Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1357 E. 2022/992 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1357
KARAR NO: 2022/992
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18.05.2022 TARİHLİ ARA KARAR
NUMARASI: 2022/363
DAVANIN KONUSU: Şirketin feshi- İhtiyati tedbir
Taraflar arasında görülen anonim şirketin haklı nedenlerle feshi istemli davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekili tarafından talep edilen ihtiyati tedbirin, kararda yazılı nedenlerle reddine dair ara kararının davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirketin diğer ortağı olan …’ın 12.04.2019 tarihinde davalı şirketi kurduklarını, … %50.5, müvekkilinin ise %49.5 oranında paydaş olduklarını, yapılan anlaşma sonucunda yönetim kurulu başkanı olarak …’ın, genel müdür olarak da müvekkilinin belirlendiğini, ancak diğer ortağın yetkileri şahsi menfaatleri doğrultusunda kullanmaya başladığını, müvekkilinin bayram ziyareti için memleketine gittiği sırada, diğer ortağın müvekkilinin sorumluluğundaki şirket deposunu boşaltarak, şirket personellerini haksız şekilde işten çıkarıldığını, müvekkilinin genel müdürlük yetkisinin kısıtlandığını öğrenildiğini, ayrıca müvekkilinin şirket merkezine girişinin de engellendiğini, tarafların yaklaşık olarak eşit hisseye sahip olmasına rağmen, müvekkilinin şirket faaliyetlerinden dışlanmasının hukuka aykırı olduğunu, diğer ortağın bu eylemlerinin, müvekkilinin hak ve menfaatlerini ağır şekilde ihlal etmesi nedeniyle ortaklığın devamına imkan kalmadığını, müvekkilinin şirket merkezine alınmaması için bina güvenliğine talimat verildiğini, yönetim kurulu başkanlığı görevinin kötüye kullanılarak müvekkilinin genel müdürlük yetkilerinin herhangi bir neden olmaksızın sonlandırıldığını, bu eylemlerin şirketteki hakim payın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu ve ortaklığın devamının imkansız hale geldiğini, yönetim kurulunun 28.04.2022 tarihinde almış olduğu 2022/6 numaralı kararla müvekkilinin genel müdürlükten azledilerek yerine iş tecrübesi bulunmayan bir kişinin atandığını, şirket depolarının boşaltılmasına rağmen şirket yetkililerine ulaşılamadığını, şirket yöneticisinin bir çok şirket çalışanını işten çıkararak şirketi zarara uğrattığını, davalı şirket tarafından müvekkilinin ortağı olduğu … Ticaret Limited Şti. aleyhine haksız ve hukuka aykırı iddialarla delil tespiti davası açıldığını, bu şirketin davalı şirketle farklı binaların dış kaplamasını yaptığını, yapılan işin davalı şirketin bilgisi dahilinde olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin TTK’nın 531. maddesi gereğince haklı nedenlerle feshine ve tasfiyesine, bunun mümkün olmaması halinde müvekkilinin davalı şirketteki ortaklığından çıkmasına karar verilmesine, yargılama süresince davalı şirkete ait taşınırlar, gayrimenkuller ve diğer tüm mal varlıkları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, şirket yetkilisinin yetkilerinin kısıtlanmasını ve şirket yönetimine kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 18.05.2022 tarihli ara kararıyla; “… HMK 389 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati tedbire karar verebilmek için davanın esası yönünden davacının haklılığının yaklaşık olarak görülebilmesi ( dava dilekçesi ve ekleriyle birlikte davacı tarafından ispat edilebilmesi ) gerekir. ( HMK 390/3 ) dava dilekçesi ve eklerinde davacının ihtiyati tedbir gerektirecek nitelikte haklı olup olmadığı anlaşılamamakta olup bu hususun yargılama sonunda belirlenebileceği ya da en azından iddiaları konusunda tanık ve bilirkişi incelemeleri sonunda bir kanaatin oluşabileceği; öte yandan şirketin ticari bir şirket oluşu, faaliyetlerine devam edebilmesi için menkul gayrimenkul ve mal varlıklarıyla ilgili işlemlerin gerekli olabileceği; bu sebeple şirketi kısıtlamamanın esas olduğu; dava dışı yöneticinin şirkete zarar vermesi halinde hakkında akçalı sorumluluk davaları açılabileceği nazara alınarak davacının şirketin her türlü mal varlığı üzerine konulmasını talep ettiği ihtiyati tedbirin reddine karar vermek gerektiği, Öte yandan davacının talep ettiği yöneticinin yönetim yetkisinin kısıtlanması ve şirkete tedbir yoluyla yönetici kayyımı atanması taleplerinin anonim şirketlerde kabul edilmesinin mümkün olmadığı; mahkemenin limited şirketlerde olduğu gibi şirket yöneticisinin azline, anonim şirketlerde karar veremeyeceği; bu kararın ancak anonim şirketin genel kurulunda verilebileceği; kaldı ki davada taraf olmayan şahıs aleyhine de karar vermenin mümkün olmadığı, şirket yöneticisinin davada taraf olmadığı; bu nedenle şirket yöneticisinin azli ya da değiştirilmesi gibi veya tazminat sorumluluğu gibi yöneticinin de taraf olduğu bir dava bulunmaksızın yöneticinin yetkisinin sınırlandırılamayacağı, buna yönelik ihtiyati tedbirin de reddine..” gerekçesiyle, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkili ile … tarafından davalı şirketin kurulduğunu ve müvekkilinin %49.5 oranında paya sahip olduğunu, anlaşma gereğince müvekkilinin şirketin genel müdürü, diğer paydaşın ise yönetim kurulu başkanı olduğunu, yönetim kurulu başkanının yetkilerini kötüye kullanarak müvekkilin sorumluluğundaki şirket deposunu boşaltığını, şirket personellerini haksız ve hukuka aykırı olarak işten çıkardığını, müvekkilinin genel müdürlük yetkisinin kısıtlandığını, müvekkilinin şirketin merkezine alınmadığını, ortaklık oranları dikkate alındığında ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiğinin anlaşılacağını, ortaklığın devamına imkan kalmadığını, bu eylemlerin devamı halinde müvekkilinin ortaklık payının ciddi zarar göreceğini, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, dilekçede tüm bu koşulların bulunduğunu, buna rağmen tedbir talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbirin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvurusuna karşında sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacının 01.12.2021 tarihinde tek ortaklı … Tic. Ltd. Şti.ni kurduğunu, bu şirketin amaç ve konusu ile davalı şirketin amaç ve konusunun neredeyse aynı olduğunu, bu durumdan diğer ortağın haberdar edilmediğini, kurulan şirketin muamele merkezinin de davalı şirketle aynı yerde olduğunu, davacı şirketle aynı alanda ve yerde faaliyet gösteren başka bir şirketin kurularak rekabet edildiğini, davalı şirketin yapımını üstlendiği önemli bir projede, dava dışı şirketin de iş aldığını ve bu işte davalı şirketin malzemeleri ile personelinin kullanıldığını, bu durumun İstanbul 16 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2022/53 Değişik İş sayılı dosyasıyla tespit edildiğini, bu nedenle şirkete karşı davacı ile birlikte eylemlerde bulunan personelin iş akitlerinin feshedildiğini, davacının yasaya aykırı şekilde şahsi harcamalarını şirket kasasından yaptığını ve şirkete usulsüz işlemler nedeniyle 6.091.815,27 TL borçlu olduğunu, bu eylemleriyle şirketi zarara uğratan davacı ortak hakkında bir kısım tedbirlerin alındığını savunarak, dava ve tedbire yönelik itirazın reddini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, TTK’nın 531. maddesi uyarınca davalı anonim şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesi, olmadığı takdirde davacının ortaklıktan çıkmasına izin verilmesi davası içerisinde ihtiyati tedbir talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, tedbir talebinin reddine karar verilmiş, verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Limited şirketler yönünden TTK’nın 636 ve 638. maddelerinde özel geçici hukuki koruma düzenlemesi getirildiği halde, anonim şirketler yönünden geçici hukuki korumaya ilişkin özel düzenleme yapılmadığından, geçici hukuki koruma talepleri hakkında genel hüküm olan HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir.HMK’nın 389. Maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Davadaki uyuşmazlığın konusu, anonim şirketin haklı nedenlerle feshi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve bu süre içinde tedbir kararı verilip verilmeyeceği noktasındadır. HMK’nın 390/3. maddesinde yaklaşık ispat koşulu aramıştır. Ancak bu ispat koşulunun mutlak bir ispat olarak anlaşılmaması gerekir. İddia, savunma ve dosyaya sunulan belgelere göre, davacı, ve diğer ortak davalı şirkette yakın oranda hisseye sahiptir. Davacı ile diğer yönetici hissedarlar arasında ciddi anlamda uyuşmazlık bulunduğu iddia ve savunmadan anlaşılmaktadır. Ancak cevap dilekçesinde ileri sürülen beyanlarla dava dilekçesindeki buna ilişkin açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, uyuşmazlık hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini gerektirir kadar, yaklaşık ispat ölçüsünde delil bulunmadığı anlaşılmıştır. Yargılamanın ilerleyen aşamasında yeni delillerin elde edilmesi ve talep halinde ilk derece mahkemesince tedbir talebinin her zaman değerlendirilmesi mümkündür. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun redine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 VE 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.07.07.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 391/3 ve 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.