Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1230 E. 2022/1349 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1230
KARAR NO: 2022/1349
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/04/2022
NUMARASI: 2021/724 E. – 2022/289 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Avusturya’da mukim müvekkili şirketin, Türkiye’de mukim ihyası talep edilen şirketten olan 67.948,72 Avro ticari alacağının tahsili amacıyla borçlu şirkete karşı Avusturya Wels Bölge Mahkemelerine başvurduğunu, Avusturya Wels Bölge Mahkemesinin anılan kararının, İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/203 Esas sayılı dosyasında tanıma ve tenfizinin talep edildiğini, davanın açılmasını takiben borçlu şirketin terkin edildiğinin anlaşıldığını belirterek, borçlu Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin ihyasına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; TTK.m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yapıldığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek, müvekkili yönünden davanın reddine, aksi kanaat oluşursa müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; davacının Türk mahkemeleri huzurunda ispatlanmış herhangi bir alacağının bulunmadığını, ihyası istenen şirketin kapanışının usulüne uygun yapıldığını, davacının, işbu davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını, bu nedenle huzurdaki davanın usulden reddi gerektiğini, İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/203 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını, tüm bu nedenlerle öncelikle dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine, aksi halde İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/203 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, ihyası istenen şirketin kapanış işlemlerinin usulüne uygun yapıldığından davanın esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 643. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 547. maddesinde ek tasfiyenin düzenlendiği, tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiği,Davacı tarafın açmış olduğu davanın devam edebilmesi için sicilden terkin edilen şirketin yeniden sicile tescilini talep etmekte haklı ve hukuki yararının bulunduğu görülmekle; davanın sübut bulduğundan kabulüne karar verilmiş ve sonuçta tasfiye işlemlerindeki eksik nedeniyle yargılama giderlerinden tasfiye memuru sorumlu tutulurken, TSM’ü kanuni hasım olup terkin de bir kusuru da bulunmadığından sorumlu tutulmayarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı tasfiye memuru … vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve davacının Türk mahkemeleri huzurunda ispatlanmış herhangi bir alacağının bulunmadığını, İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/203 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması taleplerinin reddedildiğini, davacının ispatlanmış bir alacağı bulunmadığından dava açmakta hukuki yararının olmadığını, ihyası istenen şirketin kapanışının uygun yapıldığını, davacının yapılan çağrılara rağmen alacağı için gerekli başvuruları yapmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı şirket vekili, istinafa cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin borçlu şirketin ihyasında hukuki yararı bulunduğunu, İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/203 Esas, 2022/216 Karar sayılı 17.05.2022 tarihli ilamıyla mahkeme kararının tanınmasına ve tenfizine karar verildiğini belirtilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547.maddesi uyarınca, ek tasfiye işlemlerinin tamamlanması için şirketin sicil kaydının ihyasına ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru … vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamından, davacı tarafça, İstanbul 23.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/203 Esas sayılı dosyasında 13.06.2019 tarihinde tanıma ve tenfiz istemli dava açılmış olduğu, davalı şirkete ait İTO’nun 22.11.2021 tarihli cevabı yazısından, şirketin tasfiyesinin sona ererek 06.08.2019 tarihinde sicil kaydının terkin edildiği, davalı …’nin şirket ortağı ve tasfiye memuru olduğu, şirketin sicilden terkin tarihinin, davacı şirket tarafından davalı şirket hakkında açılan tanıma ve tenfize dair dava tarihinden sonraki tarihli olduğu, davadan sonra davacının işbu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda, davacı tarafından şirket aleyhine tanıma ve tenfizine ilişkin dava açıldığı, söz konusu davanın şirketin tasfiyesinin sona ermesi ve sicilden terkin tarihinden önce açıldığı ve söz konusu dava derdest iken şirketin tasfiyesi sonucunda sicilden terkin edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Şirketin tasfiye süreci sonucunda terkin edildiği tarihten önce, aleyhine açılmış olan derdest dava dosyası mevcuttur. Derdest davanın olduğu dikkate alınmayarak tasfiyenin eksik bırakıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle derdest dava dosyasında husumetin sağlanması bakımından tasfiye halindeki şirketin ihyasını talep etmekte davacının hukuki yararı bulunmaktadır. TTK’nın 547. maddesi uyarınca, tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olması halinde ilgililer, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkemenin talebi yerinde görmesi halinde, ek tasfiye işlemlerini yapmak üzere önceki tasfiye memurunu görevlendirebileceği gibi, yeni bir veya birkaç tasfiye memuru atayarak tescil ve ilan ettir. TTK’nın 547. maddesine göre, dava açma konusunda davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu, mahkemece yapılan inceleme ve hükmün usul ve yasaya uygun olduğu, şirketin ihyasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki tanıma ve tenfiz davası, istinaf incelemesine konu olmadığından, davalı vekilinin ilgili dosyanın esasına dair istinaf nedenleri ve söz konusu dava dosyasının bekletici mesele yapılmasına dair istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20.10.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.