Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1372 E. 2022/1115 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1372
KARAR NO: 2022/1115
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/44 D.İş- 2022/44 K.
TARİHİ: 03/03/2022 TARİHLİ EK KARAR
DAVA: İhtiyati Haciz
Taraflar arasındaki ihtiyati hacze dair değişik iş dosyasında ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati haciz karanına borçlu tarafından yapılan itirazının reddine dair verilen kararın, borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden vekili, 04.02.2022 tarihli talep dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile borçlu şirket arasında faturalı olacak şekilde ticari faaliyetlerin sürdürüldüğünü, borçlu … adına faturalar düzenlendiğini, düzenlenen faturaların her iki tarafça da kayıt altına alındığını, borçlunun faturalara bir itirazı bulunmadığını, söz konusu faturaların tamamının muacceliyet kazanmış olduğunu, taleplerine konu 4.662.436,50 TL borç miktarının oluştuğunu, borçlu şirketin borcu olduğuna dair mutabakat beyanlarını içerir maillerin mevcut olduğunu, borçlu şirketin borcunu kabul ettiğini ve borçlu olunduğuna yönelik bir ihtilafın bulunmadığını, müvekkilinin faturalar ve cari hesaba ilişkin para alacağının muaccel olduğunu, herhangi bir rehinle teminat altına da alınmadığından İİK’nın 257. maddesine göre ihtiyati haciz talep etme hakkının doğduğunu, borçlunun e-faturalardan kaynaklanan borcunun müvekkili ve borçlu tarafından cari hesaplarda kayıt altına alındığını, mutabakat mailleri, taraflar arasında yer alan cari hesap ekstreleri ve faturalar ile İİK’nın 258.maddesine göre ihtiyati haciz talebinin kabul edilebilmesi için alacağın var olduğuna kanaat getirilmesi konusunda yaklaşık ispat şartının sağlandığını, borçlunun borçlarını ödemekten kaçınması ve aynı zamanda mallarını da kaçırmak üzere olduğundan ve icra takibinden haberdar oldukları taktirde mallarını kaçırmalarından endişe edildiğinden, alacağı rehinle veya başka bir teminat ile de temin edilmemiş bulunması da dikkate alınarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 4.662.436,50 TL ticari satımdan kaynaklanan alacağın temini için borçlunun, alacağı karşılamaya yeterli menkul ve gayrimenkul mallarıyla üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 09.02.2022 tarihli kararında; “…Yukarıda hüviyeti yazılı alacaklının borçludan alacağı olan (4.662.436,50-TL) alınmasının temini bakımından vaki isteği İcra İflas Kanununun 257. Maddesinin 1.fıkrasına uygun bulunmuş, alacak rehinle temin edilmemiş ve diğer taraflarla üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına karşı kafi teminat da alınmış bulunduğundan adı geçen borçlu; … Anonim Şirketi Malları ile 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarının; İcra ve İflas Kanununda muayyen tahditler dairesinde, ihtiyaten haczine,” gerekçesiyle, ihtiyati haciz talebinin teminat karşılığı kabulüne karar vermiştir.Bu karara karşı, borçlu şirket vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir.Borçlu vekili, itiraz dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz talep eden şirketçe 03.02.2022 tarihinde başka bir mahkemeden de aynı ihtilaf ile ilgili ihtiyati haciz talep edildiğini, bu taleplerinin mahkemece 04.02.2022 tarihinde reddedildiğini, bu karara karşı istinaf yoluna gidilmeden aynı tarihte mükerrer bir şekilde ihtiyati haciz talebinde bulunulmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, bu sebeple öncelikle mükerrer ve kötü niyetli yapılan ihtiyati haciz istemi üzerine verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, karşı tarafça talep edilen ihtiyati haciz isteminin İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/121 D.İ sayılı dosyasında aynı ihtilafa konu olacak şekilde talep edildiğini ve talebinin reddedildiğini, diğer taraftan müvekkili şirketin talep eden şirketten karşı alacağının ve buna ilişkin takas mahsup hakkını kullandığına dair bildirimi mahkemeye beyan etmeyerek bir nevi gizleyerek müvekkili şirketçe bu zarara ilişkin düzenlenen zarar faturasını haksız ve hukuka aykırı olarak kayıtları almayarak müvekkili şirketinin talep edilen miktar kadar borçluymuş gibi gösterilmeye çalışıldığını, kararın kaldırılması gerektiğini, taraflar arasında 11.12.2020 tarihli alım satım sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşme kapsamında müvekkili şirkete bildirdiği miktarlarda ve tarihlerde ürün teslim etmeyi taahhüt ettiğini ancak sözleşmenin bittiği tarih itibariyle müvekkili şirkete bu edimini yerine getirmediğini, sözleşme gereği teslim edilmeyen ürünler nedeniyle doğan zararlarının tazmini yoluna gidileceğinin noter ihtarnamesiyle bildirildiğini, müvekkili şirket aleyhine söz konusu alacak ile ilgili icra takibi başlatıldığını, ilgili dosyada sözleşmeden doğan takas mahsup hakkının kullanıldığının bildirilerek itiraz edildiğini, İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/121 D.İ dosyasından verilen kararda da söz konusu iddiaların yargılamayı gerektirir boyutta olduğu gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddedildiğini, karşı tarafın ibraz etmiş olduğu mutabakat mailleri ile BA-BS formları, taraflar arasındaki gerçek hukuki ihtilafı ve gerçek alacak borç tutarını yansıtmadığını, ihtiyati haciz isteğinin müvekkili şirketten muaccel olmuş bir alacağının bulunmadığını, karşı tarafın haklı bir sebep yokken kötü niyetli olarak ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu, TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olan ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, müvekkili şirketin kendi sektöründe önde gelen firmalardan olduğunu, ayrıca müvekkili şirketin tebligata yarar adresinin bilinmesine rağmen müvekkilinin satış mağazasının adresi gibi gösterilmesinin de kötü niyetli hareket olarak görüldüğünü belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İhtiyati hacze itirazın, her iki tarafın hazır olduğu 03.03.2020 tarihli duruşmada değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 03.03.2022 tarihli ek kararla; “…Somut olayda, ihtiyati hacze dayanak yapılan faturalar ,cari hesap dökümü, taraflar arasında mevcut 31.12.2021 tarihli satıcı cari mutabakatı nazara alınarak İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispatın yeterli olduğu, işin esasına girilmediği, ihtiyati haciz talep edilen zamanda vadesi gelmiş bir para borcu bulunduğundan ve Borçlular tarafından ileri sürülen diğer nedenlerin hiç biri İİK 265. maddesinde sınırlı olarak sayılan itiraz nedenlerinden olmayıp İİK.nun 265. maddesindeki itiraz şartlarından hiçbiri oluşmadığından, ileri sürülen sebeplerin yargılamada dayanılacak veya ileri sürülebilecek nedenlerden bulunmasına göre, itirazın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki karar kılınmıştır.” gerekçesiyle, itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ek karara karşı, borçlu vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Borçlu vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve ilk derece mahkemesinin aldığı ihtiyati haciz kararına istinaden 03.03.2022 tarihli ek kararın 22.05.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, mahkemece İİK’nın 275. maddesinde sayılan sebepler dışında başka bir sebebe dayanılarak ihtiyati hacze itiraz etmenin mümkün olmayacağı, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için tam ispatın gerekmediği, yaklaşık ispatın yeterli olduğu, itiraz nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle itirazlarının reddedildiğini, ihtiyati haciz talebine ilişkin henüz kesinleşmemiş bir karar mevcut iken başka bir mahkemeden ihtiyati haciz talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, karşı tarafın İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/121 D.İş sayılı dosyasında ihtiyati haciz isteminde bulunduğunu, talebinin istinaf yolu açık olmak üzere reddedildiğini, bu talepten karşı tarafın dilekçesinde bahsedilmediğini, aynı gün işbu talepte bulunulduğunu, bu durumun karşı tarafın hakkın kötüye kullanılması suretiyle farklı yargı çevrelerindeki mahkemelerden sonucu beklemeden ihtiyati haciz talep edip hangisinin verdiği karar kendi menfaatine olursa o kararı kullanmaktan başka bir şey olmadığını, derdestlik kuralının kıyasen uygulanması gerektiğini, delillerin taraflar arasındaki gerçek hukuki ihtilafı gerçek alacak borç tutarını yansıtmadığını, müvekkili şirketin çok ciddi şekilde zarara uğradığını, alacağın varlığının ispatı için yargılamanın gerektirdiği durumlarda yaklaşık ispatın gerçekleşmediği ve ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğinin istinaf mahkemesi kararlarında da vurgulandığını, sözleşme hükümleri gereğince takas mahsup hakkının kullanıldığını, karşı tarafa zarar miktarını ortaya koyar şekilde fatura düzenlenerek elektronik ortamda gönderildiğini, karşı tarafça müvekkili şirketin hiçbir şekilde ödeme güçlüğü çekmediği, kesinlikle mallarını kaçırma gibi bir davranışta bulunmadığını, müvekkili şirketin zarara uğratıldığının gayet iyi bilindiğini, karşı tarafça daha önceden başlatılan icra takibi neticesinde itirazın iptali davası açılması suretiyle bu icra dosyasından da bahsedilmeyerek icra dosyasındaki tutarı da kapsar şekilde mahkemeden ihtiyati haciz talep edilmesinin karşı tarafın kötü niyetli davrandığını gözler önüne serdiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin itirazın reddine dair verdiği ek kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, itirazın reddine dair ek kararın kaldırılmasına ve itirazın kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca, ticari satımdan kaynaklanan açık hesap alacağına dayalı ihtiyati haciz talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiş; borçlu vekilinin itirazının reddine dair verilen ek karara karşı, borçlu vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında ticari ilişkinin varlığı, faturaların ve BA-BS formlarının düzenlenmiş olduğu konularında herhangi bir ihtilaf yoktur. Taraflar arasındaki ihtilaf, aynı konuda, ihtiyati haczin reddine dair karar sonrasında yeniden aynı alacakla ilgili olarak başka bir mahkemeye başvuru sonucunda ihtiyati haciz talebinde bulunulmasının iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı, ihtiyati haciz koşullarının mevcut olup olmadığı hususlarına ilişkindir. İhtiyati haciz talebine konu alacak iddiası, taraflarında kabulünde olan alım satım sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Alacaklı vekili tarafından taraflar arasında düzenlenen e faturalar ve ekli belgeler talebe konu yapılmıştır. Dosya kapsamından, talep eden alacaklı şirket tarafından aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirket arasında 11.12.2020 tarihli alım satım sözleşmesi olduğu, sözleşmede satıcı tarafın sözleşmede ihtiyati haciz talep eden şirket, firmanın ise aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirket olduğu, çok sayıda e – fatura düzenlendiği, mail yazışmalarının gerçekleştirildiği, yine mail üzerinden borçlu şirket tarafından 31.12.2021 tarihinde satıcı cari mutabakatı olarak alacaklı şirkete hitaben şirket cari hesabının 4.662.436,50 TL bakiye gösterdiğinin belirtildiği, söz konusu gösterilen bakiyenin işbu ihtiyati haciz talebine konu edildiği, taraf şirketlerin bağlı bulunduğu Vergi Dairesi Müdürlüğüne ait form BS görüntüleme ekran örneklerinin dosya içerisinde mevcut olduğu, alacaklı şirket tarafından borçlu şirket hakkında 2.377.105,43 TL fatura alacağına ilişkin olarak İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında 22.12.2021 tarihinde başlatılmış olan ilamsız icra takibinin olduğu, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirket tarafından 28.12.2021 tarihinde ihtiyati haciz talep edilen şirketin göndermiş olduğu 10.12.2021 tarihli ihtarnameye karşı ihtarname düzenlendiği, ihtarnamede bir kısım ürünlerin alım satımına ilişkin sözleşmede öngörülen teslimat yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin talep edildiği, ihtiyati haciz talep edilen tarafından İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/121 D.İş sayılı dosyasında 03.02.2022 tarihinde ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu, mahkemenin 2022/119 Karar ve 04.02.2022 tarihli kararı ile asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikle ihtiyati haciz kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği belirtilerek, istinaf yasa yolu açık olmak üzere ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği, red kararına ilişkin herhangi bir istinaf kanun yoluna başvuruda bulunulmadığı ve ihtiyati haciz talep eden tarafından işbu dosyadaki ihtiyati haciz talebinin gerçekleştirilmiş olduğu anlaşılmıştır. İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Maddede, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahıstan olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiş, maddenin 2. fıkrasında ise, 2 bent halinde, vadesi gelmemiş borçlardan dolayı, borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir.İİK nun 258. hükmüne göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gerekenin, alacağın usul kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. Öte yandan, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın yargılamayı gerektirmemesi şeklinde bir koşulda kanunda öngörülmemiştir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek değildir. İhtiyati hacizde amaç, ihtiyati tedbire benzer şekilde, Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak bireylere etkin hukuki himaye sağlamaktır.İİK’nın 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın muaccel ve rehinle temin edilmemiş olması gerekmekte olup, anılan yasal düzenleme dikkate alındığında aynı talebin daha önceden reddedilmiş olması ihtiyati haciz kararı verilmesine engel değildir. Her ne kadar aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirket vekili tarafından emsal Yargıtay kararları ibraz edilmiş ise de dosyaya ibraz edilen veya dilekçe içerisinde yer verilen Yargıtay kararlarının somut uyuşmazlıkla emsal teşkil etmediği kanaatine varılmıştır. Çünkü söz konusu ilamlarda ihtiyati haciz talep eden tarafından talebin reddi kararına karşı yasa yoluna başvuruda bulunulduğu, yasa yolu neticelenmeden yeniden aynı alacak için ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda alacaklı tarafça reddedilen ihtiyati haciz talebine yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulduğuna dair herhangi bir iddia veya delil mevcut değildir. Somut talepte herhangi bir yasa yoluna başvurulmuş karar mevcut değildir. Bu nedenle aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirket vekilinin mükerrerlik, derdestlik gibi iddiaları yerinde kabul edilmemiştir. İİK’nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına karşı hangi hususlarda itiraz edilebileceği sınırlı olarak düzenlenmiştir. Borçlu şirket vekilinin ileri sürmüş olduğu sebepler yasal düzenleme de yer alan itiraz sebepleri içerisinde bulunmamaktadır. İİK’nın 258/2.maddesinde ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için kanaat getirilecek delillerin dosyaya ibrazı yeterli görülmektedir. Geçici hukuki koruma niteliğinde olan ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yukarıda yer verildiği üzere işin yargılamayı gerektirdiğine dair bir gerekçenin yasanın amacına ve uygulamasına uygun düştüğünden söz etmekte mümkün değildir. Bu nedenle ve özellikle geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati haciz kararında davanın esasına dair değerlendirme yapılamayacağından aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen vekilinin taraflar arasındaki sözleşme ve diğer uyuşmazlıklarla ilgili iddia ve itirazları inceleme konusu yapılmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, İİK’nın 265/son ve HMK’nın 353/1.b.1. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin itiraz üzerine verdiği ek karar isabetli bulunduğundan, borçlu vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu vekili tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,3-İhtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15.09.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.