Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1066 E. 2022/796 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1066
KARAR NO: 2022/796
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25.04.2022
NUMARASI: 2022/144
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Taraflar arasındaki şirket genel kurul kararlarının iptali davası içinde istenilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karara karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı kısıtlı…’nun davalı şirkette hissedar olduğunu, İstanbul 2 Sulh Hukuk Mahkemesinin 08/04/2021 tarihli, 2021/289 sayılı kararı ile TMK 404/1 maddesi gereğince kısıtlanmasına ve Av. …’ın vasi olarak atanmasına karar verildiğini, davalı şirketin 2 Aralık 2021 tarihinde yapılan genel kurulunda…’nun vasisi sıfatı ile genel kurul davetiyesinin vasi …’a yapılması ya da İstanbul 2.Sulh Hukuk Mahkemesine bildirilmesi gerekirken ne vasinin ne de vesayet mahkemesinin haberdar edilmediğini, böylece hissedar olan… şirket genel kurulunda temsil edilemediğini, İstanbul 2 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/813 E.sayılı dosyasında verilen 10/01/2022 tarihli kararda kısıtlının hissedarı olduğu diğer şirketlerin geçici vasiye veya mahkememize bildirim yapılmaksızın genel kurulların yapılması halinde kısıtlının hak ve menfaatlerinin korunması ve ilgili şirketlerin genel kurul yapmaları için hukuki işlemleri başlatmak, genel kurulların yapılmamış olması halinde ise kısıtlının temsil ve oy hakkının kısıtlandığı , hak ve menfaatlarının temsili sağlanamadığı nazara alınarak ilgili genel kurulların iptali yönünde hukuki işlemler yapmak, dava açmak üzere geçici vasi Av….’a yetki ve izin verilmesine iş bu belgenin yetki ve izin belgesi yerine geçmesine şeklinde karar verilmiş olması sebebi ile genel kurulda alınan kararların iptali konusunda vasiye yetki verildiğini bildirerek; davalı şirketin 02/12/2021 tarihinde yapılan 2020 yılı olağan genel kurulunda alınan kararların iptaline, dava sonuna kadar alınan kararların yürütülmesinin tedbiren durdurulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi neticesinde; 6100 sayılı H.M.K.’nun 390. maddesine göre de tedbir talep eden davacının davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerektiği ve 6102 sayılı T.T.K.’nun 449/1. maddesi ile genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkemenin yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebileceğinin düzenleme konusu yapıldığı, iptali talep edilen genel kurul kararlarının usul, esas, sözleşme ve yasal düzenlemelere aykırı olup olmadığının yapılacak yargılama sonucunda belirleneceği ve davacının haklılığının ispatına yönelik yaklaşık ispat şartının henüz oluşmadığı anlaşıldığından…” davacının icranın geri bırakılması talebinin T.T.K.’nun 449/1. ve H.M.K.’nun 390. maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının bizzat kendi ikrarı ile genel kurula davetin davalı mahcura yapıldığını söylemekte ve mahcura yapılan tebligatın geçerli olduğu beyanında bulunduğunu, söz konusu beyanların dosyada mübrez olduğunu, cevap dilekçesi ve ekindeki dökümanlardan net olarak tespit edildiğini, Davalının, şirkette hissedar olan mahcurun temyiz kudretine haiz olmadığı ve vasi atandığı İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/813 Esas sayılı dosyası ile açıkça tespit edildiğini, Genel kurul davetinin usulüne uygun olarak hissedarın vasisi …’a ya da İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/813 Esas sayılı dosyasına bildirim yapılmadığı, böylelikle mahcurun genel kurulda temsili sağlanmayarak genel kuruldaki haklarından mahrum bırakıldığı da yine bizzat davalının açık ikrarı ile sabit olduğunu, bu nedenle tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Genel kurul çağrısının usulune uygun olmadığını, genel kurulun bütün hissedarlara genel kurul gündemi de belirtilmek sureti ile genel kurula davet edilmesi ile toplanacağını, şirket yetkililerinin tamamının…’na vasi atandığını bilmekte ve söz konusu vesayet dosyasında taraf olarak yer aldığını, Davalı şirket genel kuruluna, mahcurun haklarını korumakla görevlendirilen vasi …’a ya da İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/813 Esas sayılı dosyasına bildirim yapılmadan, bizzat davalı hissedarı olan mahcura davetiye çıkarttığını, Yukarıda da değinildiği gibi mahcur… kendisine gönderilen davetin ne anlama geldiğini anlayabilecek durumda olmadığını, Doktor raporu ile mahcurun temyiz kudretine haiz olmadığı tesbit olunduğunu ve bunun üzerine İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/813 Esas sayılı dosyası ile mahcurun haklarını korumak üzere vasi atandığını, davalı mahcurun genel kurulda temsil edilmemesi amacıyla bizzat kısıtlıya tebligat çıkarıldığını, bu nedenle genel kurul usule uygun bir şekilde davetle yapılmadığını, nitekim vesayet mahkemesi de vasinin davet edilmeksizin yapılan genel kurulların iptali için karar almış ve vasiye de dava açması için görev verdiğini, vasi … anılan davaları vesayet mahkemesinin görevlendirmesi ve verdiği karar sonucunda açtığını, davalı şirket tarafından dosyaya sunulan ve dosyada mübrez olan evraklardan davalı şirketin hazirun cetveli ile genel kurul tutanaklarının incelenmesi halinde kısıtlının şirketteki pay oranı ile genel kurulda alınan kararlara etkisi net olarak ortaya çıktığını, bundan ötürü ispata yönelik yaklaşık ispat şartının henüz oluşmadığı yönündeki mahkemenin tespitini kabul etmediklerini, Dosyada mübrez hazır bulunanlar listesindeki payların toplam değeri 75.000-TL olup, kısıtlı…’nun payının 12.000-TL olduğunu, genel kurul tutanağından görüleceği üzere, genel kurulda alınacak olan kararların tamamında kısıtlı…’nun pay oranının sonuca etki edeceğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve dava sonuna kadar alınan kararların yürütülmesinin tedbiren durdurulmasına, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davası içinde TTK’nın 449.maddesi uyarınca, genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması istemine ilişkindir. TTK’nın 449.maddesindeki düzenleme, ihtiyati tedbirin özel bir türünü içermektedir.İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu ara kararına karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 449. maddesine göre, genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Somut olayda ilk derece mahkemesinin ara kararı doğrultusunda davalı şirket adına yönetim kurulu üyelerinin görüşlerinin alındığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili 02.12.2021 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların toplantıya usulsüz çağrı ve toplantıya katılma hakkının ihlal edilmiş olması sebepleriyle iptalini istemiştir. TTK’nın 446. maddesinde de iptal davası açabilecek kişiler sayılmış ve toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun ya da bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne uygun yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu ve yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. TTK’nın 449. maddesi uygulanırken, tamamlayıcı hüküm olarak, HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılmalıdır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “Aynı Kanun’un 390/3. Maddesi, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Genel kurul iptali davalarında TTK’nın 445. maddesi gereğince, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da iddia ve ispat edilmesi gerekmektedir. Somut olayda davacı ortağın kısıtlanıp vasi atandığı, davacı kısıtlı yönünden genel kurula toplantıya ilişkin vasi yada mahkemeye bildirim yapılmadığını, buna göre davacı ortağa usule uygun davet yapılmadan alınan genel kurul kararlarının iptali gerektiğini ileri sürülmüştür. Salt çağrı usulsüzlüğü tek başına alınan kararların iptalini gerektirmeyip, çağrı usulsüzlüğünün davaya konu genel kurul kararlarının alınmasında doğrudan etkili olması gerekir. TTK’nın 446/1.b hükmü uyarınca, çağrı usulsüzlüğünün genel kurul kararlarının alınmasında etkili olup olmadığı hususu yargılama sonucu anlaşılacaktır. Az yukarıda anlatılanlar ışığında somut olayda salt çağrı usulsüzlüğünün genel kurulda alınan kararların iptalini gerektirmeyeceği de gözetildiğinde, dava konusu genel kurul kararlarının uygulanmasının yürütmesinin geri bırakılması hususunda, dosyanın mevcut kapsamı itibariyle yeterli kanaat oluşturacak delil bulunmadığı, davacı tarafın iddialarının yargılamayı gerektirdiği ve yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesinin mümkün olmadığı, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı, ayrıca taraf menfaatleri de gözetilmek suretiyle ilk derece mahkemesince tedbirin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.06.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.