Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1410 E. 2023/1006 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1410
KARAR NO: 2023/1006
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24.03.2022
NUMARASI: 2021/692 E. – 2022/331 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin aile şirketi olan … Tic Ltd Şirketini ağabeyiyle birlikte işletmekte iken davalının müvekkilinin ağabeyi ile hisse devrinin yapıldığı tarihte yakın arkadaş olması aynı binada komşu olması ailecek görüşmeleri, birlikte tatillere gitmeleri nedenlerinden ötürü güven sağlayarak ve aralarındaki sözlü anlaşmaya aykırı davranarak davalının müvekkiline ait şirketin hisselerini herhangi bir bedel ödemeden satın almasının dava konusu olduğunu, hisse devir işleminin Bakırköy … Noterliğinin 14.02.2018 tarihli hisse devir sözleşmesi ile yapıldığını, davalının devir almış olduğu hisselere ilişkin tek bir kuruş dahi ödememesinden kaynaklı olarak taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı davranması nedeniyle icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itirazının haksız olduğunu, devir işleminden sonra hisse devrinin ödeme yapılması için noterden sonra şirkette buluşmak üzere ayrıldıklarını, tarafların her ne kadar devir işlemi öncesinde 1.550.000,00 TL’ye anlaşmış iseler de davalının çeşitli bahanelerle ortadan kaybolduğunu, 3 yıla yakın süredir müvekkilini oyaladığını, güveni kötüye kullanarak art niyetli şekilde dolandıran davalı şahsın … Genel Müdürlüğü İstanbul … 1. Bölge Müdürlüğü ile 25 yıllık kira sözleşmesi yapmış olduğu üzerinde müvekkilleri tarafından ciddi yatırım yapılan maddi değeri ve kredibiletesi yüksek olan şirketin bütün hisselerini 14.02.2018 tarihinde aldığını ve karşılığında bir lira para ödemediğini, bedelsiz şekilde devraldığını, şirketin bedelini ödememek için uzun süredir oyaladığını, şüphelinin eşi …’un müvekkilinin evine gelerek eşi …’a yalvardığını, eşine süre verilmesi için ısrarcı olduğunu, dolandırıcılık eylemine ilişkin olarak davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, Bakırköy 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/225 Esas sayılı dosyasında dolandırıcılık, tehdit ve hakaretler suçlarından ötürü dava açıldığını, davalının ceza dosyasında verdiği ifadelerde çelişkiler ve ikrar olduğunu, mahkemenin takdir edeceği üzere kimse kimsenin ruhsat işlemlerinin halledilmesi için şirket devrini yapmayacağını, kaldı ki kendisinin şirketin %50 hissesinin devrini istediğini, ancak şirketin tamamının kendisine devredildiğini, şüpheli ifadelerinden hisse devrine ilişkin para ödemediğini ikrar ettiğini, … Genel Müdürlüğü ile yapılan söz konusu ihalenin 25 yıllık olduğunu, kiralanan yerin şirkete aylık 300.000,00 TL kira getirisi olduğunu, davalının şirketin bütün hisselerini devralmış ve aradan 3yıl geçmesine rağmen bir kuruş dahi ödemediğini iddia ederek, icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına alacağın %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacı iddia ve taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, davacı ve müvekkili arasında şirketin tüm hisselerinin devri için Bakırköy … Noterliğinde 14.02.2018 tarihli limited şirket pay devri sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmenin resmi senet niteliğinde olduğunu, iddianın senetle ispat edilmek zorunda olduğunu, sözleşmede devir bedelinin kendisine tamamen ödendiğinin belirtildiğini, müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, HMK 200/2 maddesi gereğince tanık dinletilmesine muvafakatlarının olmadığını, tanık olarak gösterilen kişilerin savcılıkta ifade de bulunduklarını, savcılık ifadelerinin tamamının reddettiklerini, iddiaların gerçek dışı olduğunu, alacak iddiasında bulunan tarafın iddiasını ortaya koyan senet göstermesi gerektiğini, davacı tarafın Whatsap yazışmaları sırasında beyan ettikleri üzere söz konusu yazışmaların 3. Kişi ve aynı zamanda tanık olarak gösterilen … ve … ile olduğu iddia edilen yazışmalar olduğunu, bu yazışmalarda müvekkilinin borç ikrarı veya ödeme taahhüdünün asla bulunmadığını, devir işleminin noter huzurunda yapıldığını, ticaret siciline işlendiğini, davacı tarafın haksız şikayeti üzerine müvekkilinin savcılıkta verdiği ifadelerinde de borç ikrarı veya üstlenmesinin bulunmadığını, müvekkilinin maddi vakıaları aktardığını, müvekkili tarafından savcılık ifadesinde belirtildiği üzere bir dönem arkadaşı olan … ve davacı ile aynı sitede oturan …’ye ait bir taşınmazın kiralanması hususunda yine hisseleri davacıya ait olan … Şirketi üzerinden %50 oranında sözlü ortaklık gerçekleştirildiğini, işe başlanması sonrasında ortaya çıkan yüksek ve fizibil olmayan inşaat maliyetlerinden kaçınmak isteyen davacı tarafın daha sonra 100.000,00 TL sermayeli şirketin tüm hisselerini bedeli karşılığında noterde kendisine devrettiğini, devir bedelini ödediğini, sözlü ortaklığın yasal olarak sona erdirildiğini, şirketin tüm aktif ve pasifleri ile birlikte kendisine devredildiğini, sürecin başlangıcından bitimine kadar davacı ve kardeşinin herhangi bir nakit ödemesi olmadığını, tüm yatırımların kendisi tarafından yapıldığını, bu durumun kendisini iflas riski ile karşı karşıya bıraktığını, aleyhine icra takipleri yapıldığını, müvekkilinin yatırımı tamamlaması aşamasında davacının kardeşinin kendisinden 1.550.000,00TL hava parasını istediğini, kendisinin mevcut yatırımlarının yarısını karşılaması durumunda şirket hissesinin yarısını devredebileceğini beyan ettiğini, davacı ve kardeşinin buna yanaşmadığını beyan etmiş olduğunu, müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını savunarak, davanın reddi ile %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İspat vasıtaları bakımından HMK’nun 204/2. maddesi gereğince ilgililerin beyanına dayanılarak noterlerin tasdik ettikleri senetlerle diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılırlar. Davaya konu noterde düzenleme şeklinde yapılan Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesinde davacı davalıdan pay devri nedeniyle alacağının tamamını davalıdan aldığını beyan etmiş olup, HMK’nın 204. ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 82/f.-III maddeleri uyarınca düzenleme şeklindeki noter senetleri, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayıldıklarından, davacının pay devri nedeniyle bakiye alacağının bulunduğunu ancak aynı nitelikte kesin delille kanıtlamasının mümkün olduğu, davacının bu yönde bir kesin delil sunamadığı anlaşılmakla yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle; davanın reddine ve Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 17/03/2010 tarihli ve 2010/19-123 E. 2010/154 K., 07/12/2011 tarihli ve 2011/13-576 E. 2011/747 K. ve 20/03/2013 tarihli ve 2012/19-778 E. 2013/250 K. sayılı kararları da bu yönde olup davacının takipte kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminat taleplerinin şartları oluşmaması…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece delillerin doğru değerlendirilmediğini, davalının Bakırköy 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/225 Esas sayılı dosyasında alınan kolluk ifadesinin kesin delil niteliğinde olduğunu, söz konusu ifade de davanın konusunu oluşturan hisse devrine ilişkin herhangi bir bedel ödemediğinin aşikar olduğunu, ifadenin başlangıcında vakıflardan kiralanacak yer ile ilgili aralarındaki dosthane ilişkiye istinaden sözlü olarak anlaştıklarını, inşaatın yapım süreci ve ruhsat işlemleri için şirketin %50 hissesinin devrini istediğini, daha sonra geri devralmak üzere şirketin tamamını davalının devralmasını istediğini ve böylece devraldığını ifade ettiğini, devirle ilgili bir sözleşme yapılmadığını, sözlü olarak anlaştıklarını belirtiğini, ifadenin bu kısmında şirketin devri ile ilgili bir bedel ödemediğinin net şekilde anlaşıldığını, davalının ifadesinde 2018 Mayıs ayında devirle ilgili görüşme yaptığını, devir tarihi itibariyle 100.000,00 TL ödediğini iddia eden davalının Mayıs 2018’de şirkette ortak olduğunu ve para koyması gerektiğini söylediğini, davalının hisse devri bedeli için devir tarihi itibariyle 100.000,00 TL dahi ödemediğini, devrin ruhsat işlemleri için yapıldığını, %50 hissesinin geri devredebileceği, devirden yaklaşık 3 ay sonra davalının … ile bir araya geldiğini, inşaat için kasaya para koyması gerektiğini, inşaat bittikten sonra hissesinin karşılığı olarak 1.550.000,00 TL istediğini, … isimli şahsın ortak tanıdıkları olduğunu ve tarafları uzlaştırmaya çalışan iyi niyetli tanıdık olduğu beyanları dikkate alındığında davalının hisse devri için hiçbir bedel ödemediğinin net şekilde ortada olduğunu, davalının adli makamlar önünde avukat eşliğinde vermiş olduğu ifadeninde resmi bir belge olduğunu, 14.02.2018 tarihinde hisselerin devri için bir bedel ödemediğinin ifadelerden açık bir şekilde anlaşıldığını, mahkemece eksik inceleme ile daha doğrusu hiçbir inceleme yapılmadan davanın reddine dair verilmiş olduğunu, kararın hukuka aykırı olduğunu, hisse devri yapılan şirketin … Genel Müdürlüğünden yapılan kiralama işi için bile sadece 360.000,00 TLteminat mektubu sunduğunu, bu teminat mektubunun müvekkilinin abisi ile aile şirketleri olan … Ltd şirketinin müteselsil kefaletinin olduğunu, gayri nakdi kredi sözleşmesi kapsamında verildiği hususu da dikkate alındığında bu şirketin tamamının 100.000,00 TL devredilemeyeceğini açıkça ortaya koyduğunu, gerekçeli kararda emsal olarak belirtilen Yargıtay kararında dahi hile ile devrin gerçekleştiğinin ispat edilemediği hususun yer aldığı, huzurdaki davada ise şirket devrine ilişkin olarak isnat edilen dolandırıcılık eylemi ile ilgili ceza dosyasının devam ettiği, mahkemece bekletici mesele yapılmadığını, ayrıca incelenmeden davanın reddine karar verildiği, ceza dosyasında mahkumiyet kararı verildiğinde Yargıtay kararında belirtildiği üzere delil olarak dikkat alınmak zorunda kalınacağını, mahkeme tarafından ceza dosyasına ilişkin sadece iddianamenin baz alındığını, davalının kolluk huzurunda alınan ifadesinin dikkate alınması durumunda davalının noter senedinde ödendiği iddia olunan bedeli dahi ödemediğinin anlaşılacağını, mahkeme tarafından ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasının delillerin aynı olduğu gerekçesiyle faydasının olmayacağı belirtilmiş ise de hukuk mahkemesinin ceza mahkemesinden çıkacak olan mahkumiyet kararına esas eylemle doğrudan bağlı olduğunu, ceza dosyasında sadece şahitlerin dinlenilmediğini, aynı zamanda sanığın kendi ifadesinin yer aldığını, davalı tarafın uzun süre ödeyeceğini belirterek oyaladığını, mahkeme tarafından tüm delillerin değerlendirilmesi gerektiğini, mahkemece tanık olarak dinlenmeyen …’in ceza dosyasında ifade de bulunduğunu, ifadesinde davalının hiç ödeme yapmadığını, yapsa idi haberinin olacağını beyan ettiğini, adı geçen kişinin dosyada tanıklık yapamadığını, her iki tarafın arkadaşı olduğunu iddia ederek ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davalının kendisi tarafından ceza dosyasında dinlenen tanıklara gönderilen mesajlarla ilgili inkarının olmadığını, davalının ceza dosyasındaki ifadesinde noter sözleşmesindeki hususların çürütüldüğünü belirterek kararın kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, limited şirket paylarının devir bedeli alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine karşı itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında, limited şirket pay devri sözleşmesinin varlığı ,dava dışı … San: Tİc Ltd şirket paylarının davalıya devrinin gerçekleştiği, söz konusu devrin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlandığı, davalı ve dava dışı kişiler hakkında tehdit ve dolandırıcılık iddiası ile kamu davası açıldığı ve yine dava dışı gerçek kişiler arasında Whatsap yazışmalarının olduğu konusunda herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. Uyuşmazlık, mahkemece ceza dosyasının bekletici mesele yapılmamasının, tanıkların dinlenilmemesinin yerinde olup olmadığı ve hükmün eksik inceleme neticesinde verilip verilmediğine ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında Bakırköy … Noterliğinde 14.02.2018 tarihinde limited şirket pay devri sözleşmenin gerçekleştirildiği, sözleşmede devir edenin davacı …, devir alanın davalı …, devir konusunun … San. Tic. Şirketi olduğu ,sözleşmede devreden tarafından şirketteki mevcut 100 paya karşılık olan 100.000,00 TL hissenin tamamının şirketin aktifine pasifine ilişkin tüm hak ve borçları ile birlikte … isimli kişiye devir ettiğini, devir bedelini kendisinden nakden ve tamamen aldığı ifadesine yer verildiği, devralan …’un ise payını devreden … isimli kişinin beyanında yazılı olduğu şekilde şirketteki mevcut 100 paya karşılık olan 100.000,00 TL hissesinin tamamını devir aldığını, devir bedeline kendisine nakden ve tamamen ödediğini beyan ettiği, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 12.03.2018 tarihli, 9534 sayılı nüshasında dava dışı şirket hisselerini devrine dair şirketin Bakırköy … Noterliğinde 02.03.2018 tarihli genel kurul kararının tescili istendiği, 26.02.2018 tarihli kurul kararında şirket devrinin yazıldığı, …’ın …’a devrederek ortaklıktan ayrıldığı, müdürlüğünün sona erdiği, şirket müdürlüğüne süresiz olarak …’un atanmış olduğunun belirtildiği, davacı tarafça davalı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 02.07.2020 tarihinde 1.550.000,00 TL 14.02.2018 tarihli … Ltd şirketinin pay devir sözleşmesi bedeli ile ferileri olmak üzere toplam 2.017.070,20 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalının borca ve ferilere itiraz ettiği, davacı tarafça 26.10.2020 tarihinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/88918 soruşturma nolu dosyasında şikayette bulunulduğu, şikayetinde şirketin 2018 yılında …’a devir konusunda 1.500.000,00 TL bedel karşılığında anlaştıklarını, daha sonra ağabesiyle anlaştıklarını, ağabeyisinin komşu olduğu için resmi protokol yapmadıklarını, 14.02.2018 tarihinde noter devir işlemini yaptığını, parayı devir sonrasında ödeyeceğini belirttiğini ancak kendilerini oyaladığını, kendisine ulaşamadıklarını, ortak arkadaşlarından …’in devreye girdiğini ancak şüphelinin her defasında ödemeyi vadetmesine rağmen ödeme yapmadığını bunun üzerine icra takibi başlattıklarını, takibe itiraz ettiklerini beyan ettiğini, söz konusu kişinin hisse devri sonrasında borcunu ödemek vaadiyle kendilerini dolandırdığını iddia ederek dolandırıcılık iddiası ile şikayette bulunduğu, 23.10.2020 tarihli ifadesinde davalıya uzun süre ulaşamadıklarını, daha sonra kendisinin ekonomik sıkıntıları olduğunu ödeme yapacağını söylediğini, kendilerini oyaladığını, ayrıca davalının eşi … ile konuştuklarını, Ocak 2019 evlerine geldiğini, Mayıs ayında ödeme yapılacağını söylediğini, komşuları olması nedeniyle beklediklerini ama bu tarihten sonra da borcu ödemediklerini, borcu inkar ettiklerini, mahkemeye ver dediklerini, bu konuda mesajların kayıtları olduğunu, bu süreçte …’e …’un söylediğine göre kendisi için memleketinden adamlar çağıracağını, …’e bir daha geri dönmeyecek şekilde uzun bir tatile göndereceği şeklinde tehditte bulunduğunu, eşinin telefonuna attığı mesajla hakaret ettiğini beyan ederek dolandırıcılık ve tehdit suçundan şikayette bulunduğunu, davalı … 03.11.2020 tarihli hazırlık ifadesinde, şikayetçileri 8-9 yıldır tanıdığını, tekstil işiyle uğraştıklarını, aynı sitede oturduklarını, şikayetçinin eğitim alanına atılmak istediğini söylediğini, prensipte anlaştıklarını, ilk önce Başakşehir’de bulunan bir anaokulunu işlettiklerini, … Ltd şirketi isimli firma adıyla … ve kendisinin ortak olduğu şirket üzerinden anaokulu işlettiklerini, sonra mülkiyetin satılması üzerine kapattıklarını, başka bir okulu açmak için arayışlarının olduğunu, Başakşehir 2.etapta mülkiyeti … Genel Müdürlüğünde bulunan araziye baktığını, prensipte anlaştıklarını, vakıflardan burayı alabilmek için yapılacak ihaleye katılacaklarını, yeni bir şirket kurup süreci uzatmaktansa mevcut olan …’ın kardeşi … adına olan … Ltd şirketi isimli şirket üzerine ihaleye girildiğini, ihale sürecinde 10.000,00 TL kiralayabileceğinin belirtildiğini, fakat ihale sonucunda yap işlet devret modeli ile 25 yıllığına 125.000,00 TL aylık bedelli olarak ihalenin firmaca alındığını, düşünülen rakamın çok üstünde olan bir bedel ile kiralanan yer üzerine projelendirme yaptıklarını ve okul inşaatına başladıklarını, 4 yıllık yapım sürecine başlanmış olduğunu, her ne kadar resmiyette ortak gözükmeseler de aralarındaki dosthane ilişkiye istinaden sözlü olarak ortak olarak yarı yarıya bu işi yaptıklarını, projelendirme sonrasında inşaata başladıklarını bir yandan da eğitimci olarak 2018 yılının eğitim dönemi başlangıcı olan Eylül ayına okul olarak işletmek maksadıyla ruhsat almaları gerektiğini fakat …’in o dönemde rahatsız olan sonrasında ise vefat eden kız kardeşinin olduğunu onun tedavi süreci ile ilgilendiğinden okulun yapımı ve ruhsatlandırılması işlemlerinin tamamen kendisine kaldığını, bu süreci resmi olarak daha iyi yönlendirebilmek için fiiliyatta zaten ortak oldukları … Ltd şirketinin hissedarı olarak %50 hisseyi devretmesini istediğini, …’inde sen şirketin tamamını devral daha sonra %50’yi bana devredersin dediğini, kendi aralarında bu konuyu konuştuklarını ve anlaştıklarını, …’in kardeşi olan … ile birlikte notere gittiklerini 14.02.2018 günü şirketin %100 hisselerinin karşılığı 100.000,00 TL sermayeli şirketin tamamını devir almış olduğunu, şirket merkezinin daha sonra Başakşehir’de bir adrese taşıdığını, devir sonrasında okul inşasına başladığını, inşaata başladıktan sonra …’in okul ile ilgili kendisinin de arayışlara girdiğini, yapılan tanıtımlara istinaden bu işin işletmesinin devredilmesi halinde kira gelirinin yüksek olacağı kanaatine vararak kendisine şirketin inşaat aşamasında ve binanın tamamlanana kadar işletilir hale gelene kadar olan kısmında var olduğunu sonrasında anladığı işler olmadığını, işletilmesi veya kiraya verilmesi hususunu bilmediğini, sadece kira getirisine bakarım dediğini, resmiyette benim adım olduğu için kabul ettiğini, bu bedeli de inşaat yapımında kullanırsın dediğini, aylık 225.000,00 TL kira getirisi olarak hesapladıklarını, yıllık 2.700.000,00 TL yaptığını, bu bedelin kasada var diye varsayımda bulunduklarını, inşaata devam ettiklerini, harcamaların tamamını kendisinin karşıladığını, çok çaba sarf ettiğini, gerek nakit, gerekse şahıs çekleri ile finansa etmeye çalıştıklarını, yaklaşık 8-10 milyon civarında ötelenmiş çekleri ile inşaatını yürüttüğünü, nakit bittiğinde kasaya para koymaları gerektiğini …’e söylediğini 2018 Mayıs ayı gibi görüşme yaptıklarını, kendisine bu işe devam etmek istemediğini, çok stresli olduğunu, gerekirse vakıfların bu süreçteki yaptırımlarına katlanacağını ama bu işi yapmak istemediğini söylediğini ve ayrıldığını, vakıflardan kiralandığı döneminde herhangi bir ödemenin yapılmadığını, hatırladığı kadarıyla 280.000,00 TL … adına olan şirket tarafından teminat mektubu verildiğini, mektubun inşaat süreci son buluna kadar verildiğini, kiralama sürecinde ihalesini birlikte takip ettiklerini hatta avukat ücretini kendisinin yaptığını, …’in aslında inşaat yetişmeyecek diye vazgeçip çıktığını, yasal sürede bittiğini görünce daha önceden anlaşmış oldukları %50 kısmını devredeceği yönündeki anlaşmalarına istinaden hissesini satmak istediğini, taliplerinin olduğunu, bunun bedeli olarak kendisine 3.000.000,00 TL kadar tekliflerin olduğunu, bu nedenle şirketin devrini istemediğini, şirketten dolayı kendisine 1.550.000,00 TL para vermesini söylediğini, bunu bir nevi şirket devrinden doğan hava parası olarak talep ettiğini, kendisinin bu aşamada bir şey konuşamayacağını öncelikle inşaatı bitirmesi gerektiğini, daha sonra konuşabileceklerini hatta tek başına altından kalkamayacağını inşaat aşamasında yardımcı olmasını hissesine düşen bedeli de ödemesini istediğini ancak kabul etmediğini, söylediği rakamı ısrar etmeye devam ettiğini, inşaatı bitirdikten sonra …’in görüşmek için geldiğini, kendisine ben ortak mıyım değil miyim diye sorduğunu, kendisininde ortak yükümlülüklerini harcamaları karşıladıktan sonra ortaksın dediğini, harcamalarının tamamını çıkartmak için kiracıyı çıkartmayı başka birini koyalım dediğini, devir sürecinden sonra bir çok kez görüştüklerini, aynı binada ikamet ettiklerini, eşi …’ın …in eşine giderek ödeme yapılması hususunda süre verilmesi için ısrarcı olduğu yönündeki beyanı ile ilgili o dönem …’e alacağı olduğunu, kendisine 1.550.000,00 TL borcu olduğu için tehdit ettiğini, kendisinin haberi olmadığını, şahsın eşi ile kendi eşinin arkadaş olduğunu, böyle bir konuşma olduğuna ilişkin muhabbet geçtiğini, eşinin görüşmek için yanına gittiğinde …’in bu parayı almak için her şeyi yapabileceğini düşündüğünden çocuklara zarar verebileceğini eşininde söylemesiyle eğer bir borç varsa öder dediğini, eşinin kendi işlerine karışmadığını, şikayetçinin başlatmış olduğu takibe itiraz ettiğini henüz dava açılmadığını, hisse devri bedeli olarak şikayet dilekçesinde belirtilen borcu kabul etiğine ilişkin yazışmaların bir kısmı olarak yansıtılmaya çalışılsa da ifadesinde belirtmiş olduğu gibi … ile birlikte okul binası yapmak veya kiraya vermek ve gelir elde etmek bu geliri paylaşmak maksadıyla sözlü olarak paylaştıklarını, bu faaliyete giriştiklerini, şirketin hisselerini kendisine devrettiğini, şirket devrinin sebebinin hem inşaat hem de okul işletmeliği ruhsatlarının ve sürecinin takibinin kendisinin yapmasını istemeleri olduğunu, şirket devri esnasında notere … ile gittiklerini, sözleşmede görüleceği üzere 100 paya karşılık olarak 100.000,00 TL tamamını devir aldığını ve devir bedelini nakden ödediğini, noterlikçe belge düzenlendiğini, devirden hak ve alacağının bulunmadığını, şahsın devrettiği şirketin vakıflardan kiraladığı araziyi vakıf kanunlarına uygun bir şekilde eğitim kurumu işletmek için inşaat yapmak ve bu süre dolunca tekrardan vakıflara devretmek üzere anlaşma yapılmış olan bir yer olduğunu, burasının şirkete bir varlık olarak gözükemeyeceğini, şirketin vakıflar ile yaptığı sözleşmeyi ibraz edeceğini, kendisinin …’a attığı mesajla ilgili iddianın doğru olduğunu nedeninin ise o dönem …’in kendisini engellediğini, kendisinin de görüşemediği için eşiyle kendi eşinin telefonları üzerinden birbirlerine mesajlar attıklarını, bir itirazının olmadığını, hakaret ve tehdit içermediğini, zerzenişte bulunduğunu ,sonuç olarak … ile birlikte okul işletmek için başta anlaştıklarını sonra da maliyet yüzünden …’in bıraktığını, okul inşaatının tamamladığını, şu an işletmesini başka bir firmanın üstlendiğini, kira gelirlerinin şirket hesabına yattığını, …in okul inşaatı zamanında harcama yapmadığını, harcamaları kendisinin yaptığını, şuanda kazançtan pay almak istediğini ve bu nedenle şikayetçi olduğunu ifade ettiği, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/88918 soruşturma nolu dosyasında 2021/1146 Esas nolu 29.03.2021 tarihli iddianame ile şüpheli davalı ile birlikte dava dışı … hakkında müştekilerin davacı ve dava dışı …’ın olduğu, tehdit dolandırıcılık suçlaması nedeniyle kamu davasının açıldığı, kamu davası sonucunda açılan davanın Bakırköy 16. Ceza Mahkemesinin 2021/225 Esas sayılı dosyasında derdest olduğu, davacının iş bu itirazın iptali davasını açmış olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, taraf iddiaları ve savunmaları sonrasında yukarıda yer verilen gerekçeye istinaden davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından 02.03.2022 tarihli dilekçeyle Bakırköy 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/225 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması talep edilmiştir. Mahkemece, 24.03.2022 tarihli celsede, davacının ceza dosyasının bekletici mesele yapılması talebi reddedilerek hüküm tesis edilmiştir. Ayrıca davacının bilirkişi incelemesi talebi ise 10.02.2022 tarihli celsede reddedilmiştir. TBK’nın 74. maddesinde ceza hukuku ile ilişkisinde başlığı altında, hâkimin zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleri ile bağlı olmadığı gibi ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararı ile bağlı olmadığı, aynı şekilde ceza hâkiminin kusurunun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da hukuk hakimini bağlayamayacağı belirtilmiştir. Bu düzenleme kapsamında, ceza mahkemesince belirlenen maddi vakanın sübutuna ilişkin tespitin hukuk mahkemesi hâkimi yönünden bağlayıcı nitelikte olduğunun kabulü gerekecektir. Taraflar arasında dava konusu uyuşmazlığa ilişkin tehdit ve dolandırıcılık iddiası ile açılmış derdest kamu davasının mevcut olduğu çekişmesizdir. Gerek öğretide ve gerekse de emsal Yargıtay kararlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylar, fiilin hukuka aykırılığı konusu hukuk hakimini tamamen bağlayıcı niteliktedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-92 Esas 2018/1362 Karar sayılı emsal ilamında da bu hususta açıklayıcı gerekçeler ortaya konulmuştur. Somut olayda da ilk derece mahkemesince ceza mahkemesi dosyasının sonucu beklenerek, tarafların tüm delilleri değerlendirilerek uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir iken davanın sonuçlandırılmış olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı verin ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verimiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle: 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.06.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.