Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1335 E. 2022/1252 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1335
KARAR NO: 2022/1252
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2021
NUMARASI: 2020/708 E. – 2021/290 K.
DAVANIN KONUSU:Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkili …’un resen terkin edilen … Limited Şirketi’nin ortağı olduğunu, … Limited Şirketi’nin İstanbul Ticaret Sicilinde … sicil numarası ile kayıtlı bulunmaktayken 6102 sayılı TTK’nın Geçici 7. maddesi uyarınca Ticaret Sicil Memurluğunca 18.02.2015 tarihinde resen terkin edildiğini, şirketin resen terkin edilme işleminden önce şirkete ait devam eden davaların bulunduğunu, şirketin sahibi bulunduğu İstanbul Liman Başkanlığına kayıtlı … isimli gemi ile ilgili Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/336 E sayısında görülen kamu davasının derdest olduğunu, yine şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesi müdürlüğünce tahakkuk ettirilmiş vergi borç/ cezalarının bulunduğunu, ceza yargılaması sonucunda şirkete ait geminin iadesine karar verildiğini, bu durumda ilgili işlemleri yapmak ve tazminat davası açmak için şirketin ihyasına ihtiyaç olduğunu, yine Mahkemece ihya (tescil) kararı ile birlikte ek tasfiye işlemlerinin sürdürülmesi ve tamamlanması için tasfiye memuru atanması da gerektiğini beyanla, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunda … sicil numarasında kayıtlı bulunmaktayken yapılan işlemler sonucunda resen terkin edilen … Ltd. Şirketinin, şirkete ait olan … isimli deniz taşıtı ile ilgili hak ve alacakların takibi için gerekli takip ve dava işlemlerinin ve vergi daireleri ve diğer kurum ve kuruluşlarda gereksinim duyulacak temsil ve hukuki işlemlerin yapılması ve sonuçlanması ile sınırlı olarak ihyasına, şirketin terkin tasfiye edilmiş olması nedeniyle, ek tasfiye hususunda iş ve işlemlerin yürütülmesi amacıyla münferiden yetkili olmak üzere tasfiye memuru olarak davacının atanmasına, yargılama sonucunda verilecek olan kararın sicile tescil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Ticaret sicil kaydı celp edilmiş ve anılan şirketin 18/02/2015 tarihinde Ticaret Sicil Müdürlüğünce geçici 7. madde uyarınca resen terkin edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesi 2010/336 dosya örneği incelenmiş, zaman aşımı nedeniyle düşme kararı verilerek teknenin iadesine karar verilmiş olduğu görülmüştür. TTK’nın geçici 7/15 maddesinde belirtildiği üzere Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce resen terkin edilen şirketlerin terkin tarihinden sonra haklı sebeple ilgililerin başvurarak şirketin ihyasını talep edebileceği, davacının ortağı olduğu şirkete ait tekne ile ilgili el koyma kararı ve ceza davası olduğu, ceza dava tarihinin terkin işleminden önce olduğunu, bu durumda hakkında dava olan şirketin terkini işleminin TTK’nın Geçici 7/2. Maddesi uyarınca yolsuz olduğu, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, sicil dosyası incelemesinde terkin öncesi ihtarın şirket yetkilisine usulüne uygun tebliğ yapıldığına dair bir belge de bulunmadığı, bu nedenle süre şartına bakılmadan davacının davasının dinlenmesine, usulsüz terkin nedeniyle bu davanın açılmasına sebebiyet veren davalıya yargılama giderinin yükletilmesine karar vermek gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle; davanın kabulüne, İstanbul Ticaret sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken re’sen terkin edilen … Limited Şirketi’nin terkine ilişkin işleminin iptaline, şirketin ihyasına, şirketin malvarlığına ve borçlarına ilişkin işlemleri yapmak ve taraf olduğu ve olacağı davaları takip edip sonuçlandırmak üzere tasfiye memuru olarak davacı … T.C. Kimlik numaralı …’un atanmasına, tasfiye işlemleri giderlerinin ve tasfiye görevlisi ücretlerinin tasfiye sonucunda ortaklarca kararlaştırılarak ödenmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yasal hasım olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, dava konusu olayda müvekkilin resen terkine ilişkin işlemlerinde hiçbir eksiklik olmadığını ve dava konusu resen terkin işleminin, geçici 7. maddeye ve buna ilişkin ikincil mevzuata uygun bulunduğunu, Müvekkil Ticaret Sicili Müdürlüğüne … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan … Limited Şirketi’nin dosyasında yapılan incelemede, şirketin “Adresinin tespit edilemediği” hususunun belirlenmesinin ardından 6102 sayılı TTK’nın Geçici 7. maddesi ile “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5. maddesi gereğince resen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 18.02.2015 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiğinin anlaşıldığını, Müvekkili kurum tarafından dava konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğunu, ancak bu ihtara rağmen ihtar gereğinin yerine getirilmediğini, İhyası talep edilen şirketin 18.02.2015 tarihinde resen terkin edildiğini, buna karşılık davacı tarafça ikame edilen ihya talepli davanın 30.12.2020 tarihinde, yani 5 yıl 10 ay 12 gün sonra açıldığını, Firmaya yollanan ihtarın, 26.11.2014’te adreste tanınmadığı için ve yine yetkili …’e yollanan ihtarın da 22.11.2014’te adres yanlış olduğu için iade edildiğini, müvekkili tarafından davaya konu şirkete yapılan ihtarın (bildirimin), dava konusu şirkete ve yetkilisine ulaşmadığı bir an için kabul edilse dahi müvekkilin resen terkine ilişkin prosedürde bir eksik işlem yaptığından bahsetmek mümkün olamayacağını, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesindeki ilanının Tebligat Kanunu’na uygun bir bildirim olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, Resen terkin kapsamına alınması zorunlu bulunan şirketin, şirkete gönderilen ihtar ve yine yukarıda açıklanan ihtara rağmen, dava konusu ceza davası ile ilgili bildirim sorumluluğunu yerine getirmediğini, davayı açan davacının da bu konuya dair herhangi bir bildirim yapmadığını, mevzuata uygun işlem yapan müvekkili aleyhine hüküm kurulmasının hakkaniyete ve de hukuka aykırı olduğunu, Sicil kayıtlarından resen terkin edilen dava konusu şirketin, sicil kayıtlarını bir kez silen müvekkilin, bu kayıtları herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın düzeltmesinin de hukuken mümkün olmadığını, Mevzuat gereğince yapması gereken işlemleri eksiksiz yapan Müvekkil aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden resen terkin edilmiş olan şirketin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kabulü ile şirketin ihyasına, yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava dosyası Dairemizin 2021/1132 esasına kaydedilmiştir. Dava dosyası üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı kurumun TTK’nın geçici 7. maddesine göre yaptığı terkin işleminin yasaya ve ilgili mevzuata uygun olması karşısında, davacının ihya talebini, terkin tarihinden itibaren beş yıl içinde yapmış olması gerektiği, terkin tarihi ve dava tarihi dikkate alındığında, davanın beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, dosya içeriğiyle uyuşmayan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasının isabetsiz bulunduğu ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerektiği gerekçesiyle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın hak düşürücü süre yönünden reddine dair 2021/1132 E- 2021/1539 K sayılı, 06.12.2021 tarihli hüküm verilmiştir. Mahkememizin bu hükmünün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin’nin 20.04.2022 tarihli, 2022/2068 Esas – 2022/3214 Karar sayılı ilamıyla, mahkememizin anılan hükmü bozulmuştur. Yargıtay bozma ilamında; “… Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden resen terkin edilmiş olan şirketin ihyası istemine ilişkindir. İhyası istenilen şirketin, 18/02/2015 tarihinde, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicil kaydının resen silindiği anlaşılmakla birlikte dosya kapsamında İstanbul 2. Vergi Mahkemesinin 28.02.2014 tarih ve 2013/1161esas ve 2014/92K sayılı ilamında tarafların İstanbul Vergi Dairesi ile ihyası istenilen … Ltd. Şti. olduğu, mezkur kararın temyiz edilmekle Danıştay 4. Daire 2016/2292E esas ve 2018/190 karar sayılı ilamıyla bozulduğu, buna göre mezkur davanın dava tarihinin terkin işleminden önce olduğunu, bu durumda hakkında dava olan şirkete TTK’nın Geçici 7. maddesi uyarınca terkin işlemi uygulanamayacağından terkin tarihinden sonra haklı sebeple şirket ortak ve yetkilisinin şirket ihyasına karar verilmesi istemiyle açılan bu davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararın yazılı gerekçe ile kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile, hükmün BOZULMASINA…” denilmiştir. Yargıtay bozma ilamı izerine Mahkememizce HMK’nın 373/3. maddesi uyarınca duruşma açılarak taraf beyanları alınmış, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yeniden yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Ancak, ilk derece mahkemesince ihya kararıyla birlikte tasfiye memuru atanması usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bu bakımdan resen düzeltilmesi gerekmiştir. Çünkü, iş bu kararla şirket kalıcı olarak ihya edilmiş olmaktadır. Şirket, varsa terkin öncesi organlarıyla temsil edilecektir. Yöneticilerin süresi dolmuşsa, şirket kendi organlarını seçebileceği gibi, bunun gerçekleşmemesi halinde, şirket aleyhine açılan dava içinde bir temsil kayyımı atanması suretiyle yargılamaya devam edilebilecektir. Şirketin veya bir mal varlığının tasfiyesi söz konusu olmadığından, tasfiye memuru atanması söz konusu değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının resen düzeltilmesi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda ve resen gözetilen sebeplerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalı tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmemekle birlikte, Dairemizin bozulan kararı ve Yargıtay’ın bozma ilamı doğrultusunda ve kamu düzenine ilişkin hususlar bakımından karar ve gerekçesi resen düzeltilmek üzere ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca resen sicil kaydı terkin edilmiş olan, … TAŞIMACILIĞI TİCARET VE LİMİTED ŞİRKETİ’nin sicilden terkin işleminin iptali ile şirketin kaydının ihyasına, 2-TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca verilen ihya kararında tasfiye memuru atanamayacağından, davacının tasfiye memuru atanması yönündeki talebinin reddine, 3-Kararın kesinleşmesi halinde Ticaret Sicilinde tescil ve Ticaret Sicil Gazetesinde ilanına, 4-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınmış olan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,5-Davacı tarafından yapılan 27,75 TL ve 108,80 TL peşin ve başvuru harcı olmak üzere toplam 136,55 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL maktu avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 7-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; peşin istinaf karar harcının, kara kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, b-Davalı tarafından harcanan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, c-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 82,75 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine, 9-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 10-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; Tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren ikişer haftalık süreler içinde temyiz yolu açık olmak üzere ve oy birliği ile verilen karar açıkça okundu. 05.10.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki hatalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.