Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1113 E. 2022/891 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1113
KARAR NO: 2022/891
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2022
NUMARASI: 2021/610 E. 2022/190 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki asıl dava itirazın iptali, karşılık dava alacak davası olmakla, ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili şirketin tek ortağının … olduğunu, davacı şirket tarafından, verilen sipariş kapsamında avans ödemeleri yapıldığını; buna karşılık davalı tarafın mermer teslimatı yaptığını, davalıya yapılan ödemelerden, davalı tarafça teslim edilen mermer emtia bedelleri mahsup edildiğinde; müvekkili kayıtlarına göre davalının 1.376.341,42 USD borçlu olduğunun ortaya çıktığını, alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, itirazın iptali davasının İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığını, davalının 29.07.2021 tarihli ihtarnamesinde “…taraflar arasında 03.01.2017 tarihli bir sözleşme bulunduğundan ve bu sözleşme gereğince davalıdan alınmış bir teminat bonosundan” söz edildiğini, halbuki esasen taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme ve bu kapsamda alınmış bir teminat bonosu olmadığını, taraflar arasında yazılı sözleşmeye dayanmayan akdi ilişkinin mevcut olduğunu, davalı tarafın elinde böyle bir belge var ise olsa olsa sahte olarak tanzim edilmiş olacağından durumun imza incelemesiyle tespit edilebileceğini belirterek, haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamını, asıl alacak bölümüne takip tarihinden itibaren kamu bankalarının bir yıl vadeli USD cinsi mevduata uyguladığı en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, likit olan alacak nedeniyle borçlunun haksız itirazı sabit olduğundan takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı/borçlu taraftan tahsilini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili savunmasında özetle; davalı şirketin Denizli ilinde faaliyet gösterdiğini, davacı tarafın ise davalı şirketten mermer aldığını, davalı şirketin kendi çalıştığı firmaları ve üretim kapasitesini belirlemek, satış politikaları düzenlemek için çalıştığı ve ürün sattığı firmalar ile ilişkilerini yazılı hale getirmek istediğini, bu nedenle taraflar arasında dosyaya da sunulan sözleşmenin akdedildiğini, sözleşmenin o tarihte davacı şirketin yetkilisi olan … tarafından imzalandığını, davacı tarafın birden alımları kestiğini ve müvekkili hakkında icra takibine giriştiğini, müvekkilinin ihtarname keşide etmek sureti ile karşı yana , taraflar arasındaki sözleşmeyi hatırlattığı ve teminat senedinin iadesini talep ettiğini, ancak karşı tarafın senedi iade etmek bir yana senedi tahsile koyduğunu ve 1.500.000,00 USD bedelli senedi … bankasından 30.07.2021 tarihinde tahsil edildiğini, tarafların aralarındaki sözleşmede, uyuşmazlığın çözümünde Denizli mahkemelerinin yetkili olduğu hususunu kararlaştırıldığını belirterek, davacının davasının reddine, alacağın %100 ünden az olmayan kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı karşı davacı vekili karşı davasında ise; icra takibi ile davalıdan talep edilen miktarın 1.376.341,42 USD olduğunu, davalıya bu paranın cezai şart bedeli olarak ödenmesi gerektiğini, Antalya … noterliğinin 29 temmuz 2021 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bu bedelin taraflarına ödenmesini talep ettiklerini, 1.376.341,42 USD cezai şart bedelinin fiili ödeme günündeki kur üzerinden, davacı karşı davalının temerrüde düştüğü 29.temmuz 2021 tarihinden itibaren yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile vekil eden şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ettiklerini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1000,00 USD yabancı para borcunun , devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile vekil eden şirkete ödenmesine karar verilmesini , sözleşmenin teminatı olarak vekil edenden alınan, teminat senedi olan 1.500.000 USD bedelli bononun, haksız olarak 30.07.2021 tarihinde tahsil edilmiş olduğunu, bu sebeple 30.07.2021 tarihinden itibaren yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile vekil eden şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosyamız tarafları yönünden yapılan incelemede, gerek davacının gerekse davalının tacir sıfatına haiz olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin “Uyuşmazlıkların Çözümü ve Yetkili Mercii” başlıklı maddesinde, ihtilafların çözümü için Denizli Mahkemelerinin yetkili kılındığı, geçerli olan yetki anlaşmasına göre de, davaya bakma yetkisinin mahkememize değil, Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna kanaat getirilmiş ve süresi içerisinde davalı tarafça yapılan yetki itirazı yerinde görülmekle .” gerekçesiyle, davacı tarafça açılan davanın, hmk 17 vd maddeleri gereğince mahkememizin yetkisizliği nedeniyle usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı karşılık davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLER Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarla, 28.02.2022 tarihli gerekçeli karara dayanak teşkil eden 03.01.2017 tarihli sözleşmenin, sahte olarak düzenlendiğini ve geçersiz olduğunu, Müvekkili şirket çalışanı …’nin müvekkil şirket bünyesinde çalıştığı dönemde şirket zararına iş ve işlemlerde bulunduğunun tespit edildiğini, …’nin işten çıkarılmasından sonra da müvekkili şirketin çok sayıda borçlusuyla işbirliği yaparak geçmiş tarihli sahte belgeler düzenlediğini, müvekkilinin zararına kambiyo taahhüdünde bulunduğunu, haksız kazanç elde ettiğini, … hakkında da İstanbul C.Başsavcılığı’nın 2021/106992 Soruşturma numaralı dosyası kapsamında soruşturma başlatıldığını, Yukarıda bahsi geçen sebeplerle; sözleşmenin sahteliği konusunda talepleri doğrultusunda inceleme yapılmadan, başlatılan ceza soruşturmasının sonucu da beklenmeden sahte sözleşmedeki yetki şartına göre karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf taleplerinin kabulü ile asıl ve karşı davaya ilişkin mahkemenin kararının kaldırılmasına, sözü edilen ve diğer eksiklerin ikmalinden sonra karar verilmesi için dosyanın mahkemeye iadesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, itirazın iptaline ilişkindir. Karşılık dava ise, itirazın iptali davasına konu edilen takibe esas tutarın cezai şart bedeli olarak ödenmesi gerektiğinden bahisle açılan alacak davasıdır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında; alacaklının İntemar…, borçlunun …, toplam alacağın 1.376.341,42 USD, takip sebebinin cari hesap ilişkisinden kaynaklı alacak olarak gösterildiği, borçlu … vekilinin icra dosyasına itirazında; müvekkilinin adresi itibariyle Denizli İcra Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürerek yetki itirazında bulunduğu, ayrıca müvekkilinin karşı tarafa borçlu olmadığından bahisle asıl alacağa ve ferilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır. Asıl davada, davalı esasa cevap süresi içerisinde taraflar arasındaki yazılı satım sözleşmesinde yer alan düzenleme gereği davaya bakmaya Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğundan bahisle yetki itirazında bulunularak sözleşme aslını mahkeme kasasına sunulmuştur. Aynı zamanda esasa cevap süresinde karşılık dava açmıştır. Davacı karşılık davalı vekili ise, taraflar arasında yazılı olmayan akdi ilişki bulunduğundan bahisle sözkonusu satım sözleşmesi üzerinde asıl davaya esas olmak üzere sahtelik iddiası kapsamında bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştir. Asıl davaya ilişkin olarak ,mahkemece icra dairesinin yetkisi incelenmeksizin mahkemenin yetkisine yönelik talep değerlendirilerek yetkisizlik kararı verilmiştir. İcra dosyasında, borçlu … vekili, müvekkilinin adresi itibariyle Denizli icra dairelerinin yetkili olduğunu öne sürmektedir.Halbuki mahkemenin yetkisi ile birlikte icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığının belirlenmesi daha sonra mahkemenin yetkisine yönelik ilk itirazın incelenmesi gerekir. İcra dairesinin yetkili olduğuna karar verilmesi durumunda ;asıl davada dosyanın mevcut durumu itibariyle; taraflar arasında yazılı şekilde yapılmış akdi ilişkinin mevcut bulunup bulunmadığı ihtilaf konusudur. Çünkü sözleşmede taraflar arasında uyuşmazlık çıktığında Denizli mahkemelerinin yetkili olacağının kararlaştırıldığı görülmekle; asıl davacı vekilince yazılı sözleşmenin varlığı açıkça inkar edilmektedir. 6100 sayılı HMK’nun 116/1-a maddesine göre kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu, ilk itirazların ise bir ön sorun gibi incelenerek karara bağlanacağının müteakip (HMK md.117/3)maddesinde düzenlendiği, mahkemenin bu süreçte nasıl bir yöntem takip edeceğinin ise HMK’nun 163-164 maddelerinde açıklandığı görülmektedir. Tüm bu açıklanan nedenlerle, asıl davaya ilişkin olarak; mahkemece davalı vekilinin öncelikle icra dairesinin müvekkilinin adresi itibariyle yetkisizliğine ilişkin itirazı incelenmeli ,icra dairesinin yetkili olduğu kanaatine varıldığında mahkemenin yetkisine yönelik itiraz, az yukarıdaki hükümler çerçevesinde incelenerek, taraflara yetki konusunda delillerini gösterme imkanı tanınarak, imza incelemesine esas emsal imza örneklerinin bulunduğu yerler gösterildiği takdirde, bu yerlere müzekkere yazılmak suretiyle imza örnekleri toplanarak, varılacak uygun sonuca göre karar verilmelidir. Aynı zamanda davalı karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde; asıl davadaki takibe konu tutarın cezai şart bedeli olarak müvekkiline ödenmesi gerektiğinden bahisle alacak talep etmiştir. Oysa ki ilk derece mahkemesince karşılık davaya ilişkin herhangi bir gerekçe oluşturulmadan ve hüküm verilmeden sadece asıl davadaki talebe yönelik değerlendirme yapılması suretiyle sonuca gidildiği de anlaşılmaktadır. Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararında asıl dava açısından icra dairesinin yetkili olup olmadığı tespit edilmeden ve mahkemenin yetkisine ilişkin, yetki itirazına esas delillerin toparlanarak değerlendirilmeden ve ayrıca karşılık dava yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden hüküm kurulduğu anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Davanın, yukarıdaki açıklamalar ışığında yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine, 4-Davacı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 23.06.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.c maddesi uyarınca, çekişmesiz yargı işi olması nedeniyle karar kesindir.