Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1283 E. 2022/989 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1283
KARAR NO: 2022/989
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04.04.2022 tarihli ara karar
NUMARASI: 2022/4
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
Taraflar arasında görülen tedbir talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati tedbir kararına karşı, davalılar vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ara karara karşı, itiraz edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … Tic. A.Ş.’nin yönetim kurulu üyesi olduğunu ve yönetim kurulu başkanı ile aynı oranda paya sahip olduğunu, müvekkilinin hastalığı nedeniyle şirket merkezine gidememesinden yararlanan yönetim kurulu başkanı … tarafından, şirketin tek taşınmazı olmakla en önemli varlığı ve şirket merkezi olan Bağcılar ilçesi … ada … parsel sayılı taşınmazın satışa çıkarılarak şirketin ve grup şirketinin faaliyet gösterebileceği yeni adres arayışına girişildiğini, Beyoğlu … Noterliğinin 09.03.2021 tarihli ihtarıyla genel kuruldan gizlenerek yapılması planlanan satışın TTK’nın 408/2-f bendi uyarınca butlan ile sakat olacağının bildirildiğini, ihtarın tebliğine rağmen bilgi alma hakkının engellendiğini, ihtarnamenin ardından şirketin tek taşınmazının 16.03.2021 tarihinde satıldığını, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/270 Esas sayılı dosyası ile davaya konu taşınmaz üzerindeki tasarruflara ilişkin bilgiler de dahil olmak üzere; bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiğine dair dava açıldığını, davadan sonra Bakırköy … Noterliğinin 29.03.2021 tarihli ihtarıyla cevap verildiğini, ihtarda satış hakkında bilgi verilmediğini, bu durumda taşınmazın karar alınmadan satıldığının anlaşıldığını, cevabi ihtarla müvekkilinin 14.04.2021 tarihinde şirket merkezinde yapılacak yönetim kurulu toplantısına çağrıldığını, ancak toplantıda talep edilen konularda bilgi verilmediğini, şifahi olarak taşınmazın 40.000.000 TL’ye satıldığının bildirildiğini, taşınmazın satış ilanında 60.000.000 TL’ye satılacağının ilan edildiğini, kısa sürede başka alıcı olup olmadığı anlaşılmadan, büyük miktarda indirimle taşınmazın satışının hukuka aykırı olduğunu, satış bedelinin gizlendiği düşüncesiyle müvekkilince Bakırköy … Noterliğinin 14.04.2021 tarihli ihtarı keşide ettiğini ileri sürerek, telafisi güç ve imkansız zararların önlenmesi amacıyla taşınmazın tapu kaydına tedbir konulmasını, geçersiz satışın iptali ile taşınmazın yeniden şirket adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar …, …, … ve … vekili, savunmasında özetle; müvekkillerinin iyi niyetli olarak ve sicile güven ilkesi gereğince, şirket içindeki ihtilaflardan habersiz bir şekilde piyasa fiyatından taşınmaz satın aldıklarını, satış öncesi satıcı tarafından yapılan ekspertiz incelemesiyle yetinilmeyerek taşınmazın değerinin belirlenmesi için ekspertiz raporu alındığını, şirket ortakları arasında sorun olup olmadığı, satılan taşınmazın şirketin önemli bir mal varlığı olup olmadığı ve genel kurul kararı alınıp alınmadığını araştırmalarının müvekkillerinden beklenemeyeceğini, taşınmazın, satışa yetkili kişilerden, piyasa değeri üzerinden ve tapu siciline güvenilerek satın alındığını, bu satışın şirketin önemli bir mal varlığının toptan satışı olduğuna ilişkin bir bilgi bulunmadığını, davacının sadece satım değerinden hareketle bu sonuca vardığını, grup şirketlerin mal varlığının bu taşınmazdan çok daha fazla olduğunu, bu nedenle şirketin mali durumu, borçlarının ödenmesi, yeni bir merkez alınması ve artan paranın değerlendirilmesi amacıyla taşınmazın satılmış olabileceğini, davacının çağrıldığı genel kurula katılmadığını, buna rağmen mahkemece 04.01.2022 tarihli ara kararla herhangi bir gerekçe olmaksızın ihtiyati tedbir kararı verildiğini savunarak, davanın reddini ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini istemişlerdir.Davanın açıldığı Bakırköy 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.04.2021 tarihli kararıyla görevsizlik kararı verilmiş, davalı şirketin istinaf başvurusu Dairemizin 2021/1578 Esas sayılı dosyasında incelenerek, reddedilmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 04.01.2022 tarihli kararında; ” … Mah. … Ada, … Parsel, Bağcılar/İstanbul tapu kaydının üzerine 3. kişilere ne sebeple olursa olsun devrinin önlenmesi için satılamaz tedbirinin konulmasına karar verilmesini talep ettiği, davacı vekilinin talebi ihtiyati tedbir kapsamında değerlendirilmiş olup, … Mah. … Ada, … Parsel, Bağcılar/İstanbul adresinde bulunan taşınmazın davalılar adına kayıtlı olması halinde dava değeri üzerinden şimdilik ( taşınmaz üzerine bilirkişi marifeti ile belirlenecek değer üzerinden daha sonra yeniden hesaplama yapmak kaydı ile) %100 teminat (20.000,00-TL) yatırıldığı takdirde taşınmazın 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına” gerekçesiyle davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile dava konusu … Mahallesi … Ada … Parsel sayılı taşınmazın üçüncü kişilere devrinin, dava değeri üzerinden şimdilik %100 teminat karşılığı (20.000,00-TL) yatırıldığı takdirde önlenmesine, karar vermiştir. İhtiyati tedbire itiraz eden davalı … Tic. A.Ş. vekili, itiraz dilekçesinde özetle; mahkemece bilirkişi aracılığıyla belirlenecek değere göre güncellenmek üzere, dava değeri olan 20.000,00 TL teminatla tedbir kararı verildiğini, dava dilekçesinde de taşınmazın 40.000.000,00 TL olmasına rağmen eksik harçla açılan davada gösterilen dava değeri üzerinden teminat alınarak, ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hatalı olduğunu, taşınmazın grup şirketi olan … AŞ’nin ihtiyaçları nedeniyle piyasa değerinden satıldığını ve davacının bir zararının bulunmadığını, davacının yönetici olmasına rağmen şirketin iş ve işlemleriyle ilgilenmediğini, yönetim kurulu toplantılarına katılmadığını, satış kararının usulüne uygun şekilde alındığını, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediğini, teminatın eksik belirlendiğini belirterek, ihtiyati tedbirin kaldırılmasını istemiştir. İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar …, …, … ve … vekili, itiraz dilekçesinde özetle; taşınmazın ekspertiz incelemeleri yapılarak, yetkili kişiden ve piyasa fiyatı üzerinden satın alınması nedeniyle, davacının bir zararının bulunmadığını, davacının şirket toplantılarına çağrılmasına rağmen katılmadığını, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için davacının haklılığının yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlaması gerektiğini, muvazaa bulunmadığı gibi, müvekkillerinin sicil kaydına güvenerek gerçek değerinden taşınmaz satın aldıklarını, bunun dışında şirket ortakları arasındaki anlaşmazlıklar hakkında araştırılma yapılmasını müvekkilinden beklenemeyeceğini, dava dilekçesinde 40.000.000,00 TL satış bedeli bulunduğu belirtilmesine rağmen, teminatın eksik gösterilen dava değeri üzerinden alınmasının hatalı olduğunu belirterek, ihtiyatı tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 04.04.2022 tarihli ek kararında; “Mahkememizin 04/01/2022 tarihli ara kararı ile “…Davada taşınmazın aynı dava konusu olduğu için HMK 389 ve devamı maddelerine göre verilen ihtiyati tedbirin yerinde olduğu değerlendirilmekle, tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. İhtiyati tedbire için alınan teminatın yetersiz olduğu iddia edilmişse de, dava değerinin belirlenmesi için keşif yapılmasına karar verilmiş olmakla, keşif neticesinde dava değerinin belirlenmesinden sonra bu konuda değerlendirme yapılabileceğinden, bilahare değerlendirilmesine karar verilmiştir.” gerekçesiyle ihtiyati tedbirin kaldırılması isteminni reddine, teminatın yeterli olmadığına ilişkin itirazın yapılacak keşif ile belirlenecek dava değeri tespitinden sonra değerlendirilmesine, karar verilmiştir.Bu ek karara karşı, ihtiyati tedbire itiraz eden …, …, … ve … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar …, …, … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davacı tarafından TTK’nın 408/2-f.maddesine dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davasında mahkemece gerekçesiz şekilde ihtiyati tedbir kararı verildiğini, HMK’nın 389. maddesinde belirlenen ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığını, davacının zarara uğramadığının bağımsız değerleme raporlarından anlaşılacağını, taşınmazın gerçek değeri üzerinden satın alındığını, ödemelerin davacının da ortağı olduğu şirketin hesabına yapıldığını, bu durumda ancak, şirket tarafından tahsil edilen satış bedelinin usulüne uygun kullanılmamasından kaynaklı bir zararının söz konusu olabileceğini ve bu talebin muhatabının da müvekkilleri olmadığını, yönetim kurulu toplantılarının usulüne uygun yapılarak karar alındığını, davacının haklılığını yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlamadığını, dava dilekçesinde emsal gösterilen Yargıtay kararlarının somut olaya uygun olmadığını, bu kararların muvazaalı satışlarla ilgili olduğunu, dava dilekçesinde muvazaa iddiasının bulunmadığını, müvekkillerinin şirket ortakları arasındaki uyuşmazlıklardan haberdar olmadığını, grup şirketlerinin taşınmazdan çok daha fazla mal varlığı bulunması nedeniyle, TTK’nın 408/2-f maddesinde aranan şartların oluşmadığını, davacının dava değerini eksik göstererek 20.000 TL dava değeri üzerinden harç yatırdığını, ancak davacının da kabulünde olduğu üzere taşınmazın 40.000.000,00 TL’sına satıldığını, dava değeri esas alınarak belirlenen teminatın müvekkillerinin zararlarını karşılayamayacağını, dava dilekçesinde belirlenen miktarın esas alınarak teminatın belirlenmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve itirazın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, tapu iptal ve tescili davasında, ilk derece mahkemesince HMK’nı 389 vd. maddeleri uyarınca verilen ihtiyati tedbirin kabulüne ilişkin ara karara itirazın reddine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati tedbire itirazlarının reddine karar verilmiş; bu karara karşı, bir kısım davalılar tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut olayda, davacının davalı şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu sabittir. Şirketin tek ve önemli mal varlığı olan taşınmazın satışı için TTK’nın 408/2-f maddesi uyarınca genel kurul kararı alınmaması nedeniyle, satışın batıl olduğu ileri sürülmüştür. Dava dilekçesindeki açıklamalarda taşınmazın 40.000.000,00 TL bedel ile satıldığı belirtilmiştir. Bu husus, davacının da kabulündedir. Dosya kapsamında bulunan ekspertiz raporları ve tapu kayıtlarında da anlaşılacağı üzere taşınmazın şirketçe, davalılara bu bedel üzerinden satıldığı anlaşılmaktadır. Herkes meşru vasıtalardan faydalanarak yetkili mahkemelerde dava hakkını kullanma hakkına sahiptir. Dava dilekçesinde değere ilişkin belirleme yaptıktan sonra dava değeri 20.000 TL olarak gösterilerek bu miktar üzerinden harç ödenmiştir. Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gereğince, yargılama sırasında, dava dilekçesinde bildirilen değerin, tespit edilen dava değerinden düşük olduğunun belirlenmesi halinde, yalnız o celse için yargılamaya devam edileceği, takip edilen oturuma kadar eksik harcın tamamlanmaması halinde davaya devam edilmeyecektir. Somut olayda, davacının da kabulünde olan değer üzerinden harcın tamamlatılması ve buna göre bir yargılama faaliyeti olan itirazın değerlendirilmesi gerekir. Dürüst davranma kuralı yargılamanın her aşamasında olduğu gibi dava dilekçesindeki değere ilişkin açıklamalar için de geçerli olup, mahkemece dava değeri üzerinden harcın ikmali, keşif sonrası daha yüksek değer belirlenmesi halinde bu miktarın ikmalinin gerektiği değerlendirilmesi gerekir. HK’nun 28.maddesi uyarınca dava değeri üzerinden yatırılması gereken nispi harcın 1/4’ünün dava açılırken peşin yatırılması gerekir. Aynı Kanun’un 32.maddesi uyarınca da yargı işlemlerinden alınacak harclar ödenmedikçe mütaakıp işlemler yapılmaz. İlk derece mahkemesince dava dilekçesinden anlaşılan asgari değer olan 40.000.000 TL dava değeri üzerinden peşin harç ikmal edilmesi için gerekli usul işlemleri yapılmadan ihtiyati tedbire itirazın karara bağlanması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenle, ilk derece mahkemesinin itirazı değerlendirdiği 04.04.2022 tarihli ara kararı yerinde olmayıp, bu ara kararın kaldırılması gerekmiştir. Mahkemece, harca ilişkin yukarıda belirlenen eksiklikler giderildikten sonra ve ancak harcın ikmali halinde davaya devam edilip davalıların ihtiyati tedbire itirazlarının yeniden değerlendirilmesi gerekir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verdiği 04.04.2022 tarihli ara kararının KALDIRILMASINA, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında usuli eksiklikler giderildikten sonra itirazın yeniden karara bağlanması için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalılar tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalılar tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.07.07.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.