Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1164 E. 2022/892 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1164
KARAR NO: 2022/892
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/375 E.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasında ihtiyati haciz talep edilmekle, ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; taraflar arasında ticari satım sözleşmesinin bulunduğunu, davalı satıcı şirketin satım konusu emtiayı dava dışı taşıyıcı şirkete geç teslim ettiğini, sözleşmede orijinal İngilizce kullanım kılavuzu bulunmasının kararlaştırılmış olmasına rağmen davalı şirketin bu taahhüdüne aykırı davrandığını, aynı zamanda ürünler üzerinde bulunan barkod numaralarının yanlış olduğunu ve ilgili ürünlerle bağlantılarının bulunmadığını, nakliye masrafı adı altındaki faturanın kodu yanlış girilmiş olduğundan müvekkilinin esasen ödememesi gerekirken ihracat KDV tutarını ödemek durumunda kaldığını, ayrıca teslim edilen emtiaların sözleşmeye uygun şekilde teslim edilmediğini, yani ayıplı olduğunu, bu sebeple müvekkilinin maske satışı için bağlantı kurduğu firmalara karşı taahhüdünü yerine getirememiş olduğunu beyan ederek, yoksun kalınan kara ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 Euro yoksun kalınan kar, 2000 Euro maske bedeli, 1000 Euro nakliye bedeli, 3.315,71 Euro ihracat vergisi bedeli olmak üzere toplam 18.415,71 Euro alacağın şimdilik 1000 Eurosunu, 15.12.2020 tarihinden itibaren ticari avans ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili tarafından 14.06.2022 tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; davacı-alıcı firmanın en düşük kalite de olan maskenin üretimini istediğini, 15.12.2020 tarihli mesafeli satış sözleşmesinin müvekkilinin bilgisi dahilinde olmadığını, bu sözleşmenin …com adresinden indirilerek davacı tarafça sanki aralarında bir sözleşme varmış gibi doldurularak dosyaya sunulmuş olduğunu, sözleşmeyi kabul etmemekle birlikte; sözleşmenin 9.maddesinde “… Ürün iade edilmeden bedel iadesi yapılmaz.” denilmekte olduğunu, müvekkili ile maske satışı için görüşenler ve anlaşma sağlayan kişilerin … ve … adlı kişiler olduklarını, fakat müvekkiline para gönderenin davacı şirket olduğunu, müvekkilinin ilk siparişinden memnun kalan … ve … isimli şahısların, ikinci istenilen siparişte kendilerini aracı kullanarak, ürünleri davacıya firmaya sattıklarını, müvekkilinin davacı firmayla herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığını, davacı yanın kötü niyetli olduğunu, ayrıca davacı tarafın bahsettiği tarihlerde gecikme yaşanmasının, müvekkilinin kusurunda değil dünya genelinde yayılan covid salgınından kaynaklanmış olduğunu, buna rağmen müvekkilinin aracı konumundaki … adlı kişi tarafından gecikme sebebiyle birçok kez tehdit edildiğini, bahsi geçen sebeplerle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin 25.04.2022 tarihli ara kararı ile ; “…İhtiyati haciz talebi incelenmekle; İhtiyati haciz talep eden davalı ile yapılan sözleşme sonucunda gönderilen malların ayıplı olduğunu iddia etmiş ise de bu hususta dosyada mevcut belgelerden ayıplı olduğunun yaklaşık olarak ispat edilmediği, davalının sözleşmeye aykırı davrandığı iddiasının da aynı şekilde yaklaşık ispat ölçüsü ile ispat edilmediği anlaşılmakla ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesiyle, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarla, Alacağın müvekkili tarafından talep edildiği halde davalı tarafından ödenmediğini, müvekkilinin alacağının yoksun kalınan kar hariç 18.415,71 Euro olduğu, alacağın ödenmemiş olması nedeni ile davalının, alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunma, taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizleme şüphesinin mevcut olduğunu, ihtiyati haciz kararında yaklaşık ispat arandığını, Davacının göndermiş olduğu fatura ile birlikte müvekkili tarafından ödemenin yapıldığına dair banka dekontlarının da dosyada mevcut olduğunu, ayrıca yapılan arabuluculuk görüşmelerine katılan davalı şirket yetkilisi tarafından malların ayıplı olduğunun kabul edildiğini, ancak şirket yetkilisi tarafından makul bir teklif ile gelinmediğinden anlaşma sağlanamadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, yoksun kalınan kar,emtia bedeli, nakliye bedeli taleplerini içerir alacak davası olmakla; dava içinde ihtiyati haciz talep edilmektedir. İlk derece mahkemesince 25.04.2022 tarihli ara kararla ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı yasal süresi için davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhtiyati haciz yasada düzenlenen geçici hukuki korumalardandır. İİK’nun 257. maddesi gereğince, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Aynı Kanun’un 258. maddesinde ise alacaklının, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecbur olduğu düzenlenmiştir. Davacı tarafından dayanılan 15.12.2020 tarihli satış sözleşmesinin her iki tarafın ortak iradesiyle imzalanan bir sözleşme olup olmadığı, emtianın teslimindeki gecikmenin davalının kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, teslime konu emtianın ayıplı olup olmadığı, alıcının ayıp nedeniyle herhangi bir zararının bulunup bulunmadığı, davacının nakliye bedeli ve ihracat belgesi bedeli talep etmesinin somut olayda mümkün olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunup; söz konusu ihtilafın her iki tarafın ileri sürdüğü iddia ve deliller kapsamında değerlendirilerek çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu bağlamda, davacının tazminat kalemi altında bir alacağı olup olmadığı yargılama neticesi ortaya çıkacaktır. Davacı vekilinin iddialarının doğruluğu hususunda; mevcut deliller itibariyle davacı alacağının ihtiyati hacze konu meblağ açısından yaklaşık olarak ispat edildiğinden söz edilemeyeceği anlaşılmakla, HMK 1.b.1 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararı ve gerekçesi hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerektiğinden aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.23.06/22
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.