Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1421 E. 2022/1117 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1421
KARAR NO: 2022/1117
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/101 D.İş- 2022/101 K.
TARİHİ: 27/05/2022 TARİHLİ EK KARAR
TALEP: İhtiyati Haciz
Taraflar arasındaki değişik iş dosyasında verilen ihtiyati haciz kararına yapılan itiraz üzerine verilen itirazın yapılmamış sayılmasına dair ek karararın, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı … vekili, 22.03.2022 tarihli talep dilekçesinde özetle; aleyhine ihtiyati haciz talebinde bulunulan şirket tarafından 10.03.2020 düzenleme, 14.12.2020 vade tarihli, 1.500.000,00 TL bedelli bono ile müvekkiline borçlu olduğunu, bononun vadesinde ödenmediği gibi alacağın başka herhangi bir teminatla da karşılanmadığını belirterek, borçlunun borcu karşılamaya yetecek menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati haciz talebinin değerlendirildiği 23.03.2022 tarihli kararıyla; “…İcra İflas Kanununun 257. Maddesinin 1. fıkrası ve müteakip maddeleri gereğince aleyhine ihtiyati haciz istenilen borçlunun 1.500.000,00-TL borcuna yetecek miktarda, yedlerinde bulunan menkul ile gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının haczi caiz olan kısmının İHTİYATEN HACZİNE, 2- İİK’nın 259/1. maddesine göre İhtiyati haciz isteyen alacaklının ihtiyati haciz talebinde haksız çıktığı taktirde borçlunun, kefilinin ve üçüncü şahısların uğrayacakları zararlarına karşılık olarak borç miktarının % 15 (225.000,00-TL ) oranında nakdi teminat yatırmasına veya aynı oranda başka bankadan kesin ve süresiz teminat mektubu sunmasına, 3- Miktar ve çeşidi yukarıda yazılı teminat, mahkeme veznesine depo edildiğinde, teminatın yatırıldığın karara şerh verilmesine, 4- İİK.nun 261. Maddesi gereğince karar verildiği tarihten itibaren 10 gün içerisinde belirlenen teminat mahkememiz veznesine yatırılmaz veya teminat yatırıldığı halde mahkememiz yargı çevresindeki İcra Dairelerinin birinde infazı istenmediği taktirde; ihtiyati haciz kararının kendiliğinden kalkmasına, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı, borçlu şirket vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili, itiraz dilekçesinde özetle; Müvekkili hakkında ihtiyati haciz kararı verildiğini, ihtiyati haciz kararının haricen öğrenildiğini, genel yetki kuralları gereğince yetkili mahkemenin aleyhine ihtiyati haciz istenen tarafın ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi olduğunu, müvekkili şirketin kanuni ikametgahının Zeytinburnu/ İstanbul olup, yetkili mahkemelerin Bakırköy mahkemeleri olduğunu, talep dayanağı bono üzerinde de yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemesi olduğunun açıkça belirtildiğini, mahkemenin yetkisiz olduğunu, kararın yetkisizlik nedeniyle kaldırılması gerektiğini iddia etmiştir. Alacaklı vekili borçlu vekilinin itiraz dilekçesine karşı vermiş olduğu 04.04.2022 tarihli beyan dilekçesinde; dosyaya ibraz edilen vekaletnamenin 24.02.2022 tarihli olduğunu, borçlu şirketin 28.02.2022 tarihli genel kurul kararı ile ancak çift imza ile temsil edilebileceğinin kararlaştırıldığını, genel kurul kararının Türkiye Ticaret Gazetesi’nde 03.03.2022 tarihinde yayınlandığını, 04.03.2022 tarihinde açılmış olan talebe karşı daha önce tek yetkili tarafından atanan vekilin işlem yapma yetkisinin bulunmadığını, şirket vekaletini kötüye kullanmanın söz konusu olduğunu, ayrıca söz konusu durumun Zeytinburnu … Noterliğinin 28.03.2022 tarihli ihtarnamesi ile vekaleti veren …’a tebliğ edildiğini, …’ın 28.02.2022 tarihinden itibaren artık şirketi tek başına, tek imza ile yetkili olarak temsil edememesine rağmen tek imza ile vermiş olduğu vekalete bağlı olarak 04.04.2022 tarihinde avukatına işbu davayı açma görevi vererek yasal olmayan bir görevlendirme yaparak suç işlediğini iddia ederek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiştir. İhtiyati hacze itirazdan zarar gören üçüncü kişi sıfatıyla … vekili, dosyaya ibraz etmiş olduğu tarihsiz dilekçe ile; ihtiyati haciz kararına yetkisiz konuma düşen vekil tarafından itiraz edildiğini, vekaletnamenin 24.02.2022 tarihli olduğunu, vekaletin şirket ortaklarından … tarafından verildiğini, 28.02.2022 tarihinde genel kurul kararı ile şirketin ancak çift imza ile yetkili işlem yapma hakkına sahip duruma getirildiğini, bu davaya müvekkilinin onay vermediğini, çünkü şirket ortağı ve müdürü …’ın şirketi kız kardeşine hayali olarak senet vererek icra dosyası ile borçlandırdığını, şirketin içini boşaltmayı hedeflediğini, karşı tarafın işbu ihtiyati hacze itiraz ettirme sebebinin ise resmi olarak borçlu olduğu ve müvekkiline güvenerek borç veren alacaklının yasal alacağını almasına engel olmak olduğunu, şirketin tek başına işlem yapmasının önüne geçilmek için müvekkiline müşterek imzaya geçelim diyerek 28.02.2022 tarihinde şirketi beraberce müşterek imza ile yönetmek kararına geçtiklerini, şirkete yapılan tebligatın …’a yapıldığını, müvekkilinden sakladığını, 17.03.2022 tarihinde şirket merkezinde yapılan haciz ile senet ve takipten haberdar olduğunu, müvekkilinin buna bağlı olarak Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/276 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açtığını, müvekkili ile diğer ortak … arasında çıkar çatışması nedeniyle müvekkilinin bu itiraza açıkça onay vermediğini, çünkü karşı tarafın amacının şirketin gerçekten borçlu olduğu … yerine kız kardeşine ödeme yapılmasını sağlayarak şirketin içini boşaltmak olduğunu, avukatın bu vekalete onay eksikliğini tamamlamadan bu vekalet ile işlem yapamayacağını, geçerli bir işlem olmayacağını, ayrıca bu durumun avukata noterlik vasıtası ile düzenlenen 07.04.2022 tarihli ihtarname ile 08.04.2022 tarihinde tebliğ edildiğini belirterek, öncelikle itirazın bu usulü eksiklik nedeniyle reddine karar verilmesini, aksi halde itiraz eden tarafa müvekkilinin onay ve izin almak için süre verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 27.05.2022 tarihli ek kararında; “… 23/03/2022 tarih 2022/101 değişik iş esas, 2022/101 karar sayılı ihtiyati haciz kararı ile 10/03/2020 düzenleme tarihi, 14/12/2020 vade tarihli 1.500.000,00 TL bedelli bonoya dayalı ihtiyati haciz kararı verildiği anlaşılmıştır. İhtiyati hacze yapılan itiraz nedeniyle murafaa duruşma günü verildiği ve 28/04/2022 günü yapılan murafaa duruşmasında; İhtiyati hacze itiraz eden vekili, Av…. ile İhtiyati Haciz talep eden vekili Av. …’in hazır olduğu, İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2022/185 esas sayılı dosyasının celbine ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ ne yazı yazılarak borçlu … Tic. Ltd. Şti’nin 28/02/2022 tarihli genel kurul kararı örneği ile bu tarihten önceki ve sonraki yetkili temsilcililerinin isimlerinin gönderilmesinin istenilmesine karar verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından verilen 17/05/2022 tarihli beyan dilekçesinde; 24/02/2022 tarihli itiraz dilekçesi ekinde sundukları vekaletnamenin usule uygun şekilde düzenlendiğini, vekaletnamenin düzenlediği tarihte şirket yetkililerinden …’ın şirketi münferiden imzaya yetkili olduğunu, vekaletnamenin yetkili temsilci tarafından düzenlendiğini, … Ltd. Şti.’nin 28.02.2022 tarihli genel kurul kararı ile şirket müdürlerin şirketi münferiden temsil etme yetkisinin kaldırlarak, şirket ortaklarının şirketi müşterek imza ile temsil etmesine karar vertilmesinin vekaletnamenin geçerliliğini etkilemediğini, dosyaya sunmuş oldukları vekaletnamenin süresiz olduğunu, şirketin tüzel kişiliği sona ermedikçe veya vekil vekalet görevinden azledilmedikçe geçerli olduğunu, itirazlarının bu hususlar dikkate alınarak incelenmesini talep etmiştir. Karar ve müzakere sürecinde, İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2022/185 esas sayılı dosyasının Uyap hakim ekranından incelenmesi talebinde bulunulmuş, talebin kabulü ile yapılan incelemede dosyanın derdest olduğu görülmüştür. Talep; İİK’nun 257. Maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkememizce verilen ihtiyate hacze ilişkin uyuşmazlık öncelikle, itiraz eden vekilinin itiraz tarihindeki vekaleti nedeniyle itirazın geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dosyada yapılan incelemede, itiraz eden vekili Av….’ın vekaletnamesinin 24/02/2022 tarihli süresiz vekalet olduğu ve usulune uygun şekilde düzenlendiği, ancak borçlu … Ltd. Şti.’ nin 28/02/2022 tarihli genel kurul kararı ile …’ın şirketi münferiden temsil yetkisinin kalktığı, şirketi müştereken temsil yetkisi bulunan …’ nın Zeytinburnu … Noterliği’ nin 28/03/2022 tarih … numaralı ihtarı ile …’a onayı olmadan yapılacak dava, itiraz vb hukuki işlemlere icazet vermediğini bildirdiği, mahkememizin 16/05/2022 tarihli ara kararı ile Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı ve mahkememizin 28/04/2022 tarihli mürafaa duruşma tutanağının 1 nolu ara kararı da göz önüne alınarak, itiraz eden vekiline borçlu şirketin yetkili temsilcilerinden alınan usulüne uygun vekaletname sunmak üzere 1 haftalık kesin süre verildiği, ancak itiraz eden vekilince bildirilen eksikliğin giderilemediği, şirketin müşeterek yetkililerinden alınan vekaletnamenin dosyaya sunulamadığı anlaşıldığından itirazın yapılmamış sayılmasına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden taraf vekilinin usulüne uygun vekaletname sunamadığı…” gerekçesiyle, itirazın yapılmamış sayılmasına, karar verilmiştir. Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece dosyadaki vekaletnamenin usulüne uygun olmadığı sonucuna varılarak neticede itirazın yapılmamış sayılmasına karar verildiğini, dosyaya sunulan 24.02.2022 tarihli vekaletnamenin usulüne uygun şekilde düzenlenmiş olup halen geçerli olduğunu, vekaletnamenin düzenlendiği tarihte şirket yetkililerinden …’ın şirketi münferiden imzaya yetkili olduğunu, vekaletnamenin yetkili temsilci tarafından düzenlendiğini, şirket ortaklarının şirketi müşterek imza ile temsil etmesine karar verilmesinin vekaletnamenin geçerliliğini etkilemeyeceğini, emsal Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 19.12.2011 tarihli, 11242 Esas- 29299 Karar sayılı ilamında, vekalet verildiği tarihte vekalet verenlerin yetkili olması nedeniyle, borçlu şirket tarafından azledilmedikçe vekalet verenin yetkililerinin değişmesinin vekaleti geçersiz kılmayacağının ifade edildiğini, itirazın geçerli olup incelenmesi gerektiğini, itirazları doğrultusunda, yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemeleri olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa ek konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ek kararın kaldırılmasına ve itirazın kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, değişik iş dosyası ile İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca talep edilen ihtiyati haczin kabulüne dair karara aynı Kanun’un 265. maddesi gereğince itiraz üzerine verilen ek kararın istinafına ilişkindir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında ihtiyati hacze konu olan bononun 10.03.2020 düzenleme tarihli 14.12.2020 ödeme tarihli 1.500.000,00 TL bedelli borçlu şirket tarafından alacaklı … adına nakden ibaresi ile düzenlenmiş bono olduğu, ihtiyati haciz talebinin 22.03.20222 tarihi olduğu, borçlu şirkete vekaleten itiraz dilekçesini ibraz eden vekile ait vekaletnamenin tarihinin 24.02.2022 tarih olduğu, vekalet verenin … olup şirket yetkilisi olarak vekaletnamenin düzenlenmiş olduğu, borçlu şirkete ait Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 03.03.2022 tarihli nüshasında ilan edilen 28.02.2022 tarihli genel kurul kararı ile şirket müdürlüğüne … ve …’ın birlikte müştereken temsile yetkili olarak tayin edildikleri, 28.03.2022 tarihli Zeytinburnu … Noterliğinde şirket temsilcilerinden … tarafından şirket temsilcisi … ile bir kısım bankalara gönderilen ihtarname ile ortaklar kurulu kararının belirtilerek …’ın şahsen ve …’ın vekaleten 28.02.2022 tarihinden itibaren şirket adına …’nın onayı ve imzası olmadan yaptıkları işlemlerin hukuken ve geçersiz olduğunun belirtildiği, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararına istinaden alacaklı vekili tarafından borçlu şirket hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 24.03.2022 tarihinde kambiyo senedine özgü takip talebinde bulunulduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davalı şirketi tek başına temsile yetkili olan …’ın yetkili olduğu dönem içerisinde geçerli şekilde düzenlenmiş bulunan vekaletnameye istinaden borçlu şirket adına yapılan itirazın, borçlu şirket yönünden geçerli olup olmadığı ve mahkeme kararının bu anlamda isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. TTK’nın 623. maddesi gereğince şirketin yönetimi ve temsilinin şirket sözleşmesiyle düzenleneceği, şirketin sözleşmesiyle yönetim ve temsilinin müdür sıfatını taşıyan bir ya da birden fazla ortağa veya tüm ortaklara yada üçüncü kişilere verilebileceği belirtilmiştir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında müdürlerin kanunla veya şirket sözleşmesiyle genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yönetmeye yetkili oldukları ifade edilmiştir. Aynı maddenin 3. fıkrasında ise birden fazla müdürün varlığı halinde bunların çoğunlukla karar alacağı, eşitlik halinde başkanın oyunun üstün sayılacağı, şirket sözleşmesinde müdürlerin karar almaları konusunda değişik bir düzenlemenin öngörebileceği belirtilmiştir. TBK’nın “Vekalet Sözleşmesinin Sona Ermesi” başlıklı 512. Maddesinde ise; “Vekâlet veren ve vekil, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir. Ancak, uygun olmayan zamanda sözleşmeyi sona erdiren taraf, diğerinin bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür” hükmü yer almaktadır. Yine aynı Kanun’un 513. maddesinde ise; “Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. Bu hüküm, taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda, bu tüzel kişiliğin sona ermesinde de uygulanır. Vekâletin sona ermesi, vekâlet verenin menfaatlerini tehlikeye düşürüyorsa, vekâlet veren veya mirasçısı ya da temsilcisi, işleri kendi başına görebilecek duruma gelinceye kadar, vekil veya mirasçısı ya da temsilcisi, vekâleti ifaya devam etmekle yükümlüdür” düzenlemesi yer almaktadır. Öte yandan HMK’nun 114/f maddesinde; “Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması” dava şartları arasında sayılmıştır. Somut dosyada Av. …, Beşiktaş …Noterliğinin 24.02.2022 tarih ve … yevmiye no’lu vekaletname ile borçlu şirket adına şirket yetkilisi … tarafından, şirket vekili tayin edilmiştir. …’ın Zeytinburnu … Noterliğinden 22.03.2021 tarih ve … yevmiye no’lu tasdikli imza sirkülerinin incelenmesinde, borçlu şirketi tek başına temsile yetkili olduğu, söz konusu vekaletnamenin, …’ın borçlu şirketi tek başına temsile yetkili olduğu dönem içinde düzenlendiği, vekaletnamenin süreli olmadığı, ayrıca borçlu şirket tarafından vekilin azledilmediği ve şirketin tüzel kişiliğinin son bulmadığı, yani, vekalet ilişkisini sona erdirecek bir olgunun gerçekleşmediği görülmektedir. Borçlu şirketin, onu temsil eden organ kişilerden ayrı bir tüzel kişiliği mevcuttur. Tüzel kişiliğin devamı esas olup, şirketi temsil eden kişilerin sonradan değişmiş olması, şirkete usulünce vekil olarak atanmış vekilin görevini sona erdirmez. Çünkü, yukarıda açıklandığı üzere, vekalet görevinin sona ermesi için TBK’nın 512. maddesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmiş olması gerekir. Somut olayda, şirket tüzel kişiliğinin iradesini açıklamaya ve onun adına bağlayıcı işlem yapmaya tek başına yetkili kişi tarafından, geçerli bir şekilde şirkete avukat olarak atanan vekilin vekalet görevi devam ederken, bu vekil tarafından ihtiyati hacze itiraz edildiğine göre, geçerli bir itirazın mevcut olduğunun kabulü gerekir. Sonradan borçlu şirketin temsil ve ilzamı çift imzaya bağlandığına göre, vekilin görevinden azli, ancak çift imza ile mümkün olabilir. Yetkililerden sadece birisinin, tek taraflı olarak vekilin görevine son verebilmesi ya da işlem yapmasına engel olması mümkün değildir. Bu nedenle, şirketi tek başına temsil yetkisi bulunmayan ve dosyaya üçüncü kişi sıfatıyla dilekçe veren …’nın beyanlarına şirketi bağlayıcı şekilde değer verilemez. Bu yorumu, Yargıtay 12. HD’nin 19.12.2011 tarihli, 11242 Esas- 29299 Karar sayılı emsal kararı da doğrulamaktadır. Bu nedenlerle, ihtiyati haciz kararına karşı, şirket vekili tarafından geçerli bir itiraz yöneltilmiş olup bu itirazın esasının incelenmesi gerekirken, vekalete ilişkin dava koşulunun gerçekleşmediği, bu nedenle itirazın geçerli olmadığı gerekçesiyle itirazın yapılmamış sayılmasına karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olmuştur. Somut olayda geçerli bir vekaletnameyle yetkilendirilmiş avukatın itirazı bulunduğuna göre, ihtiyati hacze itirazın esasının incelenmesi gerekir. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin vekalete ilişkin dava koşulunu yanlış değerlendirerek usule aykırı karar verdiği anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca, itirazın esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve itirazın esası hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu ek kararının kaldırılmasına, 2-İhtiyati hacze itirazın esasının incelenerek karara bağlanması için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İhtiyati hacze itiraz eden tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 4-İhtiyati hacze itiraz eden tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesi tarafından, itirazın esasıyla birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın, İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 15.09.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.