Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1377 E. 2022/1498 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1377
KARAR NO: 2022/1498
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22.06.2021
NUMARASI: 2019/190 Esas – 2021/512 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı borçlu şirket arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, bu kapsamda USD, EURO ve TL cinsinden, farklı tarihlerde tanzim edilen beş adet nakliyat emtia poliçesi düzenlendiğini, poliçelerden kaynaklanan borca istinaden, borçlu şirket tarafından 28/06/2016 tarihinde 1.000,00 TL ödeme yapılmış, bakiye bedel ise ödenmediğini, bunun üzerine bakiye bedelin tahsili için; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile üç adet icra takibi başlatıldığını, ancak borçlu şirketin icra dosyalarına yapmış olduğu haksız ve zaman kazanmaya matuf itirazlar neticesinde icra takipleri durdurulduğunu, davalının haksız ve kötü niyetli olarak yaptığı itirazların iptaline ve takibin devamına, davalının borcu belirli ve likit olduğundan, %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; dava konusu poliçelerin muhatabı olan … MÜŞAVİRLİĞİ ve davacı ile yapılan sigorta sözleşmesine ilişkin bedeller, müvekkil ve dava dışı … MÜŞAVİRLİĞİ arasında yapılan sözleşme kapsamında, … MÜŞAVİRLİĞİ hesabına gönderildiğini, müvekkilin davacıya hiçbir borcu olmadığını, aleyhe bir kabul anlamına gelmemek ve borca itirazları baki kalmak kaydıyla, dava dışı … Müşavirliği ile müvekkil arasında akdedilen sözleşme kapsamında, gümrükten gelen mallara ilişkin tüm işlemler, bu dava dışı şirket tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkil, dava dışı şirket tarafından istenen bütün masrafları, bu şirket hesabına gönderdiğini, bu masraflar arasında, sigortaya ilişkin bedeller de mevcut olduğunu, bu bedellerin davacı tarafından tahsil edilememiş olması, dava dışı … Müşavirliği ve davacı ile aralarındaki iç ilişkiyi ve aralarında akdedilen sözleşmeyi ilgilendiren bir durum olduğundan, işbu alacaktan müvekkilinin mesul olmadığını, davacının, yasal faiz istemesi gerekirken mevduata uygulanan en yüksek faizi istemesi mümkün olmadığını, mevduata uygulanan en yüksek mevduat faiz oranını uygulayabilecek olsa bile, takipteki faiz oranları fahiş olduğunu, davacı, icra takibine konu alacağa uygulanan faize ilişkin olarak, yabancı para için Merkez Bankasının kamu bankalarınca uygulanan azami mevduat faizinin uygulandığını beyan ettiğini, Ancak Merkez Bankasının bu faizlere ilişkin tebliği, uygulanabilecek azami faizi göstermekte, gerçekte uygulanan mevduat faizlerini göstermediğini, dolayısıyla, hali hazırda hiç uygulanmamış olan ve üst sınırı gösteren faiz tablosuna göre faiz işletilmesi hukuka aykırı olduğunu, haksız davanın öncelikle esasa girilmeden usule ilişkin itirazları doğrultusunda usulden reddine, taleplerinin kabul edilmemesi halinde haksız davanın esasa ilişkin itirazları doğrultusunda esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından davalı aleyhine davalının nakliyat emtia sigorta poliçelerinden kaynaklı prim borcunun tahsili istemi ile icra takiplerinin başlatıldığı, davalı tarafça icra takiplerine itiraz edildiği, söz konusu nakliyat emtia sigorta poliçelerinin incelemesinde davalının sigortalı olduğu ve başkası yararına sigortanın bulunduğu, TTK 1430/1 maddesine göre prim ödeme borcundan sigorta ettirenin sorumlu olduğu, TTK madde 1431/4 maddesine göre; “Başkası lehine yapılan sigortada, prim borcu için sigorta ettirenin aleyhine yapılan takip semeresiz kalmışsa, zarar sigortalarında sigortalı, can sigortalarında lehtar, bu durumun sigortacı tarafından kendilerine bildirilmesi hâlinde, primi ödemeyi üstlenirlerse sözleşme bu kişilerle devam eder; aksi hâlde, sigortacı sigorta ettirene karşı sahip olduğu hakları kullanır.” düzenlemesinin bulunduğu, somut olayda sigorta ettiren aleyhine yapılan takibin semeresiz kalma koşulunun bulunduğu, dosya kapsamında doğrudan sigortalıya icra takiplerinin yapıldığı, öncesinde sigorta ettiren hakkında takip yapılıp semeresiz kaldığının dosya kapsamından anlaşılamadığı, ayrıca takibin semeresiz kalmasının yanında sigortacı tarafından sigortalıya bildirilmesi ve sigortalı tarafından prim ödeme borcunun üstlenilmesi gerektiği, davalının prim ödeme borcunun üstlenilmesi yönünde herhangi bir iradesinin bulunmadığı, 1.000,00 tl ödeme yapılmasının prim ödeme borcunun tamamının sigortalı tarafından üstlenildiği sonucunu çıkarmadığı, ve dosya kapsamından davacı tarafından sunulan hesap ekstresinden söz konusu ödemenin davalı tarafından yapıldığının ortaya konulamadığı da anlaşıldığından ve davalının prim ödeme borcundan dolayı sorumluluğunun bulunmadığı, husumetin davalıya yöneltilemeyeceği anlaşılmakla düzenlenen bilirkişi raporundaki tespitler de dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olmakla hükme esas alınmış ve davacı tarafça açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, davalının şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin…” gerekçesiyle, pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının, taraflar arasındaki sigorta poliçeleri uyarınca müvekkili şirkete yapmış olduğu 1.000,00-TL’lik ödeme ile 6102 sayılı türk ticaret kanununun 1431/4. maddesi kapsamında prim ödemeyi üstlendiğini, İlk derece mahkemesi yargılaması sırasında dava dışı … Sigorta tarafından dosyaya gönderilen müzekkere cevabında da belirtilmiş olduğu üzere poliçeler kapsamında herhangi bir iptal işlemi yapılmadığını, ilgili sigorta poliçelerinden kaynaklanan prim borçlarının davalının yapmış olduğu ödeme haricinde kalan kısımları müvekkili şirket tarafından karşılandığını, uyuşmazlık konusu sigorta poliçelerinde davalı yan her ne kadar sigortalı sıfatına sahip olsa da ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1430. Maddesi uyarınca sigorta primini ödeme borcu sigorta ettirene yüklenmişse de somut uyuşmazlık açısından başkası yararına sigorta bulunması ve davalı yanın sigorta poliçelerinin geçerliliğini devam ettirmesinde doğrudan yararının bulunması sebebiyle, ayrıca ilgili poliçelere ilişkin bedellerin müvekkil şirket tarafından ödenmesi suretiyle poliçelere ilişkin herhangi bir iptal işlemi de gerçekleştirilmediğinden, bu kapsamda davalı tarafından müvekkili şirkete 1.000,00-TL tutarında ödeme yapılması hususu da göz önüne alındığında müvekkili şirketin, uyuşmazlığa konu sigorta poliçelerine ilişkin prim borcunu davalı yandan talep etme hakkı bulunmakta olup, ilk derece mahkemesince eksik ve hukuka aykırı şekilde hüküm kurulduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, sigorta prim alacaklarının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine yöneltilen itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derce mahkemesince yapılan yargılama sonucu davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı taraf, davalının sigortalı olduğu, sigorta ettirenin ise dava dışı şirket olduğu nakliyat sigorta poliçeleri düzenlemesine rağmen davalıdan primleri tahsil edemediğini iddia etmiştir. Davacının prim tahsiline yetkili acente olduğu dosyaya kazandırılan acentelik sözleşmesinden sabit olmasına göre, davada aktif husumet ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekir. Somut olayda uyuşmazlık, davacı acente tarafından davalının sigortalı olduğu sigorta poliçe primlerinin ödenip ödenmediği ve davalının sigorta pirim borcundan sorumlu görülüp görülemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Sigorta primi ödeme borcunun genel ilkeleri, TTK’nın 1430 ila 1434 üncü madde hükümleri arasında düzenlenmiştir. TTK Madde 1430 (1) Sigorta ettiren, sözleşmeyle kararlaştırılan primi ödemekle yükümlüdür. Aksine sözleşme yoksa sigorta primi peşin ödenir. Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. TTK madde 1431- (4) Başkası lehine yapılan sigortada, prim borcu için sigorta ettirenin aleyhine yapılan takip semeresiz kalmışsa, zarar sigortalarında sigortalı, can sigortalarında lehtar, bu durumun sigortacı tarafından kendilerine bildirilmesi hâlinde, primi ödemeyi üstlenirlerse sözleşme bu kişilerle devam eder; aksi hâlde, sigortacı sigorta ettirene karşı sahip olduğu hakları kullanır. Somut uyuşmazlıkta davalının sigorta poliçelerinde sigortalı olup, sigorta ettirenin ise dava dışı … Müşavirliği AŞ olduğu anlaşılmaktadır. Bu hususu taraflar arasında ihtilaf konusu da değildir. İlk derece mahkemesi kararında da işaret edildiği üzere, somut olayda başkası yararına sigorta bulunduğu, TTK’nın 1430/1 maddesine göre prim ödeme borcundan sigorta ettirenin sorumlu olduğu, aynı Kanun’un 1431/4 maddesine göre; “Başkası lehine yapılan sigortada, prim borcu için sigorta ettirenin aleyhine yapılan takip semeresiz kalmışsa, zarar sigortalarında sigortalı, can sigortalarında lehtar, bu durumun sigortacı tarafından kendilerine bildirilmesi hâlinde, primi ödemeyi üstlenirlerse sözleşme bu kişilerle devam eder; aksi hâlde, sigortacı sigorta ettirene karşı sahip olduğu hakları kullanır.” düzenlemesinin bulunduğu, somut olayda sigorta ettiren dava dışı … AŞ ile birlikte aynı takiplerde davalı sigortalının da borçlu gösterilerek takiplerin yapıldığı, bu kapsamda davalı sigortalıya da doğrudan icra takibi yapıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre davalıya takip yapılmadan önce dava dışı sigorta ettiren hakkında takip yapılıp semeresiz kalması sonucu davalıya takip yapılması söz konusu değildir. Ayrıca takibin semeresiz kalmasının yanında sigortacı tarafından sigortalıya bu durumun bildirilmesi ve sigortalı tarafından prim ödeme borcunun üstlenilmesi gerekmekte olup, davacı yanca bu konuda davalıya bir bildirim yapıldığı kanıtlanmadığı gibi, bu konuda davalı yanca 1.000,00 TL ödeme yapıldığı ve bunun pirim ödeme borcunun üstlenildiği anlamına geldiği iddia edilmekle birlikte, davacı kayıtlarında görülen 1000 TL ödemenin davalı tarafından yapıldığı hususunun da kanıtlanmadığı, bu konuda davacı yanca sunulan hesap ekstresinin ödemenin davalı yanca yapıldığı ve böylece prim ödeme borcunun tamamının sigortalı tarafından üstlenildiği sonucunu çıkarmayacağı anlaşılmakla, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı sigortalının prim ödeme borcundan dolayı sorumluluğunun bulunmadığı, husumetin davalıya yöneltilemeyeceği sonucuyla kurulan hüküm isabetli olup, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 10.11.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değeriitibariyle, karar kesindir.