Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/133 E. 2022/258 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/133
KARAR NO: 2022/258
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2021
NUMARASI: 2021/14 D.İŞ- 2021/15 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati haciz talebinin kısmen reddi kararına karşı, alacaklı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dosya incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili, talep dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile asıl borçlu şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, buna istinaden borçluya kredi kullandırıldığını, borcun zamanında ödenmemesi üzerine Lüleburgaz … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmediğini belirterek, asıl borçlu ve kefillerin borca yetecek tutarda taşınır, taşınmaz mallarına ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyaten haciz konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 22.09.2021 tarihli kararıyla; “…Aleyhine ihtiyati haciz talep edilen kefil … hakkında mahkememizce yapılan nüfus kayıt incelemesinde kredi sözleşmesine kefaletlerin verildiği tarihte evli olduğu tespit edilmekle, … tarafından verilen kefalet bakımından eşinin rızasının alındığına dair eş imzasına rastlanılmamıştır. Bu kapsamda; 6098 sayılı TBK’da kefalete ilişkin düzenlemelere göre, eşlerden biri, mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilecektir. Bu düzenlemenin uygulamada yarattığı sorunlar nedeniyle TBK’nın 584. maddesine 28.3.2013 tarihli 6455 sayılı Kanun ile 3. fıkra eklenmiştir. Buna göre, ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından, işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmayacaktır. Aleyhine ihtiyati haciz talep edilen kefil … yönünden, eş rızasının aranmayacağı hallere ilişkin şartların oluşmadığı, eş rızasının alınmadığı gözetildiğinde dosya kapsamı itibariyle alacak talebiyle ilgili olarak aleyhine ihtiyati haciz talep edilen kefil … yönünden borca yeter miktarda menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz talebinin reddine dair karar verilmiştir. ” gerekçesiyle; kefil … yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine, asıl borçlu ve diğer kefil yönünden ihtiyati haciz talebinin, 2.364.555,66 TL alacak yönünden ve %15 teminat karşılığında kabulüne karar verilmiştir. Borçlu … hakkındaki ret kararına karşı, alacaklı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Borçlu- kefil …’nun kefalet tarihinde bekar (dul) olduğunu, çünkü öncesinde eşinin vefat ettiğini, dolayısıyla …’nun medeni durumu araştırılmaksızın doğrudan eş rızası olmadığından bahisle ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek; borçlu kefil … hakkında veriler ret kararının kaldırılmasına ve bu borçlu hakkında da ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati hacze ilişkindir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati haciz talebinin borçlu … yönünden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, alacaklı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Alacaklı bankanın Lüleburgaz Şubesi ile … Ltd. Şti. arasında 22.03.2017 tarihli 9.000.000,00 TL bedelli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi bulunduğu, Kefil …’nun 9.000.000,00 TL tutar üzerinden müteselsil kefil olduğu, bankanın toplam 2.364.555,66 TL nakdi kredi borcu ile çek yasal yükümlülük toplamı olan 16.020 TL borcun ödenmemesi üzerine, 20.07.2021 tarihinde hesabı kat ettiği, borçlulara ödeme için yedi günlük süre verildiği, dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Alacaklının müteselsil kefile başvurma koşullarının düzenlendiği (TBK)’nın 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Buna göre, borçlunun ifada gecikmesi tek başına yeterli olmayıp ifada gecikmiş olan borçluya ihtar gönderilmesi ve bunun da sonuçsuz kalması gerekmektedir. Ayrıca kanunda müteselsil kefile ihtar çekilmesi şartı aranmamaktadır. Müteselsil kefile ihtar çekilmesi, sadece onun takipten önce temerrüde düşürülmesi ile ilgili bir sorundur. Bu itibarla, somut olayda hem asıl borçluya, hem de müteselsil kefillere aynı anda ihtar gönderilip asıl borçluya gönderilen ihtarın kredi sözleşmesindeki adresine tebliğ edildiği buna rağmen verilen süre içinde borcun ödenmemesi üzerine yasada belirtilen koşullar gerçekleşmiş olacağından, bu durumda müteselsil kefiller aleyhine takibe girişilebilecektir. Kefalet sözleşmesinin şekli şartları zaman itibarı ile uygulanması gereken TBK’nın 583. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre sözleşmenin yazılı olarak yapılması, kefilin sorumlu olacağı azami miktarın, kefalet tarihinin, müteselsil kefalet anlamında bu anlama gelen ifadenin kefilin kendi el yazısı ile yer alması kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarıdır. TBK’nın 584. maddesi uyarınca, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir. Bu rızanın ise sözleşmenin kurulmasından önce yada en geç kurulması anında verilmiş olması geçerlilik şartıdır. Şekle ilişkin hüküm emredici kural olarak düzenlenmiştir. Somut olayda, kredi sözleşmesinin TBK’nın yürürlük tarihinden sonra yapıldığı, …’nun kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı, sözleşmede davalı kefilin sorumlu olduğu kefalet miktarının el yazısı ile yazılmak suretiyle belirlendiği ve kefaletin geçerli şekilde kurulduğu anlaşılmaktadır. UYAP üzerinden çıkarılan nüfus kayıt örneklerinden görüleceği üzere; müteselsil kefil … 14.11.1971 de evlenmiş 30.03.1976 da boşanmış ancak 26.03.1981 tarihinde yeniden evlenmiştir. Ancak, ikinci eşi kredi sözleşmesinin imzalandığı 22.03.2017 tarihinden önce, 16.09.2014 tarihinde vefat etmiştir. Dolayısıyla ilk derece mahkemesinin … hakkındaki ihtiyati haciz talebinin eş rızası bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi hukuka aykırı olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 ve İİK’nın 258/3.maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2 ve İİK’nın 258/3.maddeleri uyarınca ihtiyati haciz talep eden alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kefil … yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine dair kararının kaldırılmasına, bu borçlu yönünden ihtiyati haciz talebinin Dairemizce yeniden karara bağlanmasına, bu doğrultuda; 1-Haklarında daha ihtiyati haciz kararı kesinleşen borçlular … ile …Ltd. Şirketiyle müteselsil sorumluluğunda olmak ve infazda tekerrür olmamak kaydıyla; Borçlu … hakkındaki ihtiyati haciz talebinin İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca kabulü ile bu borçlunun, alacaklının 2.364.55,66 TL alacağını karşılamaya yeter miktardaki haczi kabil taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, 2-Haklarında ihtiyati haciz kesinleşen müteselsil Borçlular … ve … Ltd.Şti. hakkında ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati haciz kararı uyarınca alacağın %15’i oranında (354.683,35 TL olarak) teminat alındığı, ancak 22.12.2021 tarihli ek kararla bu teminat iade edilmiş olduğu anlaşıldığından; 1. maddedeki infazda tekerrür olmaması kaydıyla, alacaklının borçlu … hakkındaki iş bu ihtiyati haciz kararını infaz ettirmek istemesi halinde, alacağın %15’i oranında (354.683,35 TL olarak) nakdi teminat yatırılması ya da aynı tutarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı halinde, kararın infazı için bir örneğinin, ilk derece mahkemesince alacaklı vekiline verilmesine, 3-Kararın, ilk derece mahkemesince haklarında ihtiyati haciz kararı verilen borçlular … ve … Ltd.Şti. hakkındaki icra dosyası üzerinden infazına, 4-Alacaklı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 59,30 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde alacaklıya iadesine, 5-Tamamlayıcı merasim olarak başlatılacak icra takibi ya da açılacak davadaki haklılık durumuna göre tahsil edilmek kaydıyla; a-Karar tarihi itibariyle AAÜT gereğince 1.140,00 TL maktu vekalet ücretinin borçlu …’ya tahmiline, b-İstinaf eden alacaklı vekili tarafından harcanan 162,10 TL başvuru harcı gideri ve 157,20 TL posta gideri olmak üzere, toplam 319,30 TL istinaf yargılama giderinin, borçlu …’ya tahmiline, 7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.03.2022 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK 362/1.f ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.