Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1085 E. 2022/900 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1085
KARAR NO: 2022/900
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19.04.2022
NUMARASI: 2020/720 Esas – 2020/453 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı tarafça istinaf edildiği, istinaf talebinin reddine dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin yurtiçi ve yurtdışı her türlü kara, deniz, hava taşımacılığı işi ile iştigal eden uluslararası pazarda önemli bir konuma sahip ve lojistik sektöründe çok iyi bilinen bir şirket olduğunu, davalının ise Müvekkili Şirketin tedarikçisine alt taşıyanı konumunda olduğunu, müvekkili şirketin tüm tedarikçileri ile düzenli olarak bir ticari ilişki içerisinde olduğundan dolayı davalının da dahil olmak üzere tüm tedarikçileri ile ön ödemeli şekilde çalıştığını, müvekkili şirket tarafından ticari ilişkinin başında alt taşıyan ve tedarikçilerine yakıt kartı verilmekte ve belirli zamanlarda tüm alt taşıyan ve tedarikçilerine nakliye araçlarında kullanabilecekleri bu yakıt kartlarına ücret ödemesi yapılmakta olduğunu, işbu bu huzurdaki dava da yapılan bu ön ödemenin iade alınması talepli olduğunu, tedarikçi ve alt taşıyan konumunda bulunan …’ya ait aracın sürücüsünün … olduğunu, 05.02.2020 tarihinde teslim edilen yakıt kartında bulunan imzanın sürücü …’ya ait olduğunu, imzalanan tutanağın ilgili kısmında “..esasında … A.Ş.’nin taraflarına yapılmış nakdi bir ödeme mahiyetinde olduğunu, temin edilmiş olan akaryakıt bedellerini hiçbir ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin ilk talebinde derhal ve defaten … A.Ş.’ye ödeyeceğimizi veya alacaklarımızdan mahsubuna herhangi bir itirazda bulunmayacağımızı, sorumluluğumuzda olan kartlar ile yapılmış olan akaryakıt bedellerini kayıp, çalınma, bilgi harici kullanma vb. hiçbir gerekçeyle ödemeden kaçınmayacağımızı gayrikabili rücu kabul ve taahhüt ederiz.” şeklinde tedarikçinin ve yakıt kartını teslim alan kişi ya da firmanın sorumluluğunun belirtildiğini, davacı Müvekkili Şirket tarafından önceden ödenen yakıt bedelinin kullanılmayan kısmının sözlü bir şekilde davalıdan talep edildiğini, ancak herhangi bir ödeme gerçekleşmediğini, başkaca bir talep gerekmemesine rağmen Müvekkili Şirketin Beşiktaş … Noterliği’nden 09.06.2020 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile davalıdan alacağını talep ettiğini, ancak bu talebe rağmen davalı taraftan herhangi bir ödeme gelmediğini, bu durumda yakıt için davalı tarafa ödenen paranın karşılığında herhangi bir hizmet alınmadığını, bu durumda davacı Müvekkili Şirket ile davalı arasında ticari ilişkiden ‘doğan borç ilişkisinin mevcut olduğunu, belirterek; İtirazın iptaline; müvekkili alacağının likit olması hasebiyle davalı aleyhine %20’den az olmamak koşuluyla icra-inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili, savunmasında özetle; Davacı ile aralarındaki niza konusu dava dilekçesine ekli 10/04/2020 tarihli 9.369,05 TL tutarlı faturaya ilişkin olduğunu, ancak kendisinin gerek bu fatura veya gerekse başka ad altında davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafın lojistik firması olduğunu, davacının birçok ilde nakliye işinin olduğunu, davet ve teklifleri üzerine belirlenen emtiaları belirlenen yerlere teslimi hususunda … plakalı aracıyla nakliyesini sağladığını, davacı tarafla bu şekilde 05.02.2020 tarihinde çalışmaya başladıklarını, ancak malum salgın nedeniyle davacı tarafın işlerinin bozulduğunu, bu nedenle artık çalışmak istemediğini belirtmesi üzerine 10.04.2020 tarihinde çalışmaya son verildiğini, çalışılan süre boyunca davacı tarafa yapılan hizmet bedeline fatura kestiğini ve davacının da fatura bedelini banka hesabıma ödediğini, davacı tarafın iddia ettiği gibi kendisinin ön ödemeli şeklinde çalışmadığını, belirlenen emtiaları belirlenen yerlere götürdüğünü ve ödemelerin aylık yapıldığını, firmanın da kendisinin kaç kilometre yaptığını, ne kadar yakıt aldığını sürekli takip ve kontrol ettiğini, bir aylık süre sonunda karşılıklı muhasebeleşerek kendisinin faturayı kesip firmaya teslim ettiğini ve davacı firmanın da belirlenen fatura bedelini banka hesabına gönderildiğini, tıpkı diğer aylarda olduğu gibi dava konusu faturaya ilişkin ödemenin de bu şekilde yapıldığını, kendisinin davacı firmanın muhasebesiyle karşılıklı teyitleştikten sonra ekli 10.04.2020 tarihli 9.369,05 TL’lik faturayı kestiğini ve firmanın da yine ekli banka dekontundan da anlaşılacağı üzere 21.05.2020 tarihinde hesabına ödemeyi yaptığını, Davacı ile söz konusu faturayla ilişkilerinin son bulduğunu, bundan sonra da aralarında başkaca ticaret olmadığını, takas, mahsup, trampa ve sair haklarının saklı kalması kaydıyla öncelikle yetki itirazının değerlendirilerek yetkiye itirazlarının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine, davanın bakmakla yetkili ve görevli Konya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, öte yandan esasa ilişkin itirazlarının çerçevesinde davanın reddine, haksız ve kötü niyetle açılan işbu dava nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosyada ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının cari hesap alacağından kaynaklı davalı aleyhine başlattığı icra takibine davalının itirazı sonucunda işbu davayı açtığı görülmüştür. Dosya kapsamında davacı ile davalı arasında taşıma ilişkisinin kurulduğu; bu kapsamda davacı tarafından davalıya yakıt alımında kullanılmak üzere yakıt kart verildiği ve bu yakıt karttan davalı tarafından 7.500,00 TL tutarında yakıt alındığı; davalı tarafından taşıma işi karşılığı olarak 1 adet fatura düzenlendiği ve fatura bedelinin davacı tarafından ödendiği sabittir. Her ne kadar 14/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu akaryakıt fişlerinin ödemeleri ile ilgili belge bulunmadığı, nakit kapatıldığı belirtilmiş ise de yakıt kartın davacı tarafından davalıya teslim edilmiş olması karşısında bilirkişi raporunun aksine yakıt karttan alınan akaryakıt bedellerinin davacı tarafından ödendiği mahkememizce kabul edilmiştir. Yakıt Kart Teslim Tutanağı’nda yakıt kart ile alınan akaryakıt bedellerinin davacı tarafından yapılan nakdi bir ödeme mahiyetinde olduğunun imza altına alınmış ve davalı tarafından davacıya düzenlenen fatura bedelinin ödenmiş olması karşısında davacının davalıya 7.500,00 TL tutarında fazla ödeme yapmış olduğu mahkememizce kabul edilerek açılan davanın kabulü ile asıl alacak tutarının takdiren %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine; davalının şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine…” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de ilk derece mahkemesince istinaf başvurusunu değerlendirildiği 10.05.2022 tarihli kararında “…Mahkememizden verilen 19/04/2022 tarih 2020/720 Esas 2022/453 sayılı karar hakkında davalı vekili tarafından 03/05/2022 tarihli dilekçesi ile istinaf yoluna başvurulmuş ise de, kararın istinaf sınırı altında kaldığından kesin olarak verildiği anlaşılmakla, HMK’nun 346/1 maddesi uyarınca davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine.. “karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı vekilince ilk derece mahkemesinin istinafın reddi kararına karşı verdiği istinaf dilekçesinde de, esas hükme yönelik esasa ilişkin istinaf nedenleri tekrar edilerek, istinaf başvurusunun kabulü ile istinafa konu kararın kaldırılarak davanın reddine kara verilmesi talep edilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE HMK’nın 341/2. maddesi uyarınca, miktar ve değeri 3.000 TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar yeniden değerleme oranı ile hüküm tarihi olan 2022 yılı itibariyle 8.000,00 TL’ye baliğ olmuştur. Dava itirazın iptali istemine ilişkin olup, dava dilekçesindeki dava değeri 7.500,00 TL gösterildiği, davada Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takibine vaki itirazın iptalinin talep edildiği, icra dosyasında takibin 7.500,00 TL asıl alacağın, alacağa takip tarihinden itibaren yürütülecek temerrüt faizi ile davalıdan tahsili için yapıldığı, ilk derce mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, bu haliyle kararın her iki taraf yönünden istinaf sınırının altında kaldığı ve kesin nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. HMK’nın 346. maddesi gereğince kesin karara yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, ilk derece mahkemesince istinafa konu 10.05.2022 tarihli karar ile kesin hükme karşı istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isabetli olup, aksi yöndeki davalı vekilin istinaf nedenleri yerinde olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Ayrıntısı yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-İlk derece mahkemesinin kararı HMK’nın 341/2.maddesi gereğince karar tarihi itibariyle miktar yönünden kesin olduğundan, davalı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 346. maddesi gereğince REDDİNE, 2-Davalı vekilince yatırılan istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 352/1.b maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 23.06.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.