Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1300 E. 2022/1422 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1300
KARAR NO: 2022/1422
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2022
NUMARASI: 2022/195 E. – 2022/329 K.
DAVANIN KONUSU: Tespit
Taraflar arasındaki tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketteki hisselerini Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile davalı …’a devrettiğini ve şirket ortaklığından ayrıldığını, ancak müvekkilinin hisse devrinden kaynaklı hisse bedelini davalıdan tahsil edemediğini, sözleşme kapsamında ve taraflar arasında yapılmış 28/06/2019 tarihli sözleşme gereğince davalının maliki olduğu taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini, davalı tarafça ödeme yapılmaması nedeniyle alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiğini, yapılan ihale sonrasında taşınmazın satılarak müvekkiline ikinci derece ipotek alacaklısı olarak toplam 1.835.000,00 TL ödeme yapıldığını, bunun üzerine taşınmaz üzerinde haciz alacaklıları olan … Yönetim AŞ tarafından İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/148 Esas sayılı, … AŞ tarafından İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/131 E sayılı dosyaları üzerinden muvazaa iddiasına dayalı olarak sıra cetveline itiraz davası açıldığını, ispat yükünün alacaklı konumunda bulunan müvekkilinde olması nedenleri ile müvekkilinin alacağına kavuşmasının tehlike altına girdiğini, müvekkilinin gerçek ve muaccel bir alacağının bulunduğunu ileri sürerek, dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle, müvekkilinin davalı şirketteki hisselerini davalıya geçerli bir şekilde devrettiğinin ve bu hisse devri nedeniyle muaccel bir alacağının bulunduğunun, müvekkilinin hisse devrinden kaynaklanan muaccel alacağını teminat amacıyla davalı tarafından 05/07/2019 tarih ve … yevmiye sayılı borç ipoteği tesis edildiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olayda davacı taraf, hisse devir sözleşmesinden kaynaklı alacaklı olduğunun tespitini istemiş ise de; eldeki davaya ilişkin iddiaların, davacı taraf aleyhine, dava dışı şirketler tarafından İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/148 Esas ve İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/131 Esas sayılı dosyalarından açılan sıra cetveline itiraz davalarında savunma olarak ileri sürülebileceği, eldeki davada dinlenemeyeceği; diğer yandan, davacının eda istemli bir talebinin bulunmadığı, devri yapılan paylar nedeniyle alacağın tespiti açılacak eda davasında veya somut olay bakımından davalı hakkında İstanbul 4. ve 17. Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılan sıra cetveline itiraz davalarında tartışılacağı kuşkusuzdur. Buna bağlı olarak davacının müstakilen tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından ve hukuki yarar da dava şartı olduğundan HMK’nın 114. ve 115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin davalı şirketteki hisselerini limited şirket pay devri sözleşmesi ile davalı …’ a devrettiğini, şirket ortaklığından ayrıldığını, sözleşme ile müvekkilinin şirketteki 40.000 payını şirketin aktifine ve pasifine ilişkin tüm hak ve borçlarıyla birlikte davalıya 1.000.000 TL bedel karşılığında devrettiğini, her ne kadar devir sözleşmesinde hisse devir bedelinin nakden alındığı, ödendiği yazılı ise de müvekkilinin devir bedelini tahsil edemediğini, davalı tarafın müvekkilinin hisse devrinden kaynaklanan alacağını teminat altına almak üzere adına kayıtlı olan 6 no’lu bağımsız bölüm üzerine müvekkil lehine ikinci derece ve serbest dereceden istifade hakkı 1.500.000,00 TL bedelli 01.12.2019 vade tarihli borç ipoteğinin tesis edildiğini, davalı tarafın 01.12.2019 tarihine kadar söz verdiği şekilde hisse devrinden kaynaklanan alacağını ödemediğinden 12.12.2019 tarihinde ihtarnameye cevap vermediğinden 16.01.2020 tarihinde İstanbul 10. İcra Dairesinin …Esas sayılı icra dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi başlatıldığını, 07.01.2022 tarihinde yapılan ihalede müvekkiline alacağına mahsulen ihalenin bırakıldığını, akabinde icra dosyasında düzenlenen sıra cetvelinin tüm ilgili taraflara tebliğ edildiğini ve takip konusu taşınmaz üzerinde haciz alacaklısı konumunda bulunan … Yönetim AŞ vekili tarafından İstanbul l4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/148 Esas sayılı dosyasında, diğer haciz alacaklısı konumunda bulunan … Bankası AŞ vekili tarafından İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/131 Esas sayılı dosyasında müvekkili davacının gerçekte bir alacağı olmadığı ileri sürülerek muvazaa iddiasına dayalı olarak sıra cetveline itiraz davaları nedeniyle müvekkilin güncel ve hukuken korunması gereken bir hakkını tehlikeye girmiş bulunduğundan dava açmakta hukuki yararının bulunduğunu, davacı aleyhine açılan sıra cetveline itiraz konulu davalarda davanın niteliği gereği ispat yükü müvekkili davacıya yüklendiğinden itiraz davalarında davalı … dava dışı borçlu konumunda ve davanın tarafı olmadığından kişisel veri ve ticari sır niteliğinde olan bilgi ve belgelerin dosyaya ibrazının mümkün olmadığından ancak müstakil bir tespit davasında inceleme yapılabileceğinden ispat yükü müvekkili davacıda olduğundan, müvekkilinin eldeki davalı açmakta hukuki yararının bulunduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, HMK’nın 106.maddesi uyarınca açılmış bir tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davası, bir hakkın veya bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi için açılan bir dava türüdür. Aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, eda davası açılması mümkün olan hallerde davacının tespit davası açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunması şarttır. Hukuki yararın varlığının kabulü için ise talepte bulunanın hakkının tehlike altında bulunması ve verilecek bu tespit kararının bu tehlikeyi bertaraf edici nitelikte bulunması gereklidir. Somut davada davalı hakkında dava dışı borçlunun yine dava dışı alacaklıları tarafından davacı alacağının muvazaalı olduğu iddiasına dayanarak sıra cetveline itiraz davası açmış oldukları anlaşılmaktadır. İİK’nın 142. maddesi gereğince açılan sıra cetveline itiraz davasında, ispat yükü davacı alacaklıda değil, alacağına itiraz edilen davalı alacaklıya aittir. Aksi halin kabulü durumunda borçlunun itiraz etmemesi veya alacağın iflas idaresince kabulü halinde ispat külfeti kuralı değiştirilmiş olup olumsuzun ispatı kabul edilmiş olup sıra cetveline itiraz davasında taraf alacaklılar arasında alacakla ilgili doğrudan doğruya bir ilişki bulunmadığından söz konusu dosyadaki davacı alacaklının böylesine bir külfet altına girmesi beklenemez. Sıra cetveline itiraz davasında ispat külfeti davalı alacaklıda olması nedeniyle alacaklının alacağının mevcudiyetini ve miktarını ispat etmek zorundadır. Davacı taraf, dava dışı alacaklılar tarafından kendisi hakkında açılmış olduğunu belirttiği sıra cetveline itiraz davasında ispat külfeti altında bulunduğundan ve buna ilişkin deliller ilgili yargılama sırasında değerlendirilerek uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceğinden, davacının o dosyada savunma olarak ileri sürebileceği hususları eldeki tespit davasına konu etmesinde herhangi bir hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, ilk derece mahkemece, davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığına dair karı ve gerekçesi isabetli olup davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıd 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.11.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.