Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1386 E. 2022/1403 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1386
KARAR NO: 2022/1403
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25.03.2022
NUMARASI: 2022/95 Esas – 2022/305 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı taraftan alacağını tahsil edememesi üzerine Çorlu … İcra Müdürlüğünün 20-Adalet Bakanlığı bütçesinde Arabuluculuk ücreti olarak ödenen 1.320,00 TL’nin 6325 sayılı H.U.A.K 18/A, 13. ve 14. maddeleri gereğince davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, borçlu şirket tarafından icra takibine hiçbir hukuki gerekçe ve yasal dayanağı olmadan haksız olarak itiraz edildiğini, dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurduklarını ancak anlaşma sağlanamadığını, yapılacak yargılama sonucunda ortaya çıkacağı üzere haklı davalarının kabulü ile Çorlu … İcra Müdürlüğünün … Esas saylı ıicra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, borçlunun % 20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Çorlu 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/74 Esas sayılı sırasına kaydedildiği ve yapılan yargılama sonrasında 22/01/2020 tarihinde yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği ve 2021/16 Esas sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının cari hesap alacağından kaynaklanan alacağı olduğunu iddia ettiğini, cari hesap alacağının kaynağı olarak davacı tarafından keşide edilen 02/05/2019 ve 20/04/2019 tarihli iki adet faturayı gösterdiğini, faturalarda belirtilen mal ve hizmetin Siyah Sac 6 MM ve Profil Boru 8*1 MM olduğunu, faturalarda belirtilen malların teslimatının yapılmadığnıı, buna rağmen davacı tarafın alacağı olduğunu iddia ettiğni, faturanın tek taraflı düzenlenebilen bir belge olduğunu, malın teslim edildiğini kanıtlamayacağını, davacının davaya konu malları teslim ettiğini ispat etmek zorunda olduğnuu, ispat külfetinin davacıda olduğunu, davacının işlemiş faiz de talep edemeyeceğini, takip öncesi faizin talep edilebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmesi gerektiğini, davacının buna ilişkin bir bildirimde bulunmadığını, takip öncesi işlemiş faizi de talep etme hakkı olmadığını, davacı tarafın iddia etmiş olduğu hususları ispat yükü altında olduğunu, dava dilekçesinde delil olarak sunulan bilgi ve belgelerin hiç birinin usul kuralları çerçevesinde iddia edilen vakıayı ispata elverişli araçlar olmadığını beyanla haksız davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı alacaklı tarafından Çorlu İcra Müdürlüğü’nde takip başlatılmış, davalı borçlu takibe süresinde yaptığı itirazında ikametgahının Çerkezköy’de olduğunu, yetkili icra dairelerinin Çerkezköy İcra Müdürlükleri olduklarını beyan ederek yetkiye ve ayrıca borca itirazda bulunmuş, alacaklı tarafça itirazın iptali talep edilmiştir. Dosya kapsamında yapılan incelemede davalının ikametgahının Çerkezköy’de olduğu, para borçlarının alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiği, bunun dışında genel yetki kuralına göre borçlunu ikametgahında takip yapılmasının gerektiği, yargılama sırasında incelene BA BS formları, davacı defterleri ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının takibe dayana yaptığı cari hesap ilişkisindeki fatura içeriği malları davalıya teslim edildiğine dair delil bulunmadığı, davalıya ticari defterleri ibraz etmesinin ihtar edildiği, davalının defterlerinin ibraz edilmediği, davalı tarafça beyan edilen BA BS formlarında davacı şirket yönünden herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmasının veya davacı tarafça BS formunda beyan edilmiş olmasının davacının alacak iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı, buna göre alacağını ispatlamayan davacı tarafça yetkili icra dairesinde takip yapılmaması nedeniyle usule uygun başlatılmış takip bulunmadığı, davanın usulden reddedilmesi nedeniyle kötü niyet tazminatına hükmolunmasına gerek olmadığı anlaşıldığı…” gerekçesiyle, takibin yetkili icra dairesinde yapılmaması nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı taraf arasındaki borç ilişkisinin para alacağından kaynaklandığını, TBK’nın 89/1 maddesine göre ise para alacaklarının, alacaklının yerleşim yerinde ifa edilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin muamele merkezi Çorlu/ Tekirdağ olduğundan, Çorlu … İcra Müdürlüğünde başlatılan takibin hukuka uygu olduğunu, ilk derece mahkemesi kararının tamamıyla haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, yerleşik Yargıtay ve istinaf uygulamasına aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; yetkisiz icra dairesinde takip başlatılmış olması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Çorlu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyanın incelenmesinde; alacaklının davacı borçlunun davalı olduğu, 17.983,79TL asıl alacak ve 643,72 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 18.627,51 TL alacağın takibe konu edildiği, takip sebebi olarak cari hesap alacağının gösterildiği, borçlu vekilinin icra dosyasına itirazında müvekkilinin yerleşim yeri adresinin Çerkezköy’de bulunması sebebiyle yetkiye açıkça itiraz ettiğini ayrıca herhangi bir borcu olmadığından borcun tamamına da itiraz ettiğini belirtmiştir. Davalı vekili esasa cevap süresi içerisinde müvekkilinin yerleşim yeri adresinin Çerkezköy’de olması sebebiyle icra dairesinin ve mahkemenin yetkisiz olduğunu ileri sürmüştür. Davanın ilk olarak açıldığı anlaşılan Çorlu 5. Asliye Hukuk Mahkemesince 2019/74 E 2020/27 K 22.01.2020 tarihli karar ile yetkili mahkemenin Çerkezköy Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş, iş bu kararın yasa yolu denetiminden geçmeksizin kesinleşmesi ile dava dosyası Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi olmuş, Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/16 E 2021/476 K 07.10.2021 Tarihli kararıyla, davadan sonra Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi açılmakla dava dosyasının Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesine devredilmesine karar verilmiştir. Dosyanın devredildiği Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesince de istinafa konu kararın verildiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince, somut olayda akdi ilişkinin çekişmeli olduğu gerekçesine dayalı olarak 6098 sayılı TTK’nın 89/1 ve HMK’nın 10. maddelerinin somut olayda uygulanamayacağı değerlendirilmiştir.İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz, HMK’nın 164. maddesi hükmü uyarınca ön sorun olarak incelenmeli ve bu bağlamda davacı yanın bu konuda açıklama ve ispat hakkı bulunduğu gözetilmelidir. Bu durum HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının bir gereğidir. Somut olayda, davacı vekili, akdi ilişkinin kanıtı olarak ticari defter ve kayıtlara dayanmış, 23.10.2019 tarihli cevaba cevap dilekçesinde faturaya konu malların irsaliye ile teslim edildiğini ileri sürmüştür. Yargılama sürecinde davacı defterlerinde faturanın kayıtlı olduğu, yine davacı Ba formlarında faturanın vergi dairesine bildiği anlaşılmıştır. O halde, ilk derece mahkemesince, davalının icra dairesinin yetkisine itirazının ön sorun olarak incelenmek suretiyle ve tarafların tacir oluşu ve ticari defterlere, fatura ve irsaliyelere delil olarak dayanıldığı dikkate alınarak bir sonuca varılmalıdır. Delil olarak ticari defterlere dayanılmış olup TTK’nın 82-83 ve HMK’nın 222 maddeleri uyarınca davalıya ticari defterlerini ibraz etmesi için usulüne uygun ihtar yapılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. İlk derece mahkemesi kararında, davalı tarafın ihtara rağmen ticari defterlerini ibraz etmediği belirtilmiş ise de davalıya usulüne uygun bir ihtar yapılmadığı; dava dosyası Çerkezköy Asliye Hukuk Mahkemesinde görülürken oluşturulan 03.06.2021 tarihli ara kararla, başka bir dosyaya ibraz edilen defterlerin ibrazının davalıdan istendiği, aynı ara kararda defterlerin yerinde incelenmesi için talimat yazılmasından da söz edildiği, ara karar kendi içinde çelişkili olduğu gibi, defter ibrazı konusunda süre verilmediği, inceleme yer ve zamanın belirtilmediği ve ibraz etmemenin hukuki sonuçlarının da gösterilmediği anlaşılmaktadır. Anılan mahkemenin belirlediği duruşma günü gelmeden de dosyanın Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesine aktarıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı defterlerinin incelenmesi konusunda gerekli usuli işlemlerin yapıldığından söz edilemez. Oysa, taraflar arasında akdi ilişkinin bulunup bulunmadığının tespiti bakımından davalının defterlerinin incelenmesi son derece önemlidir. Taraflar arasında akdi ilişkinin varlığının saptanması halinde TBK’nın 89/1 ve HMK’nın 10. maddeleri uyarınca, davanın para alacağına ilişkin bulunması nedeniyle alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri icra dairesi de yetkili olduğu gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir (Bkz. Yargıtay 19. HD, 04.11.2015 tarih, 2015/2795 Esas; 2015/14017 Karar sayılı ilamı). Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 27.10.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.