde esas hakkında görülmekte olan dava içinde HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca verilen ihtiyati tedbir kararının istinafına ilişkindir. Davacı vekili, dava içinde ihtiyati tedbir talep etmiş, mahkemece tarafların yokluğunda tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş; bu ara karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İlk derece mahkemesince 02.12.2021 tarihli duruşma tutanağının 1 no’lu bendinde şirket müdürünün azli ve yerine kayyum atanması yönündeki tedbir istemini oturum arasında ara kararla değerlendirilmesine ilişkin karar verildiği, akabinde 03.12.2021 tarihinde istinafa konu ara kararının dosya üzerinden ve tarafların yokluğunda verildiği görülmektedir. Davalı vekili sözkonusu ara karara karşı doğrudan istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 341/1. maddesinde istinafa tabi kararlar açıkça sayılmıştır. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararlarıyla, bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ayrıca, yüze karşı verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı da doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulamaz. Aleyhine tedbir kararı verilen tarafın, HMK’nın 394/1. maddesi uyarınca öncelikle kararı veren mahkeme nezdinde itiraz yoluna başvurulması gerekir. Somut olayda istinaf başvurusuna konu ara kararı, dosya üzerinden, yani karşı tarafın yokluğunda verildiğinden, davalının öncelikle itiraz yoluna başvurması gerekir. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün olmadığından, başvurunun usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 3-Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.07.03.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.